evet yine nevermore'dan akıl almaz bir yapıda, adamı fena gazlayan aynı zamanda duygu girdabına sokan ve çıkartmayan bir şarkı. o vokal, şarkının başındaki o riff, o nakarat ve jeff loomis'in o melodik gitarı... ahenk budur, şarkı budur ve sanat budur kardeşlerim!
hayvani grubumum nevermore'un son bombası 2010 çıkışlı yeni albümü the obsidian conspiracy'nin 5. parçası. böyle bir vokal böyle bir melodi böyle kulağı anında yakalayan muazzam bir şarkı daha yapamazdı nevermore herhalde! daha ilk dinleyişte hemen kulağınıza kene gibi yapışan bir yanı var! öyle ki ard arda 20 kere dinleyin sıkılmazsınız ki ben bırakın 20 yi tam 2 haftadır bu şarkıyı dinliyorum. sözler yine ortalığın amına koyuyor bu yüzden warrel dane'nin gıdığından öpüyorum, jeff loomis için ise diyecek tek bir şeyim var!
(bkz: uzaylı mısın dostum sen)
Take me to the southern shore
Within emptiness unobstructed
My search for something more
Take me to a higher plane
Within emptiness unobstructed
Some things just can't be explained
Here we are again
In the subtle valley of deception
Where does it go
Is it swimming against the flow
Or does no one ever know
Destiny, tranquility, validity of soul
And I will say once more
The world is still a spinning ball of confusion
That no one understands
Within the cold absolute
The cold brutal truth
There is a pained angel
[Chorus:]
Take me to the southern shore
Within emptiness unobstructed
My search for something more
Take me to a higher plane
Within emptiness unobstructed
Some things just can't be explained
So the river ends
In this calamity we call heaven
Is this perfection
Are we spinning into the grey again
And transforming into the insane
And I will say once more
The world is still a spinning ball of confusion
That no one understands
Within the cold absolute
The cold brutal truth
There is a pained angel
He will shelter you from harm
And sing to you throughout your darkest hours
[Chorus]
Take me to a higher plane
Within emptiness unobstructed
Some things just can't be explained
[Chorus]
What grows upon this rock
And its urgent sense of tragedy
Time has stopped
ve evet bana kalırsa albümün en iyi parçası! hem sert hem melodik hem de teknik özellikle nakarat bir şahane! nakaratta geri plandaki jeff loomis'in gitarını konuşturduğu bölüm öldürmüyor adeta süründürüyor. dinleyin siz de yerlerde sürünmezseniz ben de şerefsizim lan! sözleri de şu;
Turn to the left, turn to the right
If you judge me for my faults
My soul searches for flight
Awake in my violent daydreams
I am lucid and torn
I sleep, dreaming in the netherworld
Obsessed and reborn
I feel the moonrise
Inside my head
I feel the consequence
Of everything you left unsaid
And now you're dead...
Is this soliloquy or psychosis
Or self-hypnosis
Burn to the right, turn to the left
If society won't accept you
You scream into the grave
Welcome to the underground
Welcome to your grave
Welcome to your beautiful mistake
I feel the moonrise
Inside my head
I feel the consequence
Of everything you left unsaid
And now we're dead...
[Solo]
Turn away from the light
Turn into the right
If you judge me for my faults
My soul searches for flight
Welcome to the underground
Welcome to your grave
Welcome to your beautiful mistake
I feel the moonrise
Inside my head
I feel the consequence
Of everything you left unsaid
nevermore'un son bombası, 2010 çıkışlı yeni albümü olan the obsidian conspiracy'nin 2. parçası. bana göre albümde öne çıkan parçadır ve oldukça hoş bir melodiye sahiptir. özellikle sözleri bir afallattırıyor çünkü warrel dane vokalinin en büyük özelliği adamın temiz söylemesi abi. billur gibi. clean vokal denir ya valla ha da billaha da clean! tertemiz aferin sana warrel! kanka sana puanım dohuz hayrını gör!
nevermore'un son bombası, 2010 çıkışlı yeni albümü olan the obsidian conspiracy'nin açılış parçası. aksak ritimleri ve kompleks riffleriyle daha ilk saniyeden adamı düz duvara tırmandırıyor. tırmandım ordan biliyorum. jeff loomis domal desin domalacağım unirock fest'te.
not: sözleri düşmedi düşsün onu da yazacağım merak etmeyin. heyecan yok panik yok. fazla heyecan gaz yapar bilirsiniz*
öldüm, bittim şu an vay anasını yahu 1000 tane birbirinden saçma sapan entry mi girdim şimdi? şimdi ben bu mutluluğu, bu tebessümü nasıl tasvir edeyim ki ayol? betim benzim attı şu an elim ayağım titriyor yazarken...
mesela ele alalım 31: mübarek sayıdır, iyidir, hoştur, severim ben çok.
mesela 40: bu da mübarek bir sayı ama hakket mübarek! 40 bin kere maşallah deriz ya ha işte ordan bir çağrışım yapsın senin zehir beynine.
mesela 41: başbuğumuz bahçeli'nin yeni formülünü uygulayıp bulmak istediği sayıdır.
mesela 52: bizim yörelerde kızların 31'idir bu.
mesela 62: bizim yörenin dışında kızların 31'idir bu.
mesela 69: uyyy çok severim lan ben bunu. oral sekste bir pozisyonu temsil eder.
mesela 100: ilkokulda espri kaynağıdır. dere tepe düz ahahah diye bir salakça espri dökülür ağızdan.
mesela 1000: bu da benim sayım lan 1000. entryimi girmişem lo var mı benden daha mutlusu!
hesapladım lan her saçma entryim için yaklaşık 10 dakika ayırsam desem -bak böyle de bir gerizekalıyım insan yazmak için 10 dakika düşünür mü? değil mi ne kadar hödükçe- 10000 dakika eder, 166.6666667 saat eder, 6.9444.. gün eder.
bu saçma entryimden çıkarılacak devasa fikir şudur: bir bok olmaz yaza yaza...
nevermore vokalisti warrel dane'e göre albümde dikkat edilmesi gerekn bir şarkıymış. merakla beklemekteyim, resmen pusuya yattım, avımı koparıp alacağım.
giriş riffiyle ve solosuyla beni siken bir nevermore parçasıdır. sırf o giriş için jeff loomis'e oral yapar götten verirdim.
Blank, their state of mind
The apathy they find leads them into nothing
Rotting away, another lost sight today
Swallowed into the nothing again
Killing yourself, killing your will to be
But you don't give a damn
Just numb the pain
The tightrope now is tread
Ambition lying dead, lost in the fire so numbing
Numbing decay sucks your will of life away
Lost in decay you number your days
Swallow the fire, breathe in the black
Just one more hit could kill
Fulfill the death wish in you
Swallow the fire, breathe in the black
Another life is wasted, another death is tasted
If all the words I've said
Could get inside your head
Numb to the world of daylight
Kill the decay, usher in the light of day
Free from the fire you're finding your way
And if you choose to live this way
I'll count the days 'til you're gone
And if you choose to live this way
I'll shed no tears when you're gone
çüş lan! bu şarkının da mı başlığı yok? nidaları attıran bir nevermore parçasıdır. dead heart in a dead world albümünün en bomba şarkısıdır kanımca. arada çalarlar canlı performanslarında ki o zaman bir tebessüm yerleşir bu brad pitt vari sıfatıma...
Can I be your personal demon
Sit back absorb the words
And feast on my mind's semen
Can I be the devil on your shoulder
We all fall down as the world gets colder
I uncreate, I desecrate
I spit the truth into the engines of hate
Can I be your chemical pariah
The world's such an ugly
It seems useless sometimes trying
Will you watch the hate machine spin evil
Or will you look away and plead apathy again
I uncreate, I desecrate
I spit the truth into the engines of hate
We sing into the sky on the production line
We are the holly swine, impurity defined
You can't ignore us anymore
You cannot judge us anymore
The sheep are made to follow
Choke back the puke and swallow
The sheep are told to divide
The engines of hate still grind
I uncreate, I desecrate
I spit the truth into the engines of hate
hiç şaşırmadım bu başlığın olmamasına! nevermore'un enemies of reality albümünün kapanış parçasıdr ki bence nevermore diskografisinin gizli hitlerindendir. sağlam solosuyla, tek bir riffiyle ve inanılmaz warrel dane vokaliyle gönlümde taht kurmuştur.
aha sözleri;
There is no stronger drug than reality
Twist and change, time is nothing, regret everything
Witness Seed Awakening
Witness Seed Awakening
The execution solution, we're weeding out the weak
So condemn their revelations, the masses love the death show
We are cold when we are strong
In one breath we can still grow
We are cold when we are strong
In one breath we can still grow
These curious moments of shattered clarity
Stained sentient portraits of our damaged sanity
If this is our perdition, will you walk with me?
We are sentient shades of our subtle mortality
We are cold when we are strong
In one breath we can still grow
These curious moments of shattered clarity
Stained sentient portraits of our damaged sanity
Stained sentient portraits of our damaged sanity
bak yine yok amına koyim ya! abi nasıl böyle güzel bir melodiye ve anlamlı soloya sahip bir nevermore şarkısının burda başlığı açılmaz anlamış değilim. yahu bu adamlar bana mozart'ı sevdiren bir piskopatlar topluluğu. oluk oluk sanat akıyor ooohhhhşşş bir hoş oldum la! dead heart in a dead world albümünün 3. şarkısıdır, dinlenisidir.
aha bu da sözleri. gerçi siz müzikten çakmazsınız, anlamazsınız ama olsun cahile yol göstermek benim misyonum.
Inside four walls I live my life, doesn't matter what I've done
The government's always right
They tell us what to be they tell us what to believe
They're wrong my friend is gone
Inside four walls,
Inside four walls
The day they took away my friend
Injustice made it's mark
All the political whores only come out after dark
If anyone knows the way
Build me a bridge so I won't fall astray
Inside four walls, inside four walls my friend
They took away your freedom
And the pigs still preach their lies
The system falls apart
The pigs still laugh feeding off our broken lives
Can anyone tell me why
Some violent criminals do far less time?
Inside four walls, inside four walls my friend
They took away your freedom
And the pigs still preach their lies
Inside four walls, inside four walls my friend
They took away your freedom
And the pigs still preach their lies
Inside four walls, inside four walls my friend
They took away your freedom
ellerim mermere vurmuş gibi şişene kadar alkışlamak istiyorum seni! nasıl bir cesaret, nasıl bir midedir bu? inanılacak gibi değil genç arkadaşlarım, ben buna nail oldum umarım sizler de olursunuz vakti geldiğinde. benim gibi bir fenomen benlik bile bu durum karşısında afalladı. ruhum yitik düştü, bitap düştü. öyle bir ruh hali içerisindeydim ki sanırsın içim bomboş ve ruhum azrail tarafından çekip çıkarılmış sadece bir beden kalmış. işte öyle bir muamma içerisindeydim. ağzım kulaklarıma vardı o anda. dedim bir deneyim lan belki bakarsın boka bulanmış penisi ağzına alır? hiç böyle bir tepki beklemiyordum, hatun hiç çekinmeden aldı almakla da kalmadı, vıcık vıcık da sesler çıkarttı, sanırsın çok güzel bir tadı var -tabi bok onun boku olunca mümkün-
ben susayım gençler! en iyisi hemen bir duşa gireyim de kafam dağılsın! bu seks bana bir 3 saat yeter nasıl olsa.
hadi öptüm gıdığınızdan gıdıklarını gıdıkladıklarım.
hayatımda bu derece rezil rüsva, yapay, gerçeklikten uzak bir başrol oyunculuk performansı görmedim.
allahını seven beri gelsin la; bana 2 adet finike portakalı, bir adet sütyen, bir adet dalgalı saçları olan bir peruk, bir tutam allık, bir tutam rimel, kaş almaya gerek yok zaten onun kaşlarıyla benim kaşlarım bir, 2 adet mavi renkli lens, bir çift topuklu ayakkabı, bir şişe parfüm, bir adet de siyah jartiyer verin, giyeyim onları, süsleneyim, püsleneyim. bir de dedemle seks yapıp, bihter rolünü de bir kere oynayayım emmy ödülünü ham yapmazsam;
lan sana kaç kere dedim hüsamettin, kız gördüğün zaman arabanın lastiklerini kabak etme diye?
kürtsün işte anlamıyorsun türkçe'yi deyince de bana kızıyorsun, darılıyorsun. hay senin yapacağın işe sokayım olmaz olsun senin gibi anlayışsız, hödük bir kürt...
tanım: patinaj çekerek kızlar tarafından beğenildiğini sanan kürttür bu kürt.
geçen yolda gidiyorum, ne yolu yahu kaldırım kaldırım, elimde bir sürü poşet var benim hatunun saray yavrusuna doğru yola çıktım yaya olarak. güzide ve fedakar buca belediyesinin biz yayalara yürüyelim diye yaptırmış olduğu göt kadar kaldırımlarda, sıcaktan yapış yapış olmuş bir halde yürürken yolun karşı tarafındaki kaldırımda karşıdan gelen güzel mi güzel, seksi mi seksi, orala-anala-vajinala-yanala-ersun yanal'a-uğur boral'a uygun mu uygun 2 adet karı geldi. zamanlamaya bak ki sen, o anda da bizim meşhur kürt 1. perdedeki başrolünü oynamak üzere sahneye geldi, altındaki doğan görünümlü kırmızı şahin'de ses sistemindeki dijital göstergede ''volume up 100'' ibaresi görünene kadar sese abandı ve şemmameyi bünyeye yedirerek bangır bangır çaldı. ulan çalsa iyi. bizim kürt bir de baktım ki yetmedi kendini tokyo drift filminde sanmış olacak -ki o filmi de izlemedim, etmedim, yorum yapıyorum böyle kusuruma artık bir bakın yani- artistik patinaj çekti. sanıyor ki bendeki fors, hava cıva değil güzelim ben böyle yaparım hatunu da kaparım... ay yesinler senin pazarda satılan üç kuruşluk, sünepe forsunu lan!
bak ben bisikletimle gezerken, kulağımda metallica'lar nevermore'lar cümbüş ederken bile hatun kaldırdım yolda. öyle bir açmışım ki müziğin sesini kulaklıktan, ben bisikletin önünü kaldırıp sonra da son sürat kazık yaparken bile kızlar metallica'yı, nevermore'u duyup;
tamam lan hemen atar yapma iyi ki bir kalitesiz dedik ha, sıçtırtma çarkına bana şimdi burda! diyerekten bir giriş yapayım gençler.
şu anda dinlemekte olduğum ingiliz heavy/speed metal grubu motörhead'in fenomen ruhuma verdiği rock'n roll duygusuna paralel olarak pek tabi aklıma hemencecik 80'ler geldi. benim 80li yıllarda dünyaya ''hi guys! what's up?'' diyerek geldiğimi anam, babam, kaynatam, kayınçom cartım curtum söyler. ha yaşamadım, ne oldu bitti o zamanlarda bilmem, etmem tabi anca işte ailemin anlattığı temeli ne kadar objektifliğe dayanır bilemem ama o tür anılarla beynimizde canlandırırdık o dönemleri. şimdi diyeceksiniz ki ''ulan piç! sadede gelsene?''. geleyim lan geleyim mına koyim seni mi kıracağım züğürtün doğurduğu?
80ler dedim değil mi şimdi? o zaman bu dediklerimi, bu başlığa adapte etmenin vakti zamanıdır ağalar! okumasanız da olur. zaten bu girdiğim entryi, ne kadar sikinize takarsınız bilemem ama hepiniz birer koca bir hiçsiniz gözümde. (burda yazar hepinizin sülalesine içinden sövüyor)
çok enteresandır. bana 80ler deseniz thrash metal, heavy metal ve hollywood'un yürü be koçum dercesine tavan yaptığı, filmlerindeki o duygu seline bodoslama daldığımız zamanlar gelir. yahu tamam anladık, yaşamadım, bilmiyorum ne olacak yani? insan değil miyim ayol? ben de hissediyorum, hayatta her şey oral ya da anal ya da uğur boral ya da ersun yanal değil ki? benimde duygularım var. hissediyorum işte. ruhum 80lere aitse bu fenomen benlik ne yapsın böyle bir durumda?
- çok kaliteli prodüksiyon bunlar be hacı!
+ izle tabi.
- doyamadım ama be aga.
bir daha izle lan o zaman dengesiz niye bana burda saçmalattırıyorsun? evet biliyorum, katılıyorum, mükemmel filmler var. bizde de recep ivedik diye bir ayı var. herkes mendille gidip ağlıyormuş filmlerin sonunda biliyor muydun bunu lan? niahahahaa diye eski türk filmlerindeki kötü adamlar gibi kahkaha attım umarsızca. bak demek ki ayılar da duygusal olabiliyormuş,
ah be jale bana o kadar hayvan diyordun oldu mu lan bu şimdi, bak hayvanlarda da duygu varmış, hani ben duygusuz ibnenin tekiydim? allah senin bin belanı versin ırıspı! tez zamanda kürtler tarafından tecavüze uğrarsın da paşa gönlümün keyfi yerine gelir. (yazar burda eski sevgilisine ana avrat düz gidiyor) gerçekten enteresan param yok diyorlar, yüksek bütçeli film yapamıyoruz diyorlar? ulan oral sekse tabii tuttuğumun oğlu o kadar gişe hasılatı yapıp, parayı cebe indirirken, ''gişe rekoru kırdım lan vay anasına çullanayım!'' derken iyiydi değil mi?
ben anlamam birader! o kadar parayı cebe indiriyorsa bir filmin yapımcısı, yönetmeni, senaristi bu halka adam gibi hollywood'dakilere denk bir film çekmek zorundadır! bu onların bu fani dünyadaki adaklarıdır. adağını yerine getirmezsen öbür dünyada neler çekeceğini tahmin et istersen!
üşenmeyip okuduysanız öptüm gıdıktan! lan ivedik ayısı ve ona benzeyen film karakterleri siz benim kıçımın tek bir teline bile dokunmayın, sizi öpmem zaten.
ben devrimciyim diyorsun, her şeyimi devrim için feda ederim, yeter ki devletim güzel yönetilsin, devletim baki olsun... çok güzel düşünceler mayki, harbiden! türkiye cumhuriyeti kurulmadan önce ne badireler atlattığımız söylememe gerek yok sanırım. savaşlarda neler çektiğimizi, halkın yemeyip içmeyip giymeyip askere yardım etme fedakarlığını da söylememe gerek yok sanırım. e demek ki ortada gerçekten atatürk ve onurlu askerlerimizin yaptığı büyük mü büyük, kocaman mı kocaman bir devrim var! şimdi asıl uyuz olduğum noktaya geleyim ben.
ortalarda dolaşan, amaçsız, ruhsuz, sadece kimlik arayışı endişesi taşıyan bazı sosyodenyoların giydikleri bu che tişörtü* var ya, işte ben ona uyuz oluyorum. direk özentilik çünkü lan bu. niye che? sikmişim elin ecnebisinin yaptığı devrime, bana bir faydası mı var? sen ta burnunun dibindeki büyük devrimi görmezken hangi akla hizmet ki okyanusları aşıp senle bir alakası olmayan bir devrime kulak kabartıp, devrimci ideolojisine karşı çıkan bir insanın önüne bu devrimi sunarsın? niye düşünceleri çürütmek için en iyi kozunu kullanmıyorsun? niye o devrimci ruha karşı olan insanın damarından girmiyorsun da onun taraf değiştirmesine neden olmuyorsun? bilmiyor musun ki o muhalefet olan insanın en bağlı kaldığı olay bu büyük türk devrimidir. madem devrimse bu türk devrimi, niye ona karşı kullanmıyorsun? nedenini söyleyim akılsız devrimci ruhlu salak çocuğum!
çünkü;
bir kere salaksın, özentisin, kaskafalısın.
çevrende farklı olmaya çalışan bir mendebursun.
akılsızlık tanımının en uygun örneğisin.
ecnebi tarihini türk tarihinden daha iyi biliyorsun.
ama bil ki sana muhalefet olan o insan senden daha iyi biliyor tarihini.
ecnebi meraklısı değiliz biz senin gibi oğlum.
gözümüzün önünde duran tarihi damgaları görürüz biz, sense sadece bakarsın lakin göremezsin o damganın hasını...
üst seviyededir. seks konusunda partnerine sıcak ve ateşli davranır. çünkü eyvallah kelimesi direk samimiyeti ifade eden bir kelimedir ve bir kızın ağzına da en çok yakışan kelimedir kanımca tabi bu. işte böyle hatunlar, eyvallah falan diyorlar ya eriyorum, bitiyorum, boşalıyorum ve ikinci posta için odamın kapısını aralayıp ''atla yatağa'' diyorum.
yani normal seks varken, oral seks varken, tamam anal da yapalım, bende aslında çaktırma çok severim ve tercih ederim de, ille de anal ille de anal diyen bir hatunu benim fenomen benliğim bile kaldıramaz vallahi de billahi de. geliyor eve daha öpüşmeden jartiyerini sıyırıp domalıyor...
tövbe tövbe! sonra da biz günaha giriyoruz iyi mi?
vallaha doğru billaha doğru söylüyorum hakim beyciğim!
oral sekste -halk arasında sakso, saksafon zart zurt- önemli nokta ağzına alacak olan bireydir. efenim kız erkek herkes oral seks yapmalıdır, direk orgazmı fitiller çünkü. denedim gördüm çocuğum sen bana inan! hatunun dudak şekli önemlidir. yalarken dişler penise değmezse süper zevkli olur ki benim için böyle olması makbuldür. diğer türlüsü vahşi oluyor ve sonra 2 ay sevişemiyorsun ki bunu da kimse istemez, penis tahrişinden dolayı. dudaklar angelina jolie tarzı ise fevkalade! işte oral seks budur, zaten angelina ağzına ala ala o şekle bürünmüş kasvetli dudakları. bende brad pitt olsam bana da gelirdi angelina ya neyse...
ama isterse ince dudaklı, ister kalın dudaklı her kız aynı zamanda iyi bir saksocudur -istisnalar var tabi ki de, yok demiyorum- aslında şöyle bir klişe vardır beyler arasında kalın dudaklılar daha iyi oral seks yapar. külliyen yalan denedim, gördüm ince dudaklılar diyorum, başka da bir şey demiyorum.
telefonumu da yazayım mı dilber dudaklım, öptüm gıdıktan!
ben anlamadım bu işi, malumhaneye gidip gelen insanların yaptıklarını anlatırken ağzında sakız olmuş bir cümledir bu. ordaki karılar böyle diyormuş:
''özel muameleye (saksodan bahsediyoruz burda) extra ücret alıyorum şekerim!''
niye lan? oralın ne özelliği ya da ne farkı var? bayanlar için en önemli şey o 2 bacak arasındaki minyatür kale değil mi? ben mi yanlış biliyorum yoksa? madem en önemli mevzu o iki bacak arasındaki minyatür kale, siktirmeye gelince 50 papel de, ağzına alınca mı artı 30 papel! ben bir o.ospu olsam şahsen sürekli ağzıma alır önden sokturmazdım. temiz iş! böylece onlar özel muamele diye sevinirken, sende önden veriyorken alacağın para kadar ücret alır ve zengin olursun! (bkz: fahişelere nasihatler)
bakın ben böyle özel muamele işlerle uğraşan bir fenomen değilim, ben ki dedemin emekli maaşını çekmek için bankamatik sırasında kız -ki o kız da benim gibi dedesinin maaşını çekiyordu yani öyle 80 yaşındaki neneye yavşamadım, rahat olun- bağlamış bir fenomenim, ben ki kordonda sevgilisine oral seks yapan hatuna sahip olmuş bir fenomenim. tutup da elin kaltağına oral için bir de ücret mi vereceğim? yok ebesinin .mı artık ali sami!
alamayan dedim dikkat ederseniz, bu noktayı vurgulamak istiyorum!
''.'' ahan da vurguladım (yazar, burda okuyucunun kendisine küfretmesini bekliyor).
almayan değil alamayan dedik, bu yazıyı ben yazdığıma göre, daha doğrusu ben bunu böyle dedim. almaktan korktuğunu düşünebiliriz pek zehir beynimizle ya da ''neyle alsam neyle alsam şu kılları'' diye binbir türlü düşünceler zuhur ederken beyninde, o düşünce kaosunda mazallah eline geçirdiği 3 bıçaklı tıraş bıçağı ile göt deliği ve çevresini tahribata maruz bırakabilir. o zaman da o göt deliğinin bir manası kalmaz, hayır yani bundan böyle sıçamayacak olmasından değil bu endişem, anal seks gibi extreme ve -bir o kadar da şahane- bir olaya bir daha tanıklık edemeyecek olmasındandır. yazık ki ne yazık! almak istiyor o belgrad ormanı gibi kılları lakin tırsıyor, e be gulüm tüy dökücü krem ne güne duruyor değil mi? ona da sırtını dönüyor çünkü ilaç sonuçta ne me lazım diyor, alerji yapar falan sonra götümün orta yerinde ve ceza sahası dışında kırmızı benekler oluşur. e o da haklı aga şimdi! pek tabi böylesine kendisiyle ve düşünceleriyle cebelleşen bir hatunun geçmişinde ne haltlar çevirdiğini çıkartabiliriz. kek bunlar kek ayol! niye tıraş ediyorsun ki? yatakta uyurken, ellerinin istemsiz bir şekilde göt kıllarına gidip onları gemici düğümüyle bağlamak hoşuna gitmiyor mu? aha buldum lan önceden de dediğim gibi sen analı seviyorsun değil mi gulüm? (vuhuu gizem çözüldü o da nesi?) ha bak aklıma geldi şimdi, eğer kıçın açıkta dolaşıyorsan, e o zaman ben de keserdim be 12 parmak bağırsağım! rahat ol...
malum kişilerin devlet erkanı olmasından sonra sağda solda, açık giyinen, türban takmayan, sokak ortasında umarsızca yiyişen -ki yiyişsin o kişiler hiç bir sorun yok bende yiyişirim- kişilere ahkam kesen bu hatun modeli, tarafımdan moda sahil'de bir emo ile öpüşürken görüldü!
la öpüşsün çok da s.kimde. kasımpaşa'ya kadar yolu var.
ama bir şeyler hakkında ahkam kesme cesaretini kendinde bulabiliyorsan, bari o ahkam kestiğin konu hakkında rezil rüsva olma değil mi? kendisi ile böyle çelişen bir hatun modeli daha görmedim ben şu memlekette.
öpüşmeyi de bilmiyor ayrıca! acıdım lan o emoyu öyle savunmasız görünce! karı bildiğin saldırıyordu. kaşınmıştır bir yerleri, tabi anladım şimdi...
kendilerini, haketmedikleri halde hak idda ettikleri türk toprakları için ordan oraya atan, can kıyan, akıllara gelebilecek her türlü pisliği bir bokmuşcasına bir marifetmişcesine çekinmeden yapan, daha ulus kavramı bile olmayan bir ırkın ülkedeki her hataya, her ihmale bodoslama dalmasının belgesidir bu gerçek. bunun adı mızmızlıktır...
''mızmızlık yaparız çünkü bunun sebebi türk devleti'nin acizliği ve ihmalkarlığı...''
zamanında devlet erkanı vermiş ellerine kozu ya, 31232 yıldır bu kozun arkasında sanki büyük bir kabahat işleyen ve annesinin azarından kurtulmak için evin en ücra köşesine saklanan bir çocuk gibi mızmızlanıyorlar şimdi de ilginç.
vardır ihmal tabi. her zaman var.
sadece sana mı var sanki?
bir türk vatandaşı olarak benim de problemlerim var,
benim de devletin uyguladığı politikadan dolayı eczaneden alamadığım ilaçlar var,
izmir'de benim mahallemde oturan komşumun da yakacak bir odunu yok,
benim arkadaşımın da okumak için imkanı yok,
bir gece sadece kuru ekmeğe talim olan insanlar var bu memlekette,
sadece doğuda ya da güneydoğuda değil...
birşeylerin arkasına saklanmak, hata tespit edildi vurun kahpeye politikası yapmak siz kürtlerin hobisidir. ya da devlete karşı savunma mekanizmasıdır. ha hemen devreye sok aman deyim kısa devre yapmasın o mekanizma, sonra atılırsınız ülkeden falan, ne me lazım imralı'daki o.... çocuğu ne yapar sizsiz sonra?
tophane'de arkadaşlarla beraber bugün oturduk. başladık muhabbete, o ama öyle girilir mi, bu böyle yapılır mı, o pozisyona kalkılır mı? filan...
sonra bir baktım lcd ekranda bir madonna klibi dönüyor. vay atasını s.kim sayın seyirciler! hatun yaşını başını almış hala taş, hala taş. estetik mestetik beni ırgalamıyor. güzel mi güzel. o zaman koy göte rahvan mod.
beni bilen bilir! karının yaşına başına bakmam. benim için fiziki güzellik her zaman ön plandadır. güzel olsun, nefes alsın yeter! çok şey istemiyorum yani. bu yüzden gördüğüm güzellik karşısında arkadaşımı dirseğimle şeytanı dürter gibi dürttüm ve dedim ki:
- aga sana bişi diyeceğim!
* de aga!
- ben bu madonna'ya var ya; isterse 80 yaşında olsun gene kayarım gene kayarım!
* aga haklısın kayılmayacak gibi değil zaten. sana hak veriyorum.
- abazan görünmüyorum değil mi oradan?
* zinhar aga! kat'iyen! olmaz öyle şey! her türk erkeği senin gibi düşünüyor şu an.
- ben de öyle tahmin etmiştim zaten aga. sağolasın.
madonna!
öptüm senin gıdığından!
edit: tanım girmemişim lan. arkadaşlar madonna'nın estetik harikası vücuduna bakıp onu arzulama dürtüsünün dışa vurumu şeklinde dile dökülen söylemdir.
tanım: türkiye'mizin şu günlerde yaşamış olduğu karışıklıklar, şiddete başvurularak türk ordusunu yıpratmaya çalışmalar, asker üzerine oynanan kirli oyunlar, demokratik açılım adı altında terörist yandaşlarının sokaklarda fink atmaları, orayı burayı molotof kokteyl banyosu yaptırmaları, apo faktörünün şimdiki akp iktidarı yüzünden yeniden su üstüne çıkması ve bunun gibi birçok absürd olayların filizlendiği, herşeyin güllük gülistanlık gibi görünmesine rağmen içten içe harp ettmek durumunda kaldığımız gelişmeler şimdiki iktidarın yetersiz olduğunu bize göstermiştir. bu benim nacizane fikrim istersen bok at. çok da sikimde hacı!
şimdi bu olumsuz gelişmeler, sizde takdir edersiniz ki, millyetçi merkezlidir. yani demek istediğim bunlar milliyetçilik ideolojisinin meşkaleleridir. milliyetçi bir partiyi ilgilendirir çünkü bunlar ülkücülüğün hassas konularıdır. nasıl ki bir kız için bekaret önemliyse, nasıl ki bir hatun için bekaretin kaybolması hayatının kararması anlamına geliyorsa; ülkücülük için de yukarıda saymış olduğum olumsuz vakalar, ülkücülük ideolojisinin bekaretidir.
elimize vicdanımıza koyalım ve öyle konuşalım aga! akp kesinlikle milliyetçi bir parti değildir. emir komutasındaki insanların ne düşündükleri, geçmişte ne yaptıkları, ne söyledikleri hala hafızalarımızda. kimse bana insanlar değişir masalını keklemeye kalkmayın! akp, ''aşırı'' dindar bir partidir ve şu ana kadar yaptıkları da şeriat yönetimini getirmeye yöneliktir. nacizane görüşüm bu. ha diyeceksiniz ki mhp öyle değil mi sanki? evet mhp için türk-islam devleti önce gelir, doğrudur. önce islam sonra türklük gelir ama orda tırnak işaretini aldım değil mi ''aşırı'' diye. mhp için dinimiz zaten önemli ama akp'de eksik olan şey mhp'deki türklük vazifesidir. akp, türk olduğunun farkında değil bence. herşeyi diplomasiyle çözmeye çalışıyor. olmaz abi! yukarda saydığım o tüm olaylarda milliyetçilik duygun tavan yapmalı senin! onlar bizim en hassas konularımız, kağıtla kalemle olacak iş değil bunlar. bizim kalbimiz onlar. kalbimiz sökülürse ayakta kalabilir miyiz?
efendim adı üstüne çılgındır. daha da mühimi bakiredir. hele bir de yaşlıysa... karşısına yakışıklı bir delikanlı -yakışıklı olmasına da gerek yoktur sadece siki olsun yeter- çıktı mı delikanlıyı kündeye getirip; tecavüze yeltenebilir ve mazallah bu delikanlının tecavüz sonrası intihariyla sonlanabilir. yani ne diyoruz?
çılgın & bakire = ateş & barut
dıııııt dıııııtt gençler sözlükte bomba var kaçın!!
gereksiz yere orda burda ahkam kesen, ''susma sustukça sıra sana gelecek'' naraları eşliğinde boğaz köprüsüne, konsolosluklara ve bilimum ne düyü belirsiz yerlere kendilerini zincirleyen, alayına isyan modunda gezen ama en önemlisi abd malı pantolon, ayakkabı, tişört ve benzeri, komünizm ideolojisinden dolayı sırtındaki haklı cop darbelerini saklamaya yarayan giysiler giyen vatan evladıdır.
sonra da eklerler; ülkücüler abd maşasıdır. sen önce kendin ol, başkası olma kendin ol. sende ülküne sahip çık!
komünizm, altyapısında eşitlik ilkesi bulunan lakin bu ideolojinin dünyaya hakim olması için her bireyin sütten çıkmış ak kaşık gibi masum ve namuslu olmasına bağlı olan bir ideolojidir. yine söylüyorum komünizm gibi içinde eşitlik ve ''no özel mülkiyet'' gibi kavramlar olan ideolojiler ölü ideolojilerdir çünkü dediğim gibi herkesin namuslu olması gerekir ki herkesin namuslu olduğu bir dünyada ideolojiye gerek var mıdır, çok sayın bok sarısı renkli kadife pantolon giyen, che şapkası takan ve üç silahşörler kitabından fırlamış sakal bıyık bırakan komünist arkadaşım, ha var mıdır? yoktur.
sonra da içerisinde sadece türk milletinin menfaatlerini barındıran, türk ırkını refaha ulaştırmak için önümüze konulan engelleri yıkmaya ve bu milli menfaatler doğrultusunda amaçlarını gerçekleştirmeye çalışan bir ideolojinin mensubu olan bir kişi tarafından sopa yiyince de suçlu olan, katil damgasını yiyen ülkücü eleman oluyor. isyan, isyan, isyan... nereye kadar ha nereye kadar? mezara kadar ise ben sana söyleyeyim mayki tatığın bu sopanın tadıda mezara kadar devam eder.
tanım mı lazım şimdi bu başlığa e girelim madem. efendim kendilerinde isyan etme hobisi bulunan bazı komünizim yandaşı arakadaşlara, ülkülerine sadık olan ülkücü arkadaşlar tarafından sürekli sopa çekilmesi durumudur. ve nedense dayak yiyen taraf hep komünistler oluyor.
bence bu bir aldatma sözlük, neden biliyor musun? bence dayak yiyen taraf olmayı seçiyorlar çünkü mağdur görünmek istiyorlar. ya sürekli dayak yiyen taraf ülkücüler olsaydı? ki dayak yiyen taraf olmaları mümkün değildir.
evimize yeni aldığımız vcd-cd-mp3 çalabilen yüksek fonksiyonlu müzik setini ilk kurmaya çalıştığımda denemek için aldığım ilk filmdi the lord of the rings. bilmiyordum tabi o zaman bu filmin ne kadar büyük bir film olduğunu... dikkat ederseniz o zamanlar bunun bir film olduğunu sanıyordum meğersem değilmiş, bildiğin kitapmış, bestsellermiş yani.
ben bunu öğrendiğimde ise lise yıllarının başındaydım yani ergenlik döneminin verdiği kimlik arayışlarının, vücudumun her bir hücresinde kendini fazlasıyla gösterdiği dönemlerdi. neyse ilk aldığım filmdi bu. izledik ailecek ve ailecek sever olduk. bir gün sonra okula gittiğimde ''lan olm memet fena bir film izledim dün, ne güzelmiş la o aga'' dedim ağzım o anda manavgat şelalesi gibi sular akıtıyordu. sildim o salyaları kolumu ağzıma götürerek ve salyalar gömleğime yapıştı. kurudu gitti orda o anda...
eve döndüğümde o heyecanla tekrar vcd-cd-mp3 çalabilen yüksek fonksiyonlu müzik setinin başına koşup, müzik setiyle tv arasındaki kabloyu umarsızca, sanki bir kadına sokar gibi soktum tv'nin arkasına... tv bir anda temiz bir görüntüye sahip oldu ''aha görüntü kendine geldi'' dedim. anladım ki tv orgazm olmuş o anda, götüne giren o kablo, o an büyük bir haz vermişti ve onun meyvesini de bana veriyordu temiz bir görüntüyle.
taktım the lord of the rings filminin vcdsini, vcd playera bastım start tuşuna. tekrar başladım izlemeye... beni benden alıyordu bu film. sanki o anda orta dünya'da yaşayan o elflerden biri de bendim sanki. özenmiştim ve benimsedim ordaki insan karakterini canlandıran o aragorn karakterini onun gibi olmak istiyordum. kılıcım olsun istedim, annem çemkirdi bana ''sus boyun posun devrilmesin, koca adam oldun nelerle geliyorsun bana'' dedi. haklıydı kadıncağız. ahh anam canım anam....
karakterler filmde öyle yüceydi ki, farkında olmadan bir baktım ki ben üniversite yıllarına gelmişim. tabi o vcd-cd-mp3 çalabilen yüksek fonksiyonlu müzik seti devri artık kapanmıştı ve zaten o müzik seti de hakkı rahmetine kavuşmuştu. şimdi nerdedir, kim bilir hangi spotçunun kahrını çekiyordur? laptopum vardı artık çift çekirdekli almıştım çünkü moda oydu, şimdi 4 çekirdekliler çıktı. çıksın bana ne bu alet benim işimi fazlasıyla görüyordu. gözümü yükseklere dikmemiştim yani. the lord of the rings serisini izleye izleye taaaaa üniversiteye kadar gelmişim ve işin ilginç yanı hala daha izliyorum. sanırım ben cehenneme gider ayak hala bu filmi izliyor olacağım. ta o vcd-cd-mp3 çalabilen yüksek fonksiyonlu müzik setini aldığımız ilk günden beri the lord of the rings'i kaçıncı kez izlediğimi saymaya başlamıştım... şimdi kaç mı?
eğer herhangi bir yanlışlık yoksa;
ilk filmi = 55 kere
ikinci filmi = 48 kere
üçüncü filmi = 52 kere izlemiş olmam gerekiyor.
total = 155 kere.
edit: yazım hatası düzeltildi.
edit 2: izlenenler arasında extended edition versiyonları da vardır.