türkiyedeki bıyıklı kızları kategorize edersek doğru olabilecek durum. hayır 25 senedir ankaradayım, ben öyle ahım şahım bir kız görmedim. tabi sevgililerimiz, aşklarımız oldu, ama içlerinden en güzellerini seçmeye çalıştık (aslında bize bakana koştuk evet).
mutlaka güzel aplalarımız vardır, şimdi onlar da üzerlerine alınıp gücenmesinler. ama mesela kot-badi-alttan çıtçıtlı badi üçlemesinin en güzel çeşitlerini görebilirsiniz ankarada. uzun, açık bırakılmış saçlar, kıllı kollar, ve yakından bakıldığında ufak ufak gözüken isyankar bıyıklar. mmmmm, canım çekti lan. olsada yesek.
uzun lafın kısası, türkiyenin apaçi abla kontenjanının baya büyük bir kısmını dolduruyor ankara kızları. güzel olabilirler doğru, ama biraz daha bakım lüfen!
ergen serzenişi. oluyo tabi böyle 10-15 yaşları arasında. ama sonra geçiyo tabiki yavaş yavaş. bazı şeylere çok sinirlenebiliyorlar bu dönemlerde. misal mi? ahanda burda:
"off çok sinir oldum yeaaa" diye sinirleniyo çeviriyi yapan insan. sakin ol şampiyon, daha yolun başındasın. tamam dünyan bu çeviriden oluşuyodur belki diyor sonra insan kendi kendine.
misal ben "lan böyle başlık mı açılır. sözlüğü ne hale getirmişsiniz amk." diye yazdım guugl transleyte, nasıl çevirirse beğenirsiniz, çeviriye bakın:
yok yahu, yanlışsın arkadaşım! başka bir yerden geliyodur o koku! hem sen içeri girdin baktınmı? pembe sim'li falandır, böyle kokulu silgiler gibi falandır kızların ki halbukisi! cıks cıks cıkss, bi bakıverseydin de öyle yazsaydın yau!
vay salak! ulan insan bakıştığı kızla konuşmaz mı?? acaba direkt konuşmaya girsem sonraki aşamada neler yapabilirim aklıma o takıldı şimdi o vakit. düşünüyorumda, vuhuuuu!
türkiyede halen futbolmuş, takımmış, doğrulukmuş, dürüstlükmüş...vs. gibi olmayan kavramların kaldığına inananların düşündüğü şey. ha bir de açız amk! onu unutmayalım tabi.
hatta çok iyi yapmışlar, ea çıksa "oyunu türkiyede piyasaya sürmüyoruz lan" dese şaşırmazdım.
iki norveçli turistin, Anıtkabir defterine hakaret içeren sözler yazmalarından dolayı, Kanal T haber spikeri tarafından canlı yayında nitelendirildikleri sıfat.
"Kanal T" haber spikeri. "iki norveçli turistin Anıtkabir defterine hakaret içeren sözler yazması" haberini anlatırken çileden çıkmış ve turistleri canlı yayında "yaratık" ve "norveç öküzü" olarak tanımlamıştır. Kapanışta da bombayı patlatmıştır.*
24 ocak 1993'te, yine böyle bir pazar sabahında, şerefsizler tarafından katledilen, türk-gazetecilik tarihinin en önemli isimlerinden birisidir. türkiye'yi gerçekten seven, ve gerçekten tam bağımsız bir türkiye isteyen; düşündüklerini, hiç kimseden korkmadan, çekinmeden, bizlerle paylaşmış ve bizlere ışık olmuş büyük bir şahsiyettir. ve bu uğurda da canını vermiştir. kendisini büyük saygı ve sevgiyle anıyoruz. Vurulduk, unutmadık, unutmayacağız.
toshiba'nın akıllara zarar garanti kampanyası. adamlar 31 ocağa kadar alınan laptoplara, memnuniyet, hırsızlık, her türlü hasar ve oha diyeceğimiz işsizlik garantisi vermişler. mesela laptopu aldık, daha sonra işten çıkarıldık, 3 ay işsiz gezdiysek, garanti devreye giriyor ve laptopun parasını iade ediyorlar, artı laptopta bizde kalıyor.**
ne olduğunu bilmediğim için kendimi cahil hissetmeme neden olan, o kadar entry'nin içinde de bir tane bkz:ugg verilmemiş olmasına şaşırdığım, tabi hemen bakarak kültürüme kültür kattığım "ugg" denen ayakkabımsı şeyi giyerek kolbastı oynamaya kalkan türbanlı kız arkadaşımız.
ayarı kendi kendine vermiştir. sanatı, hem para amacı gütmeden yaptığını söyleyip arkasından da aç sanatçı edebiyatı yapmıştır. hepimizi duygusal bir baskı altına sokmuştur. yarın telefonumu satıp aylin aslım'ın kendi imkanlarıyla! stüdyolarda yaptığı albümünü alacağımdır.
bugün muayyen gününde olduğunu düşündüğüm şarkıcı. önce yeşim salkım sonra da sözlük yazarlarına arka arkaya çıkışlarını ağzımız açık izledik. tamam sözlük yazarları saçmalamış, iki kelimeyi bir araya getirememiş olabilir, ama kendisi de iyice acitasyon yapmıştır. arti, sevdiği sanatçının albümünü alan zaten alır. eğer albümün satmıyorsa, aç geziyorsan demek ki o kadar çok dinleyenin yok demektir. bunun acısını da belkide televizyona ilk defa çıkmış iki kelimeyi bir araya getiremeyen yeniyetme sözlük yazarlarından çıkarmanın da anlamı yok. bu agresif tavırlarıyla kendisi de yeşim salkım'dan daha az antipatik olmamıştır.
--spoiler--
Filmin sonunda sürpriz olarak "my name is earl" dizisinden tanıdığımız "ethan suplee" karşımıza çıkıyor. Bu da filme ayrı bir güzellik katıyor.
--spoiler--
Sözlerini E.Y. Harburg, müziğini Harold Arlen'in yazdığı parça. Bir çok filmde rastlayabileceğimiz bu parça tüm zamanların en iyi film müziği seçilmiştir.(Oz Büyücüsü-1939)
En son, Taron Lexton'ın "Struck" isimli kısa filminde de parçaya "What a wonderful world" eklentisini ilk ekleyen Israel Kamakawiwo'ole yorumuyla karşımıza çıkmıştır. Çok ta güzel olmuştur.
(bkz: Struck)