yasmin, bu akşamki keyifsiz olay için umarım bu şehre küsmezsin. verdiğin sözü tutacağını düşünüyor, bir diğer konsere bebeğinle birlikte geleceğini umuyorum. *
hafif raylı sistem deniliyor bu tırışkadan şeye. bilet fiyatları uçuk. Arkadaşım sanma sakın 2 lira verdin diye v.i.p'de yolculuk edeceğini. b.k götürüyor metro, orası da ayrı bir dert. bir kere de yazın binmişliğim var zor attım kendimi dışarı. hem pahalı, hem yavaş... şehir merkezinden korupark'a bi gideyim diyorsun, gidene kadar sezonluk ürünler indirime bile girmiş oluyor, sen düşün! toplasan bir elin beş parmağını geçmemiştir bursarayı kullanmışlığım, ama her bileti cüzdanımda anı diye saklıyorum yeminle.
- bitti, hem de birincilikle bitirdim okulu. girdiğim yük. lis. mülakatlarında tüm felsefe tarihini baştan sona anlattırdılar adiler. bilmemek en iyisi. *
- bulunduğum yere ve insanlarına hangi bağlarla bağlanıp kalıyorsam kopamıyorum bir türlü. şimdi iki şehir
arasında tercih yapmam gerekiyor. herkesin fikrini dinlemekten beynim si..ldi.
- akbil kullanamıyorum. ancak bi kaç kez okuttuktan sonra geçebiliyorum turnikeden.
- geçen gün ramazan davulcusuna bozuk param olmadığı için beş lira verdim. o da bana üzerinde diğer iki arkadaşının da resminin bulunduğu bi kartvizit verdi. dün gece de penceremin altında serenat yaptı adam. bir yerde yanlış yaptığımın farkındayım.
- 5 kilo doğmuşum. 3 aylıkken de 9 kiloymuşum. doktor, bu bebeği diyete sok demiş anneme. bildim bileli 4 kilo fazlam var. o da doğuştan deyip geçiştiriyorum.
- abimi çok seviyorum.
- hayatımdaki bi erkek inanılmaz güzel olduğumu söylüyor. aynaya baktığımda gördüklerime ben de inanmak istemiyorumm!!!
- sezerciğin oynadığı bi filmde * perihan savaş'ın taze fasulye yediği bi sahne var. nasıl canım çektiyse o zaman, o gün bugündür en sevdiğim yemek oldu.
bir tür regl geciktirici. Menstrüasyonun başlayacağı günden üç gün önce, günde üç defa bir tablet alınır. ama kanamanın olduğu gün alındığında da işe yaradığı görülmüştür. on günden fazla kullanılmaz. zira regl belirtisi olarak hem de ilacın da takviyesi ile kafam kadar olan memelerin patlayabilir. deniz, kum, güneş vs. derken mis gibi bir tatil geçir gözün kapalı. ilaç alımının kesildiği günden üç gün sonra sabah seni yatağa yapıştıran kasık ve bel ağrısı, felç mi oluyorum böhühüüüü, bu ne yaaahhh memelerim de küçülmüş ve en kötüsü seyreden kanamadan daha fazlası ile uyan. olayın ruhsal boyutunu ele alırsak sevgili kardeşim, bilirsin kadınlar hassastır, her bir b.ktan etkilenir. nihayetinde duygusal dengenin taa içine edebilir bu durum.
nobel ödüllü yazar jose saramago'nun kitabı. roman 16.yüzyılda geçer. Portekiz kralının, adı süleyman olan bir fili avusturya arşidükü Maximillian'a hediye etme düşüncesi ile roman başlar. filin adını kanuni sultan süleyman'dan aldığı söylenir. süleyman ve hintli terbiyecisi subhro'nun Avrupa yolculuğunu izler okur. yazarın en önemli özelliği dilbilgisi kurallarını reddeden bir yapıya sahip olmasıdır. bu da okura ayrı bir zevk verir. nokta ve virgülden başka noktalama işareti kullanmaz saramago.
hintli oyuncuların yer aldığı amerikan yapımı film. slumdog millionaire'deki jamal'in kendisini görebilmek uğruna bok çukuruna atladığı Amitabh Bachchan, filmin
başrol oyuncularından biri. kör ve sağır olan michelle'in başarı öyküsü öyle bir anlatımla sunulur ki, iki saatin nasıl geçtiğini anlamaz insan. kimi yerlerde tebbessüm ettiren ama salya sümük ağlamanıza sebep olan bir drama. izlenmeli...
.. o değil de amitabh bachchan'ı bir ara al pacino sandım yahu.
eski bir avukat. dört bine yakın kitabı mevcutmuş. 17 tona yakın içki içmesine ve pipo tüttürmesine karşın ciğerlerinin temiz olması şaşırtıcı. * altmış küsür yıl da Nietzsche okuduğunu söylüyor. serdar turgut'un babası.
sıcağı sever, susuzluğa dayanır, fazla suladın mı da çiçek vermez yaprakları çoğalır, belki de çürür. eğer bir sürü çiçek açmasını istiyorsan gün içinde bol güneş almasını sağlamalısın. şubat ayı da geldi. artık budanmayı ister.
şarkının söz yazarı, aynı mahallede oturduğu bir genç kıza aşık olur. ancak bir gün mahalleden ayrılmak durumunda kalır. yıllar sonra geri döndüğünde yolda bir kadınla karşılaşır. hatırlar gibi olur. ama kadın perişan bir haldedir. güzelliğinde eser kalmamıştır. zavallı adam öğrenir ki, sevdiceği hayat kadını olmuş. sonra da bu sözleri yazar: elden ele gezen güle dönmüşsün...
ege üniversitesi felsefe bölümünden 97 yılında mezun olmuş ve aynı üniversitede yüksek lisans ve doktorasını tamamlamıştır. halen aynı bölümde öğretim üyesidir. şeker, tansiyon ya da panik atağı falan var sanırım. ki derste o kadar heyecanlıdır ve ter döker. * islam felsefesi tarihi, din felsefesi, modern türk düşüncesi derslerini verir kendileri. bölümün cana yakın hocalarındandır.
aptaldır belki, ondan anlamıyordur *. o zaman ey sevgili, sen ne diye oyunlara girişiyorsun. yazık değil mi karşındaki adama ya da kadına. açık açık söyle sevmediğini. o zaman da anlamıyorsa, kendinde senin haketmediğin bir şeyler taşıyordur. bırak öyle mutlu olsun o da.
cemal süreya'nın sayım adlı şiirinde geçen bir mısra. şiirde, soluğundan öptüm seni, der. kitabının ismi de burdan gelir. **
Ayışığında oturduk
Bileğinden öptüm seni
Sonra ayakta öptüm
Dudağından öptüm seni
Kapı aralığında öptüm Soluğundan öptüm seni
Bahçede çocuklar vardı
Çocuğundan öptüm seni
Evime götürdüm yatağımda
Kasığından öptüm seni
Başka evlerde karşılaştık iliğinden öptüm seni
En sonunda caddelere çıkardım
Kaynağından öptüm seni
bir yaş günü hediyesi olarak annemden gelmişti martı kitabı. sekiz ya da dokuz yaşlarındaydım. okumayı onunla sevmeye başladığımı hatırlıyorum. geçen aylarda bir kitapçıda elime geçti. onüç yıl falan geçmiş aradan. hala dün gibi aklımda. başarmak için ne yaptığını iyi bilmek gerekir, diyordu. zaten kendisi de sınırları belli zavallı bir martı değildi, sıradışı bir kuştu...yeni yaşımda kendime hediye ettim onu.
sözü enis behiç koryürek, bestesi erol sayın'a ait rast makamı tsm eseri. zamanın su gibi geçmesini istediğiniz anlarda dile dolanır. sonra sölediğiniz zamanlar da unutulur ya, o da üzer insanı.