Türkiye'de çok fazla görülen durum. Ne yazık ki Türkiye halkı özgürlüğün ne olduğunu ve sınırlarını anlayabilmiş değildir. Bu durumu da Türkiye'de varolan radikalliğe bağlıyorum.
Türkiye'de insanlar her ne kadar aksi iddia edilse de hiç bir şekilde karşıt görüş beyan edememektedir. insanımız kendi düşüncesine aykırı olan şeye istediği gibi iftira da atarak eleştirebilme hakkını kendinde bulmakta ama sıra kendi görüşünün eleştirilebilirliğine geldiğinde hiç bir söz söyletmeyip konuyu kilitlemeye odaklanmaktadır.
Bu durum en belirgin olarak laik ve muhafazakar insanlar arasında görülüyor zira her iki taraf da karşı tarafa tahammülsüz ve kendi görüşünü mutlak doğru olarak görüyor. Özellikle de muhafazakar kesim hiç bir eleştiriyi kaldıramamakla beraber karşı tarafa da her türlü iftirayı atabiliyor.
Her zaman vurguladığım gibi Türk halkına öğretilmesi gereken en önemli şey özgür düşüncenin gerekliliğinin yanında "sana ne?" ve "bana ne?" kelimeleridir. Herkes karşı tarafın özgürlük alanını ihlal etmediği sürece istediğini düşünebilmelidir,yapabilmelidir. Tabii ki bunu yasasında fikir suçu olan bir ülkede anlatabilmek namümkün.
Gayet normal bir inkardır. Eğer etnik açıdan inceleyecek olursak Türk ırkı Mongoloid ve caucasoid ırkların özelliklerini içeren bir Altay halkıdır. Kürtler ise doğrudan caucasoid kökenlidir farslar,tacikler,lurlar ve osetler gibi diğer halklarla birlikte irani bir halktır.
Fakat özellikle kavimler göçü ve iran topraklarının uzun süre Türk hakimiyeti altında kalması gibi sebeplerden dolayı Türk ve Kürt halkları uzun bir ortak geçmişe sahiptir,kız alıp vermeler sebebiyle birbirleriyle etnik olarak da oldukça kaynaşmış ırklardır.
Irkların varolması ve saf kalmasının nedeni evrimsel biyolojiye göre coğrafi engellerdir. Örneğin alp dağlarının iki tarafındaki kral kelebek türleri incelenirse bunların arasında fiziksel olarak ciddi farklılıklar görülür çünkü coğrafi engeller onların birbirinden koparak ırklaşmasını sağlamıştır,bu duruma canlılar aleminden daha pek çok örnek verilebilir.
Günümüzde insanlar doğayı kontrol altına almış,coğrafi engelleri kaldırmış ve büyük ölçüde doğal seçilimin insanlar üzerindeki işleyişini durdurmuştur. Bunun sonucunda dünyada artık ırklaşmayı koruyabilecek bir engel kalmamış ve bütün ırklar aşağı yukarı birbiriyle akraba haline gelmiştir. Sırf bu yüzden bile aramızdaki etnik etkileşimler inkar edilemez.
Sonuç olarak Türk,kürt ve Anadolu topraklarında yaşayan bütün etnik kökenler alt kimliktir. Anadolunun bütün etnik kökenlerine sahip insanları Türk ulusu adı altında birleştirilmiştir. Bu durumu Atatürk,medeni bilgiler kitabında "Türkiye cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir" şeklinde açıklamıştır. Dolayısıyla Türk kelimesi sadece bir etnik köken ifade etmez,aynı zamanda bütün Anadolu halkını tek çatı altında toplayan bir üst kimliktir.
Yabancı müzik dinlemek ufkun açılması açısından gereklidir fakat esas olan Türk müziğinin gelişmesi için çabalamak ve özgün bir müzik haline getirmektir. Elbette kastettiğim Türk müziği tarikat ilahileri falan değildir. Gerek orta Asya kopuz ve gırtlak müziğimiz olsun gerek Türk Sanat ve Türk askeri marşlarımız olsun zaten gerçek Türk kültürüdür. Bizim gerçek medeni varlığımız Türk müziğinde yapılacak bir devrimle ortaya çıkacaktır.