sözlükte zamanını okumaya harcayan şahsımın tavsiyeler üzerine takibe aldığı sayılı yazarlardan biri. özellikle şu eserini gördüğümde, ''bu adam olmuş''. demiştim. (#5307372)
demokrasi, azınlık, solculuk gibi kılıflar giydirilerek kıvırma yöntemleriyle pkk terör örgütünün meşru zemine çekilmesi çalışmasıdır. evet başlığı da kasten böyle açtım. azınlığın çoğunluktan daha çok hakkı olması gerektiğini savunan andavallar pkk'nın haklılığına süper vurgular yapar. bunu elbette birkaç söylemle örneklendirebiliriz.
-devlet okul yapmıyor, hastane yapmıyor. pkk onlara devletin imkanlarından daha iyisini sağlıyor.
bu nasıl bir yüzsüzlüktür diye sorasım gelir adama. devlet hastane yapar tararsın. okul yapar, öğretmen gönderir tararlar, bomba atarlar ve bunun adı devletten daha iyi imkan sağlamak olur.
ciddi anlamda bambaşkasınız. sizden devrimci olursa ve o devrim başarılı olursa ilk önce beni asın. yalvarırım.
muhteşem yaptırımlarıyla, çektiği restlerle, söylediği cesur sözlerle dünya için yeni umutlar yeşerten vali. belediye başkanlığı görevini dün itibarı ile tamamlayıp bugün artık santa cruz valisi olmuşur.
devrimci oluşumların ardına gizlenerek ve genç beyinleri sömürerek pkk adlı terörist örgüte kendilerince meşruiyet zemini hazırlayan ve bunu çok ucuz taktiklerle yaparak (!)takdirimizi kazanan(!) örgütlenmlerin nasiplendiği göte kaçma olayıdır. olay basit. genç yaşta devrim sevdasına düşmüş çocukları gazla çalıştırmayı çok iyi bilen bu tür organizasyonlar;'' siz süpersiniz, sizin söylediklerinizi anlamayanlar cahil boşverin onları siz her şeyi bilen müthiş insanlarsınız, aydınlık yüzüsünüz türkiye'nin.'' vb. cümlelerle genç dimağ kandırma girişimlerini muvaffakiyetle nihayete erdirirler. öyle bir hal alır ki kendileri bile inanır bu söylenenlere. oysa ki sadece birer mendildir o zavallılar.
nick odaklı oylama bunlara iyi bir örnektir. kişinin ne yazdığına bakmadan daha önce yazmış olduğu yazılara göre olmayan aklıyla fikir yürütmeye çalışarak eksilemeyi matah bir hareketmişçesine gururla yapan yazarlar bu sözlüğün ezik yanıdır. her ne kadar çocuk diyerek insanların aşağılanmasından hoşlanmasam da gerçek bu. ne kadar okumuş, ne kadar bilgili de olsa bir yerler de mutlaka eksikler var. kankacılık var yahu bu sözlük denen yerde.
bir yazar birisiyle tartışır ve birisi diğerinin nickaltına iki satır karalama yapar. akabinde en alakasız kişilerden ama onun görüşüne mensup şahsiyet dalar ortama. farkındayım çok karmaşık oldu bu yüzden diyaloglaştırmayı deyeceğim.
x yazar y yazarın nickaltına şöyle yazar:
hede hödö olması için biraz daha büyümesi ve bazı şeyleri öğrenmesi gereken yazar.
z yazar hemen konu hakkında bilgi sahibi olmadan savunmaya geçmeyi tercih eder. neden? çünkü o da y yazar ile aynı görüşten ve onlar yanlış yapmaz sanıyorlar.
-hede hödönün farkına varamamış ergenlerin kendisiyle tartışmak için büyümesi gereken yazar. o çok akıllı oğlüm siz büyüyün.
bu olaya bizzat tanık olduğum için tam ayrıntısıyla cümleleri vermek istemiyorum ancak ergen olma ithamıyla karşılaşan insan 30 büyük olduğu iddia edilen yazar ise en fazla 18 yaşında.
otobüste yaşlılara, kadınlara ve hastalara yer vermeyen gençler aile terbiyesi almamıştır. genç bir insanın sağlık problemleri olamazmış gibi davranmaları hep sinirlerimi bozar.
alt metninde asla ve asla tek dünya devleti olamayacağını kabullenmişliğin zavallılığını taşıyan slogandır. eğer öyle olmasa dünya halkının kardeşliği şeklinde dile getirilmesi çok daha mantık çerçevesine sığar bir şey olurdu.
halkların kardeşliği yoktur. çünkü tek bir halk vardır, o da dünya halkıdır.
destekleyicilerini gözlemlediğimizde siyasi duruşundan bakışla; sınıfın aklı sadece kendi belirlediği sınıfsal yapının aklı, halkın vicdanı sadece komünist/sosyalist düşünceye sahip halk, gençliğin iradesi sadece komünist/sosyalist gençliğin iradesi şeklinde vücuda gelen sözde komünist parti.
insan hayatına her aşamada burnunu sokan ve bunu keyifle yapan devlet olgusunun, kurallar koyduğu, insanlığın sınırlarını kendine göre, halkın ortak iyiliği adına yaptığı yalanını söylemesi yetmezmiş gibi bir de kural koyulmadığı halde belirli göreceli kavramları aba altından dayatması olayı. devlet kimdir ki bizim için neyin en iyisi olacağını söyleme cüretini kendinde görür?
işte burda karşımıza çıkan bir duvar var ve jean jacques rousseauya göre bunun adı toplum sözleşmesi. bu kavramın kişinin güveni için haklarının bir kısmından, feragat ederek toplumsal huzuru hedef aldığını söyleyebiliriz kısaca anlatmak gerekirse. insanın özünde kötü olduğunu ve kurallarla denetlenmezse bu kötülüğünün zararlı sonuçlar doğurduğuna inanır. oysa ki bize göre insan özünde iyidir. ona kanunlar koymak, sınırlamak eşeğin aklına karpuz kabuğu getirmekten başka şey değildir.
konudan çok fazla koptuğumuzu fark ettim ki tanımı yapıp uzaklaşayım hızla.
bu genelgenin yayın*lanması devlet olgusunun gerekliliği kadar yanlıştır.
polisten kaçma gibi bir özelliği ya da modu bulunmayan, çıktığı dönemde grafiklerde en iyisi de olmayan oyun. kendisinden sonra çıkan underground 2 daha iyi bir oyundur. fakat ondan da sonra çıkan most wanted, carbon, prostreet, undercover asla bu tadı vermedi, veremez.
her ne kadar isabetli bir tespit gibi dursa da solculuğun var olan düzene karşı durmaktan ibaret olduğunu sanmaya başlamış, bir dolu teori yazmış adamın ağzından çıktığı duyulunca hüzünlere gark eden söylem.
farz edelim ki anarşi, komünizm, sosyalizm dünyaya egemen olduğunda liberal düşünceyi savunanlar solcu mu olurlar bu durumda? elbette cevabını hepimiz biliyoruz. solculuğu bile kendi tekelinde görmek hatasına düşen bu zat için bu saatten sonra aydın sıfatının eklemlendirilmesi itici karşılayacağım bir davranış olur.
günümüz türkiye'sinde, kemalist olmayan, kemalizmden farklı, kemalizme dayanmayan düşüncelere sahip insanları solculuktan aforoz edercesine söylenmiş sözün altında buzağı aramaya gerek yok. yaşlılıktandır diyor entarimize son veriyoruz.
dinler tanrıya hizmet, dünyaya iyilik ve bir çoğunda da öldükten sonra varolacak evrende karşılık almak üzerine kurulmuş kurallar bütünüdür. hiçbir din tahammül ya da taviz vermeyi mantıklı karşılamaz. çünkü bu, dinin kendi kurallarının delinmesine izin vermesi demektir. dogmatik bir takım kavramlar içeren düşünme ya da bağlanma olgularından tahammül beklemek andavallıkla eş görülebilir zannımca.
ne demesini bekliyorsunuz ki dinlerden?
-zinayı yasakladım ama yapsan da olur mu diyecekti?
-şarabı haram kıldık ama içsen de sorun değil kanki mi diyecekti?
sen de bu entryde anlatılanı anlamadıysan soldan üçüncü buton ellerinden öper.