etuuu
-2316 (klavye delikanlısı)
dokuzuncu nesil yazar 431 takipçi 8233.19 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    bir balık yemi olarak türk erkeği pipisi

    1.
  1. hayırlı pipiler arkadaşlar...

    son günlerde gündemi epey meşgul eden ve calib-i dikkat bir mevzu olması hasebiyle sözlüğün akil adamı ve muhabbet ortamlarının vazgeçilmez yıldo abisi olarak el atmak durumunda kaldığım ve eğer meseleye ilişkin bir iki kelam etmezsem siz kıymetli dostlarıma ayıp olacağını düşündüğüm; yıllar yılı kendilerini türlü bahanelerle avutmuş ve halen avutmakta olan hayalperest türk erkeklerini hayatın gerçekleriyle yüz yüze getirecek, hakikatin tanımını yeniden yaptıracak ve benim gibi ülkemizdeki ortalamayı yükselten bir avuç azınlık kesimin hakkını da teslim edecek bir dizi araştırma-inceleme serisinin "balık yemi" gibi belirgin ve gayet öz bir benzetme vasıtasıyle hayranlık uyandırıcı bir tespit hüviyetine kavuşturulması ve de en önemlisi, alternatif istihdam modeli olarak tasarladığım "kurutulmuş balık yemi" projemin tüm kamuoyuna duyurulmasıdır.

    evet aziz dostlar, az evvel sözlerime başlarken calib-i dikkat diyerek işaret ettiğim husus, malumunuz üzere "vajinada 8 cm gerçeği" başlığı altında "duyarlı bölge 8 cm'dir dolayısıyle penis ufak da olsa iş görür" gibi fevkalade cahilce bir söylemin ve bunu destekleyenlerin, insanların kafasını karıştırması ve sözlük gündemini lüzumsuz yere meşgul etmesiydi... bendeniz esas olan, yani başlığımızın esas konusuna müteallik sözlerime geçmeden evvel, yüksek müsaadelerinizle gündemi lüzumsuz yere meşgul eden "küçük penis de iş görür" hurafesini tamamen bertaraf etmek istiyorum. malum başlık altında görür görmez hemen yüzümü buruşturarak bir entry girmiştim. maksadım insanlar belki okurlar da boşuna kendilerini bir avuntu akıntısına bırakıp boğulmazlar düşüncesiydi; lakin gördüm ki, pek çok boynu bükük erkek sarılacak ufacık bir bahane ve hayata tutunmaya küçücük bir umut arıyor... ancak ve ancak her ne olursa olsun, zararsız bir avuntu gibi gözükse de esasında kocaman bir yalan ve hurafeden ibaret olan bu bilginin doğrusu halka arz edilmelidir ve buna buradan başlanmalıdır kanaatini taşıyorum. şimdi ben ne yazmıştım önce onu tekrar bir görelim: (bkz: #41341112)

    --spoiler--
    tamamen hikayedir. net söylüyorum, boşuna kendinizi avutmayın.

    kadınlar sağlam ve sansasyonel penislere hayranlık duyarlar. bir kadın ne kadar kibirli ve kaprisli olursa olsun, doyurucu ve tatmin edici bir penisi pantolun ön fermuarından gerdirerek çıkardığınızda bütün o egosu, bütün o kibri söner yok olur.

    şimdi rakam telaffuz et diyecek olursanız şöyle diyim yani en az 16 cm ve kalın olmalı penis ki bu türlere halk ağzında dalga adı verilir. bu boyutların altı zaten dalga kategorisine girmez; pipi, çük, kamış, pipet, ibiş falan denir. ciddiyim yani alay etmek maksatlı söylemiyorum, bunların her biri birer realite, hayatın gerçekleri.

    şunu da özellikle söylemek icap eder: seks esnasında bütün kontrol sağlam penis sahibi bir erkeğin ellerindedir. kadını avucunun içinde istediği pozisyona sokar. ister arkadan saçlarından tuttuğu gibi ayağa kaldırır 15 dk standing behind yapar aralıksız, isterse kucağa alır terminatör gibi zıplatır, dilediği istediği şekle sokar, kadının aklını başından alır ve o kadın daha sonra o adama asla saygısızlık terbiyesizlik yapamaz; çünkü maddi manevi tatmin olmuştur, erkeğinin emrine amade bir ruh haline bürünmüştür. bu böyle inkar etmesin kimse...

    tersini iddia eden varsa hayal etsin bakalım kendini. evde dır dır eden ateşli bir kadın, yatak harici başka hangi mecrada terbiye edilebilir? zaten bunu yapamayanlar dayağa başvurur, çünkü kadına yetemez. minik kurbağa pipisiyle kadın karşısında ezilir büzülür ve o kadın o erkeğe asssssla saygı duymaz.

    boşa kendinizi avutmayın 8 cm bilmem ne diye. kadına 17 cm kökle bakiyim pişmaniye gibi dağılsın kucakta. ondan sonra ahkam kesin.
    --spoiler--

    gördüğünüz üzere entry'mde de belirttiğim gibi, kadınlar her daim spektaküler, şeytan dolduran ve dış yüzeyi parlak bomberman penislerden hoşlanırlar. bunu hayatınızda pek çok detayda görebilir, rahatlıkla idrak edebilirsiniz... bir defa kadınlar yaratılışları itibarıyle aç gözlüdür; her şeyin fazlası ve büyüğü onları memnun eder. elimizde hiçbir veri olmasa, sadece bu realite bile bu konuyu aydınlatmaya yeter. mesela evde anne babası sürekli kavga ve huzursuzluk halinde olan kimseler, babaları banyodayken gizlice gözetlesinler; hiç şüphesiz o babanın emanet ufaktır, yani pipettir ve karısına söz geçiremez. yıllarca kahraman babam diyerek hayalinizde abarttığınız adam aslında küçük bir meyve suyu pipetinden başka bir şey değildir... hayır yani bir düşünün, kadın nasıl saygı duysun, nasıl duyabilir? erkek en ufak bir konuda söz geçirmek isteyecek olsa kadın demez mi "bırak bu işleri senin de kaç cm'lik adam olduğun ortada" falan diyerek kudurtucu laflar yememek için erkek hep susar. "ulan der şimdi bu karının ağzını açtırmiyim tutar bi laf eder kanser olurum dertten" diyerek hep alttan alır ve yürüyen bir düdüklü makarnaya dönüşür... işte toplumda huzursuzluğun aileden başlaması budur. özgüvensiz erkekler ve hiçbir anlamda tatmin edilememiş, fazla enerjileri boşaltılmamış, ateşleri söndürülmemiş kadınlar... akabinde ise dayaklar, tacizler ve hep bir sürtüşme, hep bir kaos ortamı...

    neyse konumuza devam edelim. ben naçizane her daim kadınların terbiye ve eğitim alanlarının yatak olduğu kanaatini taşıyan bir kardeşinizim. bunun maddi yani fiziki tarafları bir kenara, psikolojik kısmı daha ağır basıyor. erkeğe prestij yükleyen ve kadına karşı üstün konuma taşıyan işte tam da bu faktör... dalga ne kadar sağlam olursa, kadın erkeğini sahipleniyor ve saçını süpürge ediyor. her şeyini erkeğine teslim ediyor; çünkü biliyor ki o erkek, kadınını her ortamda taşır, gözü gibi korur. çünkü biliyor ki dalgası büyük olanın yüreği de büyük olur, karısını hem hırpalar, hem de sever. çünkü biliyor ki erkeği onu hep kıskandırır ve bu da yatak odası mahremiyetinde bol seks macerası olarak geri döner. evet bu böyledir; kadınlar kıskandırılmaktan aşırı sadistik bir zevk duyarlar ve tahrik olurlar; eğer kadın tahrik olur ise geriye lazım olan tek bir şey kalır: sağlam ve kaplan terbiyecisi bir penis... yan yattığı yerden uyandırılıp pantolonun yavaşça indirilen fermuarından itinayla çıkarıldığında yatak odasına güneş gibi doğan, sersem serseri ve hedefi şaşırmayan makine gibi bir emanet; ata yadigarı gibi, historical myth gibi, mars'ın kılıcı gibi denizin buz gibi sularından gelen yıkıcı felaket, yatak odalarını darmaduman eden bir doğal afet...

    evet aziz dostlar, hız kesmeden devam edelim; geçen gün malum başlık altında "bilimsel bir ablamız" tarafından yazılmış şu entry'de de işin uzmanından büyük bir itiraf geldi. bu entry'yi özellikle bu başlıkta paylaşmamın sebebi, ne demek istediğimi daha da iyi kavrayabilmeniz içindir. bu vesileyle bilimsel ablamıza da sevgi ve muhabbetlerimi arz ediyorum: (bkz: #41344359)

    --spoiler--
    şimdi bilimsel bir ablanız olarak yorum yapmadan geçemeyeceğim. maksat gençler bilgilensin;

    bi kere vajina derinliği doğum yapmışlarda (p) ve doğum yapmamışlarda (np) değişir.

    np’lerde derinlik normalde 8 cm’dir. çap 2 cm. ilişki esnasında yani uyarılınca 9.5-10.5 cm’e çıkar. giriş çapı 2.5 cm olur ama derinlerde çap 5.5 cm ‘e çıkar.

    aynı zamanda vajinanın ilk 1/3’lük kısmı uyarılabilir cinsel yönden. sonrası sadece basıncı hisseder. ( ki kanımca önemlidir )

    p’ler için ise 1 cm ekleyin hepsine.

    ama sayısal verilerle orgazm olmaz. aşık olun, sevin,sevişin. kondom unutmayın!

    benden bu kadar.

    “ yine de hayat yaşamaya değer, yaşamak hayata değdirir.”
    --spoiler--

    bakınız işte bilimsel bir ablamızın da lutfedip buyurduğu üzere bana söylenecek laf düşmüyor. istirham ediyorum bu entry'deki iki teferruata dikkat kesilin:

    1) uyarılan kısım harici sadece basıncı hisseder ve bu kendisine göre önemli.

    2) sayısal verilerle orgazm olmaz.

    şimdi ben affınıza sığınarak bu sözleri biraz açmak istiyorum ki zat-ı şahaneleri nezaketlerinden ötürü açık söyleyememiş... kendisinin basınç diye ifade ettiği ve önemli olduğunu vurguladığı şey köklemektir. dalgayı köklediğiniz zaman basınç oluşur ve kadın antep baklavası gibi çıtır çıtır kucakta dağılıp inlemeye başlar. ikinci zikrettiği husus ise küçük penisli yani işlevsiz erkekleri teselli için yazılmış. yani diyor ki: "üzülmeyin sevişin bol bol, vajinal tatmin yapamıyorsanız, sevişerek açığı kapatın..." tamam eyvallah olabilir, kendisi umut tacirliğine soyunabilir ama ben buna karşıyım işte... sevgili bilimsel abla, neden hakikati haykırmıyorsunuz da, 1. maddede söylediğiniz şeyin aksini 2. maddede yumuşatarak popülist açıklamalar yapıyorsunuz?

    umut nasıl verilir, ümide nasıl yolculuğa çıkarılır size göstereyim. bilimsel olduğunu iddia edenler, evvela samimi olmalı ve bilimsel konuşmalılar. işte tam da bu bilimsellik üzerinde, başlığımızın da esas konusuna taalluk eden sözlerime geçiyorum ve devasa istihdam projemi açıklıyorum: küçük penis sahibi kardeşlerimiz bence bu sahip oldukları eksikliği, hiç şüphesiz insanlığa faydalı olmak adına kullanabilirler.

    nasıl mı? şöyle:

    bildiğiniz üzere üç tarafı sularla çevrili memleketimizde alçaklar bize balık yedirmiyorlar. oltacılık öldü, balıkçılar iyice soyguncu oldu, hamsiyi bile 15 liradan aşağı yiyen şanslı... işte ben şu sloganik öneriyle bu işe katkıda bulunmak istiyorum: madem bu kardeşlerimizin penisleri bir işe yaramıyor, ne kendilerini ne de kadınlarını tatmin ediyor ve psikolojik açıdan da ev içi huzursuzluğun baş aktörü oluyor; o halde kan bağışı veya organ bağışı gibi, öldükten sonra balıkçılık federasyonu'na penis bağışı yapılsın ve bu kardeşlerimizin pipileri kurutulup balık yemi yapılsın... düşünsenize bir... hemen "yiööö olur mu lan öle şey" demeyin itiraz etmeyin, sadece hayal edin; türkiye'de milyonlarca türk erkeği var ve bunların çoğu istatistiksel verilere göre 10 cm veya aşağısı. yani kısacası milyonlarca erkek bilimsel verilere göre önlerinde cinsel organ değil, fiyonk makarna taşıyor. ve bu geniş kitlenin öldükten sonra neden birtakım şeyleri geri dönüşüm kapsamında kullanılmasın? elalem yapsa vay be dersiniz, biz söyleyince neden kötü fikir olsun?

    mesela bakın, öngörülerime göre bu proje neticesinde elde edilecek ve avcılıkta kullanılacak olta yemleri şu şekilde olur:

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1831145/+

    peki akvaryumlarda beslediğimiz minik dostlarımızı unuttum mu? elbette ki hayır. cm ortalaması daha düşük olan izmir, istanbul, antalya, bursa vs. gibi şehirlerin geri dönüşümünden de akvaryum balığı yemleri üretilir:

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1831146/+

    böylelikle balıkçılık ve oltacılık gelişir, yem masrafları çok ucuzlar, memleketimiz daha çok balık yer ve omega 3, kıymetli vitaminler vs. alırız. hiç olmazsa bunlar öldükten sonra "kadınlarını doyuramadılar ama memleketi balığa doyurdular" denir.

    bir elde olta, diğer elde balık dolu kova; kapıyı açan mutlu bir eş, balık yiyip enerji dolan bünyeler, sıcak ve aksiyon dolu yatak odaları, geri dönüşüm fikriyle beraber kurutulmuş balık yemi fabrikaları, istihdam ve tabii ki ekonomiye katkısı... ismini bile düşündüm: "pipetto olta ve akvaryum yemleri - balıkçıların 1 numaralı tercihi ve minik dostlarınızın ağzına layık lezzet patlaması"

    devasa proje. işte kalkınma böyle sağlanır. doğadaki en lüzumsuz şeyi bile değerlendireceksin. bugüne bugün kerevizin bile icabında sapı atılmıyor da, kaynatılıp içiliyor... ey gidi 8 cm'lik fiyonk makarnalar sizi...
    16 ...
  2. hayata küstüren korkunçlu sözlük kızı fotoğrafları

    1.
  3. hayırlı fotolar arkadaşlar...

    yıllar yılı nice büyük badireler atlattıktan sonra maalesef ki içinde bulunduğu vaziyet itibarıyle pek de olumlu bir gidişat göstermeyen ve her geçen gün rüşdünü ispat edememiş bedbahtların ojeli pençelerinde can çekişen güzide sözlüğümüzde, son dönemlerde çokça rağbet gören birtakım şaibeli başlıklarda paylaşılan; ne idüğü belirsiz, ürkütücü, mülevves, gözleri kanatan ve libido katili korkunçlu bayan yazar fotoğraflarıdır.

    sözlüğün yıldosu olarak bir süredir şahit olduğum bu nümayiş ortamına derhal müdahale edip problemi ilanihaye ortadan kaldırmak üzere, siz kıymetli korkunçlu foto mağduru kardeşlerimin sesi olmaya geldim. evet aziz dostlar, cidden eğer dikkat ettiyseniz ve meseleyle yakından alakadarsanız, şu kabilden başlıkların iyice arttığını ve bir şeylerin artık sorgulanır olduğunu anlamışsınızdır:

    (bkz: sözlükte güzel kız olmaması)
    (bkz: çirkin sözlük kızları)
    (bkz: güzel sanılan kadın yazarın çok çirkin çıkması)
    (bkz: sözlükte güzel bir kadının olmaması)
    (bkz: sözlükte güzel bacaklı kızın olmaması)
    (bkz: allah varsa bu sözlük kızları neden çirkin)
    (bkz: sözlükte şişko kız istemiyoruz)

    vs. tarzı yüzlerce serzeniş, yüzlerce isyan...

    elbette bu haklı isyanların ötesinde bir de "sansür" meselesi çokça tartışılıyor. son dönemlerde "neden göz önünde olan bayan yazarlar hep sansürlü yarım yamalak foto paylaşıyor?" gibisinden merakları celbeden bir mesele atılmış ortaya; lakin sevgili dostlar, bu sansürlü fotoğraf paylaşılması hadisesi o kadar da merak uyandırmamalı, zira bunun sebebi gayet açıktır: sözlükte ciddi anlamda beklentileri boşa çıkarmayacak ve görenleri hayal kırıklığına uğratmayacak derecede güzelliğe sahip bir kız olmadığı için, fotolarını hep sansürlü atıyorlar. ya sadece göz, ya sadece dudak ya da ne bileyim tombik el fotolarını falan atıyorlar. hayır işin tuhaf yanı bu tipleri ben de anlamıyorum yani bir insan neden elinin fotosunu çekip sözlüğe koyar ki? bunun üzerine nasıl fikir yürütülebilir, yorum yapılabilir? "aa negzel elleri var" falan mı diyeceğiz. bence esas merak uyandırıcı kısım burası olmalı... yok içtikleri kahve fincanını çekerler, yok salak kedilerinin resimlerini çekip atarlar zaten, yarım yamalak ojeli tırnaklarını çekip atarlar bilmem ne. parmakları da yamuk çoğunun zaten bunu da buradan ilk kez söylüyorum. gelişimini tamamlayamamış ergen parmakları... ve öylesine özenti ve ilgi budalası tipler ki, çakma entelektüel kareleri yakalamaktan da geri durmuyorlar; acayip acayip kitap fotoları, hani güya "yha pfss bu aralar çok kitap okuyorum hps" tripleri... ancak ne hikmetse kendileri yok piyasada. hep bir şeylerin fotosunu çekip koyma, pasta börek yapar onu koyar falan bilmem ne...

    ama aziz kardeşlerim şunu da zikretmeden geçemeyeceğim: korkunçlu ve sansürlüler bir yana dursun, yani ben yürekten inanıyorum ki bu sözlükte harbiden bembeyaz czech tenli, macar profilli, iskandinav sırma saçlı bayanlar da var. onlar öyle ürkek, öylesine hayattan bıkmışlar ki; nahif ve utangaç bir istiridye misali okyanusun derinliklerinde kendilerini bulup çıkartacak ve incilerini feda edebilecekleri yakışıklı bir dalgıcın hayalini kuruyorlar... abi güvenin biraz kendinize. bakın bu ikaz bir milat olsun. hatta şöyle yapalım; siz şimdi sözlükte foto paylaşma fikrine ilk başta sıcak bakmayabilirsiniz. "ya beğenmezlerse ya dalga geçerlerse ya bilmem ne olursa" gibisinden ikilemde kalabilirsiniz, doğaldır olabilir. bu yüzden sözlüğe koymadan önce ilk bi bana yollayın pm'den, ben koyun ya da koymayın derim ona göre paylaşırsınız. bu geçiş sürecinde desteğim sizlerle.

    ve son olarak sözlerimi tamamlarken, gerçekten mağdur bir erkek olarak tarihe not düşülmesini istediğim bu haykırışı da duymanızı istiyorum: biz artık hali hazırdaki tosuncuk bayanların tombik ellerinin ojeli tırnaklarına değil; keşfedilmemiş istiridyelerden inciler toplamaya talibiz... bizler artık anın gürültüsü veya sözlük çirkinlerinin fotoğrafları gibi başlıklarda gelişimini tamamlayamamış hobbit'lerin, pıtırcık melislerin, tombik şeymaların fotoğraflarına değil; natural tits özlemlerin, innocent high aylinlerin, teen fidelity bernaların haritaları çizilmemiş hazinelerine talibiz... hani define haritalarında x işareti olur ya, işte orasıdır hedef, işte orasıdır...

    bu arada sevgili istiridyeler; bir pm kadar uzağınızdayım demiş miydim?
    12 ...
  4. doğurunca michelin maskotuna dönüşen türk kadını

    1.
  5. hayırlı doğumlar arkadaşlar...

    uzun süren ölüm sessizliğinin ardından böyle bir tespitle aranıza nüzul etmiş olmanın bahtiyarlığı, siz değerli ilim aşığı kardeşlerimden uzak kaldığım her dakikanın sancısına en kalbî samimiyetimle söylüyorum ki değdi. elbette ki bu tespit, olası bir infialin yol açabileceği artçı ve parça tesirleri hafifletmek adına epey bir sadeleştirildi; zira bu satırların hemen akabinde esrarengiz ve karanlık bir alemin kapılarını aralayacağız... siz kıymetli dostlarımı temin ederim ki, gözlerin göremeyeceği, kulakların duyamayacağı, dillerin susup kalacağı ve nefislerin bekabillah mertebesine erişip hakikate ulaşacağı pür aydınlığın ortaya çıkması için gerekli olan en karanlık noktayı arayıp bulacağız birlikte. hem ayrıca karanlık dedim de; unutulmamalı ki, karanlık ne kadar derin ve zifıri olursa, ondan doğacak aydınlık da o denli ilahi ve kalıcı olur. işte bu yüzdendir ki türk kadını figürü, tarafımdan her daim derin ve zifıri karanlıkla tasvir edilmiştir... eski muhabbetşinas dostlar hatırlar, bir zamanlar hep aranızdaydım; sizinle yiyip içiyor, dolaşıyor, bazen gülüyor bazen hüzünleniyordum. bu itibarla "türk kadını" konulu tespitlerimde umuma arz ettiğim tasvirlerimin mahiyetini muhakkak ki en iyi onlar bilecektir. bir medhal vücuda getirmek gayesiyle yazdığım bu satırlarımı nihayete erdirip hülasa geçiyorum. biricik gayemiz: türk kadını gibi, mevcudatın kadın cinsi klasmanında gördüğü en mülevves, en rezil ve gayya kuyusunun dibinde fiskos çevirip birbirlerine hamur işi tarifleri paylaşan bir kepaze noktadan, nasıl olur da cemiyetimizin nezdinde kanatlanıp birer masum melek olarak arş-ı ala'ya yükselebildiklerini sorgulamaktır... mesela her anne melek midir gerçekten? bu çevrelerine kibirötesi zararlı ışınlar yayarak biz masum zavallı erkekleri kanserojen tehdidine boğan mahluklar, bu yüz binlerce yıldır ocağımıza incir ağacı diken hazır yiyiciler, bu ilik kemirici, bu hortumcu emperyal zihniyetli beynelmilel yahudi kılıklılar gerçekten de çocuk doğurduktan sonra her yeri aydınlattıklarını mı düşünüyorlar? işte eğer bir şey için nüzul olunacaksa ve kıyametin gayriresmi geri sayımı başlatılacaksa, tam da bunların cevabını aramak için olmalıydı...

    evet aziz dostlar, ben de son yıllarda sözlüğümüzde can yakıcı bir biçimde şişman-çirkin sarışın, kumral, ginger, redhead, kumrallı redhead, çakma redhead (hele ki çakma redhead rezaleti yakın tarihimizin bir fiyaskosudur) vs. gibi anne olmuş bayan yazar popülasyonunun arttığına şahitlik etmekteyim. hani oyun oynarken options'tan değişmeyen sabit ayarlar vardır ya insanı delirten, "ulan nalet olsun throwing tuşu değişmiyor amk" dersiniz ya hani, heh işte adeta cenab-ı rabbim bunları yaratırken default ayar olarak çirkinliği ve ileriki level'larda şişmanlama passive skill'ini koymuş. (inşaallah teknoloji ilerler de ayarlardan değiştirilebilen modelleri üretilir) ammavelakin çirkinlik hususunda bile bir tolerans söz konusu olabiliyorken ki zaten bu toleranslarımızla evlilik müesseseleri kuruluyor; bu çapsızların doğum sonrası çılgınca kendilerini salması ve kocalarına resmen satış yapması, önümüze iki ihtimal sunuyor: ya pc'den oyunu sileceksiniz ve bu kadınları hayatlarınızdan ilanihaye çıkartacaksınız ya da daha güzel oyunları oynamak için bazen arada sırada kaçamak yapıp internet kafeye gideceksiniz...

    neyse kardeşlerim... inanın kafam çok rahattı yakın döneme kadar. ne zaman ki aklıma bir kurt düştü, kocaman bir soru işareti belirdi, hemen topladım tası tarağı, uhrevi alemdeki işimden birikmiş yıllık izinlerimi kullanarak aranıza nüzul ettim. şam'a mecburi iniş yaptım tabii önce... gerçekten de düşündüm, bu türk kadınları neden erkekleri enayi salatası yerine koyuyor! neden bizleri kandırıp önce iyi niyetlerimizi münasebetsizce su-i istimal ettikten sonra olanca acelecilikleriyle tüm özkaynaklarımızı sömürmek için bizlerle evlenip sonra da edepsizce ve pervasızca hemen çocuk peydahlayıp ondan sonra da utanmadan michelin maskotu gibi ortalıkta dolanıp, bir ellerinde çocuk bir ellerinde telefon, netten lohusa anne dombili kıyafetleri bakıyorlar civilim'den felan xxl tombik düz renk tişört bilmem ne siparişleri veriyorlar ha? neden bizler kendimize yapacağımız yatırımı bunlara gömüp iflas ediyoruz, her gün dışarıdan mcdonalds pizza vs. sipariş etmek varken, sağlam gaming pc yaptırıp evde yan gel yat pubg keyfi varken, rahat rahat sınırsızca ve fütursuzca kimseye hesap vermeden yayıla yayıla asılma keyfi varken, neden gidip daha önceden tanımadığımız etmediğimiz amcamızın oğlu bile olmayan elalemin yabancı ne idüğü belirsiz kızlarıyla evlenip de paraları bunlara gömüyoruz? neden ha?

    şimdi elinizi vicdanınıza koyun ve gözlerinizi birkaç dakikalığına kapatıp kendinizi dış dünyadan soyutlayın. hayal edin sadece... hasbelkader punduna getirilmiş; karınız olan kişi flört dönemlerinde sizi ekstra makyaj, cezbedici parfümler, bilumum açık kıyafetler ve şuh hareketleriyle kandırmış, hatta yetmediği yerde de ne olur ne olmaz takviye güç olsun diye (ki ben genel olarak böyle yaptıkları kanaatindeyim naçizane) gidip sizden arakladığı tırnak, saç, sperm, doku örnekleri vs. malzemeleri büyücülere götürüp bağlama büyüleri, 40 düğün ebabil köpeği büyüleri yaptırıp kendine bağlamış ve neyse artık yapıcak bir şey yok deyip evlenmişsinizdir. eşin dostun çeşitli telkinleriyle mantıklı düşünmeye davet edilmiş ve bir aile düzeni, sıcak pişen tencere, ütülü gömlekler, temiz hijyen ve tüm bunların da ötesinde kullanım hakkı tamamen size ait olan bir kadının evde el altında her an hazır bulunması fikri size günden güne cazip gelmeye başlamıştır. tam "ohh be aslında evlilik iyiymiş yea" diye bu yalancı bahar ortamına aldanıp çiçek açarsınız ama bir sabah tam kahvaltıda çayınızı yudumlarken karınızın "aşkm ben hamileyim ihihih" sözleriyle çayı püskürtür, akabinde de ani bir beyin kanaması geçirip yere yığılırsınız ama ölmeyip felç kalırs...yok bu başka hikayedeydi, neyse dediğim gibi çayınızı püskürtür ve birkaç saniye sonra ne hikmetse hayatınızın bu noktadan sonra artık eski tıkırında gitmeyeceği hissine kapılırsınız ve açan çiçekleriniz yalancı baharda kar fırtınası yemiş fındık tomurcuğu gibi ölür; ama siz yine sevinçten havalara uçmuş gibi yaparsınız. ne de olsa neslinizi devam ettirecek bir oğlan çocuğu doğabilir, 3 büyüklerden birinin altyapısına verip 10 sene sabrettikten sonra milyon euro servetlere konabilirsiniz ama 10 sene sabretme fikri doğumdan sonra suya düşecektir; zira çocuğunuz maalesef kız şeklinde dünyaya gelmiştir. doğum olup hastaneden taburcu olduktan sonra evde baş başa kaldığınız manzara şudur: bir adet bebek, bir adet michelin maskotu ve bol miktarda yıkılan hayaller... kısa bir zaman sonra nöbetleşe çocuk uyutma geceleri başlar ama bu arada siz de sonuçta bir erkeksinizdir ve birtakım ihtiyaçlarınız vardır; ancak karınız sizi satmıştır ve asla size yanaşmaz çünkü geleceğinin bir numaralı garantisi olan çocuğu peydahlamıştır artık. zaten yanaşılacak bir tarafı da kalmamıştır; zira karınız kendisine adeta +50 soulstone basıp başkalaşım geçirerek michelin maskotuna dönüşmüştür. geceleri kabuslarınızda karınızı bir elinde ekmek bıçağı bir eliyle rabia işareti yaparak "rabbim 3 çocuk dedi kocacım" diye üzerinize gelirken falan görürsünüz. ayrıca nedense rüyada karınızın ayakları da terstir, yani hem gerçek dünyada maddi manevi çarpılmışsınızdır hem de rüyalarda bile rahat yoktur artık...

    işte sevgili dostlarım, bu durumlara düşüp rezil kepaze olmamak ve temiz, sorunsuz, müreffeh bir istikbale kavuşmak için türk kızlarıyla evlilik ve hatta çoluğa çocuğa karışma fikrini bir değil kırk bin kere düşünmeniz lazım. sizlere hiç kimsenin yapmayacağı bir iyilik yaptığımın farkına belki şimdi olmasa da ileride varırsınız. çünkü bilenler bilir, ben her zaman her ortamda, karşımda kim olursa olsun delilli ispatlı iş yaparım. siz benim hiç yalan söylediğimi gördünüz mü? sözlüğün bunca senelik vesikalı eskortuyum, bembeyaz tenleriniz üzerine yemin edebilir misiniz yalan söylediğime dair he? heee? hele bayanlar siz! michelin maskotu bedenlerimiz asla iflah olmasın ki sen şüphesiz yalancılardansın diye yemin vererek bana ithamda bulunmayı göze alabilir misiniz? üst üste binmiş nevraska eyaleti büyüklüğünde etlerinizin arasında kaybolmuş simsiyah uçlu pespaye ve mülevves göğüslerinizin pişik olmuş altında güneş batmayan imparatorluk kurmuş bakteriler adedince omuzlarınıza vebal almaya cesaretiniz var mı? hah yok değil mi susup kaldınız alçaklar... ben de öyle düşünmüştüm. o halde susmaya devam edin ve eğer biraz vicdanınız varsa içinde yaşadığınız karanlığı delip bir aydınlatın etrafı ve layık olun bizlere. çocuk doğurduğunuzda ışık falan saçmadığınızı, omuzlarınızda iki kanat belirmediğini, yahut da ne bileyim, ayaklarınızın altında cennet mennet olmadığını anlayın artık. anlamamakta ısrar edecekseniz de, aşağıya bıraktığım altın değerinde üç muazzam ve karşı konulamaz delilimin tokadıyla kendinize gelin.

    ben bıçağı buraya bırakıp gidiyorum; ister tespitlerimin güzelliği karşısında ellerinizi doğrayın, isterseniz de bir an evvel kendinize gelip bıraktığım bıçağın yardımıyla zifıri karanlık kozanızı yırtın ve gerçek birer kutsal kelebeğe dönüşün sevgili kadınlar. seçim sizin...

    evet müstakbel kelebekler, hemen alttaki resimde dikkat edecek olursanız, michelin şirketi'nin biz erkeklere, yani sizin sömürü oyuncağınız olan ve zerre kadar kıymet vermediğiniz çilekeş kocalarınıza bir nevi subliminal göndermesi var. adeta "hey baylar, araca binince 2 ton çöken karılarınızı ancak bizim lastikler çeker. zaten sizin kadınların bizim maskottan farkları yok hehe..." mesajı bu. ve ayrıca yine kendilerinin şirket reklamcılık politikalarını tebrik ediyorum ki şöyle bir anafikir yakalamışlar kendileri; maskotun elinde tuttuğu dünya ile siz kadınlara: "dünyaları sömüre sömüre doyamıyorsunuz, bir de çocuk peydahladınızmı aynı bizim maskota dönüşüyorsunuz." göndermesi var... yani resme neresinden bakacak olursanız olun ince bir teferruat yakalarsınız:

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1825920/+

    mesela 1937 yılında beyoğlu'nda çekilmiş olan bu siyah beyaz fotoğrafta da, yeni doğum yapmış iki annenin vahim hallerini görüyoruz. bir de aptal aptal gözlükler takmışlar akıl alır gibi değil. yani hani aslında görme sorunu olmayan ama sırf artistliğine gözlük takan mankafa kadınlar olur ya office_secretary_odevdosyasi.mp4 gibi göstersin diye. ulan yer miyiz biz:

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1825921/+

    ve son olarak şu fotoğrafa dikkat kesilmenizi istirham ediyorum sevgili dostlar... Allah aşkınıza baksanıza yaa, çocuğu lahmacun gibi sarmış elinde tutuyor. resmen fazia!! fati hoça'tan alla razi olsun diye bağırasım geliyor. o koca nasıl melek bir koca ki, bu raddede bile maneviyattan kopmamış ve ailesinin yanında duruyor, en azından fotoğrafta yanlarında. ama kadın için aynı masumiyetin, aynı hassasiyetin değerlerinden bahsedebilir miyiz? minik lahmacunumuz tüm olanlardan habersiz dünyaya merhaba demişken, hayata kaç sıfır geride başladığının farkına kaçıncı yaş günü pastasını üflerken en büyük lokmayı annesinin löpürdettiğine şahit olup "yuhhh be mummy" diye tepki verirken varacak acaba? belki de o kadar yaşayamayacak çünkü annesi devasa cüssesinden mütevellit etrafını göremediği için bir gün lankkkk diye üzerine oturacak ve hayata erkenden veda edecek. neden? çünkü annesi kutsal bir kelebeğe dönüşmeyip michelin maskotu olarak kalmayı tercih etti ama çocuğu bir kelebeğin ömrü kadar yaşayabildi... işte efradını cami, ağyarını mani bir şekilde bunların foyası başka nasıl ortaya çıkarılabilir bilemiyorum:

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1825922/+
    39 ...
  6. rahmetli hüseyin peyda ya benzeyen sokak kedisi

    1.
  7. hayırlı kediler arkadaşlar...

    yeşilçam'ın meşhur kötü adamı, yıllar yılı türk sineması'nda izlediğimiz, kâh mafya babası rollerinde, kâh zalim ağa rollerinde hafızalarımıza kazıdığımız merhum hüseyin peyda'ya oldukça benzeyen, bizleri hayretler içerisinde bırakan ve canlılar çift yaratılırmış sözünü bir kez daha hatırlamamıza vesile olan karizmatik sokak kedisidir.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1494542/+

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1494544/+
    37 ...
  8. sözlüğe fotoğraf atan bayanın geçmişi alengirlidir

    1.
  9. hayırlı alengirler arkadaşlar...

    bundan bikaç sene evvel daha çoğunuz buraları kayak merkezi falan sanırken yapısı ile ulu bir camiyi andıran fakat özellikle sözlük kültüründen bihaber bazı on birinci nesil kimselerin hicretiyle yıkılıp agora meyhanelerine, döngel karhanelerine çevrilen uludağ sözlük'teki adeta kitaptaki eksik sayfalar misali merak uyandıran, kuytu yerlerdeki barların tuvaletleri, genelevlerdeki ayda bir yıkanan kirli çarşaflar gibi sis perdeleri oluşturup bünyesinde büyük bir gizemi barındıran ve bilirkişiler tarafından bir an önce masaya yatırılıp bir güzel önlü arkalı araştırılması gereken mevzudur.

    yani arkadaşlar kusura bakmayın ama tuvalet sefalarımda falan bu konu hakkında fazlasıyla düşündüm ve böyle bir kanıya vardım. bir bayan yani birilerinin bacısı kızı anası ne bileyim metresi santimetresi falan neden böyle bir ortamda fotoğrafını paylaşır anlam vermek pek mümkün değildi çünkü. bu yüzden sözlüğe fotoğraf atan bazı kadınların derinliklerine inme kararı aldım ve de yaptığım psiko anal izler sonucunda bir kısmının geçmişinde macera dolu amerikalar, aminu umarlar, kadehlerdeki dudak izleri ve gavurların fakbadi dedikleri sikiş dostluklarına rastladım. toz kondurmak da istemedim başlarda sonuçta bizim sözlüğümüzün insanıdır, belki duldurlar ya da evde kalmışlardır hani bekaretlerini kaybedip gazeteye hükümsüzdür ilanı verdikleri için damgalanmışlardır da kimse istemeye gelmiyordur onlar da kısmetini burada arıyordur dedim ama neresinden tutarsam tutayım elimde kaldı bu mesele.

    hani fotoğrafların içeriğine bakıyorum en azından başta bi türban vardır diye ama daha hiç rastlamadım, hangi fotoğrafı açsam ya ankara pavyonlarındaki konsomatrisler gibi sigara tutmuşlar ya da nadide sultan misali memelerini açıp şamdan dergisine poz vermişler sanki. yarın öbür gün şanslıysanız bi yuva kurarsınız, bu koyduğunuz fotoğrafları kocanız üstünde ''şok şok şok'' yazısıyla görür de o alengirler bir bir ortadan kalkıp evinizin ortasına incir ağacı diker. ardından o incir ağacına taşınan cinler çocuklarınızı da kaçırır valla ortada sözlüğe verdiğiniz çıplak fotoğraflarla kalırsınız. sonra yak bütün fotoğraflarıııı...
    49 ...
  10. evlilik dışı ilişkiye giren bayanlar ajan olabilir

    1.
  11. hayırlı ajanlar arkadaşlar...

    yüce allah tarafından bir emanet misali evlenene kadar yedi derecede muhafaza edilmesi tavsiye edilerek, yaratılan her kadına birer tane dağıtılan kızlık zarını görünürde evlilik dışı cinsel koalisyona giderek adeta bir kumarmışçasına bi şansımı deniyim belki evlenir düşüncesiyle fırlatıp atan ve zarın yek gelmesiyle beraber muhtelif gazetelere ''bekaretimi kaybettim hükümsüzdür'' ilanı veren bayanların neredeyse tamamının ajan olduğuna dair akıllarda derin şüphelere sebep olan öyle gülünüp geçilemeyecek oldukça kuvvetli iddiadır.

    en basitinden ülkemize bakın arkadaşlar %99.9'u müslümansa bu ülkenin, sokakta neden her gün yüz binlerce zinakar bayan görüyoruz hani ben mesela baktığım her yerde evlilik dışı cinsel ilişkiye girmiş kadınlar görüyorum ve bu mesele yüzünden kaç kez psikoloğa gittim bi türlü çare bulamadık ilaç falan yazdı bi boka yaramadı. yıllar önce kafama takıldı bu mesele rabbim'e sordum ajan onlar dedi başka bişey söylemedi bakın kaynak sağlam yani. kutsal kitabımız kuran'ı kerimi 762'nci kez baştan sona okuyup bu konu hakkında bir şey yazıp yazmadığına baktım henüz bulamadım hiçbi şey.

    bu arada geçen gece rüyamda cadılar bayramıymış ne alakaysa, zil çalıyor iki tane adam gözlerinde güneş gözlüğü yüzde feto maskesi takmışlar şeker ya da şaka diyolar ben de karışık kuruyemiş veriyorum sadece bu var kusura bakmayın diye. kuruyemişi verdikten sonra sadece ölüler görür deyip aletlerini çıkarıp ruhumu s.ktiler, sanırım rüyanın başından beri ölüydüm. ay çok kötüydü be ne anlama geliyor bilen var mı?
    15 ...
  12. kürt sevgilinin penisinde direk dansı yapmak

    1.
  13. hayırlı danslar arkadaşlar...

    atalarının günümüzde amazon ormanlarında yaşayan 15 metre uzunluğundaki pitonlar olduğu rivayetleri ile national geographic'in ödüllü belgesellerine konu olan, kimi zaman dünyanın en uzun treni olup yolcusunu uçsuz bucaksız bir yolculuğa çıkaran, dubai'deki devasa yüksekliklerdeki binaların aslında birbirleriyle değil de onun uzunluğuyla yarıştıkları iddia edilen, milattan önce bir şekilde onlara rastlayan ilkel kabileler tarafından tanrı kabul edilip uğruna bakire kızlar kurban edilen, vahşi hayatta en sert ve zorlu koşullar altında bile hiçbir gıda ya da su takviyesi olmadan aylarca hayatta kalma gibi eşsiz yetenekleri bünyesinde barındıran, büyük iskender'e fetihlerinde çokça avantaj sağlayan sarissa isimli 4–6.2 metre arasındaki uzunluklara sahip mızrakları ondan esinlenildiği birçok tarihçi tarafından kabul edilen, hepsi bir araya getirilse dünya'nın etrafında en az yirmi tur atılabileceği bilimsel olarak ispat edilen destansı kürt penisini emanet olarak taşıyan bir erkekle sevgili olduktan sonra çoğu bayanın yapmak isteyeceği o eşsiz, o benzersiz, o kelimelerin kifayetsiz bedenlerin ise kıyafetsiz kaldığı eylemi gerçekleştirmektir...

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1383120/+
    12 ...
  14. erkek ve bayan yazarların mesajlaşması yasaklansın

    1.
  15. hayırlı yasaklamalar arkadaşlar...

    adeta cennet'ten bir köşe olan sözlüğümüzü dört bir yandan kuşatan şer odaklarının emri doğrultusunda ateist ajan hackerlar tarafından kimsenin ruhu duymadan sözlük kodlarına bulaştırılan hiv, hepatit b, herpes simpleks gibi virüslerin özel mesaj fasilitesini etki altına almasının ardından her geçen gün ührevi hastalıkların yayıldığına dair aldığım duyumlar neticesinde yaptığım araştırmalar sonucu ulaşıp yaşadığım şoku hala atlatamama sebep olan ahlaksızlığın son bulması hususunda önerdiğim muhteşem çözüm...

    off yeminle sanki phineas gage gibi sol yanağımdan giren demir çubuk sol gözümü parçalayıp beynimin frontal lobundan kafatasımı delerek çıktı. aynen öyle bir histi arkadaşlar. normalde ilk kez arkadan ilişkiye giren bayan örneği verecektim de onlarla hiç empati kurasım gelmedi. ben yıllardır bu sözlükte haremlik selamlık yazıyoruz sanıyordum, meğerse o özel mesajlarda ne alengirler dönüyormuş bi bilseniz var ya. hani bayan yazarlar arada bir mağazada bikini denerkenki fotoğraflarını atıyorlar hangisini alayım hayatım tarzı ama bir bana yapıldığını sanıyordum. sonuçta tarihte ahlaksız kadınların benim gibi namazında niyazında günün yirmi saatini ibadet ederek geçiren insanları yoldan çıkarmak için yaptıkları şeytanlıklara dair birçok örnek var. her neyse geçtiğimiz günlerde aramızda kalsın sözlüğün geçmiş dönemlerdeki en ünlü kaşarlarından biriyle buluştum çünkü kocasıyla bazı sorunlar yaşıyormuş hani ben de bi yuvayı kurtarırım belki diye görüşmeyi kabul ettim. gerçi nasıl evlenmiş o aklım almadı ama her neyse...

    işte uzunca anlattı, kocası bunu sözlükte takılırken yakalamış bikaç kez sanırım regilli başlıklara entry giriyormuş boşanma davası açmış yani ben de dedim ne var bunda sanki, regil olup bunu sözlüğe ilan etmek boşanma sebebi olmamalı. her neyse sonra tuvalete gitti rujunu tazelemek için çünkü geldiğimde beni yanağımdan öpmüştü hala yüzümü yıkamadım ehehehhe. o ara telefonunu masanın üstünde bırakmış hemen sözlüğe girdim baktım çıkış yapmamış, mesajlarına bir bakayım dedim kiii ben hayatımda böyle ahlaksızlık görmedim! eyy pompei ve lut kavmini helak eden allah'ım dedim onları affet çünkü oNLAR bu kadının yanında birer melek diye haykırıp mekanı terk ettim.

    yani arkadaşlar lütfen bakın yıllardır bana karşı bir duruş sergilediniz ama bu fikrime destek verin. en azından sözlüğe ilişki durumu özelliği gelsin ve evli ya da nişanlı kadınlara erkek yazarlar mesaj gönderemesin. aynı şekilde burada yuva yıkmaya kalkışan çok kadın gördüm. bu önlemler alınırsa sözlüğümüz üç vakte kadar ekşi sözlüğü bile geçer emin olun. bir de lütfen sol frame sağa alınsın. o ne öyle yıllardır solcu imajı çizip duruyoruz aşırı rahatsızım bu durumdan.
    33 ...
  16. cenazede cıscıbıl soyunup hell yeah diye bağırmak

    1.
  17. hayırlı cenazeler arkadaşlar...

    (bkz: mahalledeki başı açık kızların ziline basıp kaçmak)

    varlığımı yaşamlarının küçük pencerelerindeki otuz derecelik görüş açısından dışarıya bakarak çözebileceğini düşünenler varsa beni uzaklarda aramasınlar zira ben aynaya baktığınız esnada dikkatinizi çekemeyecek kadar küçük ama bir o kadar da ince ayrıntıyım. Tam olarak kim miyim? Mutfağınızdaki artıkları kendine ganimet bellemiş istilacı hamam böceğiyim ve sıkabileceğiniz her türlü ilaca karşı bağışıklılığım var. Göz görmeyince gönlünüz katlanır sanıyorsunuz ama ben kafasını koparsanız dahi mutfağınızda tıkır tıkır dolanıp içinize korku ve endişe tohumlarımı serpmeyi çok iyi bilirim…

    hiç şüphe yok ki şahit olanları inancını sorgulamaya itecek kadar mülevves bu eylemi gerçekleştirmeme sebep olan olay örgüsünü müsadenizle anlatayım... kalp gözlerimi açtığımda beyaz bir torosun içinde cinler alemine kaçırılmakta olduğumu fark ettim. belli ki beni alıkoyması için gönderdikleri cin hakkımda yeterli istihbarata sahip değildi. çünkü yalnızca gözlerimi kapatmıştı, oysa kalp gözümle gayb dışında her şeyi görebilirdim. öncelikle yokluğumu fırsat bilip antiahlaki eylemlerde bulunur diye kız kardeşimi kontrol ettim. sonra aysun hanımı belki gusül abdesti alırken yakalarım diye evine bir göz gezdirdim. canım bacım ben severim diye ''yetiş ya muhammed yetiş ya ali'' diye türküler çağırarak çiğ köfte yoğuruyor, aysun hanım ise geçtiğimiz günlerde hediye ettiğim namaz öğreniyorum seti eşliğinde düşe kalka namaz kılmaya çalışıyordu. secde ettiği esnada şeytan zihnime müdahalede bulunur diye gözümü salih'e çevirdim fakat ne hikmetse salih'i röntgenleyeceğim sırada sinyal yok yazısıyla karşılaştım. belli ki ak takkelere olan erişimim içerden birileri tarafından engellenmişti. ya da ak parti hükümeti iletişim ağımızı mahkeme kararıyla kapatmıştı. aklıma yalnızca iki ihtimal geliyordu. salih beni devirip başa geçmek için birkaç ak takkeliye Schrödinger'in kutusu adı verdiğimiz teknikle rüşvet vermiş olabilirdi. 385 sayılı takkeminati kanununa göre ak takkeliler rüşvet suçuna karışmaları halinde bile aldıkları rüşveti büyük bir ayakkabı kutusu içinde bir tarafında zehirli bir yılanın diğer tarafında ise rüşvet olarak aldıkları maddi veya manevi şey bulunacak şekilde alırlar yani %50 ölme ihtimali bulunur ve kaderlerini allah tayin eder. bu kanun 57. Türkiye Hükûmeti döneminde benden önceki lider hz etuu tarafından takkeminati içindeki hainleri ayıklamak amacıyla çıkarılmıştı. bu şekilde dünya üzerinde nadir bulunan bir yılan türü tarafından zehirlenerek ölenlerin kirli işlere bulaştığı anlaşılıyor, takkeminati tarikatı büyük bir gizlilik içinde faaliyetlerine devam edebiliyordu...

    ikinci ihtimale göre ise tüm bu olanlardan haberi olmayan salih benim yerime geçici olarak atandıktan sonra ak takkelerin kontrolünü ele geçirmek isteyenlerin başı ile hz musa usulü asa düellosu yapacak, kazanan taraf kayıtsız şartsız takkeminati'nin lideri konumuna geçecekti. daha önceki otuz altı düellodan namağlup çıktığım için beni saf dışı bırakıp yerime daha tecrübesiz olan salih dövüşe çekilecek ve dördüncü ak takkeler lideri bu düellonun sonucunda tayin edilecekti. her iki ihtimal dahilinde bir an önce kendimi kurtarıp merkeze ulaşıp isyancıları yenilgiye uğratmam gerekiyordu bu yüzden beni kaçıran cine evliya amind tricks yapmaya karar verdim. yaşadığımız alemi yok etmeye yetecek kadar iman gücüyle dolup taştığımdan güçlerim sınırlandırılmıştı ama cinler aleminde tam güce ulaşabilirdim. aleme giden vortekste ışık hızıyla ilerlerken iman gücüm evliya seviyesinden sahabe seviyesine ulaştı ve kendimi kusursuz bir ilizyonla hülya avşar'ın gençliği olarak gösterdim. ardından cinin boyun ile başının birleştiği yere ayağımı koyarak tahrik ettim. neye uğradığını şaşıran cini sakalından tutup kendime doğru çektim ve dudaklarını öpecek gibi yapıp belinden kelepçelerimi açmak için anahtarlığı aldım. kucağında ağır hareketlerimle kalçalarımı dolaştırırken çaktırmadan kilitleri açtım ve kendimi serbest bırakır bırakmaz sağ elimin şehadet parmağıyla havaya kaldırdığım gibi arabanın kapısını açıp dışarı fırlattım. bedeninin vorteksin içinde milyarlarca parçaya bölündüğüne şahit olunca aynı kaderi paylaşmamak için şoförün kafasına gül suyu tabancamı dayayıp beni bir an önce kendi alemime götürme emri verdim.

    1.080.000.000 km hızla shooting star şarkısı eşliğinde yol boyunca ilerlerken arabadan attığım cin'den kalan eti cin ve soğan kabuklarını yiyip çişimi içerek hayatta kaldım. ışık hızıyla ilerlersek de alemler arası yolculuk çok uzun sürmekteydi ve yolculuk sırasında saç sakalım birbirine karışıp robinson kuruzo'ya döndüm. aradan geçen aylar sonunda, ak takkeler karargahına açılan portaldan geçtim ve salih'i üstünde krallara layık bir röpteşımbır ve yanında kırk bakire korumamla tunç tahtta otururken gördüm. paramız yetmediği için demirin tuncuna kalmıştık ama yine de o tahtta oturmak yüzlerce ak takkelinin hayallerini süslüyordu. salih'le birbirimize birimizin babasının tayini çıkınca ayrılmak zorunda kalan çocukluk aşıkları gibi bakışlar atarken ak takkelerin içindeki hainlerden biri hançeriyle salih'in arkasına geçti ve tam hançeri havaya kaldırıp saplayacağı sırada salih tahtta bulunan gizli bölmedeki düğmeye basıp arkasındaki haini timsahların olduğu suya düşürdü...

    salih'in yanına koşup sezercik'in hülya koçyiğit'e sarılması gibi sarıldım:

    etuuu: özledin mi beni?

    salih: yöö niye özlim ki? bu ne hal lan darwin çakmışa dönmüşün kıllara bak ninahahhaha.

    etuuu: lan aylardır yokum, hayvan bi özler be. saçlarımın kırıklarını aldıramadım sakallar da uzadı haliyle.

    salih: gideli daha iki gün oldu be ne ara bu denli değiştin ki?

    etuuu: heee doğru ya, cinler alemiyle bura arasında zaman farkı var... neyse salih'im fark ettiğin üzere kandırıldık... başından beri her şey kumpasmış. ak takkeler içinde emir komuta zinciri dışında gerçekleşen bi başkaldırı var. suikastçiyi saf dışı bıraksak da dahası gelecektir.

    salih: gelsinler bakalım onlara benim insanımı cinler alemine kaçırmak ne demekmiş göstericem...

    salih'in özgüvenine hayran kalmıştım. fosforlu kedi gözlerindeki intikam alevi onlara cehennemi bu dünyada yaşatacaktı hiç şüphesiz... he-man ile battlecat gibi bir koalisyon oluşturup düşmanların gelmesini beklerken türbanlı bakire korumalar etrafımızı sardı ve çok geçmeden yüzlerce hain başlarına taktıkları kara takkelerle üstümüze doğru koşmaya başladı. sayıca bizden çok fazlalardı ve türbanlı bakire korumalarımın bekaretlerinin başına arbede esnasında bişey gelmesini istemiyordum. hepsine geride durma emri verdim ve salih'le beraber kılıçlarımızı çekip ikiye karşı üç yüz kişilik bir orduyla cenk etmeye başladık...

    her ne kadar yarısını kılıçtan geçirdiysek de yecüc mecüc gibi bitmek bilmiyor, gözleri dönmüş bir şekilde dört bir koldan bize saldırıyorlardı. vücudumda tam altı yüz üç kılıç darbesi hissettim ama ölsem bile hepsini yanımda götürmeye kararlıydım. sayı dezavantajımıza karşı melek ordularını yollamadığı için allah'a çok kırıldığım esnada ak takkeler içindeki vur desem vuracak, öl desem ölecek, ver desem verecek kadar sadık adamlarım savaşın sekizinci gününde bize dahil oldular ve bu destekle tüm düşmanları püskürtmeyi başardık... savaşın sonunda tam elli cesur yürek şehit düşmüş, zemzem dolu süs havuzlarımız kan gölüne dönmüştü... 40 gün 40 gece devam eden bu kanlı savaş kayıtlara birinci ak takkeler meydan muhallebisi olarak geçti. muharebe değil de muhallebe deme sebebimiz bu büyük sırrı gelecek nesillerin öğrenmesi halinde benzer bir ayaklanma çıkmasını engellemekti...

    bedenime aldığım sayısız kılıç darbesi elbet bir gün iyileşecekti ama yüreğime aldığım darbe ömrüm boyunca canımı yakacaktı. öğle namazını müteakip şehitlerimizin cenaze namazını kıldık, hepsinin tabutlarının üstünde islamiyet sancağı vardı. gül suyu tabancalarımızla havaya üç el ateş ettikten sonra konuşma yapmak için kürsüye davet edildim ve şu konuşmayı yapmaya başladım: ''hayırlı cenazeler arkadaşlar... aziz kardeşlerim! ak takkeli silah arkadaşlarım! türbanlı bacılarım! sevgili kedim salih! değerli roma vatandaşları! öncelikle mekke'deki kuzenime buradan selamlarımı iletir, kaybımızın çok büyük olduğunu ifade etmek isterim. tamamı benim tarafımdan yetiştirilen, imanlarıyla dağları yerinden oynatacak güce sahip, ömrünü islamiyet'e adayıp gece gündüz dur durak bilmeden namaz kılan elli değerli kardeşimizin kaybının acısını yaşıyoruz... mekanları uçmağ olsun...''

    konuşmamın yarısında donup kalmıştım, iktidar isteği uğruna tam elli adamım kalleşçe öldürülmüştü. oysa tercih yapma şansı bıraksalar ak takkeler liderliğini elimin tersiyle iterdim ve uğruma hayatlarını feda eden takkedaşlarım bugün yaşıyor olurdu. savaşın stresi sebebiyle ellerim hala titriyor, şehit düşen silah takkedaşlarımın cansız bedenleri gözlerimin önünden gitmiyordu. herkes sessizlik içinde konuşmamın devamını beklerken bir anda kendimi kaybedip üstümde ne varsa çıkarıp attım ve ellerimi devil horns yaparak hell yeahhh diye haykırdım. başta kimseden çıt çıkmadı ama ardından kalabalık içinden bir çocuk ''anne bak kral çıplak'' deyince kendime gelip üstüme baktım ki...

    neyse ki cinsel organım nereden geldiği bilinmeyen bir incir yaprağıyla sansürlenmişti her zamanki gibi. her ne kadar utançtan hoca ahmed yesevi gibi yerin dibine giresim gelse de pipimin de benim gibi gururlu duruşunu sürdürdüğüne şahit oldum ve o anın coşkusuyla hazır sıçtık bari sıvayalım diyerek nazi selamı verdim... kalabalık coşku içinde ''heil etuuu mein führer'' diye haykırdı ve alkışlar eşliğinde kürsüyü terk ettim...
    13 ...
  18. mahalledeki başı açık kızların ziline basıp kaçmak

    1.
  19. hayırlı basmalar arkadaşlar...

    ya şu kondom fiyatlarını artırıp duranlardan allah razı olsun. eskiden ateistler ucuz olmasını fırsat bilip koli koli aldıkları prezervatifleri allah'tan gizli düzenledikleri partilerde balon niyetine şişirip birbirinin kucaklarına oturarak patlatıyorlardı. günah gecelerinin meyveleri ortaya çıkmadığından bu tür partiler yoğun güvenlik önlemleri altında izbe mekanlarda gerçekleştirildiği gibi kimin ateist olduğunu anlayamıyor, mahalledeki ahlak tabularımız domino taşları gibi birer birer devriliyordu. artık artan prezervatif fiyatlarına mukabil düşen kullanım miktarı sayesinde evli olmadığını bildiğimiz kadınların karınları; antidemokratik cinsel ilişkilere co-pilotluk eden annemden utanıyorum dercesine işaret çakıyor ve şükürler olsun ki kim meşru, kim gayrimeşru, kim ateist, kim müslüman anlayabiliyoruz.

    Velhasılı tüm bu mülevves eylemlerinin üstüne gusül bile almayanlara inat, takvamızı dosta düşmana göstermek amacıyla salih'le beraber balkondaki kırmızı leğende birbirimizi yıkayıp banyomuzu yapıyor, yoldan geçerken bize bakanlaraysa hiç mi abdest alan birilerini görmediniz eyyy kafirler diye kızıp başlarına maşrapadan sıcak su döküyor; bir yandan da balkona çıkardığımız ufak radyodan ali rıza demircan’ın islam’da cinsellik üzerine dini sohbetini dinliyorduk. Tam hanımını her sabah işe gitmeden önce vajinasından öpen erkekler hakkındaki hükmün verileceği sırada radyo frekansı değişti ve esrarengiz biçimde neremi neremi çalmaya başladı. Oysa Biz yıllar önce bu şarkıyı kadınlarımıza kötü örnek oluyor sonra maazallah kocalarından gizli lolitalı e-mailler alıp msn avatarlarına boydan çırılçıplak önlü arkalı fotoğraf koyduktan sonra arkadaş listelerindeki erkeklere ''neremi mememi em emi?'' yazıp göz kırpan smileyler gönderdikleri için yasaklatmıştık. Herhalde yasağın süresi doldu diye düşünüp ufak bir mümin latifesi yapmak amacıyla memelerimi birbirine sıkıştırıp omuzlarımla yılların kaşarlanmış genelev karıları gibi şöyle bi ileri geri hareketler yaptım.

    Abdestlerimizi mahalleye naklen yayın yaparak aldıktan sonra en güzel cübbelerimizi giyip salih’le geçen hafta evlerine kadar takip ettiğimiz başı açık bayanların adreslerini yazdığımız defteri yanımıza aldık ve apartmanı terk edip hiç vakit kaybetmeden hepsinin ziline basıp kaçmaya başladık. Mahallenin bi ucundan başlayıp tüm zillere teker teker basıyor, sonra diğer ucundan çıkıp bu sefer tam tersi istikamette üç dört beşinci kez zillerini çalıyorduk. Tam artık koştura koştura zillere basmaktan yorulduğumuz esnada başı açık bayanların kaldığını tespit ettiğimiz apartmanların birinden iri yarı bir sonradan dönme çıktı ve ‘’Ne zilime basıyorsun lan bal kaymak orrrrrospu çocugaaa’’ diye bağırdı. Ben onu uzaktan görüp kadın sanmıştım, sanırım taravestilerin başlarını örtmek gibi bi zorunluluğu yok o yüzden ''biz basmadık hanımabi çocuklar yapıyor'' deyip arkamıza bakmadan ordan kaçtık.

    bu fazlasıyla yorucu ama aynı zamanda tarif edilemeyecek kadar zevkli eylemi gerçekleştirdikten sonra Hedefimize ulaşmanın tatlı yorgunluğuyla ağır ağır evimize doğru yürürken ne hikmetse üstümüzde bir süredir dolanan turna omzumun üstüne sıçtı. O esnada üstümde olan cübbeyi Ak takkelerin benden önceki lideri hz etuu’nun (geleneklere göre sonra gelen her lidere bir ‘’u’’ ekleniyor) hermafrodit bacısının sünnet düğününde giymeyi planladığım için çok sinirlendim ve Medine hurması ağacından yapılma sapanımı çıkarıp kuşa doğru güdümlü müzdelife taşı fırlattım. isabet etmiş olacak ki kuş ''yandım allah'' diye bağırıp gagasında taşıdığı ruloyu yere düşürdü. Hemen gidip ruloyu elime aldım, kırmızı bekaret kuşağıyla bağlanmıştı. bu kuşağa sarılı biçimde gönderilen notlar ak takkeler kriptolojisinde 1. Dereceden acil namus tehlikesi anlamına gelmekteydi. Farsça kaleme alınmış notta şöyle yazıyordu:

    "[Gizli] istihbarat birimlerimizce ..... adresinde ikamet etmekte olan ... isimli bayanın evinde namussiken DT/699 cinsi delici alet tespit edilmiş olup duruma ivedilikle müdahale edilmesi gerekmektedir. Kod: dildoğdu. B002. [Gizli]

    Bu adres ak takkelerin üstün takva madalyası sahibi saha adamlarından hz edu'nun gözetimi altındaydı. Ak takkelerin lideri olarak saha görevlerinden yıllar önce emekliye ayrılıp kendimi yeni nesillerin eğitimine adasam da belli ki durumun ehemmiyeti sebebiyle en iyi adamlarını kurtarıcı görevi görmesi için sahaya sürmek istiyorlardı. yolunda gitmeyen bişeyler olduğuna dair ciddi bir şüpheyle Daha fazla bilgi edinmek adına telefondan ak takkeler headquarters'ı aradım:

    Etuuu: selamün aleykemküm.

    Ak takkeler sekreteri: aleykemküm selam.

    Etuuu: meşasızını aldım kardeşim. Gönderdiğiniz adresteki mahalle edu'nun kontrolündeydi yani en iyi adamlarımdan biri o. Takkesine bi iş mi geldi? Mesele hakkında daha fazla bilgi veriniz lütfen.

    Ak takkeler sekreteri: hay hay efenim. Size gönderdiğimiz adreste şüpheli tavırlarından ötürü birkaç kez yakın takibe alınan kadının evinde toplum ahlakına aykırı bir madde bulunduğuna dair yapılan ihbar sonucu eve baskın düzenleyen hz edu şahit olduğu görülmemiş türden bir ahlaksızlık sonucu felç geçirip ak takkelerden malülen emekli olmak mecburiyetinde kaldı.

    Etuuu: nayır nolamaz! Edu demek he? Felç mi kaldı vay garibim oysa üstün başarılarıyla ak takkelerin içini ferahlatması gerekiyordu. Neyse ak takkeler’in neden 1000 kişiyle sınırlandırıldığını unutma. Bizler ölümsüz ordusu gibi kim aramızdan ayrılırsa ayrılsın yerine yenisini geçirdiğimiz için varlığımızı yüz yıllardır sürdürüyoruz. Bir edu gider bin edu gelir.

    Ak takkeler sekreteri: haklısınız efenim. Her ne kadar sizin mübarek kıçınızı kaldırıp saha görevine göndermiş olsak da durumun ciddiyetini önemle belirtirim tekrardan. Şeyhülislam Salih efendi görevde olduğunuz sırada geçici olarak ak takkeler payitahtına geçecek. Göreviniz için gerekli malzemeleri evinize gönderdik. Selam ve dua ile…

    vakit kaybetmeden eve döndüm. telsiz, özel üretim gül suyu tabancası, rayban güneş gözlüğü ve görevin başarısız olması halinde canlı olarak ele geçirilmeme amacıyla gönderilen fare zehrini yanıma alıp; geçici olarak başa geçeceği için salih'e r4bia işareti işlemeli nişanı taktım ve emrimdeki kırk türbanlı bakireyi koruma olarak yanına verdim. salih'le helalleştikten sonra öpüşüp vedalaştık. artık görev süresince gözüm arkada kalmayacaktı...

    dildoğdu operasyonu resmi olarak başlamıştı. görevimiz tehlike müziği eşliğinde akıllı seccademe koordinatları girdim ve seccadeden atlayıp cübbemi paraşüt olarak kullanarak kadının bahçesine iniş yaptım. öyle sessizce girmeye hiç niyetim yoktu o yüzden kapısına c4 patlayıcı yerleştirip allah-u ekber diye bağırarak patlattım ve gül suyu tabancamla sırtımı duvara dayayarak odaları kontrol etmeye başladım. oturma odasında kimsecikler yoktu, salon ve banyoda da kullanılmış prezervatifler dışında hiçbir yaşam belirtisine rastlayamadım. prezervatiflerden birinin içindeki spermi kontrol edip sıcak olduğunu fark ettim, fazla uzaklaşmış olamazlardı. ardından yerdeki iç çamaşırlarını fark edip takip etmeye başladım. iç çamaşırları arka bahçeye doğru gidiyordu. tam çıkış kapısının ardındaki tangaya doğru yürüyordum ki çat diye kepenk indi. bu bir tuzaktı... hemen pencereden çıkmak için oturma odasına koştum. kendimi pencereden dışarı atacağım sırada pencerelere de parmaklıklar indi ve dört duvar arasında kalakaldım. açık pencereden eve girip çıkmak için bi oraya bi buraya çarpıp duran yarasalar gibi dehşet içinde kendimi duvarlara vuruyordum ki çekyatın içinden bir cin çıkıp bana doğru yaklaşmaya başladı. belimden gül suyu tabancamı çekip tetiğe bastım ama ak takkeler karargahından gönderilen tabancanın içine gül suyu doldurulmamıştı...

    kandırılmıştım, ihanete uğramıştım... ak takkeler içine fetöcüler mi sızmıştı yoksa salih başa geçmek için bana komplo mu kurmuştu? derin düşünceler içinde elim kolum bağlı olduğum yerde dururken ağır çekimde cin bana yaklaştı ve elini alnıma dokundurup ruhumu bedenimden ayırdı. yoksa bu bir cin değil de canımı almaya gelen azrail miydi? gözlerim kararmaya başl...

    to be continued...
    14 ...
  20. ne de olsa maymundan geldik deyip memeleri açmak

    1.
  21. hayırlı memeler arkadaşlar...

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1375400/+

    yüce allah'ın bile yüzünü kızartacak türden yaşam tarzlarını sanki doğrusu buymuş hani hatalı olan ahlaksız namussuz olan bizmişiz gibi ifade etmekten çekinmeyip günlerini aman hiç birileri görür de bize kötü gözle bakmaya başlar şeklinde korkuları olmadan izbe bar tuvaletlerinde, üniversite kütüphanelerinde, deri koltuklu sinema salonlarında, süpermarketlerin depolarında, eskicinin arabasında, apartman kömürlüğünde, evlerinin balkonunda, çocuk parklarındaki kaydırak altlarında, fake taksilerde, fake hospitallarda, fake masaj salonlarında, köpüklü beach partilerde, konken masalarında ve aklınıza gelebilecek hemen her yerde sevişerek geçirmekten başka kayda değer hiçbir şey yapmayan bazı ateist kadınların ateşleri iyice bi taraflarına vurduğunda belgesellerde falan hiç utanmadan çırılçıplak gezen atalarına özenip ''ne de olsa maymundan geldik çıplak dolaşsam nolur sanki'' deyip memelerini böyle tutti frutti çın çın diye onlarca insanın gözleri önünde açarak toplumumuzda çanakkale savaşı'nda evliyaların duaları sonucu safhımızda savaşan melek ordularının bile engel olamayacağı namütanahi bir ahlak ereksiyonuna sebep olmasıdır...

    yeter be kardeşim harbiden yeter regil olmuşum zaten ortalık kan gölüne döndü sinirlerim bozuk, bugün de beyaz pantolonumu giymişim ağlaya ağlaya eve kaçtım herkes arkamdan baktı vuruldum beni fetöcü mafya babaları kurşunladılar dedim. her neyse söylemesi ayıptır umumi tuvalette pedimi değiştiriyodum iki kadın girdiler tuvalete referandumda hayır diyeceklermiş sonra içlerinden biri silikon taktırmış herhalde bu ara sikiş dostum da yok yüzde doksan dokuzun müslüman olduğu ülkede öyle çırılçıplak da gezemiyoruz o kadar para verdim bunlara maymundan geldik ne de olsa dur az açayım kim ne dicek milletin hoşuna gider hem dedi. kapıyı kırarak çıktım valla kan revan içinde külodumu da çekmemiştim, çantamda yedek iki türbanım vardı kafalarına geçiricektim ki o anda uyandım arkadaşlar.

    ne biçim kabustu amk ya hem kadındım, hem regildim hem de kadınlar memelerini falan açıyordu.
    18 ...
  22. zina yapmış insanların yaşlandıkça çirkinleşmesi

    1.
  23. hayırlı zinalar arkadaşlar...

    gençlik ateşiyle yanmalarından mütevellit ahlaka son derece ters eylemleri sonucu telaşla yemeği ocakta unutup önce perdeleri, sonra evi, sonra mahalleyi tutuşturan; yaptıkları ahlaksızlıkla koca bir mahalleyi helakın eşiğine getirip sırf sevişebilmek uğruna ufacık çocukların bile vebalini üstüne almaktan gocunmayan, elini sıcak fincana değdirdiğinde ''yandım allah'' diye bağırıp yanına gelen emekli zinakar annesinin ''bu evde o isim anılmayacak demedim mi kaç kere'' diye kızıp attığı tokadı allah babanın tokadından ağır olduğunu sanan ve fincanın ısısından bile canı yanıp bir anlık imana gelirken cehennem ateşinde patlıcan közlemesi yapılırken ne gibi bir tepki vereceği kestirilemeyen zinakar yani evlilik dışı cinsel koalisyon yapan kimselerin son derece ilginç bir şekilde yaşlandıkça içlerinin çirkinliğinin yüzlerine vurduğuna dair harikulade tespit.

    şimdi benim bildiğim yaşlı insanlar genelde nur yüzlü, tontiş, hanimiş nenem hanimiş insanlar oluyor ama bazen öyle yaşlılar görüyorum ki allah günah yazmasın bulldog köpeklere dönmüşler hani köpekte o tarz bi yüz yapısı sevimli gelebilir de kafanızda bi insanlara uyarlayın bakalım. heh işte, ben de merak ettim bu insanlar neden böyle çirkinleşmiş hani acaba gençken de böyle milerdi yoksa sonradan mı bu hale geldiler diye; içlerinden bikaçıyla muhabbet edip samimiyet kurduktan sonra yalandan 80'lik nenelere ''maşallahın var nene keşke sen benim yaşımda olsaydın ya da ben senin versene bi yanak'' deyip gençlik fotoğraflarını istedim. o kahverengi deri emekli cüzdanlarından gençlik yıllarında çekindikleri vesikalık fotoğrafları çıkardılar de bi baktım hepsi afet-i devran amk günümüzde sokakta gördüklerimiz o dönemde yaşasa utancından sokağa çıkmazmış. sonra bayağı kafa yordum bu mevzuya neden böyle oluyor yoksa allah hani bunlar gençliklerinde çok güzeldi bari yaşlanınca çirkinleşsinler de haksızlık olmasın diye ilahi bir müdahalede mi bulunuyor dedim sonra kafamda tık diye ampul yandı arkadaşlar:

    rocky balboa, fenerli rambo okan rolleriyle gönülleri fethetmeden önce porno kariyeri deneyen yani alenen zina yapan sylvester stallone'nin önce ağzı yamulmuş sonra da yıllar geçtikçe levent kırca'nın plastik makyajlarına dönmüştü. işte o anda zina yapmış insanların gençliklerinde çok güzel ya da yakışıklı olsalar bile yaşlandıklarında mucizevi bir şekilde çirkinleştiklerini fark ettim....

    bu yazım zinakarlara uyarı niteliğinde olsun. sonunuz italyan azgınına benzemesin...
    21 ...
  24. sözlük zirvelerinde dönen sikişlere dur demek

    1.
  25. hayırlı sikişler arkadaşlar...

    ''zall baktı, sözlükte insanın yaptığı kötülük çok, aklı fikri hep cinsellikte. uludağ sözlük'ü kurduğuna pişman oldu. sol kürek kemiği sızladı. “moderatör yaptıklarımı, yetkilileri, yazarları, çaylakları silip atacağım'' dedi, ''Çünkü onları sözlüğe aldığıma pişman oldum.” Ama etuuu zall'ın gözünde lütuf buldu. Ve zall etu'ya dedi: Önüme bütün beşerin sonu geldi; çünkü onların sebebiyle sanal alem sikişle doldu, ve işte, ben onları uludağ sözlük 11. geleneksel orgy zirvesi ile beraber yok edeceğim!!!'' (etu-ül alam fi beyan-ı mafid-dinnasara minel bidi vel evham sahife-i nurani 3169.)

    aslında bin yıllardır beklenen mehdinin uludağ sözlük'ten çıkacağına dair iddialar olmasa bir an bile duramazdım şurada. biz bu sözlüğü yüreği iman dolu yazarların vereceği bilgilerle sanal aleme ışık tutması için kurarken, günü gelince birtakım çok afedersiniz başı açık bayanların alternatif fotoğraf galerisine dönüşeceği aklımıza gelmezdi. ki bu allah-u ekber dağlarının görünen kısmıydı yalnızca, asıl büyük ahlak ereksiyonu bir dönemler tanışıp kaynaşmak için düzenlenen zirvelerde yaşanıyordu ve sözlük zirvelerinde dönen büyük sikişlerin ardı arkasının kesilmediğine dair aldığım duyumlar neticesinde tebdili kıyafetle bir zirveye katılıp ''büyük sikişi bozmaya haydi tarih yazmaya'' mottosuyla yola çıkma kararı aldım...

    günün başlangıcında her şey gayet olağandı. salih sözlükteki başı açık bayanların mahkeme kararıyla kapatılması için dilekçe yazıyordu. ben ise gideceğim zirvede tanınmamak için hz isa model saçlarımı maşayla abşalom modeline çevirdikten sonra; kulağıma haç şeklinde küpe takıp, sol koluma keçeli kalemle k atatürk yazdım. salih sözlükte fazlasıyla tanınan bir sima olduğundan onu yanımda götürmem mümkün değildi, açıkçası zirvede kim vurduya gidip entry'sini bir kez bile oylamadığım bir yazardan hamile kalmaktan fazlasıyla korksam da sözlüğün ahlaki siber hatlarında son yılların en büyük hareketliliği gözlemleniyordu ve büyük bir afet yaşanmasına engel olabilecek donanıma yalnızca ben sahiptim. ne de olsa yüce allah tarafından uludağ sözlük'e evliya olarak atanarak sanal alemlere rahmet olmuştum...

    son olarak aynaya parçala behçet bakışı atıp, boynuma prezervatifleri kolye olarak taktım ve evden çıkıp zirvenin yapılacağı kafeye doğru yürümeye başladım... operasyonumun sekteye uğramaması için özel izinle gözlerimdeki sansür perdesini gece yarısına kadar indirtmiştim. yol boyunca saturday night fever edasıyla yolda yürüyen mini etekli bayanların kalçalarını gözlerimle şaplakladım. artık iyice role girip dinden çıkma eşiğine yani tam kıvama gelmiştim...

    içeriden yayılan o nasıl tarif etsem böyle czech swinger orgy'i andıran ahlaksızlık kokusunu sokağın başından aldım ve de adımlarımı hızlandırıp zirvenin yapıldığı kafenin kapısına geldim. kapıda sözlük yazarı olduğunu gözünden anladığım biri sigara içiyordu, mahsus selamün aleyküm dememek için kendimi tutup hani sanki yılların ateisti gibi ''merhaba'' dedim, ayaküstü biraz sözlüğün halinden bahsettik o da rahatsızmış ''hele etu diye bi piç kurusu var onu gördüğüm yerde geberticem'' dedi. içimden ''sen de bugün buraya asla gelmemiş olmak isteyenlerden olacaksın bekle azıcık seni gidi yahudi peyotu'' deyip içeriye mahsus sol ayağımla besmele çekmeden adımımı attım...

    içeriye girdiğimde sözlüğümüzün güzide bekar anneleri masa altlarına falan girerek bişeyler arıyor, abuk subuk tipler sinekkapan soğukkanlılığıyla avını kapmak için fırsat kolluyor, başı açık bayanlar ise tarihi esermişçesine sergiledikleri sütun gibi bacaklarıyla akropol'deymişim hissi veriyordu... soğukkanlılığımı koruyarak kızların dikkatini çekmek için abşalom model saçlarımı ağır çekimde şöyle bi savurup boş yerlerden birine oturdum... cüneyt arkın'ın ayrı dünyalar filminde fırtına kemal rolüyle amerika'dan geldiğindeki gibi herkes başıma üşüştü böyle. istemeden de olsa fazla dikkat çekmiştim.

    sözlük kızları: sen kimsin ay hiç foto attın mı daha önce sözlüğe? bizce sözlük erkeklerinin fotoğrafları kısmında yalnızca sen paylaşım yapmalısın.

    etuuu: şeyyy ben yeni üye oldum sözlüğü pek bilmiyorum burada sağlam sikiş dönüyor dediler diye geldim.

    bunun gibi bir sürü soru sordular. üst üste sordukları abuk subuk sorulardan iyice bunalmıştım. adeta timsahların içinde minik ceylan bambi gibi hissedip her an ağzımdan laf kaçırıp kendimi ele veririm korkusuyla kıç çatalımdan süzülen terler anüsüme doğru ilerlerken neyse ki self control şarkısı çalmaya başladı da fırsat bilip kendimi dans pistine attım. çok fazla yeşilçam filmi izlediğimden disko hits 80'lere fazlasıyla aşinaydım bu yüzden katiller de ağlar filminde banu alkan'ın memelerini güç bela örten ve iç çamaşırlarını cesurca sergileyen sarı bir elbiseyle yaptığı erotik dansı yapmaya başladım...

    o an zirvedekiler benim +18 wap erotik kısa videolar gibi dansımı görünce tahrik olmuş olacak ki birden ortalık karıştı herkes birbirine girdi. biri ordan ah diyor, öteki oh diyor, beni gözüne kestiren bayanlar ise baş döndüren dolgun saçlarımdan çekiştirip akıllarınca fantezi yapıyorlardı. işte beklediğim reaksiyonu fazla uğraşmadan tetiklemiş, yüce allah'a zirvelerde dönen ahlaksızlığa dair kanıtı canlı yayınla sunmuş, taarruza geçip tüm sikişlere dur demeye hazır ve nazır hale gelmiştim.

    salih'i yanımda götürmemiştim ama zirvenin yapılacağı adresin konumunu whatsapp üzerinden gönderip, takkemi ve misvakımı getirmesini emretmiştim. kimseye çaktırmadan gidip, tuvaletteki camı açmış salih'i kimseye görünmeden içeri sokmayı başarmıştım. takkemi getirmesini istememin sebebi diplerde sürünen imanımı yeniden evliya seviyesine ulaştırmak, misvak istememin sebebi ise olur da hz yusuf yakışıklılığıma dayanamayıp dudaklarıma yapışırlarsa dişlerimi fırçalamaktı. salih tuvaletten fırlayıp takkeyi bana doğru attı, takkemi takar takmaz michael jackson gibi başımı elimi koyduktan sonra öne eğip haaa dedim.

    zirvedekiler ''bu bir kuş, bu bir uçak, hayır bu etuuuuuu'' diye bağırıp korku içinde erken boşalmaya başladılar. bi kısmı secde edecek gibi oldu ama rüku esnasında taş kesildiler. dansıma kaldığım yerden tüm hızıyla devam ederek alayını kalp gözümle değişik pozisyonlarda taşa çevirdim. tam üstümüzde mission accomplished yazısı çıkmıştı ki birden ahlak masasından polisler kafenin etrafını sarıp megafondan ''etrafınız sarıldı eller ve donlar yukarı'' dediler. pantolonumu güzelce çekip, elimi kolumu sallayarak dışarı çıktım ve gerisi sizindir deyip ifade vermek üzere ekip otolarından birine bindim...
    20 ...
  26. güpegündüz solcu kızların sözlü tecavüzüne uğramak

    1.
  27. hayırlı solcular arkadaşlar...

    öncelikle takkelere durgunluk veren bu yaşanmışlığı siz değerli sözlük yazarlarıyla paylaşmadan önce bir ay süren ve maalesef ki sizleri hz etubakir ve hayvanlar aleminin en kral delikanlısı salih'ten mahrum bıraktığı gibi beni yıllardır sağladığım manevi destekle muasır sözlükler seviyesine ulaştırdığım uludağ sözlük'ten elimi çekme noktasına getiren çaylaklık cezası hakkında bilgilendirmeyi kendime vazife görüyorum.

    yani uludağ adı verilen ama ne hikmetse ortamlarda uludağ denilince akıllara gazoz markasından bile sonra gelen bu sözlükte içeri kuş girdi butonun üstüne basmış da çaylak olmuşsunuzdan, bacımı sizi okurken yakaladım bir anlık öfkeyle çaylak yaptıma (haklı bi sebep bence) kadar absürd çaylaklık sebepleri görmüş biri olarak böylesini ilk defa gördüm. sözlük kayıtlarına 18/2 olarak geçen bu mülevves hadise yaşanır yaşanmaz paralel, iç açılar toplamı, yarıçap, açı ortay velhasılıkemalatatürk geometrik bir yapılanma olduğuna dair derin şüpheler eşliğinde biraz araştırma yaptıktan iki hafta sonra konu hakkında bilgi almak üzere zall kod adlı hz ismail alpen'e whatsapp'tan yazdım. normalde arardım da salih hattımdaki tüm dakikaları bitirmiş mart ayı dolayısıyla.

    her neyse, çok şükür zall'da dakika bolmuş da liseli aşıklar gibi sohbet edip sözlüğün eski günlerinden bahsetmeye başladık:

    zall: ...sonra bi yazdım arkadaşlar düzeldi diye gülmekten yerlere yattı tüm sözlük. hahahahha.

    etuuu: hahahahah. ben hayatımda böyle harika espri duymadım ya, aradan nerden baksan on sene geçti hala ne zaman ortamlarda bu espriyi yapsam millet gülmekten altına sıçıyor. nerden buluyorsun bunları ismailcim, keşke coder değil de comedyen olsaydın... ya o değil de beni geçen gün neden çaylak yaptınız, hayırdır birader ayran içtik ayrı mı düştük? bugün sözlüğün dataları yerli yerinde duruyorsa o da benim gibi evliyaların duaları sayesinde hatırlatırım.

    zall: ...

    etuuu: noldu sustun, sosyotrend'de sustuğunu hiç görmüyoduk. neden sustun, konuş hadi yoksa sen mi çaylak yaptınnn?!?!?

    zall: yaa şey, o derin bi mesele şimdi telefonda konuşmayalım bunları. yeni evinin konumunu atsana, yüzyüzeyken konuşuruz. hem özledim seni..

    etuuu: tamam dur bekle atıyom. çikolata parçacıklı kurabiye yapmıştım sen seversin. gelirken bi şişe zemzem alsana bizim hacı bakkaldan, çay suyu zemzem olmazsa içemiyorum biliyosun.

    zall: tamam geliyorum ama o salih piçini evden gönder. hiç sevmiom o gavatı.

    etuuu: tamam sen yeter ki gel gülüm. hadi bekliom çok bekletme. öptüm.

    pek kimse bilmese de zall ile salih birbirlerinden hiç hazzetmezler. zamanında salih dördüncü nesil ''salih'' nickiyle sözlük yönetimine darbe teşebbüsünde bulununca taraflar arasında büyük bir gerginlik oluşmuş, 2012 yılındaki ddos saldırılarının altından da salih çıkınca ipler tamamiyle kopmuştu. o yüzden zall gelmeden önce bir milyoncudan aldığım robot kedi oyuncağı kurup mahalleye saldım. salih mart ayının sebep olduğu yüksek libido sebebiyle aradaki farkı anlayamayıp gözü dönmüş şekilde arkasından koşturmaya başladı. ben de bu sırada zall'ı yangın merdiveninden eve aldım.

    etuuu: eve de seni aldım ama inşallah komşular görmemiştir he. etu eve boylu poslu kaslı yakışıklı bi erkek attı deyip adımı ibinecik'e çıkarırlar. neyse anlat bakalım mesele nedir? neden çaylak oldum?

    zall: ya seni çaylak yapan moderatör değil.

    etuuu: yetkili mi? olm beni kandırmaya çalışma ben bu sözlüğü senden bile iyi biliyorum, yetkili bir ay çaylak yapamaz.

    zall: benim uzaktan bi akrabam, bikaç aylık ömrü kaldı son dileği de sözlükte gördüğü güzel ahlaklı insanları çaylak yapmaktı. sana söyliyecektim de durumu, biliyosun bazı meseleler var işte...

    etuuu: heee desene ya ben de sözlüğü fetöcüler ele geçirdi sandım da contra darbe hazırlıklarına başlamıştım. pff demek öyle he? yazık ya üzüldüm şimdi.

    zall: öyle maalesef etu'cum, merak etme ama yakında ölür zaten. hani düşünsene dinozor kavminin helak edildikten sonra fosilleşip ak parti'nin dağıttığı kömürlere dönüştüğü bi dünyada yaşayıp, öldükten sonra öylece yok olacağına inanıyor yani özellikle bu tarz insanlara kıyamıyorum. durum seninle alakalı değil yani. ama istersen kaldırayım çaylaklığı mobilden girip...

    zall'a doğru usulca yanaşıp dudaklarındaki kurabiye parçacıklarını mendilimle sildim. yok dedim, ''bırak kalsın; zaten yapacak işlerim vardı. çabuk salih gelmeden git hem yenge şüphelenmesin''. yani sebep tam olarak buymuş arkadaşlar. bana pek inandırıcı gelmedi ama bu seferlik ses etmemeye karar verdim. zall'ı uğurladıktan sonra salonun ortasına kakasını yapıyor diye salih'le birlikte bacımı biraz dolaştırmak üzere evden çıktık. öff arkadaşlar kız kardeşime hala tuvalet adabını öğretemedik, yurtdışından bacılar üzerine doktora yapmış kimselere kadar getirdim ama bir türlü çare bulamadık. altına ultra prima bez bağlıyoruz mecbur, bazen fırlatıp atıyor, kokudan durulmuyor evde.

    sahildeki aletlerde spor yapan türbanlı teyzelere bacımı sevdirdikten sonra salih mekdanıs mekdanıs diye tutturdu. dün akşam yaptığım türlüyü ısıtıp yeriz bugün, evde yemek olmayınca gideriz desem de salih kulağıma zıplayıp mekdanıs gibisi yok diye bağırdı. ondan cesaret alan kız kardeşim de türbanından bikaç tel saçını çıkarıp adeta beni tehdit etti. bunu görünce daha fazla direnç gösteremedim ve hep beraber el ele tutuşup darat dat dat daaa diyerek mc donald'sa girdik. salih'le bacıma birer çocuk menüsü, kendimeyse mc donald'sın harika kampanyası dahilinde iki adet mangal burger menü'yü yalnızca 20.95 tl'ye alıp afiyetle yemeye başladık.

    salih çocuk menüsünden çıkan batman maskesini takıp sesini avcılar metrobüs köprüsü taravestileri gibi yaparak bizi güldürürken regil olduğumdan dolayı canım tatlı bişeyler istedi ve mc donald'sın o harika ve son derece ucuz dondurmalarından hepimize birer tane alıp masaya döndüm. hep beraber dondurmalarımızı yalarken gözüme yaklaşık bir sene önce mc donald'sta yaşadığım olayda da yine aynı yerde oturan top sakallı, kel, gözlüklü adam takıldı. yemeğine dokunmadan oturup ters ters bakıyordu. artık metamfetamin üreticisi olduğundan emindim... lokantanın ortasına patlayıcı madde falan fırlatır diye elim gül suyu tabancamda adamı inceden süzerken bi anda yan masadan üstümüze patates kızartması fırlatılınca neye uğradığımızı şaşırdık...

    yeşil parkalı kızıl saçlı solcu kız: yuhhhhh ya yeter artık. kim alıyor içeri bu sıkmabaşları? gönül rahatlığıyla yemeğimizi yiyemeyecek miyiz bu ülkede? utanmadan dondurma yalıyor bi de öff!!

    etuuu: ne oluyor yahu türbanlılar dondurma yiyemez diye bi kanun mu var?

    k atatürk dövmeli sarışın mavi gözlü solcu kız: atam ta ta ta tammm. olamaz böyle bişey ya atın bunları dışarı bi de kediyi bebek koltuğuna oturtmuşlar ayıp be hiç görgü yok bu müslümanlarda.

    salih: ühühühüühühüh.

    bacım: ühühühğühüğhühğühğ.

    k atatürk dövmeli sarışın mavi gözlü solcu kız: koşunnn cumhuriyeti yıkıyolar pis yobaslar polis çağırsın birileriii.

    etuuu: benim annem de solcuydu, az bi sakin olun oturup konuşalım bacılarım böyle şeylere gerek yok türb.mınıza koydurtmayın heee. pühh amk dondurmam da eridi sizin yüzünüzden.

    yeşil parkalı kızıl saçlı solcu kız: kadınlara küfür ediyor orospu çocuğu!!!! yetiş ya stalin yetiş ya darwin!

    olanlara anlam veremiyordum, biz kendi aramızda ''komünistin mc donald'sta ne işi var amk'' bile demeyip kimseyi rahatsız etmeden aile saadetimizi yaşarken son derece çirkin sözlere maruz kalmıştık. buna taciz demek son derece hafif kaçardı, adeta sözlü bir tecavüze uğramıştık... kız kardeşimi kırk yılın başında dışarıya salmıştık ve daha sokağa çıktığı ilk gün türbana tahammülü olmayan kişiler tarafından güpegündüz rahatsız edilmişti. o zaman dış dünyanın türbanlı bacılarım için fazla acımasız olduğunu fark ettim.

    bişeyler yapmam gerekiyordu ama komünist kızın rusya'nın nükleer füzeleri gibi memesini aktive edip istanbul'un tamamını havaya uçurmasına sebep olabilirdim. gözümü kemalist kıza çevirdim ama k atatürk dövmesi sebebiyle atatürk'ü koruma kanunu kapsamında erişimim engellendi. çaresizce şehadet parmağımla uzaktaki bir noktayı gösterip geliyor kılıçdar kılıçdaroğlu diyerek dikkatlerini dağıttım ve oradan arkamıza bile bakmadan kaçtık...

    eve gelince salih'le bacımın moralini biraz düzeltip güldürebilmek için turuncu tayt giyip lirik bir müzik eşliğinde yaşar alptekin'in salıncakta üç kişi filmindeki dansını yapmaya başladım. başta gülecek gibi oldular, sonra hep beraber tekrardan gözyaşlarına boğulduk; güpegündüz istanbul'un göbeğinde dehşeti yaşamıştık, yediğimiz lokmalar boğazımıza dizilmişti, oysa ki tek suçumuz Kuran-ı kerim ve sünnet-i seniyyeye uygun bir şekilde dondurmamızı yemekti...
    34 ...
  28. bacıyı sokak ortasında çöpçüyle öpüşürken görmek

    1.
  29. hayırlı çöpçüler arkadaşlar...

    uğruna ömrünüzü feda, saçınızı ayaklarının altına süpürge ettiğiniz, yıllarca açmamış nadide bir gonca gül misali en derin sevginizi bahşettiğiniz, hiçbir masrafından kısmayarak en güzel okullarda okutup, küçüklüğünde en kral petşoplardan aldığınız vitaminli nazik yavru kedi mamalarıyla beslediğiniz, ilk ojesini tırnaklarına sürdüğünüzde yüzünde oluşan heyecanı ve mutluluğu beraber tattığınız, ergenliğe adım attığı ilk gün evin içinde heyecanlı şekilde koşuşturup mahcup hallerini dün gibi hatırladığınız, ancak maalesef ki ergenlikten sonra sapıtması ve çeşitli yaramazlıkları sizi yaralasa bile asla ve kat'a abi sevgisinden mahrum bırakmadığınız, kâh babası olup gece uyurken gizlice üstünü örttüğünüz, kâh annesi olup banyoda sırtına kese attığınız, kâh pe feleğin türlü oyunlarına sırf bacım iyi bir hayat yaşasın diyerek katlandığınız, ekstra gece mesailerine kalarak sapık müdürünüzün enseli parmaklı tacizlerine la havle çektiğiniz biricik kız kardeşinizi; belediyenin orta yaşlı, evli çocuklu, çok afedersiniz sokakta yanından geçerken burnunuzu kapatmak zorunda kalıp selamını bazen duymazdan geldiğiniz çöpçüsüyle öpüşürken görmek ve maalesef ki görmekle kalamamaktır...

    işten eve yorgun argın geldiğiniz bir akşam apartmanın merdivenlerinden çıkarken burnunuza harika kokular gelir. "ohh mis şerefsizin biri balık yapıyo amk keşke ben de yiyebilsem" diye komşulara söverek ağır ağır çıkarsınız. sizin daireye yaklaştıkça kokular artmaya başlar. iddaa'da son maça kalıp 380 lira vurmayı bekleyen birinin heyecanına eş değerdir bu. anahtarla usulca kapıyı açıp, ayakkabıları çıkarmadan direk pantolonun kemerini çözüp mutfağa girersiniz. bütün gün ofiste kemer pişik yapmıştır belinizi çünkü. kız kardeşiniz geldiğinizi fark etmez, bi bacağını yarım kaldırmış, önünde mutfak önlüğü, üzerinde mor renkte bi bluz hande yener'in "nooldu pek bi keyfin yoook" şarkısını söylemektedir. hemen böyle kedi gibi dört ayak üstüne geçer, miyavvvv diye sırnaşıklıklar yaparsınız ki size de balık versin. kız kardeşiniz sadece balık yapmamıştır, rakı sofrası falan da kurmuştur, yıllardır bi köşede duran geyikli halıyı duvara asmış, televizyonda da ne hikmetse eski samanyolu tv frekansının bulunduğu kanalı açmıştır. ''allah allah bana bir meşaz mı vermeye çalışıyor acaba'' dersiniz ama balıklar öyle güzel kokmaktadır ki bi an olsun beklemeden gömmeye başlarsınız.

    bardağınızdaki rakının son yudumunu balığın son lokmasıyla denk getirdikten sonra hafif çakır keyif olur camdan dışarıya ''var mı ulan bacıma yan bakan'' diye naralar attıktan sonra salondaki sofaya uzanıp televizyon izlemeye koyulursunuz. o arada da bacınız mutfaktan size seslenir şu balıkların kafa ve kuyruklarını kedilere verip gelicem diye. ne kadar da hayvansever, abisini kedi gibi besleyen, altın kalpli, cici mi cici bir kardeşim var diye düşünürken televizyondaki filmin çöpçüler kralı olduğunu fark edersiniz. tam da hacer'in abilerinin kenarda durup, kemal sunal'ın müstakbel babasıyla birlikte rakı içtiği sahnedir. o zaman bir anda voltaj ayaklarınızdan başlayıp beyninize doğru gelir ve tık diye kafanızda bi ampul yanar. bacınız penisilvanya üniversitesinde psikoanaliz üzerine master yaptığı dönemde edindiği tecrübeyi kullanarak bilinçdışınıza ''çöpçüler kral adamdır'' tarzı şeyler sokmaya çalışmış yani kısacası sizi bir güzel ''kandırmıştır.''

    kendinizi tokatlayarak ayılttıktan sonra hemen mutfaktan keskin bıçak ararsınız, her yere bakmanıza rağmen kız kardeşiniz sizden daha zeki olduğu için tüm kesici aletleri ortadan kaldırmıştır. geçen gün kebapçıdan gelen plastik çatalı hiç yoktan iyidir diye kaptığınız gibi kendinizi kız kardeşinizin peşinden sokağa atarsınız. gece de sokak kapkaranlıktır böyle, ulan chp'li belediyeden de bu beklenirdi sokak lambaları hep patlak amk deyip; telefonunuzdan ışık tutarak yürümeye başlarsınız. köşeyi döndüğünüzde bi bakarsınız ki böyle çöpçünün bıyıkları kız kardeşinizin dudakları üstünde dolanıyordur, fiğrenç kiss yapıyorlardır işte o an zaman ve mekan kavramınızı yitirir, elinizde plastik çatalla birlikte üstlerine doğru koşarken birden ayağınız çukura takılır ve sizden bi saniye önce yere düşen çatal soluk borunuza saplanır. ıııh hıııı hııı diyerek oracıkta can verirsiniz...

    çöpçü ve çöpçü fetişisti bacınız yasak aşkları ortaya çıkmasın diye ölünüze gelinlik giydirdikten sonra sizi çöp arabasına koyup ümraniye çöplüğüne atarlar. geriye namusunuzu temizleyecek kimse kalmamıştır. aylar sonra cesediniz çöpten kağıt toplayan suriyeliler tarafından bulunur ama cinayetinize dair hiçbir iz yoktur, fantezi kurbanı olduğunuz düşünülür ve sizi kimsesizler mezarlığına gömerlerken çöpçü de her gece bacınıza gömmeye devam eder. kör olası çöpçüler hem bacınızı, hem sizi hem de bu büyük sırrı süpürmüşlerdir...
    17 ...
  30. aşüfte gibi sigara içen bacıyı balkondan atmak

    1.
  31. hayırlı bacılar arkadaşlar...

    şu hayatta en çok değer verdiğiniz şey nedir diye sorulacak olursa hiç şüphesiz "kız kardeşim" diyerek cevaplayacağınız, uğruna yıllarınızı feda edip, ileride yuva kurarım diye biriktirdiğiniz paraları onu en güzel okullarda okutmak uğruna harcadığınız, çocukluğundan itibaren gözünüz gibi bakıp, ilk regl olduğu günün akşamı evde parti verdiğiniz, annenizin ve babanızın yokluğunda ona hem ana hem baba olup hiçbir isteğini geri çevirmediğiniz, ergenliğe adım attığı yıllardan yetişkin bir birey olana kadar başından türbanı, sırtından sopayı eksik etmediğiniz kız kardeşinizi gecenin bir yarısı hiç hoş olmayan bir edayla sigara içerken yakalayıp bir anlık sinirle balkondan aşağıya yayı bozulmuş mandal gibi fırlatıp atmaktır...

    patrona yeterince iyi domalamadığınız için performans düşüklüğüne bağlı işten çıkarılmış, kirayı bikaç gün daha geciktirebilmek için ev sahibinin kalçalarınızı ellemesine müsade etmiş, cepte kalan son parayı da iddaaya basıp kupon tek maçtan yatınca beş parasız ortada kalakalmışınızdır. bütün bu travmatik olaylar üst üste geldiğinden hafiften kafayı üşütürsünüz ama kız kardeşiniz aciz halinizden faydalanıp mahallede küçük orospuluklar yapmasın diye durumu hiç belli etmezsiniz.

    yine bir gece bilgisayardan tarkan'ın kuzu kuzu şarkısını açıp evin salonunda üstünüzde bağrı göbeği açık beyaz gömlek, ispanyol paça dar pantolon, sivri burunlu ayakkabıyla megastar dansı yaparak tozu dumana kattığınız sırada dışarıdan bacı tütüyormuşçasına bi duman gelir. hemen dansı yarıda kesip balkona koşar bi bakarsınız ki kız kardeşiniz bi elinde telefon, diğer elinde slim sigara ama böyle hayatın sillesini yiyen kadınlar gibi tutmuş, yüzünde de azdırıcı damla reklamlarındaki kadınlar gibi bi acayip gülümsemeyle hattın diğer ucundaki gizemli kişiye ağzını yayarrak ''ama aşkığğğmmm'' falan diyor.

    bir an olsun beklemeden, parmak uçlarında arkasından yanaşıp sanırım hafif de kafayı üşüttüğünüz için deli kuvvetiyle hiç zorlanmadan mücadeleye gerek bile kalmadan aşağıya iter içeriye geri girip yargılanmamak için how to get away with murder'ın rastgele bi bölümünü açıp izlemeye koyulursunuz. dizi de sarmaz o ara vatan tv'de rahmetli ankaralı namık'ın klibi çıkar, polislere havuz çok güzel az yüzücem dedi deyip atladı derim ahahah deyip şarkı eşliğinde bi güzel göbek atarsınız.

    ama sonra aklınıza deli olduğunuz gelir yani cezai ehliyetiniz yoktur. bu gerçeğin farkına varınca aklınıza gelen şeytani planlar eşliğinde kahkahalarla apartmanı inlettiğiniz sırada bi bakarsınız kız kardeşiniz yanınıza gelmiş ''neye gülüyor bu manyak'' dercesine yüzünüze bakıyor. meğerse giriş katında oturduğunuz için kız kardeşiniz hiçbir zarar görmemiş, sadece üstü başı toprak olmuş sonra da ne olduğunu anlamadığı için size sormaya gelmiş, yaptığı aşüftelik yanına kâr kalmış, siz beş parasız avaramu misali sürünürken o telefon faturası ve slim davidoff masraflarıyla kalan bi kuru canınıza da göz dikmiştir...

    işte o anda kafayı hepten üşütüp, üstünüzde ne var ne yok soyunup atar, ''Ya kardeş bu bahtımız ne kara bu'' deyip çırrrılçıplakkk dans edersiniz...

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1337059/+
    18 ...
  32. sevgilisi olan kadın cennetin kokusunu dahi alamaz

    1.
  33. hayırlı sevgililer arkadaşlar...

    avrupalıların gizli antlaşmalar neticesinde yurdumuzdaki içme sularına bir şekilde batılı kadınların adet kanını karıştırdığı dönemden beri her geçen gün biraz daha sola doğru yatmakta olan toplumumuzda artık kim nerden çıkardıysa bu tarz adetleri erkeklerle el ele tutuşması bile haramken gidip elin adamlarına genç kızlığının en kıymetli hazinesini sunan bazı kadınların ''sevgililik'' adı vererek ahlaksızlığın kirli yüzüne maske taksalar da kapalı kapılar arkasında girilen her türlü günahı melekler tarafından yerleştirilen gizli kameralar vesilesiyle gören yüce allah'ın bu tarz kadınları bırakın cennet'ine almayı, Cennâtü'n-naîm'in kokusunu almayı bile nasip etmeyeceğine dair şu mübarek sevgililer gününde daha fazla içimde tutamayıp kral çıplak dercesine haykırdığım gerçek...

    o değil de ohh be arkadaşlar bu sırla daha fazla yaşayamazdım muhtemelen. en son avcılar mevlana caminin alt sokağındaki masaj salonunda bu denli rahatlamıştım ama mutlu sonla bitmemişti regil dönemime denk gelmişti de büyük boy toblerone'uma sarılıp sabaha kadar ağlamıştım o gün.

    yani elbette benim de mahallede adım hadıma çıkmasın diye göstermelik sevgililerim oldu dönem dönem, çoğu da kız olarak başlayıp kadın olarak devam ettiler hayatlarına gerçi pek şikayetçi de değildiler ama ne bileyim şimdi eski sevgililer arşivime baktım bu arada hepsinin başı açıkmış amk. neden acaba?
    14 ...
  34. götümüze ıstaka da soksan senden vazgeçmeyiz

    1.
  35. hayırlı ıstakalar arkadaşlar...

    çıraklık dönemi olan belediye başkanlığı zamanlarında istanbul'un karanlık ve çöp kokan sokaklarına güneş gibi doğup bu büyük şehri metropol haline getiren, haliç gibi bir bataklığı ıslah edip içinde yaşayan deniz canlılarının bile evet duasını alan, ülkemizi haritadan silmeye çalışan onlarca iç ve dış mihraka karşı narin bedenini siper ederek geceleri rahat bir uyku çekmemize vesile olan, cebimizdeki son kuruşa kadar versek bile ona olan minnet borcunu asla ödeyemeyeceğimiz, kandil gecelerinde elleri kalp yapıp dolunayı içine aldığımızda suretini görebileceğiniz, daha şimdiden halk arasında başkan olduğunda kendisine ne denilmesi gerektiği büyük tartışma konusu olan ve ''His Highness, the President of the republic of turkey and Protector of their Liberties'' gibi avrupa arenasında fırtınalar estirecek haşmetli ünvanları hak eden ulu önderimiz ve ebedi başkanımız recep tayyip erdoğan'a ithaf edilen, tarif edilemeyecek bir teslimiyetle ekran başında milyonları gözyaşlarına boğup; akın akın dalga dalga ''evet'' oyu kullanmaya teşvik edecek muhteşem slogandır...

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1336226/+

    Ak partiliyiz biz ak partili aza tamah etmeyiz
    Alnımız ak gözümüz pek kimseye tan etmeyiz
    Davos fatihi şanlı lider.. ey müminlerin emiri
    götümüze ıstaka da soksan senden vazgeçmeyiz...
    59 ...
  36. ateist karının düğün gecesi başkasıyla elleşmesi

    1.
  37. hayırlı elleşmeler arkadaşlar...

    yine bir gün işe gitmek için sabahın alacakaranlık kuşağında kalkıp yanınızda mışıl mışıl uyuyan karınızı ''ölmüş mü lan yoksa inşallah ölmüştür amk yok ya da ölmesin sonra ben öldürdüm sanarlar sonuçta dün gece en son gördüğü kişi benim'' diye ayağınızla dürterek kontrol ettikten sonra yaşadığını fark eder, içinizden türlü küfürler savurarak hazırlanmaya başlarsınız. zaman zaman amaan siktir et bugün işe gitmiyim ne olacak sanki ben yokken de patronlar sikecek birini bulur ne de olsa dersiniz ama evde bütün günü allah'ın varlığını inkar edip nutella kaşıklayarak geçiren karınızın memnuniyetsiz yüz ifadesini çekmektense patronun ortanca oğluna domalmayı tercih edersiniz.

    siz köpppekler gibi çalışırken büyük patron her zamanki gibi barely legal stajyer çıtırı dosyaları incelemek için odasına çağırır. stajyer on beş santimlik topuklularıyla, beyaz gömleğinin üst düğmesini açıp tüm şehvetiyle patronun odasına doğru yürürken size öylesine acırcasına bir bakış atar ki o anda sizin de şarteller atar. sabahtan akşama kadar karınızın nutella masraflarını karşılamak için çalışıp eve gidince hz isa'nın çilesini çekiyor bir yandan da gözlerinizin önünde çubuk kraker gibi çıtır kızı altmış yaşındaki patronunuz kütürdetiyordur. sağlam bi vurgun yapmadığınız müddetçe bu böyle sürüp gidecektir. o yüzden hemen paltonuzun cebindeki torpili ateşler ''allahu ekber'' diye bağırıp ofisin ortasına atarsınız. birden herkes kaçışır böyle ofiste yalnızca siz, patron, stajyer ve sağır temizlikçi kalır. patron içerdeki sesler duyulmasın diye kapısını ve duvarlarını ses geçirmez sistem yaptırmıştır bu yüzden patlamanın sesini duymazlar.

    öyle muhabbet esnasında sizi kafaya alan uzatmalı psikopat askerlerden etkilendikten sonra alay bayrağını kaçırıp tezkereyi almak için komutanın odasına giren acemi er gibi takk diye vurup patronun kapısını kırarsınız. içeriye girdiğinizde bi bakarsınız altmış yaşındaki patronunuz artık dr viagara'yı mı gergedanı mı kullanıyor bilemezsiniz ama stajyer kızı patron koltuğunda tavşan gibi hoplatıyor. kız gömleğinin ön düğmeleri açık, böyle memeleri sütyenden hafif dışarı çıkmış şekilde etek arası ah oh my god yes diyerek hopluyor patron ise ağağağağ ağağağağ diye dilsiz dilenciler gibi inliyordur.

    ayrılsınlar diye hemen bi koşu espresso meşınden sıcak su alıp üstlerine dökersiniz. patron kendine gelip napıyorsun amk evladı deyince, lex the impaler bakışı atıp bu sefer kim kimi sikiyor görücez yavuşak dersiniz ve şlak diye fotoğraflarını çekip patronun karısına göndermekle tehdit edersiniz. patron sakin ol güzel kardeşim aramızda halledelim falan çekip hemen çek defterini çıkarır böyle size bol sıfırlı bi çek yazar. patrona ilerde lazım olur diye hangi viagra markasını kullandığını sorar, stajyere de patrona gelince şapur şupur bize gelince yarabbi şükür senin de alacağın olsun kaltak deyip arkanızı dönüp gidersiniz. ama arada bir dönüp çaktırmadan bakarsınız çünkü yıllardır pornolar dışında gördüğünüz 720p'den daha yüksek görüntü kalitesine sahip tek meme karınızınkidir.

    elde çekle, yeşilçam disko hits 80 dansları yaparak eve giderken bir anda aklınıza evdeki muşmula suratlı karı gelir. patronunuz işte kaymak gibi evde pişmaniye gibi hatunları götürmektedir ama sizin evliliğiniz öylesine berbat bir hale gelmiştir ki karınız cinsel ilişki esnasında kısmetse olur falan izliyor, sen işini gör aman zaten sikmek için evlenmedin benimle sanki hıh falan deyip sizi çileden çıkarıyordur. o yüzden ya hadi bana müsade deyip erken boşalır ya da gider internetten interracial bondaj double anal gape falan yazıp bi köşede sessizce 31'inizi çekersiniz.

    neyse parayı buldum nasıl olsa bu çile de bitecek, ilk bu karıyı değiştircem yeter yaa her gün bulgur mu yicez muhahahha deyip kendinizi avutursunuz. eve gelince kapının önünde çok sayıda ayakkabıyı görünce bi an için heyecanlanıp herhalde allah sonunda dualarımı duyup kurtardı beni şu karıdan ohh nafaka ödemek zorunda da kalmadım dersiniz ama içeriye girdiğinizde kendisi yetmiyormuş gibi karınızın akrabaları eve doluşmuş düğün kasedinizi izliyorlardır.

    gönülsüzce selam verip aralarına karışır, başrolünde olduğunuz korku filmini bininci defa izlemeye koyulursunuz. bu öylesine bir filmdir ki ne zaman izleseniz korkudan altınıza sıçasınız gelir, yarım yamalak bildiğiniz bikaç duayı okuya okuya izlersiniz. karınızın teyzesi de aşağı yukarı sizin kadar izlemiştir ama her zamanki gibi ''egegeg bak bak nurtengil 10 lira takmış bir de kendini över hep altın günlerinde irezil karı'' deyip sinirinizi bozar. bi an önce bitse de şunlar siktir olup gitse, karımı da son kez siker yarın kayıplara karışırım hahhaha dersiniz ama video kasette daha önce hiç fark etmediğiniz bir detay gözünüze takılır...

    siz kız kardeşinizle raspa dansı yaparken, karınız da kameranın kenar köşesinde size uzaktan akrabam diye tanıttığı elemanla dans ediyor; sözde uzaktan akrabası karınızın kalçalarını elliyor önden de bir güzel dayıyordur. hemen kaydı durdurup ben nasıl fark etmedim bunu ulan der, karınızın olduğu tarafa doğru zoom yapıp dudaklarını okursunuz. karınız alenen '' mutfak kapısını açık bırakıcam bu gece gerdekten sonra gel aşkm .s .s'' demiştir. o anda herkes durumu fark eder ve bir anda tüm gözler size doğrultulur. kaderin cilvesine bakın ki kasetteki yardımcı erkek oyuncu da o anda evin içindedir ve tam da karınızın yanında oturuyordur. üstlerinde de artık ne hikmetse battaniye vardır, acaba üşüdükleri için midir?

    tabi ki de değildir, battaniyeyi hızlıca kaldırırsınız ki karınız kazak örüyor yasak aşkı ise ip yumağını tutuyordur. boynuzlandığınızı koca sülale öğrenmiştir hatta karınızın yedi yaşındaki piç yeğeni bile anlamıştır ki oyuncak şeytan boynuzunu alıp başınıza takar. bir anda gözünüz döner bi koşu mutfağa gidip akın paslanmaz bıçak kapar, içeriye dönüp ''akın paslanmaz. hadi akın!'' nidasıyla önünüze geleni kuşbaşı yaparsınız.

    ama duruuuun, geriye iki kişiyi bırakırsınız çünkü kaltak karınız ve sikiş dostu öyle kolay bir ölümü hak etmemektedir. ''durun bi yerlerden çimento bulup gelicem hemen bekleyin'' dersiniz onlar da ''tamam'' der. iki sokak aşağıdaki inşaata koşup çimentoyu alır iki ayrı kovaya boşalttıktan sonra eve dönersiniz. geldiğinizde ne hikmetse bıraktığınız yerde bekliyorlardır. belinizden kuru sıkı tabancanızı çıkartır silah zoruyla otobüs durağına götürürsünüz.

    otobüs şoförüne de namus meselesi dayı bi el at hele bu arada referandumda oyumuz evet hehe dersiniz o da hemen size yardım eder elbette, sizi kabataş iskelesine kadar bizzat bırakır hatta ben seni bekliyorum gardeş burda işini hallet gel az memleket meseleleri konuşalım der. karınızın ve aşığının ayaklarını içi çimento dolu kovalara sokup boğazın soğuk sularına atacağınız sırada el ele tutuşurlar ve birbirlerine aşk içinde bakmaya başlayıp iskele boyunca yürümeye başlarlar, arkada da dıııı dırırırı dıırırırı dırırıır dırı dııı diye devlerin aşkı müziği çalmaya başlar. elinizde kurusıkı arkalarından bakakalırsınız bi süre, otobüs şoförü de arkanızda bitip ''gidiyorlar kaçacaklar'' der. ''bırak gitsinler baksana onları kimse durduramaz ölümü bile aşmışlar'' demezsiniz elbette filmdeki gibi. o kadar da gavat değilsinizdir.

    karınıza son duanı et kaltak dersiniz, o da sübhaneke okur onu da yanlış okur hadi yallah deyip ikisini birden boğazın buz gibi sularına atarsınız. dönüp şoföre ohh iyi oldu be bi boğaz havası almış olduk bahaneyle hadi şurdan iki çay alalım da başkanlık hakkında konuşalım tayyip başkan çok yaşa deyip boğaza nazır bir kafeye oturursunuz...
    13 ...
  38. 14 şubat ta şanslı bi bayan yazarla sevgili olucam

    1.
  39. hayırlı geceler arkadaşlar...

    müslüman kitleler tarafından pek hoş karşılanmasa da ülkemiz de dahil dünyanın dört bir yanında günün anlam ve önemine ithafen aziz valentine'ın anısına titanik pozisyonunda cinsel ilişkilere girilen 14 şubat sevgililer gününü bir kez daha yalnız geçirmek istemeyen -muhyiddin el-BÂZÜ'L-EŞHEB hz etuuu kuddusi sirruhu radiyallahu anh-'ın bir günlüğüne de olsa karşı cinsle arasındaki buz dağlarını eritip tüm ahlak tabularını elinin tersiyle itmeye karar vermesi sonucu sözlükte yazmakta olan binlerce kız ve kadın yazarın heyecandan ekranlarının başında kalp krizi geçirmesine sebep olacak harika olay...

    arkadaşlar benim hiç sevgilim olmadı ne hikmetse. konuşkanım, vuruşkanım ama manitalardan yana şansım olmadı hiç. geçenlerde söylemesi ayıptır bi ziyafete davet edildim, kadınlar içeriye girdiğimde portakal soyuyorlardı beni görünce ellerini kestiler; sonra ziyafet esnasında ev sahibi kadın beni odaya çağırdı, gömleğimi falan yırttı arkamdan çekip. ne olduğuna pek anlam veremedim ama sanırım yakışıklı olduğum anlamına geliyor. bu arada kanal 7'deki hz. yusuf'a benzetirler beni.

    her neyse, uzun uzun düşündüm bu meseleyi benim de bir günlüğüne sevgilim olsa ne olur bi kerenin günahı olmaz hem dedim ve bir kadının anca bin yılda bir ayağına gelecek bu harika fırsatı sizlere sunmaya karar verdim. cinsel bazı şeyler yapılıyormuş sanırım nasıl yapıldıklarına dair en ufak fikrim yok ama bi iki hareket gösterirsiniz hemen çözerim. dolapta mesir macunu var normalde kan şekerim düştüğünde yiyorum. sarılıp uyumak isteyen olursa da kusura bakmayın ama kabul edemem öyle ben kimsenin oyuncak ayıcıklığını yapamam. o kadar da düşmedik.

    illa cinsellik yaşamaya gerek de yok bence çünkü günün sonunda iki yabancı olarak ayrılıcaz. sepeti koluna herkes kendi yoluna bürstt yallahhh yani, sonra aramızda özel bişeyler olduğunu sanıp başıma musallat olmayın zaten binbir türlü derdim var bi de karı kızı çekemem. kırk yılın başı böyle bi tecrübe yaşicam o yüzden takke falan da takmam o gün, hamile kalırsanız tüm sorumluluk sizde bu arada bilmiş olun hee...
    12 ...
  40. sabah buz gibi havada memeye bakarken kayıp düşmek

    1.
  41. hayırlı memeler arkadaşlar...

    yıllarca evde yatış yapmanın ağır bedeli olarak kira + fatura + apartman aidatı paraları size kitlenmiş, annenizin yoğun baskıları ve işgüzarlıklarına artık daha fazla dayanamayarak bi tanıdık vasıtasıyla fabrikaya girip sermayenin işleyen demiri konumunda işe başlarsınız. hayalini kurduğunuz geleceğin, ümit ettiğiniz yarınların çok ötesinde bambaşka bir gerçekliktir bu.

    annenizin ayy kalk geç kaldın galiba bak alarm niye çalmamış hh servisi kaçırırsan yol parası yok ay aklımı kaçırıcam diye bağırmaları eşliğinde zebahın köründe buz gibi soğukta uyanıp ayakta çorabın teki sıyrık, ağzınızda dünden kalma ucuz tütün tadıyla söylenip, tmam ya kalktık amk şarj nerde çabukkkk servis kaçıcak derken bi anda kapının önünde bulursunuz kendinizi. ne hızla giyinip evden çıktığınızı bile hatırlamazken e5'e doğru yokuş çıkarken kafanız yerine gelir. aceleden telefonu da almayı unutursunuz. o an annenize küfür edip sabah oradan geçen adam size doğru bakarken kendi kendinize küfür edip sayko taklidi yaparsınız hani güya içinden desin şimdi sabah sabah bulaşmiyim buna desin diye kafada kurarsınız.

    sabahın kör kütük soğuğu içinize işlerken, boş mideye sigarayı yakar, eskiden 4,5 liraya parlement içerdik hey gidi koca tayyip açtın deliği batırdın gemiyi diye dumanı üflerken, soğuğun da verdiği etkiyle fazla duman çıkınca polat alemdar'ın mezarlık sahnesi gelir aklınıza. duman fazla çıktığı için onun ağız hareketleriyle üflersiniz gökyüzüne doğru. bi el montun cebinde, göt kocaman renga rengarek, bi elde sigara hızlı hızlı yürürken tam e5'e inen yolun kenarında göğsünü soğuğa siper etmişçesine dekolteli bir biçimde yürüyen hatunun memelerini görünce bir anda dikkatiniz dağılır; çöp toplayan suriyeli çocuğun gözleri önünde şakkk diye kayıp düşersiniz.

    saliselik olay, hemen bozuntuya vermeden kalkmak isteseniz de nefesiniz kitlenmiştir şok etkisiyle. ğıhhh ğııhh diye 2-3 adım atıp o arada da etrafı kesersiniz biri gördü mü diye. yandan başi keke mın başee diye seslenen çöpçüye dönüp ğhh buyur kardeş dersiniz. nefes alamıyorsunuzdur. o da yanınıza gelip yardım etmeye çalışır. yakından bakınca suriyeli değil kürt olduğunu anlarsınız çünkü skicekmiş gibi bakıyordur size. sağol gardaş eyvallah yok bişeyim diye yalandan doğu şivesiyle cevap verip hemen servisi kaçırma korkusuyla üstgeçide koşarsınız.

    servise binerken selam vermek istersiniz ama soğuktan çeneniz kitlendiği için seğamın haleygüm diye çıkar sesiniz, herkes size "bu sabah da geldi salak" bakışı atıyordur. arkadan bi ses gelir yaa hacı pantolon çamur olmuş hayırdır düştün mü tıs tıs tıs der siz de yok ya ne düşmesi, gelirken araba çamur sıçrattı amk hehe dersiniz. kısacası belli etmek istemeseniz de salak olduğunuz 2 km öteden sabah karanlığında bile anlaşılıyodur.

    iş yerine varınca kıyafeti değişirken kıçınızın ağrıdığını fark edersiniz. düşüşün sıcaklığıyla hissetmeseniz de çanak kırılmıştır. o esnada mal yüklü tır gelir ustabaşı uzaktan size bağırıyodur "nerde bu amk ortada yok çağırın şunu 32 tane koli inicek çabukkkkkkk acil" der siz de duymamazlıktan gelsem mi acaba diye düşünüp sonradan usta korkusuyla hemen tırın yanına koşup "geldim usta hangileri alınıcak hee sayısı belli mi bu malların" deyip güya hani kafa basıyomuş numarası çekersiniz, o da sizi herkesin içinde bozup "sayısını napıcan sen malları indir abicimmm yaa" der.

    göt patlak, buz gibi kör kütükkk soğukta büyük iskender'den girer, cengiz han'dan çıkıp tarihin tüm tozlu sayfalarına din iman söversiniz. allahım niye beni yarattın hemen öldür acil deseniz de işler öyle yürümüyordur. daha 35-40 sene civarı köpek olarak yaşamınızı sürdürüp, bi dahaki dünyaya gelişinizde belki ev köpeği olarak rahat edeceksinizdir.

    çünkü patron böyle istiyordur...
    20 ...
  42. 99 lu manita yapıp mahallede hindi gibi kabarmak

    1.
  43. hayırlı kabarmalar arkadaşlar...

    daha fazla dayanamayıp sanki çok da iyi bi bokmuş gibi sırf 31'le vedalaşmak için evlenen arkadaşların aksine her sabah aynı karının evlenmeden önce ne hikmetse hiç görmediğiniz diğer yüzü yani makyajsız suratına katlanamayacağını düşünüp hayatına bekar olarak devam etmeye karar veren kişinin 18 yaşına basar basmaz dancing bearların yer aldığı kızlığa veda partilerinde bacak göstermeye başlayan son model, yüz beygir gücünde, deneme sürüşüne dahi çıkılmamış anahtar teslim bir hatunu en savunmasız anında freudyen birtakım bilinçdışına hitap eden psiko anal yöntemlerle tavladıktan sonra mahalle sınırları içinde teen busters edalarıyla hindi gibi kabarıp kasıla kasıla yürümesidir...

    görüyorum bazen böylesini, konserve turşu gibi eleman takmış koluna 18'lik manitayı dalgası da söylemesi ayıptır biz daha ölmedik kardeş hayırdır ya dercesine gökyüzüne selam çakıyor bir de ne sağlam ses sistemi var hepsinde maşallah gece kedi sesleri sanıp bira şişesi fırlatmak için balkona çıkıyorum bi bakıyorum ki karşı evde hacıvat karagöz oynatıyolarmış gibi perdeye yansımış gölgeler böyle bozkurt işareti gibi bi pozisyonda eleman kıza gel git sen git de anan gelsin yapıyor. eyvallah çoğu da civciv gibi kızlar, bana da uzaktan mucuk mucuk yapıp, akşam iş çıkışı toplu taşıma araçlarında off çok yoruldum ayaklarım ağrıdı pff bahanesi topukluları çıkarıp kırmızı ojeli ayaklarını falan koyarak bi taraflarıma sehpa muamelesi yapıyorlar. hiç yüz vermeyip ilk durakta iniyorum bazısı takip falan ediyor evime kadar namusuma göz dikip. çok kötü oluyorum arkadaşlar yani evliyayız diye ken bebek de değiliz kardeşim bi gün the punisher mode'a girip üstte kuru kafalı tişört alt çıplak alayını cezalandırıcam da dua etsinler meleklerle bazı gizli antlaşmalarım var.

    o değil de 99'lu kız mı olur arkadaşlar o ne öyle tespih sanıp çekerim ben ya...
    19 ...
  44. saçını kızıla boyatan karı ruhunu iblise satmıştır

    1.
  45. hayırlı kızıllar arkadaşlar...*

    özellikle üniversite hayatına adım atmak üzere olan ve hazır sınırsız özgürlüğü tatmışken değişik bazı tecrübeler edinmek isteyen bayanların daha okula kayıt bile yaptırmadan önce kuaföre koşup saçlarını aşk şarabı, üç gün gecikmeli adet kanı, kızıl büyü, hürrem sultan, cehennem ateşi kızılı gibi daha adından bile şeytani birtakım amaçlara hizmet edeceğini belli eden renklere boyatıp; üniversite hayatı boyunca yaptığı ahlaka mugayir hareketlerin altında esrarengiz sikişlerin döndüğü bilinçdışının sebep olduğu zayıf ahlaki yapıdan öte şeytanla yapılan bir anlaşmanın yattığına dair din adamları arasında medyum savaşlarından sonra ikinci bir savaşın fitilini ateşleyecek dehşetengiz bir iddiadır...

    velhasılı hayatınızın bir döneminde illa ki doğuştan kızıl saçlı bir insanla karşılaşmış, bazen korkup kaçmış, bembayaz tenlerinde şaplak izlerinin nasıl duracağını merak etmiş, belki de allah'ın sevgili kulu olarak nikahınıza alıp her gün şükretmişsinizdir. bilirsiniz ki kızılların ruhu olmadığına dair yıllar boyunca sağlam argümanlarla özellikle eric cartman tarafından savunulmuş bir sav vardır... tamam bu insanlar ruhları olmadan sırf allah'ın dekor olsun, gözümüz gönlümüz açılsın hani helal olsun allah'a bak ne de güzel yaratmış diyelim diye yarattığı güzellikler olabilir ama bir de saçını sonradan kızılın elli tonuna boyatan kadınlar vardır ki işte onlar kızılların ruhu olamayacağı ve kızıla boyatır boyatmaz ruhlarını öylece allah'a iade edemeyecekleri için oluşan açık sebebiyle ruhlarını şeytana satmış olurlar.

    şimdi size söylediklerim anlamsız geliyor, içinizden yine ne saçmalıyor bu amck falan diyorsunuz ama gidin kardeşim bi gün kadın kuaförüne, eğer erkekseniz de bacınızı falan gönderin hani kaş bıyık aldırın fön falan çektirin ama maksat doğal gözlem yapmak. özellikle üniversite sonuçlarının açıklandığı gün gidin, fön parasını da ben vericem. mutlaka üç beş genç kız saçını kızıla boyatmaya gelir böyle yüzlerinde de şey bi gülümseme vardır. tam berbere katalogdan kızılın bir tonunu gösterdiğinde kuaförde derin bi sessizlik olur, kapı şak diye kendiliğinden kapanır ne hikmetse rüzgar da yoktur o gün, berber sağ şakağından ter damlarken yutkunup emin misiniz diye sorar, onaylandıktan sonra kızın önüne boş bir kağıt verir imzalaması için. tabii imzalama işlemi gerçekleştirilirken nedense ağda odasına giderler hani acaba neresinin kanıyla imzalıyorlar orasını da ağdacıya sorun.

    artık detaylarda ne var onu pek bilmesem de hazırlık okuma ihtimaline karşı 4+1 yıl oluyormuş sözleşmeler. bütün bunlar dışında nedense adet ve bekaret kanındaki kızıllık bana her daim şeytanı hatırlatmıştır bunu ileride başka başlıklarda incelicem arkadaşlar. kızıl tehlike dönemlerinde batı blokunun en büyük korkusu komünizmden öte kızıl saçlı rus ajanlarıdır bu arada. bi düşünün derim...
    15 ...
  46. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük