yine bir uludagsozluk klasiği olarak milföy hamuru akıllıların * mal bulmuş mağribi gibi çöktüğü maç olmuştur.
1) bjk topyekun ulusalcı zihniyette bir klüp müdür? farklı siyasi görüşe taraftarlar olamaz mı ?
2) çarşı grubunun gezi olaylarındaki rolünü benimsemeyen insanlar kendi taraftar gruplarını kuramazlar mı ?
3) kendi taraftar gruplarını kuran insanların takımını desteklemeye hakkı yok mu ?
4) madem çarşı grubuna komplo kuruldu o kadar insan çarşı grubunun adını lekelemek için direniş sloganları attı, diğer taraftar grubunu aynı şekilde tongaya düşürmek için çarşı böyle bir şeye imza atmış olamaz mı ki fenerbahçe taraftarını oyuna getirip ortaga için açılan pankart hafızalardadır hala.
5) çarşı grubu zaten mimlidir. bu zaman kadar hiç sahaya inmedi diyenler geçen seneki gs maçında ne oldu.
6) çarşının maçtan sonra twitterda açıkladıkları hiç bir şey ifade etmez. 1453 grubununda aynı minvalde twitleri var.
7) tekbir getirmek ne zamandan beri provokasyon oldu. biz seni görmeden sevdik ya rasulallah diye pankart açan grup kimdi.
sorular türetilebilir. herkes kendi tarafından bakıyor. kimse de demir aga biz neden böyle olduk. biri diyor akape biri diyor çapulcu. belki de siyasi olmayan klup içindeki bir olay, yeni seçim kazanmış başkan ve dolayısıyla da kaybeden bir başkan adayı var takım kimsenin umut etmediği biçimde iyi gitmeye başlamış. bir de işi futboldan koparıp siyasi boyuta taşınmış bir grup ve bundan rahatsız olup kendi oluşumunu kurmaya çalışan bir grup var ki bütün beşiktaş taraftarı içinde azımsanmayacak boyutta olduğunu düşünüyorum. bu grupların da türibünde güç elde etmek ve güçünü korumak gibi amaçları olması gayet normal.
burda eleştirdiğim çarşı veya 1453 değil. özgürlük deyip de hazımsız olan insanlar.
ve son olarak;
belki de sadece futbol dünyası içinde oynanan bir oyun. siyasi temelli ve klup içi çekişme temelli olmayan bir durum. gördüğüm kimse konuşmamış hakkında. olayların en şiddetli olduğu anda kalabalıkların sahaya akın ettiği anda. güvenlik görevlileri soyunma odalarının kapılarına koşuyor arkadan sahaya inen taraftarlar, sonra da polis geliyor. türibünden inen insanlar soyunma odalarının kapılarının önüne kadar geliyor ki azımsanmayacak derecede kalabalık bir grup. polis soyunma odalarının kapısında bekliyor. taraftarlar oraya kadar gelip beklenen şeyi yapmayıp polise ciddi biçimde saldırmıyorlar, ve bir anda hepsi istisnasız, polis de ciddi bir müdahale etmeden, bir anda tekrar geri dönüp türibünlere kaçıyorlar. birilerinin üstüne oyun oynandı birileri yaralanmak istendi ama netice itibariyle en çok zarar gçren yine beşiktaş oldu, olacak.
eğer gerçekten gerçek islam bu olsaydı, burada böyle salya akıtamazdınız ya da bu kadar aşağılık derecede barındırdığınız kin ve nefretle en büyük müslüman siz olurdunuz.
evet işte yandaş basın dediğiniz basın böyle bir durumda ortalığı velveleye vermiyor ama çatıdan düşüp ölen adamın üstünden demokrasi havarileri polis vurdu diye yaygara koparıyor.
eskiden bi 3. dünya ülkesi fetişizmi vardı ama ancak artık kırdı o inadını. kanada, Abd, brezilya, dubai gibi gelişmiş ülkeleri de ziyaret ettiği programlarını izlediğimi hatırlıyorum.
adam yazıyı sinirle yazmış da sözlüğe yazı yazmak refleksle yapılacak tahrik unsuru olabilecek bir şey mi? sinir mi oldun aç ağzını gerine gerine küfret, illa yazacak mısın al eline kalem kağıt yaz. kendi kendine yaptıktan sonra kimse sana bir şey diyemez. ama sen kalkıp da ekşisözlük gibi ayda yüz binlerce insanın okuduğu bi yere yazarsan, ettiğin küfür direk muhatabına edilmiş küfür olur zaten oraya yazma amacın küfür ettiğin kitledeki insanların onu okuması ya da senin gibi düşünen insanların desteğini almak. sen böyle yaparsan dava da açarlar, savcılığı da çağırırlar. sonra yana yakıla ben yapmadım miki yaptı diye yırtmaya çalışırsın. zaten en fazla alacağın ceza para cezası olur bu kadar korktuğuna göre tekerrür durumu zaten yoktur. bari bi bok yedin arkasında dur da bir gün fena patlayacağım lafı içinde patlamamış olsun.
imf'e ödenen kredi faizleri 6,6 milyar dolar. bakın sadece faizleri. onda yetim hakkı yok neden? çünkü olmadığı için. neden çünkü beynin de götün gibi tek taraflı çalıştığı için sadece çıkarıyor.
her pisliğin müslümanlıkla ilgili olduğunu ya da pisliği yapanların müslüman oldukları için yaptıklarını sanan kendi beynini dev aynasında gören konsantre zekalıların saldırdığı kavramdır.* çünkü onların karşı oldukları tek kimlik islamdır ve saldırabilme fırsatı buldukları her an saldırırlar doğru veya yanlış olması bir şey ifade etmez. düşünemezler o dev aynasında gördükleri beyinleriyle insanın zaten genel olarak kötülük yapmaya meyilli olduğunu. sadece müslümanlıktan dem vururlar. çünkü onlar için pislik yapan insanın tek önemli noktası müslüman olup olmamasıdır. milletinin, memleketinin, geçirdiği çocukluğun, yetişme tarzının, tuttuğu takımın, oy verdiği partinin hiç bir önemi yoktur. bu düşmanca tavır ve önyargıları ise kendi üstün ahlaklarından faydalanabilmemiz bizlere bahşettikleri kesitlerdir.
ömrü hayatında gezi parkına gitmemiş istanbul'da yaşayan bir insanın oy kullanması saçmalıktır, ama ömrü hayatında gezi parkına hiç gitmemiş hatta varlığından bile haberdar olmayan, hatta istanbul'a hayatında ayak basmamış olanların ülkenin 77 ilinde eylem yapması demokratik haktır.
işin parti boyutunu geçtim de olası bi seçimde akp olur da oylarını yükseltirse, bu sokaklardaki insanların çoğu akp mazlum edebiyatı yaptı bizi kandırdı, sokağa döktü oyları topladı diyecek. işin siyasi boyutunda değilim sadece bazı demokrasi sevdalısı hazımsızları hazmedemiyorum.
Anlamadığım kelimelerden biri de halkçılık. Ne halkçılığı? Halk kim? Halkçıyım demek halktan değilim demek. Ama lütfen tahtımdan iniyor ve o pespaye, o bedbaht insanlara yakınlaşıyorum. Aman efendim kerem buyuruyorsunuz! Halk Partisi kurtla kuzuyu, insanla sırtlanı bir çuvala koyan madrabazlar kumpanyası. Kime karşı halk partisi? Kime karşı halkçı? Halkçılık halkın sırtına binen bir avuç aydının uydurduğu bir mit. Oğlancı gibi. Halkın ırzına geçmek için halka hulus çakan açıkgözlerin yaftası.
Halk Partisi tarihinin hangi merhalesinde halk için çalıştı, halktan olmayanlarla mücadeleye girişti. Halktan ne anlıyordu? Altyapı feodal. iki bin yıldan beri değişmeyen, kendi küçük dünyasında hep aynı dertlerle başbaşa, geniş bir kalabalık. O kalabalıktan kopan, hiçbir çilesi, hiçbir dâvası olmayan bir Halk Partisi. Bir nevi ur. Ve arada, rakkas gibi kalabalıkla Halk Partisi arasında gidip gelen partiler.
Bunlara, Yeryüzünde fesat çıkarmayın denildiğinde, Biz ancak ıslah edicileriz! derler. iyi bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir. Fakat farkında değillerdir. (Bakara, 11-12)
benle dalga geçtiğini bile bile sahte hesaplı birisiyle facebookta konusuyorum. konustukça o benle dalga geçiyor, ben de sırf konusulanlardan dolayı mutluluk duyduğum için hala saf ayağına yatıyorum.
bakınız ne kadar laik varsa pezevenktir demiyor. ne kadar pezevenk varsa laiktir diyor. yani pezevenk olmayan laiklerde vardır.bu bahsi geçen pezevenklerin tek kimliği laiklik değil. aynı zaman da pek çok kimliği de bünyelerinde barındırıyorlar; milliyet, din, memleket, futbol takımı vs gibi.