22 Mart 2018 tarihinde koç burcundan hayatımıza girmiş, 16 Nisan’a kadar etkisi devam edecek olan şeymiş, gezegenlerin geri çekilmesinin bizi anlamsızca germesi.
Gezegenlerin hareketlerinin üzerimizde etkisi olduğuna inanmamı sağladı bu retro.
Ayrıca çok tatlı bir Güliz Özince şarkısıdır, Merkür retrosu ile öküz sevgilisinden ayrılmış ve yazmış sanıyorum.
enerji uzerine : tum enerjim cekilmis gibi. uzatcak halim yok.
ben: gogsumde oturan kimin okuzuyse alsin bir an once.
huzur uzerine: huzur icimizde dediler, inandim benimsedim ben de. icimin hangi kosesine sikistirdiysam bulamiyorum simdi. icim daginik, kafam daginik.
ask uzerine: aska asik tabiatim hep ayni. aska, asiga, leylaya, mecnuna, daga, tasa, denize, martiya asik;
"ben asigim sazim, ben asigim sozum.
mesk ile gecmesin yazim, aski asktan bilir ozum."
not:bu yazdigim en guzel dortluk olabilir.
hayal etmek uzerine: oyle bir hayal kurarim ki, goz kapaklarimda film oynuyormus gibi..
ayrintili, uzun uzun; daha bugun yasanmis gibi.
yarin gercekleseceginden emin gibi.
dunyadan ziyade kafamin icinde yasar gibi..
so, dream on.
benlik uzerine: ne yunus kadar bensizim, ne de yalniz kendini goren gozler kadar bencil.
yol uzerine: en uzaklara gideni arzularken en yakina, benden bana gideni kaybettigimi fark ettim bir sure once.
hep gidecek yol aradim, yoldayken.
yolcu uzerine: yolda benim, yolcu da ben. "suan yuruyup giden de benim, hic kimildamadan duran da ben."
1.si seyahat etmek icin çalışacak ve para kazanacaktim. bu sadece para kazanmam gerek demek degil, kazandiktan sonra seyahat edebilecegim bir is bulmaliydim demekti. bu da kendi isimi kurmam gerektigi anlamina geliyordu. girisimci olmaliydim. kendi isimi kurup, gerekli parayı kazanıp dunyanin dort bir yanina gitmek. peki gidince ne yapacaktim?
2. hayalim gittigim yerlerde sira disi dersler vererek insanlari tutkularinin pesinden kosmak icin ve kendilerine dunyaya anlam katacak isler yapmak icin içlerindeki ilhamı keşfetmelerine yardımcı olacaktım. dunyanin dort bir yaninda hayal ortaklari edinerek kendi anlamimi yaratacaktim. insanlarin icindeki cesareti, heyecani, tutkuyu kesfetmelerine vesile olma yolculugu hayal kurmaktan korkan o kucuk cocukla konustuktan sonra arzuladigim bi sey olmustu. anladim ki arzuladigim seyahatler bir anlam ugruna olmadikca gordugum yerler, dinledigim hikayeler ic yolculuguma cikmaya yetmeyecekti ve tatmin olmayacaktım. bu yuzden girisimci olup para kazanip sonra mutlaka bir sosyal girisimci olarak yoluma devam etmeliydim. neden yapacagimi biliyordum, ne yapacagim ve nasıl yapacağım zamanla olgunlasacakti.
3. hayalim bir'i olsundu. adini koyamadigim, beklentilerimi kestiremedigim fakat her halukarda hayal ortagim olup eksik olan ilhami tamamlayacak biriydi o.
filmi izledikten sonra adini rancho koydum. heheh.
Ben böyle bir çılgın görmedim. Bu adama saygı duyun. üşenmemişler, bu concordun sitesinde o dandik tablete 900 küsür fiyat biçmişler ki inandırıcılık artsın.
Diyo ki, bugüne kadar tablette 2gb yaptılaar, 4 gb yaptılar en fazla 8 gb görebilirsiniz ama sıkı durun... konkort silvır edişıın taaaam 16 gb! tablette son noktaa!
tess ablamizi ve dolayisiyla rizzolli ve maura nin seruvenlerini tanimama vesile olmus, elime gectigi ilk gunden yarisina geldigim kitaptir. tibbi polisiye felan olyormus kendileri. ama cok basarili.
ohaa bundan tee bi buçuk sene önce belki de daha önce yazdığım bi şiiri buldum az önce tesadüfen. nerden gelmiş bana bu ilham yahu? hiç de hatırlamıyorum nasıl yazdım, kim yaktı beni bu kadar ahahah...
demek istediğim, kimler geldi kimler geçmekte. kim bilir kaç kere daha öldü öldü dirildi midemde uçuşan kelebekler. yine gelir, yine geçer; taa ki aslında ilk olan son aşkını bulana kadar.
o zamana kadar yaşananlar asla yok sayılmaz tabii, insan geçmişine kıymet vermiyorsa kendisine de değer biçmiyor demektir. fakat geçmiş geçmekle yükümlü. birer hoş hatıra olarak saklanmalı yaşanmışlıklar.
bana kalırsa insan her ilişkisinde yeni bir insan olur. her ilişki bir olgunlaşma dönemidir çünkü karşındaki insanle birbirine tam gelen 2 parça olana kadar çok törpülenir sivri köşelerin. uymayan yanlarınız da olur elbet. onlarla yaşamak ''o''nsuz yaşamaktan daha arzulanabilir ise o ilişki bir şekilde olur gider. bu yüzden bu noktada ''bir ilişkide şu olmazsa olmaz, bu olursa olur'' demenin hiç bir anlamı yok. mesele ''o'' olmadan olur mu, olmaz mı sorusudur aslında. sorunlar birikmiş, kişilikler çatışmış bunlar heep palavra.
''o'' olmadan oluyorsa, ilişkiye ne kadar emek versen de boş, bitmeye mahkum bir ilişkidir yaşadığın. bir bakarsın dünkü sevgili, ertesi gün bir ayrılık lafıyla seni tozlu raflara kaldırmaya hazırdır. aylarca düşünüp zorla aldığın karardan çok bitirmeye dünden razı olan adamla geçen günlerin gelir aklına.
ne olursa olsun, bir ilişki biter geriye hep güzel hatıralar kalır arkadaş. kalsın da zaten, bak gün gelip ne güzel okuyoruz işte. *
(bkz: işte o şiir)
''yakılıp yıkılmış ruhumun son çırpınışlarıydı göğsümde atan...
yak,
kalan tüm benliğimi de yak
küllerimden yeniden doğabileceksem eğer.
sensizliğin adını rüya koydum her şeye çocukmuşçasına kanan biri gibi
bir gün senli günlere uyanabilmek ümidiyle...''
Liderlerin 24 Kasımda 3500 Lider Adayıyla YGA ZiRVESi 2012'de istanbul Kongre Merkezinde buluşacakları STK. Mevzu bahis liderler de şöyleymiş;
Sinan Yaman - YGA- Kurucu
Muhtar Kent - The Coca Cola Company YKB & CEO
Ahmet Bozer - The Coca Cola Company - Avrasya ve Afrika Grup Başkanı
Tamer Özmen - Microsoft - CEO
Hüsnü Özyeğin - FiBA - YKB
Candan Karabağlı - Abdi ibrahim - CEO
Nezih Barut - Abdi ibrahim -Başkan
Adnan Bali - iş Bankası - CEO
Süreyya Ciliv - Turkcell - CEO
son başvuru tarihi de 30 mayıs diyorlar! link içün de şööyle buyuruyormuşuz *.
gözlerin robertcığımızı aradığı dizi. fakat ikinci sezonda acayip ısındım benedict cumberbatch 'a. 2. sezon 1. bölüm diyorum... o nasıl bölümdü öyle?! ilk sezondaki 3 bölümü fena solladı bu bölüm.
içinde salsa, samba, hiphop hatta inanmazsınız flamenko gibin bi ton dans figurleriyle toplu halde çılgınlarca tepinip, çılgınlarca kalori yakıyorsunuz. süper eğlenceli ama deli yoruyor yahu.
çantasında tuvelet kağıdıyla gezen yazar. ömrü hayatımın 4te 1inde her gün görüp didiştiğim yazar. batının ahlaksızlığını yurda getiren genç irisi*.
bir vakitler kafasına şampuan dökmüşlüğüm, uçan tekme yemişliğim, yanında getirdiği kıyafetleri kaçırıp giymişliğim, karşılıklı göbek atmışlığım, cipslere ve bizzat yaptığım pastalara yumulmuşluğum, bir kere ağlarken görmüşlüğüm *, 238764238 kere yanında ağlamışlığım vardır. daha çok vardır da şeeyedemedim şimdi.
editleycem bi ara*.
oysa ki ''sevgili'' içi aşkla dolu bir mabed olduğu vakit, dokunmak, öpmek, hissetmek de bir ibadete dönüşürdü... içinde aşk ve tutkudan başka bir şey olmayan bir bedenle uyumanın büyüsü çiğnerdi tüm yasaklarını ve açardı kapılarını aşkın. en güzeli de ait hissettiğin göğüsü yastık yapıp, adını ünleyen kalbi dinleyerek ve o aşkı soluyanın nefesi ile ısınarak huzura dalmaktı.
3 gündür erişilemeyen dandik. her yere aynı mail adresimi vermiş olmasaydım gmaili tek geçerdim. heeey önemli bir mail bekliyorum diyorum anlıyor musun? kendine geel.
oha! gelyolar gelyolar diye ağlayasım var. israile bile gidiyolarmış gelmezlerse gelmesin şerefsizler diyodum tam baktım ki gelyolarmış. 13 eylül , inanamıyorum.
bu sene kendi rekorunu kırıp 50bin başvuru alan stk. seçtiği 2bin kişinin arasında olan biri olarak bu akşam yarınki YGA 2011 zirvesi için istanbul'a gidiyorum, hem de yga'nın sağladığı ücretsiz ulaşımla. güzel ve önemli bir ayrıntıyı düşünmüşler. dönüşte izlenimlerimi de aktaracağım.
ya insanın annesi bu kadar mı evladına zulmeder? düşünüyorum da annem beni istemeden ne çok rezil etmiş yahu...
hani ay benim kızım çok güzel şarkı söyler hadi kızım bi şarkı söyle amcalara tipi ebeveyinler vardır ya, heh işte o benim annem. hayatım boyunca bu cümlenin, hadi kızım bir şiir oku, göbek at, taklit yap, dilber hala ol, şahika gibi gül, sisi ol gel kuçu kuçu şeklinde belki milyonlarca versiyonuyla baş etmek zorunda kaldı ya. 20 yaşında hala diyordu bunları insafsız kadın.
senelerden geçen sene, ramazan vakitleri. 20 kişilik kocaman bir iftar sofrasındayız. bir sürü yaşlı büyükler var anne tarafı teyzemin kayınebeveyinleri(var mı böyle bişi ben mi uydurdum) bir sürü insan işte. tam yemeğe başlıcaz annem o güne kadar yaptıklarının en absürdünü yaptı belkide...
-ay benim kızım harika dua okur, hadi kızım bi iftar duası oku bizlere...
+hönk?!
masada derin bir sessizlik, kızarmış tavuğukla adeta yarışa giren kızarmış kulaklarım...
+eee, allahım iftar vakti.. ee, sen kabul et. amin... (içses:ulan anne alacağın olsun senin...)
biri anneme anlatsın artık, örnek çocuk değilim ben.