6 album kaydetmis, cesitli kisa film, jingle, belgesellere müzik üretmis, su anda dijital pazarlama dünyasında emek veren şahsiyettir.
Kendi ve başkalarının müzikleri, mixleri, teknoloji haberleri, müzik teknolojileri ve dijital dünyayı konu edindiği blogu da http://muratesmer.com 'dur.
yüzde yüz türk, elektronik, ambient tarzda yaşını başını almış çalışan insanlardan kurulu gruptur. Yeni kayıtlarından bir örnek de myspace adreslerinde sunmuşlardır. http://www.myspace.com/sonustr
türklerdeki all rights reserved olayının tam oturmadığını gösteren hadise. ya da tüm hakları yalnızlığıma aittir diyen feridun düzağaç'a tepki de olabilir. bilemedim.
sabahı güneşle beraber aydınlatmak ve sonrasında mahurlaşan gözlerle uyumak paha biçilemez bir eylemdir. bu yüzden gece uyumamak anlam yüklüdür, aslında biraz da bencilsindir biraz da duygulu. Bencillik uyuyan bütün insanların enerjisini kendinde hissetmendendir. Duygulu olman ise, çaresiz hissettiğin bazı anlara karşı sınırsız düşünce üretme gücünden kaynaklanır. Ama birşeyleri istesen de değiştiremeyeceğinden dolayı bazı melankolik anlarda gece uyumamak en doğal bitki çaylı çözümdür.
uzun zamandır yapmadığım bir şarkıyı üst üste dinleme modelini bana tekrar hatırlatan şarkıdır. Şarkı new age olmasına rağmen buram buram sezen aksu melankolisi de kokar.
hikayeleriyle büyüdüğümüz, bir baba, bir dede ya da amca olmaktan öte yan apartmanda oturan, hayranlık beslediğimiz abimiz gibiydi Barış Manço. mahallenin hikayeci amcasını pop, folk, rock, country, özgün ve daha birçok tarzda bestelemiş ve iyi olanı güzel olanı anlatma adına kendince, 7'den 77'ye çok önemli bir misyonu layıkıyla yerine getirmiştir. Ruhu şad olsun.
bugün evrensel müzikten görüp de indirdiğim müzik grubu. gerçekten varmış. türk olsa iş bankası ya da anadolu sigorta mı destekliyor diyecektim ama samimiyetine inandım bu kuzeyli gençlerin.
son bölümü için kaan sezyum'dan ayar alan dizidir. Şöyle yazmıştır twitter'ında.
"lost'un sonunda behlül çıktı, kate'in don göründü. jack aslında jin'miş, sawyer'la da sayid kumsalda evlendi. duman da adadaki ocakbaşından"
pek bir akıllı işleyişi, pek bir naif bir arayüzü olan indirme programı. bunu bulan adam, rapidshare'i batırmaya and içmiş olmalı ki, halen bilmeyen çok insan vardır diyerek bu tezi kendi kendime çökertiyorum. Özelliklerinden bazılarını saymak gerekirse, unrar yaptırır, ctrl+c'den linki tanır ve link ölü mü yaşıo mu haber verir, modemini kendisi resetler bıla bıla.
rapid'den birşey indirdiğinde, nasıl kazıkladım ama hissi oluşan insanların reçetesiz satılan ilacıdır yani kısaca.
bunlar halen pendik fenerbahçe maçından derbi diye söz ederler. galatasaraylı ise uefa kupasından, beşiktaşlı ise, pancunun iyi kaleci olmasından dem vururlar.
cafcaklı minübüs şöförünün içeridekilerin tutunması ve yerleşmesini beklemeden ani ivme ile kalkması sonucu arkadaki insanları istemeden de olsa ezmek de belki bu kategoriye girer. Sonuçta hesabını benden sordular hep. Hani olur ya yüze minübüste gıcık gıcık bakılma duygusu.
tebeşirle sıranın altını boyayıp diğer çocuklara bu sırayı bacaklarınla kaldıramazsın demek. Bembeyaz iğrenç toz olmuş pantolonuyla çıkagelen arkadaşların öfkeli ve umarsız bakışlarından son sürat koşturmak da bu salaklık eyleminin ikinci parçası.
stadda duygularıyla oynanan 55000 taraftar ve benim gibi ekranlardan izleyen milyonlarca insanı anlatan hadise. 1 dk'lığına da olsa maçın sonunda öyle bir sevinç ve rahatlamaya boğulduk ki, maçı bıraktım gittim yüzümü yıkadım. hadi bütün fanatiklik güzel hoş, taraftarlık, rakibinin şampiyon olamaması da bir nevi sevinç kaynağı. ama stadda yapılan anonsla sevinçten stada inen taraftarlarla dalga geçmek hangi aklın ürünü. bu bir duygu sömürüsü mü? konuyu değiştirmek mi, hayır. sebebi ne olursa olsun, bütün hayata karşı anlık rahatlamasını orda yaşayan, ve orda belki de senede bir defa yaşamayı beklediği sevinci gören insanları alay konusu etmek hangi futbol, hangi hayata benzeyen tarafı futbolun.
bence gerçekten fena halde benzer ama. bu şekilde hırstan gıdım gıdım çürümüş bizim nesilin futbolu da ancak böyle olabilir.
bir fenerli olarak düşüncem, bursasporun da şampiyon olması çirkinleşen, endüstriyelleşen bilmem ne süper liginde bir devrimdir.
karşıt bir başkaldırmadır.
aklıma da pek bir naif futbol kültürünü hayatla özdeşleştiren dar alanda kısa paslaşmalar filmini de getiren maçtır.
darısı futbolu çirkinleştirmeyen ve çirkefleştirmeyen diğer anadolu takımlarının başına.
puan tablosunu dolduramadığım sınav. lanet ettim kendime, lan dedim bu kadar emek verdin yıllarca şampiyonluk hesaplarına. iki soru sordular mum gibi eridin kaldın. aklıma da kpss çıkışı beyin bedava diyip hamallık yapmamayı öğreten abi gelince iyice atarlandım. sözel zaten yetişmedi.
tam eleştri götürecekken bir günde çekildiğini hatırlayıp güzel lan ama dediğim filmdir. kendini gizliden barney stinson zanneden otzbirci gençliğe de şiddetle tavsiye olunur ayrıca.
