bu tür eylemleri nedense hep erkekler belirler. en dindar türbanlı bayanların bile böyle bir derdi yokken nedense erkekler bu sınırı çizmeye çalışırlar, neden böyledir bir türlü anlayamamışımdır
ilk parlamaya başladığı dönemde(2007-2008 civarı) hakkında girilen entrylerde kürt sorunuyla ilgili görüşleri gayet makul bulunan demagog şahıs. o kadar ki o dönemde timaş yayınları kitabını bile basmıştı. sonra ne mi oldu, iktidar ona beklediği ve çok istediği koltuğu vermeyince koltuğu verenlerin yanına geçiverdi.şimdi islamcımsı sözlerle devrimcimsi kürtçü söylemi birleştirmeye çalışıyor.ama o kadar.
kürt sorunu çözülsün gibi bir problemi yok,bu sorunu makul, anlayışlı, kürtler kadar türkleri de düşünen, her iki tarafın da hassasiyet ve kırgınlıklarını dikkate alan birileri çözecek.ama bu kişi kesinlikle bu arkadaş ve zihniyetindeki fırsatçılardan biri olmayacak
Sosyolog, edebiyat eleştirmeni, öykücü. yıllardır selçuk üniversitesinde çalışıyor, öğrencilerine edebiyat sosyolojisi dersini ısrarla veriyor. çevgen ve saklı yara adlı iki öykü kitabı var. iyi sosyolog ve iyi bir insandır
Osmaniyeli şair, denemeci, son zamanlarda öykücü. Bir dönem Ankara'da hececi çevrelerle teması olmuş, sonradan serbest şiirde karar kılmış, oldukça yoğun imgelerle süslü bir şiir dili kurabilmiş bir şair. Çeşitli edebiyat dergileri çıkarı; Su bunlardan en önemlisiydi. Şu sıralar yeniden çıkmaya başlayan Güneysu dergisinin editörlüğünü yapıyor.
ömer lekesiz tarafından yönetiliyor. burada yazanların en önemli özelliği, içlerinden birine bir eleştiri olunca hep beraber eleştiri yapana saldırmaları, ona karşı bir cephe oluşturmaya çalışmaları. ilginç bir psikoloji olsa gerek, çünkü kendileri de edebiyattaki kamplaşmadan şikayet ediyorlar. perhizle lahana turşusu karmakarışık olmuş durumda yani.
Hikayeci. 1971 Maraş doğumlu. Kendi ifadesiyle çirkin olduğu ve kızlar pas vermediği için kitaplarla haşır neşir olmakla geçen çocukluk/ilk gençlik yıllarının sonucu yazar olmak oldu. Sivas'ta Said Türkoğlu ve Mustafa uçurum'la birlikte Martı dergisini çıkardılar. Sonra bir de Yitik Düşler macerası var. Hece Öykü'den Yedi iklim'e belli başlı bir çok dergide öyküleri yayımlandı.
Enteresan bir üslubu vardır. insan olarak da fena birisi değildir. Yalnız kendisinde bir özgüven patlamasıyla karşılaşabilirsiniz. Benden söylemesi. An itibarıyla Batman'da edebiyat öğretmenliği yapıyor.
edebistan.com macerasına değinmek lazım. büyük bir aileden çok aşiret gibiler; içlerinden birine biri bir laf demeye görsün topyekün savaş haline geçiveriyorlar. içlerinden birinin kitabı veya bir dergide yazısı çıktı mı cümbür cemaat duyuru/övgü/yorum seferberliği başlıyor. işin garibi edebiyattaki kutuplaşma ve gruplaşmalardan da rahatsızlar. nasıl ve ne demek oluyorsa?
iş erkeğin donunun rengini görecek raddeye gelmişse fazla zorlamamak gerekir galiba. Anlamsız bir bakıştır. Erkekler kesinlikle bu bakışla yaklaşmazlar meseleye.
lahmacun daha lezzetlidir, hamuru daha incedir, yapımı daha bir ustalık ister. mersin'den diyarbakır'a kadar uzanan hatta yer alan güney illeri dışında lahmacun yememek gerekirken(damak tadı açısından) pide hemen her yerde yenebilir.
Kafiyesiz, vezinsiz şiirleri o ve arkadaşlarının başlattığı düşünülür ama Nazım Hikmet'in Sovyet Rusya'da öğrencilik yıllarında yazdığı şiirler de hem kafiyesiz, hem ölçüsüz, hem de günün şartlarında şekilsizdi.
Henüz gerdek denen hadisenin kıyısından bile geçmeyecek olanların, böyle birşeyi dert etmeleri düşündürücü.
Ayrıca bütün kültürlerde evlilikle ilgili kutsal sayılan, dine atfedilen gelenek ve ritüellerin olduğunu da unutmayalım.
ilk defa Baha Tevfik tarafından dilimize çevrilen, 1898(?)de çevrilmesine rağmen ancak 1908'de yayınlanabilen pozitivist zihniyette bir eser. Yayınlandığı dönemde önemli yankıları olduğu iddia edilir. Yazarın temel tezi maddeyi değiştiren gücün içindeki kuvvet olduğudur. Kainatın bu tanımlanamayan güç tarafından meydana getirildiğine kadar varır. Maddeden bağımsız ama onları yöneten kuvvetler olduğunu söyler. Metafizik anlamda değil tabii, tamamen pozitivist anlamda. Kitapla ilgili iki küçük anekdot: Cemil Meriç, bu kiatbı lise yıllarında okuduğunu ve Marksizm'e geçişinde bu kitabın etkili olduğunu söyler. Ayrıca Said Nursi'nin ilk eserlerinden olan Muhekemat'ın bazı bölümleri bu kitaptaki tezlere cevap niteliğindedir.