ağır tahrik unsuru içeren reklamlardır. insanın o eve beşinci olup beşinci senfoni eşliğinde orgy yapası gelir ev arkadaşlarıyla.
aslında şimdi düşündüm de orgy olmasına gerek yok, sırayla da olur.
eğlence manyağı olmayı gerektirir. bir de paranın bok olmasını tabii... sırf 3-5 office programı kullanmak için 3.8 ghz i7 işlemcili, 32 gb ram'li, 4 gb ekran kartlı bir bilgisayar sipariş edilir ve sonra "word de neymiş lan? notepad yok mu?" deyip notepad'le yazılar yazılır, çiziler çizilir.
11 sene manyak gibi çalıştıktan sonra lise 3'te o büyülü müzik sözlüsü anında flütü müzik hocasının götüne sokarcasına o notadan o notaya deli gibi atlayarak sınıfta bir şov yapıp sıfır alıp oturmaktır. müzik dersine çağ atlatmışsınız, blok flütle giant steps çalmışsınız kimin umrunda? öyle çakarlar adama sıfırı...
emperyalist amerikalılar için çalışacağıma filistinli kardeşlerimle savaşırım diyen öğrencidir. sonunda çift haneli sayıda meksikalı, porto rikolu, karayipli mala vuramayacak ve cebinde 5000 dolar parayla dönemeyecektir fakat filistin'de zamanla doğru orantılı sayıda israil askeri vuracaktır, özgürlük anıtının önünde hamburgerle değil, filistin bayrağının önünde kalaşnikofla poz verecektir.
ayrıca paranın gözüne gözüne vurmak için de böyle bir program yapılabilir. zira her şey dahil olacaktır ve hamas için 123 dolar, el fetih için 99 dolardan başlayan fiyatlarla ülke göreceksiniz fena mı?
malumunuz bayramlar birlik ve beraberliğimizin tavana vurduğu, sevinç yumağı şeklinde ordan oraya savrulduğumuz, el yüz öpüp yaladığımız, içkiden, kumardan uzak durduğumuz neşeli günler. tabii bu neşeli günlerin yağlı ve kimyonlu kavurmayla birleşmesi sonucu sözlük yazarlarında bir enerji patlaması, bir b12 alımı, atp'lerin aşırı çalışması, bilhassa ekseriyetinin öğrenci olduğu düşünüldüğünde taze yağ ve karbonhidrat birleşiminin kafa yapma faktörünün doğurduğu bazı sonuçlar olması doğaldır. işte bu sonuçlardan belki de en bariz olanı her kurban bayramı sözlükte yapılan komiklikler. sabah her yanı dikişli hiphop kot pantolonlar giyilir, üzerine maymunlu sweatshirt geçirilir, temiz beyaz çoraplar giyilir ve aile bireylerinin eli yüzü öpülüp kavurmalar löp löp mideye indirildikten sonra bilgisayarın başına oturulup sözlük açılır ve komik başlıklar ardı ardına döşenir. nedir efendim bunlar? efendim tamamen sallıyorum, misal:
bayramda 11 kişi hollanda maçı aday kadrosuna girmek
bayramda 3 aile bir olup günaha girmek
20 kişi avrupa birliğine girmek
bayramda kız kesmek
bayramda hız kesmemek
gibi birçok örneğini gördüğümüz komikli şakalı başlıklardır. ben birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımızın olduğu bu özel günlerde orkid kullanılmasını tavsiye ediyorum.
starbucks'tan içeri girince karşınızdan starbuck'ın gelmesi durumudur. hatta az ileride gözünüze takılan masada tahta bacağıyla ahab, elinden hiç bırakmadığı mızrağıyla queequeg ve ishmael'i görürsünüz ve düşünürsünüz ben bunları nerden tanıyorum diye.
jonathan ross'un hazırladığı bir belgesel serisi. bbc'de yayınlanmıştır ve japonların neden manyak olduğunu farklı yönleriyle ele almıştır bu belgesel. eğlendirirken şaşırtır ama aslında şaşırmamamız gerekir, çünkü orası dünya değil, orası japonya.
bilmiyorum bu akımı kim ortaya çıkarmış ama günümüzde bir insanın hiçbir halt bilmeden ne kadar rahat konuşabildiğini anlamamıza yarıyor. beylik sözlerin en meşhurlarından biridir bu ve hemen her konu hakkında en saçma düşünceyi bile sağlamlaştırmak için kullanılır.
baader meinhof geleneğini sürdürmek isteyen ve uyuşturucu olarak bol bol slogan alıp kah elini, kah kız arkadaşını, kah erkek arkadaşını siken sevimli bir aksana sahip bir grup alman gencin hikayesini anlatan filmdir.
zaten 1.5 saat civarı sürdüğünden önce kokoreç yeyip ayran içerek sırf gülmek ve eğlenmek için, sonra ise "ne dönüyo lan burda" diye seyredilebilir. haa tabii homoseksüel, heteroseksüel seks ve mastürbasyon sahnesi döndüğünden bunların karşısında yemek yiyemeyecek olan varsa kokoreçler iptal.
edit: ayrıca la chinoise'e benzeten tek kişi ben miyim merak ediyorum.
piyasadaki en iyi ingiliz edebiyatı antolojisidir. ingiliz edebiyatı hakkında genel bilgi edinmek, belli akımları çok iyi tanımlayan makaleleri okumak ve gözlük numarasını büyütmek isteyenler için birebirdir. normalde müthiş pahalı olan bu 2 cilt, şahsım tarafından eski kitap satan bir yerin derinliklerinde bulunmuş ve toplam 10 liraya alınmıştır. tabii bunu yapmak için kitapların oldukça yıpranmış olması ve sizin dükkan sahibini "bunlara kimse para vermez abi zaten ingilizceymiş" diyerek manipule etmeniz gerekmektedir. ha bir de unutmadan söyleyeyim, alacak olursanız birinci cildi siktir edin, sonra okursunuz. ikinci cilt daha eğlenceli.
güvenpark'ın önünden kalkan dolmuşların gittiği söylenen yer. bulunduğu yerin odtü ile paralellik teşkil etmesi tedadüf müdür bilinmez. bir de "yüzyıl" vardır ki savaşları bile yapılmıştır zamanında. düşünün, ankara'nın göbeğinde yüz yıl savaşları... rabbim sen koru
irreversible'da çok sağlam tecavüze uğrayan bacımızın suçunun sorgulanmasıdır. acaba neden yaptılar bunu? hiç mi insaf yoktu kendilerinde? kaldı ki filmin akışı gibi tersten ilişkiye girmek ne derece doğrudur? doğru veya yanlıştan ziyade bir metafor mudur? bunları tartışmak lazımdır işte...
metal gruplarının amblemlerini daha dekoratif göstermek amacıyla girdikleri şeydir. bazı harflerin üstüne nokta konur. mesela bir motörhead'de, bir mötley crüe'de bu durumu görmek mümkündür. hatta this is spinal tap filminde bu noktaları n harfinin üzeirnde 2 nokta olması bu olayla taşak geçer niteliktedir.
siz kimsiniz yarraaam demek istediğim güruhtur. zaten büyük ihtimalle bir boka yaramayacak saçma bir bölümde okuyorsunuz ve onu da yüzünüze gözünüze bulaştırıp 1.8'i zor geçiyorsunuz. mezun olduğunuzda da muhtemelen polis olacaksınız. neyin görüşü, hangi görüş? görüşünüzü sikeyim demek istiyorum bu insanlara.