günümüz dünyasında erişilmesi imkansız olan. insan olma nitelikleri taşıyan hiç kimsenin mutlu olabileceğine inanmıyorum. birçok kez sevinç ve mutluluğun karıştırıldığını düşünüyorum. şimdi diyebilirsiniz aga sevinç ve mutluluk eş anlamlı değil midir zaten diye. hayır değildir sevinç insanoğlunun duyduğu anlık hazlardır ama mutluluk daha geneldir ve hayat boyu devam etmesi gerek. o yüzden mutluluğun daha kapsamlı bir duygu olduğunu düşünüyorum, sevinç ise geçicidir. bir olaydan dolayı mutlu olamazsın sadece sevinirsin o olaya. zaten dünyanın şu anki düzeninde olan biten tüm kötülükleri düşünürsek eğer ve insansak gerçekten nasıl mutlu olabiliriz ki? ve mutlu olduğumuz anlar bile yoktur, öyle sandığımız anlar aslında sevinç duyduğumuz anlardır. ha nasıl mutlu olabilir peki insan? bu konuda da şunu söyleyebilirim: eğer çevremizde olup biten tüm insanlık dışı eylemleri görmezden gelip insanları umursamazsak mutlu olmayı başarabiliriz ama bu da bencil bir mutluluk olur ve tam anlamıyla benim hayal ettiğim mutluluğu temsil etmiş olmaz. nihayetinde mutluluk kapsar sevinci.
yanlıştır. milletin ne olduğunu bilemem ama kesinlikle yüzde 50'i müslüman değildir. hatta yüzde 20'yi bile geçerse şükretmek lazım. müslümanım demekle müslüman olunmuyor sonuçta.
bana vay be başbakanın bi de metrosu varmış demek dedirten durum. ben de bu adam neden dünyanın en zengin başbakanları arasında diyordum.
bir başbakan halkına hizmet yapmaya mecbur, yapması gereken metro onun mu oluyor şimdi. doğru diyorsunuz aslında onda ülkenin baştan sona ona ait olduğu algısını oluşturan sizlersiniz, adam da haklı bi yerde. bana da verin o gazı ben de burdan himalayalara uçayım yani.
dünya sıralamasında ilk 8deki bayan tenisçilerin katıldığı wta istanbul 2012 final maçı sonrası kupa töreninde bakanların protesto edilmesi olayı.
aile ve sosyal güvenlik bakanını kupa törenindeki dikkatimi çeken konuşması: "sayın serena yı ( bu sırada yuhalandığı için duraksar ve tekrar etme hissi oluşur) sayın serenayı ve şarapova yı kutluyoruz. hepinize sevgilerimizi, saygılarımızı sunuyoruz". ya bi git ya sayın serena ve şarapova ne ya
remember when you were young, you shone like the sun.
shine on you crazy diamond.
now there's a look in your eyes, like black holes in the sky.
shine on you crazy diamond.
you were caught on the crossfire of childhood and stardom,
blown on the steel breeze.
come on you target for faraway laughter,
come on you stranger, you legend, you martyr, and shine!
you reached for the secret too soon, you cried for the moon.
shine on you crazy diamond.
threatened by shadows at night, and exposed in the light.
shine on you crazy diamond.
well you wore out your welcome with random precision,
rode on the steel breeze.
come on you raver, you seer of visions,
come on you painter, you piper, you prisoner, and shine!
yavaş yavaş oligarşik yönetim şekline yaklaşıyor olmamız. bir devletin hizmetlerinden fukaranın da payını alarak kendi zimmetine geçirenlerin gün geçtikçe artıyor olması. bu hizmetler, bir vatandaş için devleti devlet yapan en ileri hizmetler olsa bile vatandaş olma durumu bir vatandaşın bunlardan yararlanamaması için geçerli bir sebep olmakta. bahsettiğim hizmetlerin (güvenlik ve adalet) yani bir devletin sağlaması gereken en temel ihtiyaçlar olan bu elementlerin bir gruba hizmet ediyor olması geçerli birer neden.
sağa, sola, televizyona, gazeteye, internete, insanlara, insanlar arasındaki ilişkilerine-onların hayvanlar hatta bitkiler arasındaki ilişkilerine, insanların taa içlerine bakıp bulamadıklarımdır.
nedenin cevabı cümlenin başında yazılmıştır. nedenlerini çok derinlerde aramamak gerek. bahsi geçen ülkenin herhangi bir kurum veya sistemine bakılınca nedenleri ardı ardına gelecektir. bu ülkede herkes kendi götünün rahatına baktığı sürecede hiçbir bokun değişmeyeceği ortada maalesef.
uzay çağında velinin ulaştığı son noktadır. bunun bi de 1 nisan 2012 ygs sınavı günü öğretmeni arayıp öğretmenden çocuğu için kopya isteyeni de mevcuttur.
aylar öncesinden tamam bu sefer kesin ayrıldık düşüncesinden sonra bi sabahın köründe sizi tekrar salya sümük edecek olan mesajda yazılı cümlelerdir. pek dikkate alınmaması gerekir zaten durum mutlu sonla bitmeyecektir o yüzden never mind and slap the donkey.
bir başkasının zorlamasına rağmen ırkını, soyunu inkar etmeyen kişidr. kimliğinde islam yazmasına rağmen ateistim diyen kişiyle aynıdır. bu ülkedeki özgürlük meydanında bulunan şu çoook büyük olan çeşmeden bir yudum içebilmiş ve kürdüm diyebiliyordur.
bir kurum içindeki çalışanın her kademe ilerleyişinde yaptığı işin, üzerine düşen görevlere zıt olarak icraatlarının azalması durumudur. aslında her üst kademede yapılan iş azalarak rütbe alma gibi bir paradoksta var. ayrıca bu ülke uganda cumhuriyetidir herhalde yoksa olur mu bizde öyle şeyler.
örnek olarak;
öğretmen-müdür yardımcısı-müdür-milli eğitim müdürü