fenerbahçe kariyerinin en büyük hatası sezon başında takımı gençleştirme yerine, kariyerinde oldukça doymuş yıldızları takıma toplamaktı bunu kabul ediyorum. ama benim için en büyük hatası fenerbahçe ülker'i bir sene içinde montepaschi siena yapabileceğine inananlarla çalışmasıydı.
Saygı duyulması gereken bir takım. Şu an Avrupa'nın iki numaralı kupasında yoluna devam eden en çok gol atmış takım olma ünvanını ellerinde bulunduruyorlar, Manisa'da bizi dağıtan Çek Cumhuriyeti Milli Takımı'nın iskeletini oluşturan oyunculara sahipler. Serie A'da liderlik savaşı veren Napoli'yi 3-0 2-0 gibi skorlarla geçtiler fakat bu maç aslında onların en büyük karakteristik özelliğini ortaya çıkaran maçtı. Napoli 3-5-2 sisteminde oynadığı için özellikle hücümcu beklere, ve hızlı kanat oyuncularına sahip olan Plzen'in ekmeğine yağ sürdü italyanlar. Gökhan ve Ziegler sistemimizde istedikleri fırsatta hücuma çıkmakta zorlanabilirler. Bu yüzden Plzen karşısında kanatlarda asıl mevkiileri sol ve sağ bek olan Hasan Ali Kaldırım ve Gökhan Gönül, Ziegler ve Orhan Şam'ın önünde oynarlarsa ileride çift forvet Webo Sow, orta alanda Mehmet Topal ve kafasını dinlemiş Raul Meireles olmak üzere 4-4-2 sistemiyle hem Plzen'i durdurmuş hem de Sow ve Webo gibi birbirini iyi tamamlayan iki forvet oyuncumuzdan maksimum derecede yararlanmış oluruz.
1956'da Heartbreak Hotel adlı parçasını seslendirdiği canlı televizyon sırasında,tahrik edici,seksi ve saldırgan hareketleriyle skandal yarattığı için "elvis the pelvis" adı takıldı.
Eray Özbek heykelin neden o denli yüksek yapıldığını 1992'de çizdiği karikatüründe çok güzel anlatır: Bir kızılderili barış çubuğunu yakmak için ateş istese de,özgürlük anıtındaki kadın "vermem" dercesine meşaleyi yukarı kaldırmaktadır...
"5-10 tane mısır al mısır
Her birinin ötesini berisini ısır
Hiçbirini sonuna kadar yeme
Sonra bu mısırları milyon defa büyüt
Tut karanlığın içine at
Her birini içinden güzelce aydınlat
Al sana New york gecesi "
Alain resnais'in yönettiği fransız filmi. (1959) Genç bir fransız kızı (Emmanuelle Riva),atom bombasını konu alan bu filmin çekimi için Japonya'da yaptığı bir gezi sırasında,Hiroşima'da Japon bir mimarla (Okada Eici) ile tanışır.Bu ilişki ona birden,alman işgali sırasında Fransa'da,Nevers'de yaşadığı bir başka ilişkiyi anımsatır.Bu film fransız sinema tarihinde dönüm noktasıdır.Ve fransız yeni dalga okulunun en iddialı,en mükemmel ve en sıradışı yapıtı olarak kalmıştır.