yalnızlığın rahatlığına kapılmaktır. kaprislerden, triplerden uzak kendi güvenli dünyanda yaşamaya alışmaktır. yalnız insan ne birinin kalbini kırar, ne de kalbi kırılır, yalan yok, baş ağrıtma yok, hesap sorma yok, kızgınlık yok, kısacası tadını kaçıracak kimse yok. bunlar uğruna pek çok şeyden uzak durmaktır, konforlu hayatını, özgürlüğünü yeniden kaybetmekten kaçmaktır.
Sadece hayatımda biri olsun mantığıyla hayata dahil edilen insanın, yanıbaşında olmasından iyidir yalnız olmak. samimiyetsiz hareketler, olmadığın biri gibi davranmak zorunda kalmak mutsuz eder insanı, yalnızlığı tercih edenler ise çok daha gerçektir.
işsiz güçsüz gezen tiplerin, dur yaa benim iyi bir fotoğraf makinem var, tipim de uçuk kaçık hele ben doğum fotoğrafçısı olayım demesiyle başlayan süreçtir. Profesyonel olanları istisnadır.
Oldukça yakışıklı bir polistir. Göbekli, patates gibi şekilsiz polislerden sonra gayet yakışıklı bir polistir. Allah sahibine bağışlasın. izmir'de kendisini görmek için maçta küfür edecek çok kız var! Hiçbiri de Kezban değil ayrıca, başka şehirlerde ortalamanın en üstü denicek kızlar.
Sanki bizden biri gibi görünmesinden, konuşmasından kaynaklanan sempatikliktir. Babacım demesi bile; olası bir dayak ihtimaline karşı tedbir alan çocuk gibi sempatik.
"yüzlerce işçi yerin 2 kilometre altında kurtarılmayı beklerken bazı ünlülerin yaşanan faciadan bihaber, instagramda selfie paylasmasi buyuk tepkilere neden oldu." Milliyet Haber.
(bkz: Tuba Unsal), (bkz: Sinem Kobal), (bkz: Hande Atazi).
Duyarsiz insanlar, dunya kendi vucutlarindan ibaret bir gun guzelliginiz elinizden gidince neyinizi paylasacaksiniz cok merak ediyorum. Ama sizler yaslanmazsiniz ne de olsa botoks var! Yaslilik, zor hayat sartlari bizim gibi faniler icin siz gezin, tozun, eglenin hayat size guzel!!!
Sinifin zengin, sarisin, simarik kizi tavri ve tarziyla ortaya cikan iticiliktir. (bkz: Arda Turan)'i Ispanya'da gormus ve mutevazi tavirlarini takdir etmis biri olarak asla Arda Turan'in yanina yakistiramadigim yeteneksiz kadin oyuncunun ben sosyeteyim durusu muthis iticidir. Soma'da yasanan faciadan sonra bile suslenip selfie cekmesi, guzelligini sergilemesi aslinda sevimsizligini ortaya koymustur. Eski sevgilisi Arda Turan ise Soma icin uzuntuden kahroldugunu dile getirip, Soma'ya ziyerete gitmistir.
Henüz 14 yaşında öldürülen Berkin Elvan her ne olursa olsun masumdur. 2000 doğumlu bir çocuktu o hiç düşündünüz mü! Belki ailesinin ihmali vs gibi etkenlerle yanlış şeylere özendi, daha büyük gibi davranmaya çalıştı, yanlış ortamlarda bulundu ama bu onun çocuk olduğu ve masum olduğu gerçeğini değiştirmez.
Son mitinginde açıkça belli olandır. Konuşma yaptığı sırada partililerin kendi aralarında konuşmasına tepki gösteren Sarıgül, "Tayfun ikiniz kendi aranızda konuşacaksanız gidin konuşun. Benim gözümden hiç bir şey kaçmaz. Buradan belediye meclisine gireceğim diye yağ yakma. Hayatımda yandan çalışanlarla işim olmaz, candan çalışan herkesle yoluma devam ederim. Bireysel menfaatlerinin peşinde koşanlarla işim olmaz" diyerek tepki gösterdi.
Tabii daha çok çalışması lazım ama yine de oy toplamaya yeter.
Kıvanç tatlıtuğ fiziğine sahip olsa bile o sarı dişlerle çirkin gelecek erkektir. Kimi zaman çok hoş bir fiziği olan erkeğin bir dişinin eksik olduğunu görüp soğumak gibidir. Bazen de yakışıklı denmeyecek bir erkek güzel, bembeyaz, sağlıklı dişlerle çok çekici, hoş birine dönüşebilir.
Rüyada üniversiteden mezun olamadığını hep mezuniyet için bir dersin kaldığını görmek bazen olur ama liseden mezun olamadığını ve hatta lise 2'de olduğunu görmek insana gerçek bir stres yaşatır. Bazen aceleyle resim ödevlerini sınıfta yetiştirdiğimi bile görürüm ve rüyadaki bilinçle de lan inşallah bu çocuklar benim onlardan büyük olduğumu anlamaz derim.
Kazık kadar olup hala rüyada yoklama defterini görüp acaba hoca sınıfta yazdı mı dedirtecek kadar bilinçaltına yerleşen heyecandır. Bunun bir de hep birlikte sınıf boşaltma modeli vardır ki tadından yenmez.
Evet var böyle bir durum. Bazı insanların varlığı dahi sinir bozmaktadır. Hiçbir şey yapmadıklarında bile batarlar. Bazen kendini törpülemeye çalışıp sevecek bir yan bulmaya çalışırsın ama sonu daha fazla sevimsizliğini görmekle biter. Bir de bu tip insanlarla hiç olmayacak yerlerde karşılaşırsın.
Binanızı güzel kokular sarmıştır, sizin kata geldikçe artar. Sonra kapı çalınır ve her zamankinden daha güler yüzlü, makyajlı, şık giyinmiş anneniz, kibar bir şekilde "hoşgeldin yavrum bak kimler burada gel bir merhaba" der. Misafir teyzelerin ay çok büyümüş bu şekerim geyiğinden sonra mutfağa koşulur. Fırında börek, kurabiye, kek ne varsa tabağa koyulur ve daha beklenti bitmemiştir. Buzdolabından da yaş pasta, puding ne varsa alınır ve TV karşısına geçilir. Varyemez amca, he-man, şirinler ne varsa seyredilir. Tabii ilgilenmek zorunda olduğun misafir çocukları yoksa... Varsa onlarla mutfak masasında paşa çayı eşliğinde salak fıkralar, bilmeceler, sınıftakilerin komik isimleri konuşularak annelerin kalkması beklenir.
O zamanları görebileceğimizi sanmıyorum. Aslında herkes gelip geçici olduğunun farkına varsa, egolar biraz küçülse...
Derin düşününce yakın gelecekte hiçbirimizin esamesi bile okunmayacak. Çok değer verdiğimiz ırklarımız, isimlerimiz vs hiç yaşanmamış gibi dünyadan silinip gidecek. Kendinizi fazla önemsemeyin derim.
Son yıllarda bir Kezban kız modeli söylemi var ama gel gör ki bu kezbanların yanında mutlaka kezbanlığına katlanan bir erkek vardır. Sanal ortamda demediklerini bırakmazlar ama hiçbirinin de senin tavırların biraz Kezban gibi demeye eleştirmeye cesareti yoktur. Eleştiri entrylerini yazarken bile yanıbaşlarında kezbanları mevcuttur.
Aslında başlık 2000'den sonra olabilirdi. Piskolata erkeği güzel anlatım yapmış; beyin yaşlanmayı kabul etmiyor, zaman çok hızlı geçiyor... Sanki arada geçen onca yıl hiç yokmuş gibi çok sık yaşadığım bir yanılsama. Yıl hep 2000 miş gibi hesaplamak.. 2013'ü, 2014'ü hala kabul etmekte zorlanıyorum.
Bilimsel açıklaması ise şöyleymiş:
"Zaman dediğimiz algı, aslında bir anı bir başka anla kıyaslama yöntemidir. Bunu bir örnekle açıklayabiliriz. Bir cisme vurduğumuzda bundan belirli bir ses çıkar. Aynı cisme tekrar vurduğumuzda yine bir ses çıkar. Kişi, birinci ses ile ikinci ses arasında bir süre olduğunu düşünür ve bu süreye "zaman" der. Oysa ikinci sesi duyduğu anda, birinci ses sadece zihnindeki bir hayalden ibarettir. Sadece hafızasında var olan bir bilgidir. Kişi, hafızasında olanı, yaşamakta olduğu anla kıyaslayarak zaman algısını elde eder. Eğer bu kıyas olmasa, zaman algısı da olmayacaktır.
Aynı şekilde kişi, bir odaya kapısından girip sonra da odanın ortasındaki bir koltuğa oturan bir insanı gördüğünde, kıyas yapar. Gördüğü insan koltuğa oturduğu anda, onun kapıyı açması, odanın ortasına doğru yürümesi ile ilgili görüntüler, sadece beyinde yer alan bir bilgidir. Zaman algısı, koltuğa oturmakta olan insan ile bu bilgiler arasında kıyas yapılarak ortaya çıkar.
Fizikçi Julian Barbour, zamanın tarifini şöyle yapmaktadır: Zaman eşyaların pozisyonlarını değiştirme ölçüsünden başka birşey değil. Bir sarkaç sallanır, saatin kolları ilerler.
Kısacası zaman, beyinde saklanan birtakım hayaller arasında kıyas yapılmasıyla var olmaktadır. Eğer bir insanın hafızası olmasa, beyni bu tür yorumlar yapmaz ve dolayısıyla zaman algısı da oluşmaz. Bir insanın "ben otuz yaşındayım" demesinin nedeni, beyninde söz konusu otuz yıla ait bazı bilgilerin biriktirilmiş olmasıdır. Eğer hafızası olmasa, ardında böyle bir zaman dilimi olduğunu düşünmeyecek, sadece yaşadığı tek bir "an" ile muhatap olacaktır."
Sanki doğduğundan beri mağarada yaşıyor hatun!!! Cool olduğunu sanıp bunu defalarca dile getiren kızlar çok beyinsiz duruyorlar. Bazıları da bilse bile annelerinin bilmiyormuş gibi yap o yapsın (kocan, sevgilin, ev arkadaşın) yapsın tekniğiyle hareket eder.
Nasıl bir hazdır o kimbilir, hiç yorulmadan, strese girmeden sadece cevaplara bakarak yan gelip yatmak. Inanıyorum ki şu anda bile elinde sorular olup keyif yapan çok yavşak vardır. Sorular hazırlanmadıysa bile hazırlanınca o zevki tadacaktır.
Nasıl bir rahatlıktır ya da gözü dönmüşlüktür anlamıyorum. Ordaki kadınlarla korunup ilişkiye girseniz bile tükürük, ter vs yoluyla bulaşacak o kadar çok hastalık hiç mi akıllarına gelmiyor.
Ister orta gelirli ister ortanın altı, üstü olsun bir Türk ailesinde genelde aynı durumların yaşanması. Babaların çoğunun aynı olması, tıpatıp aynı cümleler kurmaları vs.