her tarafa izmit gölcük karamürsel alt olup her taraf 1999 depreminde yıkılırken bilin bakalım neden tavşancılda tek bir bina bile yıkılmadı. bunu sebebi o zamanın belediye başkanının 2.5 kattan fazla kat çıkılmasına izin vermemekmiş. bunu elli kere söyledik dilimizde tüy bitti. ne kadar gösterişli sağlam görünürse görünsün çok katlı yüksek binalar aşırı yüklere ve ağırlıklara maruz kalır depremden en çok bunlar etkilenir normal binalara göre bunların sağlam kalın çelikten özel birleştirme yöntemleriye ve özel temel teknolojileriyle tamamen çelikten yapılması lazım. betondan bunları yapmak israftır boşu boşuna olmadık bir şeye zorlamaktır. sadece depremde yıkılmaması değil deprem geçirdikten sonra o binanın ayakta görünmesinin de hiç bir anlamı yoktur çünkü o bina aslında çürüktür. az katlı binalar ve böyle bir şehirleşme olmaldır. mütahit zengin etmek ve bundan doğacak hızlı ekonomi için koca türk milletinin kaynakları milli servet berhava ediliyor tabut gibi koca koca tonlarca ağırlıklar içine insanlar ahmakça sokuluyor hem parasını hem canını bile bile kaybedip aynı beyinsiz yanlışları ha bire yapıp yapıp duruyoruz. bütün herkesin uyanması düzgün hafif az katlı binalarda yaşamaya özenmesi bunun kıymetini anlaması lazım. bu 2 yazıyı herkes okuması anlaması lazım.
zaten gelişmiş düzgün ülkelerde insanlara üste para versen bizim bildiğimiz anlamdaki apartmanlarda oturtamazsın. insani değildir. insanlarda yabancılaşma duyarsızlaşma kimliksizleşme türlü sorunlar yaratır. düzgün gelişimini tamamlamış ülkelerde insanların %70 - %80 i banliyolerde az katlı en fazla 3 katlı evlerde oturur geniş alanlara yayılır. merkezde fins vs. aşırı ticari hareketlerin döndüğü yerler için çok katlı binalar çelikten yapılır. bu ülkede beton ve çelik aslında kötü bir sanayi ürününün bu halka dayatılmasından başka bir şey değildir. kalitesiz kimliksiz kötü kentleşme ve buradan hızlı rant ve kamu soygunu yapmak isteyen siyasi zihniyetin en sevdiği ürünler çimento demir ve bu işi yapacak sahtekar mütahitlerdir. türkiyede yıllardır bu bul karayı al parayı oyunu ile halk fakirleştirilip ülke kaynakları yağmalanıp kimliksiz kültürsüz bu soygun ve talana duyarsız fakir insan yığınları yaratılmıştır.
bunu kaç kere yazdık. yüksek katlı bina çelikten yapılır. fakat çok hassas projelendirme ve çok temiz ince işçilik gerektirir hata affetmez. türkiyede inşaat işlerinin bu kadar çabuk ve hızlı olmasının sebebi göz boyayan beton dökümü ve bir sürü detayının kuralına kaidesine uyulmayıp hemen yükselip ortaya çıktığı için insanlar yapılan işi bir şey zanneder oysa saçma sapan hantal aşırı ağır kütük gibi tabutlardır. beton bina paranla rezil olmaktır. eşşekler eşşekliğine doysun. bütün olay sosyolojiktir. türk insanı temiz sabırlı ahlaklı bir işi yapamaz. hep bir kaytarma aklınca kısa yol bulup o işin ahlakını imha eder. onun için bu ülke insanın karmaşık ve içinde çok fazla bilinmez bulunduran işlerde yer aldığı hiç bir şeye güvenmem güvenmiyorum güvenmedim. tek katlı hafif bir yapıda oturuyoruz.
şu inanç sahtekarları din simsarı hırsızlar kamu malı yağmacıları hapse girince biz işte asıl o zaman o tekbiri çekeceğiz. tekbir o zaman anlamlı yerini bulacak.
bu arap özentiliği arap seviciliği artık baydı. ne türklerde böyle bir şey var ne osmanlıda ne cumhuriyetin eski yıllarında. bunlar işid sahtekarlığı suriyeli vs. lerin kendi vahşi çöl kültürü özentilikleri neyine özeniyorlarsa.
ingiliz dölü diye palavradan naralar atıp alttan altta ingilterede tefecilerden borç para almak için türlü taklalar atan hacıhüsrev kafaları parayı bulamayınca yine badeli kıçlarından bu bilmemne kur sistemini uydurdular hayatları yalan dolan.
oglum orası sünnet düğünü alanı mı ne ölüye saygınız var ne diriye. öyle bağırmak ne oluyor. her şeyiniz hayatınız algı palavracılığı. hiçbir yerde görülmemiş şeyleri badeli kıçlarınızdan uyduruyorsunuz.
bu yavşak kansız onun bunun çocuğu inanç simsarları algı yönetimi için yapmıyacakları orospu çocukluğu atmayacakları takla yoktur. yalancının sahtekarın önde gideni bunlar. milletin artık uyanması lazım. uyanıyor zaten ama geç oluyor.
lan nihavend zonta sen dedin diye millet fetocu mu olacak embesil göt kafa. depremde ampul patladı dendi isim de yoktu oysa üstüne niye alındın suçlu hemen üstüne alınırmış.
asıl büyük sorumlu stabil ve sürdürülebilir olamayan olması gereken yere yüksek katlı bina izni verenlerdir. türkiyenin geneline bu demode hantal ağır yapıları ve tek tipçi bir yaşam modelini dayatıyorsan ve bunlar ne hikmetse çimentoculara ve bunların türevlerine yarıyorsa orada bir sorun vardır. türkiyede hafif yapı az katlı yapı teşvik edilmiyor. öyle olduğu zaman rant ve birden büyük para kazanma muslukları kapanıyor çünkü. beton en çok göz boyayan en sorunlu ve aslında en masraflı malzeme aslında. insanlar gereksizce bir sürü yer olmasına rağmen o çok katlı binalara sıkış tıkış yığılmasaydı bu sorunlar böyle karmaşık ve büyük olmayacaktı.
türkiyede taa natoya girişten itibaren ve 12 Eylülle zirveye varmış Rantçı liberal talan eden bir zihniyet ve onun unsurlarıyla adım adım bu günlere gelinmiştir. kürt, karadeniz ve sözde milliyetçi mafya onun çeşitli kirli para ağları ve uyuşturucunun doğudan avrupaya ulaşmasının teminat altına alınması için ülkenin hep böyle topal ördek olarak bırakılması ve ülkenin tam şeffaf hukuk ve demokrasiye ulaşamaması için halkın geri ve anti demokratikliğe alıştırılması için Din motifinin başat unsur olması esas olmuştur. türkiyede siyasetin finansmanı da bu kirli ağın beslemesiyle olduğu için ülkenin ranttan ve spekülasyondan başka hiç bir şeyin olmadığı bir kurak yer hale gelmesi, insanların sorgulama hesap sorma reflekslerini çeşitli sosyal olaylar manüple ederek felç edip pasifize edilmesi, ve bütün bu pis ilişkilerin bir yüzünde olan Şehirler Belediyeler üzerinden rantın bozula bozula bu geldiğimiz sonuçların artık bıçağı kemiğe dayamış olması bugünkü halimiz olmuştur.
hiç alakası yok. deniz kumuyla değil en sağlam betonla bile yapsa biri sürü bileşen kural kaideye uymazsa sistemi baştan disiplinli kurmazsa çok katlı bina yine yıkılmaya mahkumdur. çok katlı bina yapıya zorlayıp karmaşıklığı ve bilinmezi denklemde arttırıp sonra iyi sonuç beklemek ahmaklıktır. çözüm az katlı basit hafif yapıdır. bunun maliyeti düşük, deprem sonrası tekrar yapılması insanları kurtarması çok çok kolaydır. baştan büyük sorunlar yaratıp sora millete niye büyük maliyetler ödetip yine faicaya yol açıyorsunuz.
başka hafif daha teknolojik malzemelerde var. bunu hala anlamayan yıl olmuş 2023 yakında yapay zeka atı alıp üsküdarı geçecek bunu hala idrak edememiş köylü cahil varoş çakalların elinde soyulup istismar edilip kıvranan türkiye.
Banliyö. evet Bütün batıdaki büyük şehirlerin merkezleri çok katlı gökdelen çelik binalarla doludur etrafa da büyük alanlara az katlı banliyöler yayılır. bizim gibi sermayeyi kediye yükleyen çok katlı binalarla her yer dolu değildir. tekrar üzerinde vurgulayarak söylüyorum bunlar büyük şehirler. küçük az nüfuslu şehirler ise en fazla 3 katlı çoğunluğu 2 ve tek katlı yayılmış yapılarla doludur. bizde vurgun talan gibi ben dedemden babamdan kalan arsam bu kadar kat yaparım şöyle yasayı deleyim böyle rüşvet yedireyim. bunu da neyle betonla yapabiliyor. betonu ortadan kaldırın yasaklayın bunu yapamaz. ne yapar az katlı yapmak ve hafif bina yapmak zorunda kalır beton aslında çok hassas ve karışık bir çok malzemenin çok dikkatli ve sistemli yapılmasını ve aslında aşırı israf gerektiren pahalı maliyeti yüksek yapı teknolojisi bu ülke böyle paralarını havaya savuracak zenginlikte bir ülke değil ki. köylerde kasabalarda küçük şehirlerde hiç gerek yok. ama bizde dert barınma değil kolay yoldan zenginleşme para hırsı. insanların kafasına bunları kim soktu bilin bakalım bunun cevabını ben tekbirli selalı hırsızlarda buluyorum.
sağlam binanın ne olduğu hakkında bile fikri olamayan insanlar böyle üfürüyor. beton bina yapmak mı sağlam bina nedir. bir sürü parametre var bunların hepsine riayet edecek akıl ve idrakte düzgün dürüst ahlaklı sistemli bilime riayet eden insan yapımız yok ki bizim. bu ülkenin bu durumuna güvenmediğimiz için tek katlı temeli kalın sağlam bir ahşap evde oturuyoruz. bu ülkede karmaşık sistemli bir işin içerisinde olduğu bir şeyi bu ülke insanının yaptığı ve içinde olduğu hiç bir şeye zerre güvenmiyorum.
Türkiye’de 1 metrekarede 1 insan varsa Japonya’da 4 insan var. Alan yetersizliği nedeniyle Japonya’da gökdelenler yapılıyor. Fakat Türkiye’de Konya gibi düz bölgeler mevcutken Ankara, istanbul, izmir gibi şehirlerde dikey mimari seçiliyor. Deprem büyüklüğü olarak Türkiye, Japonya’dan daha şanslı ama depremde ölen kişi sayısına baktığımızda Türkiye, dünyada üçüncü sırada yer alıyor. Bu ölüm oranını utanarak söylüyorum. demiş deprem uzmanı.
bunu da ben diyorum bu kadar ağır beton binalar yapmak ahmaklıktır orospu çocukluğudur. bile bile insan kurban etmektir.
bu ülke insanı bina yapımında çalışan ülke insanı lakayıt. bir işi hakkıyla düzgün yapacak zeka ve idrakte ayrıca ahlakta değil. herkesin tek bildiği fırsatını buldu mu karşısındakini kazıklamak. bu yüzden binalar yapılırken hafif pratik basit ama güçlü kullanışlı tekniklerle yapılaşmayı yaymak ve genele yerleştirmek lazım. bu ülke karmaşık sistemli sabır isteyen şeyleri yapabilecek düzeyde değil. bununla yüzleşmemiz lazım. o kadar katlı binalara üstelik insanların milyonlarca tl parasını heba edip havaya savurarak ölüme gönderiyoruz. resmen insan kurban ediyoruz. türkiyenin problemi insanları para ve ranta en kolay ulaşmanın yolu bu saçma yapı tekniğiyle betonla göz boyayıp yaptığını sanıp bu faciayı göz göre göre çağırmasıdır.
takmışlar k.k. ya yatıyorlar kalkıyorlar onu sayıklıyorlar. rüyalarına giriyor. hırsızlar koltuğu kaybedince nasıl hesap vereceklerini bildiği için tek dert koltuğu kaptırmamak.
çelik bina dönüşümlüdür eskimez. bina eski olsa bile iyi bakılırsa bilmem kaç yüzyıl kullanılabilir ve ayrıca sökmek istediğinde çeliği söküp eritip çok az kayıpla yine ekonomiye değer olarak döner. beton binalar çatlayıp patlayıp yıkılmasa bile heba olup ülkenin milli servetini havaya savurmaktır. bizim milletçe hastalığımız şeklen bir şeylere özenip onu hakkını vermeden yapmayıp aynı sonucu almak istiyoruz. git bak batıda gelişmiş düzgün ülkelerde nüfusun büyük çoğunluğu Neredeyse %80i az katlı binalarda oturur. çok katlı yerler çok merkezde ve aşırı ticari vs. gibi alanlar içindir ve gökdelen türü çelik binalardır. bizde küçük şehirde kasaba gibi kentlerde çok katlı binanın ne işi var ve bunu niye betondan yapmaya çalışıp onu da kurallarıyla yapamıyorsunuz. daha bunu bile beceremiyorsanız siktirin ananızın amına geri dönün bilader ya.
bu ülkenin çözümü 3 katı geçmeyecek çoğunluğu tek ya da 2 katlı geniş alanlara yayılan bir şehirleşmedir. etrafı bomboş arazilerle dolu küçücük az nüfuslu şehirlerde dar yere çok katlı yoğunlaşma salaklıktır ahmaklıktır eşşekliğin daniskasıdır. çok katlı yapılacaksa da olması gereken gerçekten ileri teknolojik çelik yapılardır. betonla bunu yapmak sonra bunu da düzgün yapmayıp bozmak varoşluktur. köylü çakallığıdır. türkiye köylü çakallara meydanı bırakmış onlar cirit atınca böyle oluyor.
