her şeyin ilacıdır.zamandır o derler ama değildir.bir insan acıdan ölüyorum böyle bir acıyı hiç atlatamam diye düşünse bile uykuyla geçer.zamanla geçmez.uyumasak bütün acılar taze kalır yenilenir hatta..ama uykuyla azalır,çok daha hızlı azalır.
evden uzun süreliğine çıkacakken kapıyı kilitlerken besmele çekmenin insana verdiği huzur,hiç bir şey olmasa bunu için inanır insan. ya da çocuklarını evden gönderirken Allaha emanet etmeden nasıl yaşanır ki..
ya da en sevdiği ölünce insanın Allah tan başka neye kime sığınılır.
Düğünümde çalmalarını hayal ederken duranadamların yanınında durarak hayal kırıklığına uğratsa da kafasına girmişlerdir onun ne yaptığını tam da bilmiyor diyerek düşünüp dinlemeye ve düğünümde çalmalarını hayal etmeye devam edeceğim grup.
2. bölümün sonunda ben bir izleyici olarak bu kadarını kaldıramıyorum ne oluyor bu ne hız diye izlediğim dizi.ama nasıl olduysa klişeleriyle muhteşem hızıyla filan çok sevdim.heycanla da bu akşamki bölümünü bekliyorum.
hızlı ilerlemesine rağmen duyguyu güzel hissettiriyorlar.izlenilesi bir trt1 dizisi daha.
--spoiler--
hani bi yerde çimen göz ayşem diyor da ayşem onu durdurup m yi öyle vurgulamamasını söylüyor ya o sahne için izlenir
--spoiler--
akşamları evden anne baba gidince kardeşinle beraber pijamaları giyip yatağı hazırlayıp,oturma odasının ışığını yakmadan tv seyretmek.yalan kısmı şurada ki kapının açılacağını duyduğun an hızla televizyonu kapatıp yatağa uçup saatlerdir uyuyor süsü vermek.
bir de okul sabahları zorla önüne konulan kahvaltı sofrasında anne başında beklemiyorsa önüne biraz ekmek kırıntısı döküp çatalını peynire filan sürtmek.
babamı eskiden daha çok seviyordum.
lisedeyken gelip gidip beni ders çalışırken gördüğünde "hala bıraktığım yerde misin dünya dönüyor kalk o masadan" diyen babamı daha çok seviyorum.derslerimden daha önemli olduğumu hissettiren eski babamı daha çok seviyorum.şubat tatilini lanet iki sınavı vermek için kaldığım bu şehirden şubattan sonra on günlüğüne gelsem mi dediğimde "hele bir sınavlarına gir de ondan sonra bakarız kim gelir kim gider"diyen babamı değil de,"tabi yavrum biz de özledik seni alalım hemen biletini"demesi gereken babamı seviyorum.
ve beni her gün babamdan hızla uzaklaştıran bu şehirden de okulumdan da bölümümden de nefret ediyorum.ve babam bunları neden yapıyor anlamıyorum iyiliğim içinse iyilik kavramlarımız epey farklı,neden yapıyor bilmiyorum ama ders çalışmam için iyi gaza geliyorum ve şimdi sınavları geçip çok pis "şimdi de ben gelmiyorum" diyesim var sözlük ama bunun olmayacağını hepimiz biliyoruz.
tüm bunlar olurken tavırlarında hiç bi değişiklik olmayan ve benimle aynı "iyiliğimi" isteyen annemi her zaman her dönem her durumda çok seviyorum.
Kendisini cok ozlettiren dizi,hayaleti akbaboşu harunu tum oyuncularini burunlarda tutturen dizi.sezon finali harikaydi etkisinden uzun süre kurtulamayız dedik de uzun süre bitti artık,vuslat istiyoruz.
artık izlerken her Leyla ile Arda'yı aynı sahnede gördüğümde Ardanın Leyla'nın boğazına yapıştığını düşünmeden edemediğim dizi.Kadına el kaldırmanın affedilebilecek hiç bi yanı olmadığını düşünsem de naptı da bu Asaroğlu delirtti bu kadar Ushanı,ve ahh be Ushan Çakır haksız duruma düşmeyeydin böyle savunabileydik seni iş mi bu yaptığın,sen gidersen Beste Bereket giderse gerisi de gitsin zaten,yazık ettiniz.
Hep kız meselesi değil mi zaten,nerde kız orda bokluk olmak zorunda mı hep.en iyisi mi çıksın kızların hepsi,ismail abi,mecnun,arda,erdal bakkal,yavuz yeterdi,biz hem sadece onlara gülmüyoruz mu?
bi de bunun iphone 4 ü olup nasıl şarkı yüklendiğini bilmediğinden youtube açıp şarkı dinleyen kız hali vardır,öyleki onu sadece mesajlaşmak için kullanabiliyordur.
dalgındım hem de ne dalgın eve gidiyorum her zaman ki gibi kendime söve söve.binaya girdim bi yandan anahtarımı çantamdan çıkartırken zile de bastım belki evdedir annem diye,tam anahtarı çıkarttım kapıya davranıyordum ki,kapının açıldığını hissettim,ben de direk ayakkabılarımı çıkartmak için eğildim.sonra bir ses "buyrun!".e ama bu annemin sesi değil.ve erkek sesi.doğrulduğumda yabancı biri evimin kapısının arasından kafasını uzatmış bana bir kez daha "buyrun" diyor.ilk acaba tamirci mi var diye düşündüm ama mantıklı gelmedi.gayri ihtiyari bir şey demeden kafamı biraz kapıdan sokup içeriye baktım dolaplar bizim değil halı farklı,ah be jeton şimdi mi düşülür.elimde hala anahtar ayakkabılarım yarı çıkmış birşeyler der gibi yapıp aslında demeden gerisin geriye kaçtım.sitede oturmanın böyle de zararı varmış bütün binalar birbirinin aynı mı olur.
eve yol aldım yine kendime söve söve.