tiyatro ve sinema gibi etkinlikler için harika bir hava. hatta öncesinde güzel bir sıcak çikolatayla kendinizi ödüllendirebilirsiniz. kış mevsimi ankara'da bambaşka oluyor. büyük keyif.
baya bir araştırdım bu iki türü kıyaslayan herhangi bir başlığa rastlamadım. o halde bismillah diyorum.
efenim öncelikle klasik müziğin düzenli ve kurallara bağlı bir şekilde bestelendiğini (son yüzyılda bu kuralların altüst olduğunu da hatırlatayım tabi) cazın ise karmaşık melodilerin müziği olduğunu belirtmemiz gerek.
Viski yudumlayıp işsizlik hakkında yazan Türkiye topraklarındaki ilk ve tek kişi olabilirim. Evet sıkıcı. Endişeli. Belirsizliğin yarattığı korkularla dolu geçen günler. Aşksız, sekssiz. Yararsız günler geçiriyorum. iyi yanlarım da var. Spor yapıyorum. …… düşündüm de sadece spor yapıyorum ve kendime tek yararım bu.
iyi yazabilmenin şartı var mı acaba? Çok okumak iyi yazabilmenin şartıysa, çok okuyamamak bana yazı yazamamam için verilmiş bir ceza olabilir mi?
iyi yazmak amacında değilim. iyi hayaller kurabilmek istiyorum. Yazı yazabilmek estetiği konuşturmak demek. Hayaller kurabilmek ise yaratıcılığı konuşturmaktır ve en çok bu özelliği istiyorum. iyi ve güzel, mis kokulu hayaller istiyorum. Hatıralar da istiyorum. Hatıraları mis kokulu süzgeçlerden geçirip damıtıp yazıya çevirmek istiyorum.
işsizlik sonucu yapamadıklarımı sayayım. Seks. Aşk yaşantısı. Gezi. Sanat etkinliklerine yoğun katılım. Bunlardan daha önemlileri yok. işsizlik bana sıkıntı veriyor. Hayattan keyif alamıyorum.
Bu yazıyı kime yazıyorum ben? Kendime okuyacağım. Bu da yalnızlığın bir çeşidi işte. işsizim.
şu anki ruh halim bu duruma olumlu cevaplar veriyor, ruh halim bebop seslerini duydukça yalnızlığı tercih ediyor zaten. o halde ruh halim konuşsun, huzur ve melankoli hakim ona şu sıra. edward hopper tablosundaki tren garında kahve içen özgüvenli kadınlar gibiyim. dokunsan haykıracak gibiyim. yalnızlığı kabullenmek diye ölümcül bir günah var, galiba o günahı işledim feci şekilde.
her neyse, bu monologlarda fena halde saçmalarım, misal; şimdi evimi tasvirlemeye kalkışcam; şu an bulunduğum mekanın dizaynını sizlerin de bilmesini istemek uğruna kelimelerle boğuşacağım. renk renk yanıp sönen yılbaşı ağacının üzerindeki ışıklardan bahsedip evin karanlık salonunu sadece balkon ışığıyla aydınlatınca caz melodileriyle karışan loş ışığın yarattığı atmosferi ancak burada yaşamak gerek olduğunu söylemekle yetinip susacağım. yazı yazma konusunda istekli fakat yeteneksiz bir gencim. bu arada hala bir gencim. bu güzel.
ne diyorduk. caz diyorduk, edward hopper diyorduk..
gereksiz konuları açmışım. ders çalışmam gerek. beni bunlar kurtarmayacak.
şimdi gidiyorum. bir amaç uğruna yola çıktığında yalnızlık hissetmiyorsun, biliyor musun? bilmiyorsun. çünkü hiç yalnız olmadın. ya da yalnız oldun. fakat hiç yalnızlığı sorgulamadın.
ben gidiyorum.
çok yanlış bir politika izliyorlar. entryleri önemli önemsiz sebeplerle hiç durmadan siliyorlar. bunun sonucunda daha fazla niteliksiz giriler ortaya çıkıyor.
alkollüyüm kelimesinin içine sığmadığı tam bir özgürlük kokan, mutluluk kokan, kendini bırakmış insanın söyleyebileceği söz. yapmak zorunda olduğu iş yok amk. negzel lan. of lan.