masumiyetin, bozulmamışlığın timsali olan köylü milletinin o güzelim kızlarında varolan ve karşısındaki kişiyi dut yemiş bülbüle döndüren özellik.
hadi herkes itiraf etsin. hangi biriniz, dere kenarında bacakları açık bir şekilde çamaşır yıkayan köylü kızına, fantazilerinizde yer vermediniz? o masumiyet timsali ile çatır çatır sevişmek hepinizin aklından geçti değil mi?
boşuna dememişler, köylü milletin efendisidir diye.
bir koyup, üç almanın en iyi tarifi. ben demiyorum, en yakın arkadaşım recai diyor. swingingin olayına merak sarmış benim yüce kardeşim ve bir koyup, turfanda popo, göğüs, kalça almanın en sağlam yolunun brad pitt'ten geçeceğini farketmiş. allah yolunu açık etsin.
hee bir gerçek var, ondaki kadın sizde olsa, bırakın brad'i, cemil ipekçi'yle bile eş değiştirmeyi düşünürsünüz, o derece.
sanata ve sanatçıya her daim saygı duyan kişinin, sanatçıyı büründüğü fiktif kişilikten, ruhunu tahakküm altına almış girift duygulardan kurtarmak amacıyla seçtiği yol.
üretim sancısının ancak böyle önüne geçebiliriz a dostlar ya da klişe olmuş bu söz öbeğini alt etmenin tek yolu budur. nedir lan üretim sancısı?
adam gibi desene, ben bir bok yapamıyorum, sadece böyle çamura yatarımm. böyle konuş, canımızı iste bizden. sevmeyiz klişeleri...
- denize türk kızı mı düşse kurtarsın rakun mu?
+ ehh zor soru lan, şimdi bu türk kızı çok konuşur offf.
- e hadi cevap ver, ikisi de boğulacak mına koyayim.
+ biraz zaman lütfen.
- çabuk ol kardeşim, adam gibi cevap ver.
+ karar veriyorum rakun, biraz makyaj yapsan bu hayvana, bu kızlardan daha güzel olur. hem dırdırı da yok.
ergenliğe adım atmış yurdum gençlerinin ilk deneyimlerinin içine edilmesi gibi sonuçlar doğuran gerçeklerden sadece biri.
''yatağa uzanmış, gazete okuyordu. yaptığı sadece buydu.'' en yakın dostum olan recai'nin yürek burkan sözlerinin başlangıcı, devamında sadece deli bir şekilde ağlıyordu recai. 12,5 yaşında ergenliğe adım atan iki gençtik ve benim en büyük şansım, 18 yaşındaki sevgilimdi.
hem güzellik, hem de bilgi ve görgü bakımından iki milletin kızları masaya yatırılıp incelendiğinde, hemen ortaya çıkan durum.
hadi biriniz aksini iddia edin, yemez değil mi? şimdi türk kızlarımız kalkıp kendilerini savunacaklar, haklarıdır ama göz var, nizam var be kardeşim. güneş balçıkla sıvanmaz, bizim kızlarımız herne kadar ortalama kız standartının çok az üstünde olsada, bir rus kızı ile yarışacak düzeyde değildir.
sahip olduğu dünya görüşüne ters düşmemek ve yoldaşlarını yanıltmamak için bu yolu seçen, can feda gençtir.
o'nu, ilk defa bu şekilde; üniversitede kimsenin ayak basmadığı, izbe, rutubet kokan, bodrum katının en ücra köşesinde rastlamıştım. yerde olmasından mütevellit, sadece kıçını gördüğüm için, birşeyini kaybetmiş de onu arıyor hissiyatına kapılmıştım ama tabi yanlış düşünüyordum. allahu ekber sesi ile irkildim, kanım çekildi. namaz kılıyordu devrim.
ürkek bir ceylan nasıl son nefesini verirken, dişleri boğazına geçmiş olan aslana bakış atar, işte bende o namazını bitirdiği an öyle bir bakışla kalakalmıştım.
sohbet ettik biraz... yalvaran gözlerle, olan biteni kimseye anlatmamı ve herşeyi unutmamı istiyordu.
anlatmadım kimseye.
cuma namazlarında, şehrin en varoş kesimlerindeki camileri seçtik. arkadaşları öğrenmemeli ve dışlamamalıydı o'nu.
trafik canavarına karşı alınması gereken önlemlerden en can alıcısı. ağzı kapanan canavar, sizi kılla, tüyle, yünle rahatsız edemeyeceğinden dolayı içinizde sıkıntı olmaz. hadi hayırlı yolculuklar...
tanım : kirli sakalın solcu kızlarda karizmatik durması, onları daha bir hoş ve alımlı göstermesi.
tanıma ve tanışma fırsatı bulduğum, sol düşünceye sahip hanımkızlarımızın bir çoğunda sakal vardı arkadaş. hani sanırsınız sakalı olan kızlar için sol bir liman olmuş da, hepsi bu limana sığınmış.
ama hepsi dediğim gibi çok karizmatik, daha bir erkeksi. her an kafa göz adama girecek gibi olan o haleti ruhiyeleri, tarak vurulan o sakalları yok mu, dostlar başına. evlerden uzak, amin...
seks sonrası belini inciten erkeklerin istatistikleri gözönüne getirildiği zaman, isviçreli bilim adamlarının şapkalarını bir kenara koyup, hep bir ağızdan, tek yumruk olmuş bir şekilde onaylayacağı iddia.
biraz önce emesende kız arkadaşımla çetleşirken bir sanal seks olayına girelim dedim, maksat zaman geçsin, muhabbet olsun.
başladık yar ile ayıp konularda kürek sallamaya. dedim; ''girdik yatağa hadi başla'' ne dese beğenirsiniz ''ilk başta sen soyun lütfenn'' ebenin ki diye karşılık verdim ve devam ettim; lan zaten çıplağız mal.
afallar gibi oldu ama zaten bu onun genetiğinde vardı. ee hadi boş durma, boş duranı allah sevmez gibi sözlerle onu motive etmeye çalıştım. yok arkadaş olmuyordu, olmuyordu anasını satayım.
sanal seks olayına bile ışığı kapatalım formatında yaklaşan sevgiliyi canlı, kanlı bir şekilde yatakta düşünemiyorum. erkuttt öpme oramdan gıdıklanıyorum
ak parti hükümetinin iş başına geldiği günden itibaren soluk almadan, çizgisinden sapmadan gerçekleştirdiği icraatleri sayesinde bugün kıraathanedeki kasketli amcanın bile, leptopunu bir kenara koyup katılacağı önerme.
az önce kız arkadaşımla emesende çetleşirken, bir an mazi geldi aklıma. o kasvetli, rutubet kokan internet kafeler gözümde canlandı, hani iki bacak görmek için, kafe sahibini kesip, nefesnefese.com'u aportta bıraktığımız mekanlar.
şimdi evlerimizden kıçımızı koyup, o tube senin bu tube benim modunda safari yapıyorsak bu ak parti hükümetinin başarısıdır ve kimse bunu inkar edemez.
erkek için şan ve şerefe dolu bir sayfanın habercisi olduğunu belirten yatak hali. doğrusu o modelller içerde büyük hissediliyormuş, arkadaşların yalancısıyım.
edit : yerim seni sevgili, şirin şey seni. nasıl da mutlu ediyor partnerini, alkışlar onun için gelsin.
hayata isyan modundan hiç çıkamamış gotik sevgiliyi, hayatın gerçekleri ve iskender kebabın baş döndüren mistik havasıyla tanıştırmak için acilen yerine getirilmesi gereken eylem. sevaba girersiniz o derece.
bakın ben kendi gotik sevgilimi götürdüm kebapçıya, ilk başta kız arkadaşım mırın kırın yaptı, ''beni buralara mı layık görüyorsun?'' tarzında nutuklar attı, taa ki önüne gelen karışık kebabın kokusunu hissedinceye kadar. o gün bu gündür, giydi fistanını, çiğköfte konusunda destanlar yazıyor. sistemin çarklarını bıraktı artık, en büyük gailesi tavana yapışmayan çiğköfte oldu. kader....
kamusal alanı delmek için elinden geleni ardına koymayan kızdır. heryeri zapt etti bu kızlar, başlarına taktıkları örtüye, bir süs objesi sıfatını yükleyen bu zatlar yüzüne çoluğu çocuğu dışarı çıkamaz olduk.
herşeyin bir adabı vardır, başını örtüyorsan kızım, kıçını da örteceksin ya da o örtüyü hiç takmayacaksın. hee birde o desti izdivaç tarzı programlara gidip, rep yapma, göbek atma. görüntü kirliliğine bir son ama değil mi?
işe girdiği ilk birkaç haftalık zaman dilimi içerisinde, nefes alan herşeye sarkıntılık ve taciz etme melekesi bulunan -rakun olayı malum- mesai arkadaşları tarafından, mesai bitiminde fotokopi makinasına döndürülmüş bir şekilde hayalleri süsleyen hanım kızımızın, işyerindeki vasfı.
arkadaş işe yeni giren kıza kur yapmayan bir erkek var mıdır, hadi söyleyin bana. hangi birinizin kafasını kurcalamıyor iş bitiminde bu yeni seks arkadaşı olmaya aday hanımla, bir akşam yemeği ve sonrasında kızımızın evinde içilen nescafe üçü bir arada ve en nihayetinde çatır çatır seks. hergeleler sizi.
aralarında kovalent, iyonik, her türlü bağın olduğu iki kavram. satamadığı ağacı kesen kapitalizm ve temsilcileri için mutlu bir gün daha gelip çattı. sevgililer günü...
sevgisini bir güne sığdırıp, sağa sola hava atmak, artistlik yapmak için bu günü kollayan çakal sevgililer, kapitalist dinazorların kucağında sevinç naraları atmakta.
yedikleri her kazığın arkasından, mutlu bir gülücük, mesut bir aile tablosu oluşturan yurdumun güzel insanları; mübarek günlerde kapınızı çalan çocuklara bir şekeri çok görürken, götünüzü satsanız ödemeyemeyeceğiniz pırlatanlara kredi kartlarınızın, puanları dahil, tüm limitini akıtırken bir an duraklayıp, ''ben ne yapıyorum mına koyum?' demiyor musunuz lan hiç.
sizden pırlanta yüzük bekleyen, o sele götlü kıza, allah'a sığınıp bir osmanlı tokadı çakmak hiç mi içinizden geçmiyor? yazıktır, günahtır lan.
sevgilinize akıttığınız paraları, gazze'ye yollayıp, biraz sevap kazanın .mına koyum. fiktik kişiliklerinizin içinden pis kokular gelmekte, arının biraz, turfandalar sizi...
içindeki isyan duygusunu kelimelere dökmüş vatan evladının, popüler kültürle olan mücadelesinde kendine bir hedef belirleyip, bu hedef üzerinden marjinal söylemlerde bulunması.
uzun bir zaman geçti aradan, çok kişi ile ayrı kaldım, vatan, sıla, ana, baba, fenerbahçe özlemi çektim. hüzün benim için farklı manalara bürünmüş ve her yalnız kalışımda pis pis sırıtır hale gelmişti.
iran'daydım bu zaman zarfı içerisinde, muta nikahını tattım, gözlemler yaptım. ve gördüm ki ''hacı, kara çarşaftan hiçbir şey olmuyor''
hee ''muta nihahı nasıl derseniz?'' güzel derim, hoş derim ama tavsiye etmem.
park ve bahçeleri mesken tutmuş, vatan bellemiş amcalar tarafından, hararetli tartışmaların ortasında, yeni yetmeler işaret edilerek söylenen söz öbeği.
