Mr. President' tan 1996 çıkışlı Coco jambo şarkısının söz öbeğidir. Çok eğlenceli gençliğimin şarkısıdır. Bu şarkıyla çok kıza yürünmüştür diskolarda. o zamanlar disko vardı peheey.
anal seksi verimli kılacak ipuçlarıdır.
püf1- anal seks için popodan şırınga, alternatif maliyet, diyarbakır bingöl karayolunu kesmişler tali yoldan gidelim gibi tabirler kullanıp olayı şirinleştirin. bu hem anın gerginliğini alır hem de kredi sağlar. yok ben beceremiyorum şaka yapmayı diyorsan, bari anal de amk gotten falan deme de yeter ki.
püf2- anal birleşme vajinal birleşme kadar rahat olmaz. biraz yolunu yapmanız gerekir. haa anlamadım diyorsan eğer, sondaj şart yine anlamadıysan siktir git elini sik. şimdi, bu iş biraz karışık. tırnaksız bir parmak olabilir ilkler için idare eder yani ama bu da acıtır kızın canını. bir de eline bok mok gelir. bi de elinde bok kokusu oluyo ööööğğğh. tavsiyem profesyonellere başvurmanızdır bu iş için üretilmiş ürünler var sex shoplarda. o da olmadı yok mu oklava falan saplayın amk.
püf3- anal pozisyonu doggye benzer ama değildir. popo daha dik ve açık durmalı bunun için belini çok eğmeli buda 2. dakika da kırcan mı belimi çeksene zikini triplerine yol açar. onun rahat ettiği pozisyonda da teriyer köpeğin sivas kangalı şeyetmeye çalışması gibi kısa kalıyorsun. en verimli anal pozisyonu hanımefendinin kasık bölgesine üst üste 2 yastık koyarak yüz üstü uzatın. böylece handsfree özelliği açılmış olur. yani domalmadaki gibi ellerden destek almaya gerek kalmaz. boş elleriyle kanatları tutturun ahanda tünelin sonundaki ışık. koştur şimdi ışığa doğru. tom raider gibi geç delhizlerden.
püf4- anal da bas çek önemlidir. uzun süre orada kalmak akıl karı değil yavrucak boğulmasın sıcaktan. içeri koyduktan sonra git gel mesafesi de helal yol kadar rahat ve uzun değil. arada bir debriyaj basmak gerekir ki motor boğulmasın.
püf5- anal sekse dair buraya kadar okudaysan sen azmışsın arkadaş. göt ne ki taşı bile delersin. benim tavsiyem 100' er gram iki adet dana bonfile alın. iyice dövdürün kasaba inceltsin iyice. sonra 15 dakika yağda yatırın. ardından üst üste koyun ve arasına batırın. alın size tam kafiye.
ilkler benden mesela. * Hani böyle bi yerden atlayınca falan ta* şakların kamaşıyo gibi oluyo ya hani çiçekler kuşlar börtü böcek beliriyo bi an var harbiden böyle bişe.
* sabah uyanında çakıp çakıp duruyo ya sabah sabah bi gün ters tarafıma gelicek yumrukluycam bi gün de kıyamıyom biliyonmu.
new york times best seller olmuş komplo romanının yazarı.
fatmagülün suçu ne senaristlerine benzer bir kalemi var. 500 sayfalık kitap sizi hemen olayların ve maceranın içine çekmesi yönüyle başarılı fakat 350 sayfa boyunca gıy gıy aynı şeyleri anlatıyo yeter artık kitabın başındaki gibi olaylar olsun koşuşturma olsun istiyorsunuz ama 470 sayfa lafı dolandırıyo sonrada siz hala savaş çıksın diye beklerken 1 sayfada hevesinizin içine edip sonunu nasıl bağlayamadığını anlayabiliyorsunuz.
2015, 1915te gerçekleştiği iddaa edilen sözde ermeni soykırımının 100. yılı için ermeniler özellikle son 20 yıldır ciddi bir gayret içindeler. Soykırımı tanıtma amacı dahilinde artık yalnızca diaspora değil ermeni yazarlar, düşünürler, başka ülkelerde yaşayan ermeni asıllı sermayeciler, devlet ve din adamları ve en kötüsü halk ermeni soykırımı iddaalarının tanınması amacıyla var güçleriyle çalışıyorlar.
Peki biz neler yapıyoruz?
- soykırım üzerine 25 yıldır aynı tutum içerisinde siktir çeken bir ifade tarzıyla; " soykırım yoktur, gelin arşivlere bakalım, tarihçiler konuşsun" diye viyaklıyoruz,
- soykırım meselesini yalnızca gündeme geldiğinde, milli tehdit unsuru oluşturduğunda ve yıl dönümlerinde hatırlıyor 2-3 gün kanallarımızda haber yapıp 1-2 kıçı kırık tartışma programı hazırlayıp bi kaç üstdüzey devlet adamının mırıldanmalarını izliyoruz,
- 25 yıldır bu konuda tarihi araştırma yapmadan her seferinde aynı belgeleri çıkarıp haklılığımızı kanıtlamaya çalışıyoruz.
Ama artık yetmiyor!
ingilizce olarak vikipedide konu arandığında şu ifadeyi göreceksiniz" avrupa tarafından kabul edilen ermeni kırımı(katliamı)" . Bu şu demek; sözde 100. yıllarında avrupada bu olayı yasal düzeyde tanıyacak ülkeler şu anki gibi 2-3 falan olmayacak. Orta, batı ve kuzey avrupa bunu 100. yılda kabul etmenin sözlerini yıllar önce verdiler.
Ruslar, 100. yılda bu konuyla ilgili belgeleri çıkarmayı kabul ettiler.
En kötüsü ABD- tabi o zamana kadar bize çok ihtiyaçları olacak bir durum olmadığı takdirde- eyalet yasalarında kabul edileceğinin sözünü verdiler.
Bu milli bir davadır. Onlar için ne kadar atalarının öcünü alma davasıysa bizim için de o kadar atalarımızı aklama davası olmalıdır. Ama yalnızca olmalıdır diyebiliyoruz çünkü onlar bu iş için resmi-gayriresmi dini boyutta, istihbarat ve özel güçler olarak ve devlet adamlarıyla yılda sayısız görüşme yapıyorlar. Ermeni sermayecileri ülkeye ve diasporaya bu iş için yılda 1 milyar dolardan fazla para yatırıyorlar. Yılda 100-120 milyon dolarlık kitap basıyolar, film çekiyorlar. Daha var oğlu var.
Biz ise yalnızca sayıyoruz. Sonunu bekleyen kurbanlık gibi bekliyoruz. Kendi kıçının derdine düşmüş başbakan cumhurbaşkanı ve daha nice devlet adamı umurlarında değil. Gemicik almak için bu vatanı harcıyolar. 2015te bu konuyu girip içini dökmek isteyen, bişeyler anlatmak isteyen, bunu görüp adam daha 2011den nasıl bir boka batıcağımızın kokularını alıyomuş diyen olmaz umarım. Uyuyoruz!
borç alıp vermesi beklenirken sanki hiç öyle bişe olmamış ayağına yatan lafta arkadaştır.
borç veren- kanka bende bu aralar bi unutkanlık var.
borç alan- ne alaka lan?
bv- ne biliyim kanka çok sıkıntı bir durum söyliyim dedim.
ba- balık ye balık. bak bana ben yiyorum herşeyi hatırlarım hiç unutmam.
bv- harbi hatırlıyomusun?
ba- hatırlarım tabi lan her şeyi çok net hatırlarım.
bv- borcunu versene lan o zaman amcık aazlı. illa söylememiz mi lazım!
ba- ne he?
bv- yaa ibnelik öyle değil böyle yapılır. ver lan parayı.
brezilya liginde oynadıkları maçta 15. dakikada pele hakemle tartışmasıyla kırmızı kart görüp oyundan atıldı. pelenin atılmasına seyirciler isyan edince seyircilerin olayları büyütmesinden korkan polisler hakemle konuştular baskılara dayanamayan hakem, Pele'nin oyuna girmesine ses çıkaramadı. maç pele sahadayken tamamlandı. 1969
minibüste kestğin kızı takıntı haline gelmesiyle durağı kaçırmaktır. allahım aşık oluyorum galiba derken;
kızın: pavyonun önünde indirseneee diye bağırmasıyla uyanılan rüyadır.
kışın geldiğini kadınların çizmelerinden farkettiğinde vereceğin tepki cümlesidir.
asıl tehlikeli olan kış mevsimi değil kadınların deri çizmeleri. ayakkabı sektörü çizmelerin boylarını bize farkettirmeden uzatıyor. önceleri herşey yolundaydı. çizmelerin makul uzunlukta olduğu mutlu mesut bir yaşantımız vardı. fakat sonra ne oldu bilmiyorum, bir şeyler oldu. tam olarak çözemediğim esrarengiz bir takım olaylar vuku buldu. diz kapağının altında normal boydaki çizmeler yavaşça uzamaya başladı. ilk önce diz kapaklarına çıktı. baktılarki ses yok daha da yukarıya uzamaya başladı. ta ki tüm bacağı sarana kadar. aklınızca tarz yapıyosunuz ama hanımlar anlayın artık o çizmelerle seksi falan değilsiniz kanalizasyon giderini açmaya gider gibi duruyorsunuz. ya çıkarın o çizmeleri özgürlüğünüze kavuşun, ya da getirin keselim makul ölçülerde gönlünüz olsun.
özgürlüğün özgür konuşmanın giriş cümlesidir.
hatırla tam bişe söyleyeceksin dilinin ucunda ama sanki bişey çıkar bi köşeden durdurur seni, kısar sesini. ağız dolusu küfür ediceksin çok sinirlisin otokontrol mekanizman devreye girer havası kaçan balon gibi sönersin. tam kadının birine onu çok sevdiğini, onunla her karşılaştığında çişin geliyo gibi olduğunu, her dokunduğunda tenine içinin eridiğini, o her güldüğünde seninde gülümsediğini söyleyeceksin ama beceremezsin. beğenmiyorsan kıçına sok ama bence otokontrolü yıkan, ağzımızı açan, kaygısızca, fütursuzca bizi konuşturan giriş cümlesidir bu.
- Geçen hani paketimden sigara çaldında sen mi aldın la dediğimde hayır demiştin ya, sana bişey diyimmi; içtiğin her fırt ın dumanı kıçından çıksın!
+ Salı günkü halı saha maçında bana neden pas atmıyon lan ibne demiştin ya, sana bişey diyimmi; çünkü çok kötü oynuyosun, öküz gibisin göbeğinden ayağındaki topu görmüyosun, koşmuyosun hatta koca götünden dolayı yürüyemiyosun öl geber turşu fıçısı!
rekabet olan her yerde başarılılar vardır. yarışma kaliteyide artırır. ne kadar ekmek o kadar köfte mantığı. en çok amerikan fast food restoranlarında çalışanlar sürekli kompetisyon içindedir.