her tarafa izmit gölcük karamürsel alt olup her taraf 1999 depreminde yıkılırken bilin bakalım neden tavşancılda tek bir bina bile yıkılmadı. bunu sebebi o zamanın belediye başkanının 2.5 kattan fazla kat çıkılmasına izin vermemekmiş. bunu elli kere söyledik dilimizde tüy bitti. ne kadar gösterişli sağlam görünürse görünsün çok katlı yüksek binalar aşırı yüklere ve ağırlıklara maruz kalır depremden en çok bunlar etkilenir normal binalara göre bunların sağlam kalın çelikten özel birleştirme yöntemleriye ve özel temel teknolojileriyle tamamen çelikten yapılması lazım. betondan bunları yapmak israftır boşu boşuna olmadık bir şeye zorlamaktır. sadece depremde yıkılmaması değil deprem geçirdikten sonra o binanın ayakta görünmesinin de hiç bir anlamı yoktur çünkü o bina aslında çürüktür. az katlı binalar ve böyle bir şehirleşme olmaldır. mütahit zengin etmek ve bundan doğacak hızlı ekonomi için koca türk milletinin kaynakları milli servet berhava ediliyor tabut gibi koca koca tonlarca ağırlıklar içine insanlar ahmakça sokuluyor hem parasını hem canını bile bile kaybedip aynı beyinsiz yanlışları ha bire yapıp yapıp duruyoruz. bütün herkesin uyanması düzgün hafif az katlı binalarda yaşamaya özenmesi bunun kıymetini anlaması lazım. bu 2 yazıyı herkes okuması anlaması lazım.
Türkiye’de 1 metrekarede 1 insan varsa Japonya’da 4 insan var. Alan yetersizliği nedeniyle Japonya’da gökdelenler yapılıyor. Fakat Türkiye’de Konya gibi düz bölgeler mevcutken Ankara, istanbul, izmir gibi şehirlerde dikey mimari seçiliyor. Deprem büyüklüğü olarak Türkiye, Japonya’dan daha şanslı ama depremde ölen kişi sayısına baktığımızda Türkiye, dünyada üçüncü sırada yer alıyor. Bu ölüm oranını utanarak söylüyorum. demiş deprem uzmanı.
bunu da ben diyorum bu kadar ağır beton binalar yapmak ahmaklıktır orospu çocukluğudur. bile bile insan kurban etmektir.
bu ülke insanı bina yapımında çalışan ülke insanı lakayıt. bir işi hakkıyla düzgün yapacak zeka ve idrakte ayrıca ahlakta değil. herkesin tek bildiği fırsatını buldu mu karşısındakini kazıklamak. bu yüzden binalar yapılırken hafif pratik basit ama güçlü kullanışlı tekniklerle yapılaşmayı yaymak ve genele yerleştirmek lazım. bu ülke karmaşık sistemli sabır isteyen şeyleri yapabilecek düzeyde değil. bununla yüzleşmemiz lazım. o kadar katlı binalara üstelik insanların milyonlarca tl parasını heba edip havaya savurarak ölüme gönderiyoruz. resmen insan kurban ediyoruz. türkiyenin problemi insanları para ve ranta en kolay ulaşmanın yolu bu saçma yapı tekniğiyle betonla göz boyayıp yaptığını sanıp bu faciayı göz göre göre çağırmasıdır.
şöyle bir düşünelim insanlar milyonlarca tl çalışıp didinip paraları bu mütahitlere verecek keriz kandırma gibi bu çok katlı binalar yapılacak. insanlar ha bire ölecek ölmesede malı mülkü rezil olacak ama mütahitler hep daha zengin olmaya devam edecek. resmen titan zincirinden daha beter bir durum. bu ülkede niye çok katlı binalar yapılıyor. bu millet rezil sefil olmaya ve bu sayede birilerini çok zengin etmeye mecbur mu.
niye acaba bunu hiç düşünüp sorgulayan var mı. insanlara eşşek yüküyle paralar ödetip bu tonlarca ağırlıkta binalara dolduruyorlar. insanlar sapır sapır ölüyor neymiş inşaat sektörü..
insanları dar bir alanda çok kişiyi oturtmak için Beton ile bu binaları yapmak çok sakat bir bakış açısıdır. bina ne kadar yüksek olursa oluşan yük ve bina eskimesi ve riskler o kadar çok olur. insanları dar bir alanda çok kişi oturacak şekilde heveslendirmeyen teşvik etmeyen az katlı ve geniş alanlara yayılan ve çoğunlukla hafif tek katlı en fazla 2 katlı yapıların olduğu bir yapılaşmayı bu ülkede teşvik etmek tek çözümdür. öteki türlüsü bile bile katliamdır. göz göre göre para için insan kurban etmektir. bu ülke kurallı titiz inşaat yapamaz riskleri azaltmak yerine çok bilinmeyenli değişkenleri arttırmak bu toplum yapısıyla beyhude boşa cabadır. bu ülke insanı titiz sabırlı düzgün kurallı iş yapmaz yapamaz. kültür seviyesi eğitim ahlak seviyesi yetmez malesef. onun için daha az riskli daha az katlı deprem olursa kolay kaldırılacak hafif yapılara geçilmelidir. ayrıca büyük bir milli servet çöp edilmektedir. çok pahalı paralara insanlara büyük paralara ev satıp sonra bir depremde turşusu çıkacak hadii yeniden yıkıp yeniden yap büyük milli serveti harcamak bu ülke insanını sefil etmektir.
yapacaksan çok yüksek katlı binayı çelik yapım teknikleriyle ve çok ileri teknolojik ve bilimsel kurallara uyarak gerçekleştireceksin. türkiyenin geldiği bu durum beton bina yapımına güvenip bütün sermayesini buna yüklemesidir. görünüşte hemen yapılıp gösterişli görünen ama aslında gereksiz pahalı olan bu yöntemle insanları dar alanlarda kalabalık bir şekilde doldurulmasına sebep oluyor. ülke yüz ölçümüne göre bu ülke çok büyüktür. insanların bu kadar dar alanlara doluşması mantık dışıdır ahmaklıktır. doğa ahmaklık kabul etmez ahmaklığı aptallığı siler süpürür. bunun bile bile göz göre göre bu ülke yıllardır yapmaktadır. niye çünkü betona insanı heveslendirip çok katlıyı yapmış gibi görünüyorsun ama onu da kuralına riayet edip yapmıyorsun. bu parayla imkan ile de ilgili değil ülkemiz insanı ahlaksal ve akılsal anlamda çökmüş bitmiş durumda bu işleri yapanların tek derdi para hırsı rant kural bilimsel gerçekler hep göz ardı ediliyor. insanları az katlı hafif yapılarla yapılaşmaya kesin yönlendirilmesi gerekli. istanbul gibi büyük şehirler zaten akıl dışı. bu kadar alanda koca ülkenin neredeyse 3 te biri yığılmamalı. ama küçük şehirlere kasabalara kentlere gidiyorsunuz. dağ taş bomboş dururken küçük alanda bir sürü apartman ve bakın inceleyin yine gelinen yer beton betona izin verince bu oluyor. beton olmasa bu çok katlı yapıları bu uyanıklar yapamaz. bakın betonu çok iyi yapsanız da buralarda büyük depremler olacağı ap açık ortada o binadan kurtulsan bile milli servet yine yıpranma ve büyük zarar ortaya çıkıyor. biz niye koca koca yıkıntıları çöpe atıp ülkenin servet ve birikimlerini çöpe savurup yeniden yeniden bu büyük hatalı yapım teknikleriyle aynı şeyler yapıyoruz bu sorgulanmalı. şehirler çok nufuslu olmamalı insanlar az katlı yatay alanlara yönlendirilmeli tek çözüm budur. betona izin vermenin sonu budur.
kafasının basmıyacağı potansiyelini aşan işlere cahil cesaretiyle girip ülkeyi mahvetme noktasına getiren cühela kafasız din tüccarı zihniyet. güya halkı kandırayım hırsızlıkları ödettirmesinler diye bütün tuşlara aynı anda basıyor. eyt myt allah ne verdiyse tükürdüğü her şeyi yalamarıyla yalayarak hemde.
dünyada bu yolla altın elde etmeye çalışan ve ülke topraklarını bu tür madenciliğe açan hangi ülke varsa başında ya diktatör var ya geri yada borçtan batmış ülkeler. düzgün aklı başında üreten gelişmiş ülkelerde bu tür madencilik yasak. ülkemizde kuşaklardır korunan ata yadigarı topraklar ormanlar su kaynakları bu tür madenciliğe açıldı. ve türlü sahtekarlıklarla hukusuzluklarla kural kanun tanımadan acımazsızca ormanlar kesilerek bu tür madencilik yapılmaya çalışılıyor. buna herkes dur demelidir. eskiden yer altından elle madencilik yapılırken şimdi bu vahşi madencilikle siyanür havuzlarıyla ve her yer delik deşik edilip devasa alanlar talan edilip çoraksızlaştırılarak yer altı suları aşırı şekilde kullanılarak kaynaklar imha ediliyor zehirlenip mahvediliyor. bu ülkeyi bu hale getirmeye kimsenin hakkı yok.
birileri ülkeyi batırmış bitirmiş mum dikmiş. hala beni seçin artık düzelteceğim diyor. başka birileri bu ülkenin düzeni bozuldu sistem kalmadı bunu hep birlikte tutup kaldıralım düzeltelim diyor. birileri hala başkan da başkan adayı kim diyor.
malesef türkiyenin getirildiği nokta bu. insanlığın bütün gelişmiş kazanımlarını havaya savurup güya türkiyeyi iyilik refah diye gelip berbat kötü yolsuzluk hırsızlık eşitsizlik fakirlik dolu bir yer haline getirdiler. hukuk adalet olmadan bu ülke çöker iç savaşa gider birileri benim yaptığım hırsızlıklar ortalara döküldü bunun bedelini ödemeyeyim o zaman bu ülkeyi bitireyim kafası mahvedecek herkes ayağını denk almazsa afrikadan beter olacağız.
onlarda da vatandaş artık evini alamaz duruma doğru gidecekken devlet bunu görüp önlem almış en az 3 sene yabancıya ev satışı yasak. bizde niye böyle bir şey yapılmıyor. resmen milleti batırıp bitirdiler.
Kemal Kılıçdaroğlu, Mansur Yavaş, Ekrem imamoğlu en tepede bunlar altta kimler kimler ne uzmanlar say say bitmez öteki partilerdeki kafaya isimleri daha saymadık bile karşıda kim var? yalama dolama cepçi yankesici tırt. tinerci takımıyla ülkenin geldiği hal ortada memnun musunuz genşler enflasyon çarşı pazar fiyatlar böyle iyi mi kalsın mı??
ceviz varken fındık varken 250-350 bandında üstelik yarısı kabuk fire olan bir yemişe bu paraları vermek enayiliktir salaklıktır müsrifliğin daniskasıdır. yemeyin bulundurmayın. pahalıya satanlar bir yerlerine fitil yaparlar artık.
yalayanlara bu millet sandıkta dersini verecek. devleti laçka yolsuz hırsız her türlü pisliğin döndüğü bir yer haline getirdiler ve bu azgınlığın sonu bakalım ne zaman gelecek.
dev bir rüşvet çarkı bu vatandaşlık işlerinde dönüyor. hiç te yasal ve hukuki olmayan bir şekilde suriyelisi şusu busu neredeyse bedavaya tüm ailesiyle vatandaşlık alıyor. bir rüşvet şebekesi var. seçimlerde de bunlar türkiye hakkında kritik karar verecek. resmen ülkenin çivisi çıkmış.
lan ahmak oğlu ahmak o kuş beyninle apple dediğin dokunmatik telefonun ve ondan önce bin tane patentin gerçek sahibi ve onunla eşşek yüküyle para kazanmış sende o sıfır patentle millete tog masalları. ancak sizin gibi ahmaklar inanır işte.
bu sektörler sadece ülkeyi ve kaynaklarını zenginlere peşkeş çektirir. geri kalan kesimler fakirlik ve alt sınıf cenderesinden çıkamaz. tit ile uğraşan en leş narko terör ile uğraşan hep iç karışıklıklar enflasyon yolsuzlukla uğraşan en berbat leş tinerci ülkelerdir.
bu altın madencileri laf salatası yapıp altın siyanürle aranmıyor diyorlar ya neremizle gülsek bilmiyoruz. biz de biliyoruz siyanürle aranmadığını ama bulduktan sonra çok büyük miktarda toprak alt üst edilip bulunduğu yerdeki fauna ve canlı ekosistemi allak bullak edilip bu toprak içindeki azıcık maden büyük dev siyanür havuzlarında işlenerek maden ayrıştırılıyor. ve oradaki o çevredeki yaşam kalitesi mahvoluyor. ne için bir takım şirketler zengin olacak diye. güzelim yerlerdeki bütün topgrafya coğrafya delik deşik kıyamet günü olmuş gibi bir hale geliyor. ve bunu yapanlar hep kanun kural çevre raporları dinlemeyip bu işlere kalkışıyorlar ve yönetenleri nasıl kafaya almışlarsa kimse bunlara bir şey yapamıyor. herkes duysun Balıkesir Gönen de Kaz dağlarının öteki ucunda yer alan ormanlık alanlarda güzelim doğa harikası Beyoluk Şaroluk köylerinde Altın Madenciler ağaç kesip bu işlere kalkışacaklar sonu iyi gibi görünmüyor. herkes çevreciler duysun ve buna bir önlem alınsın. yeni bir doğa trajedisi yolda.
lan oglum o kadar paran varsa git bir köyde ya da kasabada ev yaptır. ve bu parayı bir ömür ye. bir eve bu kadar para yatırmak ahmaklık oğlu ahmaklıktır.
insanlar dindarlık adı altında aslında maddeye ve paraya tapıyor. bütün en çok dindarlık taslayan kesimler hep para zenginlik özellikle insanları sömürüp kolay para peşinde. tarikatlar hep şirket para servet peşinde. siyasetçiler talan soygun hırsızlık rüşvet peşinde topu evangelist.