http://www.corumdevlethastanesi.gov.tr adresindeki resmi sitede de görülebileceği üzere, Banner kısmında bulunan başhekim fotoğrafının yarattığı bir durumdur. Hastanenin, başhekime ait olduğu izlenimini yarattığı gibi, bu kurumda onun otoritesinin son derece önemli olduğu mesajı da taşıyabilir. Fakat aile şirketlerinin sitelerinde bile görmediğim düzeyde bu bayağılık kimin fikridir çok merak etmiş bulunmaktayım. Hangi sivri zekalı kendisinin yada bir yöneticinin fotoğrafını sitenin Banner kısmına koymayı düşünebilir ki?
bu başlığı açma ve ilk gülmeceyi (ki yerlere yattım gülmekten) yazma olanağı sunan bir çekememezliğin görüntüsü olan durumdur. bu çekemezlik izmiri daha çok sevmeme neden olmaktadır ve allah da sizi güldürsün dileğini sunmöama zemin hazırlamaktadır. gülmeceyi ciddiye almak gülünç olur ama, ciddiye alanlar için sorunsala yönelik ciddi bir kaç açıklama yapmakta yarar var. Öncelikle bu izmirlilerin sorunu değildir, müslümanlığı müslüman olmayanlara yada müslümanlığı kendisinden farklı yaşayanlara yönelik korkularından ibaret olanların sorunu olabilir. sanıldığı gibi izmir ateistlerin ağırlıkta olduğu bir il değildir, kaldı ki böyle olsa türkiye için daha iyi olurdu. izmirlliler de bayramlarını, herkesin yaptığı gibi, ne yapmaları gerektiğine inanıyorlarsa onu yaparak geçirirler. et yiyip, eğitimlerini önemseyip, kitap okuyup, belgeselleri takip edip zihinlerini geliştirdikleri aşikardır, çünkü inançlı olan-olmayan, müslüman-gayrimüslim birbirlerinin ne olduklarını bilmeksizin, bildiklerinde bunu umursamaksızın (tıpkı bir müslümanın iddia ettiği gibi) sadece insan olarak bir arada yaşayabilme becerisini gösterir. Daha da önemlisi, bilimle araları iyidir, depğremlerin nedenlerini bilirler, dinsel bir çıkarım yapacak olurlarsa da, avrupadaki bir müslümanın orada depreme neden olmayacağına inanıyorsa, türkiyede de bir gayrimüslimin bunu yapamayacağını düşünür. Bir de, ilk entry sonrası, izmir suçlanırken niye başka illerdeki doğal afetlerin örnek gösterildiğini anlayamaz.
En önemlisi o, doğal afetlerden doğan ölümlere üzülür ve o ölümleri salakça bir zihniyetle ibret malzemesi yapmayı insanlığına, varsa kulluğuna sığdıramaz.
(bkz: Allah akıl fikir versin)
olur öyle dedirtecek, oylamada yasağa destek verenlerin de soyağacının araştırılmasını teşvik edebilecek tespittir. minare yasağının saçma görülmesi durumunda, recep tayyip erdoğanın da türkiyeden olması vurgusunun, yada (#6725087) deki gibi de bir kapağın eklenebileceği tespittir aynı zamanda.
doğan emrah zıraman'ın "aşağılama ilişkileri üzerine tezler" kitabında bu tarz tespitlerin minik analizlerini bulabilirsiniz (bkz: aşağılanma ilişkileri üzerine tezler)
"benim babamın her zaman iki yüzlü ve kaypak olması", "tanıdığım bir babanın her zaman iki yüzlü ve kaypak olması", "tanıdığım bazı babaların her zaman iki yüzlü ve kaypak olması", "tanıdığım bütün babaların her zaman iki yüzlü ve kaypak olması" vb şekillerden biriyle değiştirilmesinin uygun olacağı düşünülendir.
anlaşıldığı kadarıyla , para üstünün, tüm içsel baskılara rağmen ingilizce istenemediği durumlarda, söylenmesi münasip olmayan ingilizce kalıp (acaba? ingilizce olduğu büyük olasılıkla kesin ama herhalde).
türk şöyle, türk böyle deyip kendilerini -nasıl beceriyorlarsa- apayrı bir varlık gibi sunmaya çalışırken, sırabaşına atatürkü koymuş, tüm iyilikleri, güzellikleri türklüğe bağlamış olanlara, "türklük gidince, niteliklerini nereye koyacaksınız" demek için seçilmiş kapakımsı başlıksa neyse de, ciddi tanım istenen başlıksa, "gene mi ırk", ya da "ırkım var, o halde var-sı-yım" denilesi yumurtlamadır.
sunulan pek çok dayanağıyla onayladığım, alışveriş merkezi eksikliği esprisine bayıldığım (alışveriş çılgınlığı köyde olmaz tabi), altyapı sorunları, ve yükselen milliyetçilikten dolayı hayal kırıklığına uğradığım, yine de ülkenin şehirlerinden, nefes almak, beynimi tembellikten kurtarmak, sinirlerimi cahillikten korumak, karı-kız yerine; sanat, felsefe, edebiyat, doğru kavramlarıyla siyaset sohbetleri içerisinde, günahkarlık korkusu taşımadan, angut bakışlara, tacizlere maruz kalmadan rakımı yudumlamak için geri dönmeye uğraştığım köyümün, kabaca tanımlaması. insanlığımı unutturmadıktan, arada zorlasa da insanlığımdan utandırtmadıktan sonra varsın, üzerine yapışsın yaşadığım yerin denilesi tanımlama.
Doğruluğuna bakılmaksızın tanım: öldürülen 7 askerden 3 tanesinin etnik kökeninin kürt olarak bildirilmiş olmasıdır.
etnik sayımlara girişilmiş olması işin zıvanadan çıktığının kanıtı gibi ama, benzer bir başlığın tanımına, yazılmaması gerekip de yazılanların ardından, çok iyi niyetlerle, yeter artık, bize bu kadarını da yapmayın demenin minik bir yolu olarak yazılmış başlık değerlendirmesi yapmak uygundur. başka bir entrye kopyalanmış olan
------
(bkz: #6719656)
7. entry (bkz: kendi kendini sikmek)
-----
entrysi, terbiyesizliğin sınırı olmadığının kanıtıdır. ve gerçekten bir gün önce şehit edebiyatı yapanların, kürt deniliverdi diye bir kaç şehidi listeden silivermesidir. ve anlaşılan odur ki, bu adamlara, kürtler ağzıyla kuş tutsa da yaranamayacaktır. sonra aynı kişi, rahat battı, dağa çıktı der bu "dağa çıkın" dediklerine. samimiyet ve terbiye sıfırlanmıştır.
kabul edilse de edilmese de, dağa çıkan da, dağa çıkmayan da, dağa çıkanla savaşan da aynı toprakların ortaklarından. kimse, kimseyi kovamaz. çözüm öyle ya da böyle başka türlü bulunmak zorundadır. bu kadar terbiyesizin arasından, iyi niyetinden dolayı, iyi niyete bağlı hatalarıyla da olsa ayrılması gerekenler var elbet, ama denmelidir ki, kürt, laz, çerkez ırklarını kabul ettikten sonra, hepsi türk milliyetinden demek acayip uçuk kaçmaktadır. sözünü etmeye hiç gerek olmasa da, bilinmelidir ki, ırklar ayrıdır, türklük de ırklar üstü bir şey değildir. sosyolojik terimleri kendi keyfimize göre yorumlama çocukluğundan vazgeçmek gerekir.
bir tekrara düşülüp: "başlık altındaki yazılanlardan sonra, bu kadar acının tek sorumlusu, kürtleri türk kabul edebilecek kadar çok seven türklerdir. ayı yavrusunu severken öldürürmüş" denebilir.
bu kadar türk kafatasçısı varken, kürt kafatasçılarına zaman ayıramamak da ayrı bir tanım gerektirir. lakin, ülkeyi sahiplenenlerin, birilerini kovabilecek kadar sahip hissedenlerin uslandırılması, felsefik öncelik taşımaktadır. türklerin, büyük çoğunluğuna sirayet etmiş olan çocukluk hastalığından, ergenlik takıntılarından, sosyolojik terimlerin komedi eserleri kıvamında çarpıtılarak kullanılmasıyla şekillenen paranoid tepkilerinden (kürtlere türk değil, kürt dersek, pkknın kurucuları arasında da türk olduğunu öğrenirsek, pkkyı yaratanın kürtler değil de, türkler olduğunun dillendirilmesine izin verirsek ülke bölünür, birileri kendi dilinde konuşunca da bölünür) kurtarılması elzemdir. ardından kürtlerin de 18.yy milliyetçiliğine kayışına dur demek icap etmektedir.
kapitalizmin kendisine zemin hazırlamak için ilginç şeylere dayandırarak icat ettiği ırkçılığın, dünya üzerinde halen sorun yaratması umutları suların derinliklerine doğru iten, tiksindirici, çıldırtıcı bir durumdur. yine dillendirmekte yarar var, entrynin sahibi herhangi bir test yaptırarak "ırkına baktırma"mıştır, ırkını bilmemektedir, bilip bilmemeyi de umursamamaktadır. ve acıya nerde rastlasa hissetmeye çalışmakta, cahile nerde rastlasa kızmaktadır.
size hayırlı cumalar dedirtecek derecede kalbi mühürlenmiş biri olarak kanıt olabileceğim bir fetvadır. doğrulanmıştır, yapacak bir şey kalmamıştır, allah maneviyatımın tüm musluklarını kapamıştır.
"o derece ki, bu tarz fetvalar eğlenceli bulunmaktadır tarafımdan. allah beni ıslah etsin diyeceğim ama, hem mühürden diyemiyorum, hem de evvelinde fetvakarların ıslahı beklemektedir." diye tanım eki yaptırtan espridir.
soykırımı, moykırımı boşverelim, ölümlere sebebiyet verme, göz yumma var mı ona bakalım dedirten kıyaslama.
soykırımın sadece toplama kamplarında yapıldığını zanneden zihniyetlerle karşılaştıran kıyaslama.
açıklama: soykırım olup olmamasından öte, sürgün cezasına çarptırdığınız, çoluk, çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek, topyekün bir topluluk, çetelerin saldırılarına, açlığa, hastalıklara bırakılıyor. düşünülmesi gereken bu noktadır. gözyummuşsan, suçlusun elbet, koruyamamışsan, suçun daha az değil. ötesini berisini boşverin, ermeni çetelerden, fransız işbirlikçisi (rusmuydu yoksa) ermenilerden öte, sürgün cezası verilenler sıradan halktır, bunlarla ilgisi olmayan halk. kaldı ki çetelere bile sürgün cezası vermişseniz, yolda korumanız gerekir, tıpkı cezaevleri arası nakledilen mahkumlar gibi. aksi halde o ölüm cezası demektir. en iyimser bakışla, masum bir halkı koruma aczi vardır ve bunun için bile susmak gerekir en azından, başı öne eğerek. aliyi dövdükten sonra, "ama onun amcaoğlu da bana çelme takmıştı" diye dellenmenin anlamı yoktur. insan olana ölümlerin kamplısı da bir, ovalısı da, biri de bir, bini de... kimse seni suçlamasa da ağır gelmeli haliyle.
kullanılma zemini olduğunda, saatlerce, günlerce, gözümüzün içine soka, soka yapılan eylemdir. o yüzden acının hissedildiği anda, ezberlenmiş cümleler yerine, "bana ne yapmaya çalışıyorlar" denilmesi gereken durumdur. Uyku halinin farklı varyasyonlarıdır. birileri, birileri adına ölür, birileri ölüme gönderilenler adına, ölüme gönderenler yerine, öfkeyi yanlış yerlere yönlendirir. bunun yanlışlığını söyleyen birileri de, ölümlere üzülmemekle, vatan haini olmakla suçlanır. oysa en çok üzülen en çok ağlayıp, en çok dövünen, en çok öfkelenip, yanlış yere en çok saldıran değildir.
"madem ki dini bilmiyorsunuz kafanıza göre yorumlamayın.", "bir tarafınızdan element uydurmayın" vb. cümlelerin kendilerine iade edilmesi gereken kişilerdir. o halde şu arapça zorunluluğuna kaynak gösterilmesi isteminin kaçınılmaz olarak ortaya çıktığı durumu yaratan kişidir aynı zamanda.
edit: argo sözcük yerine "bir tarafınızdan" getirildi. orjinalinde argo kullanıldığı yanılsamasından kaynaklı hata düzeltildi. özür peşinen dilendi.
kimin ne için yaptığı bilinmediği halde, küfürlerin belli yerlere peşinen gönderilmesine aracı çağrılan olay.
gene hatırlatmakta yarar var, açılım sütten çıkmış ak kaşık değildir, onu bunu boşverip, yıllarır yaşanan olayı açılıma bağlama zihniyetinden kurtulmak gerekir.
akpden değil belki ama, başka yerlerden, belki (zorlansa çıkabilir mi) kişinin kendi içinden çıkan barış çığlıklarına daha fazla kulak vermek lazım, zira "kışkırtma", "aha gördün mü, ne yaptın" tarzı dolandırıcılıklar, manipülasyonlar yurdum insanında çok güzel işlemektedir.
zeka sahibi insanlar bu tarz durumlarda sapla, samanı karıştırmazlar, hafızalarını da kullanırlar
alevilerin devreye sokulması da komiktir, aleviler denmesi gerekmez, civardaki yardım ve yataklık yapan kişiler denmesi yeterlidir. bu kişiler için özel bir adres belirtmek, kafaderisi istemektir. yardım ve yatakçılar sünni çıkarsa ne olacak denilesi bir durum doğurur.
hepsinden ötesi, bu kadar acayip bakış açıları (0 derece) olan bir ülkede terörist (pek çoğuna ezberletilen anlamda) çok olur.
az önce de yapılan, beynin faaliyet planlarındaki aksamadan kaynaklanan bazı kişilerden saklanması gereken, saklanamadığında sıradışı hale nasıl getirilebildiği anlaşılamayacak olan sıradan (hatta gayet sıradan) eylem.
sürdürülmesine izin verilmeyen süreçtir. öyle bir süreç ki, utanılası, acınası tanımlarla dolu bir süreçtir.
tüm acıların, dökülen tüm kanların gerekçesi, sürecin adı olan başlık altında bulunabilecektir.
kardeşlik, kürtleri kabul, onların her şeyi var, biz hepsini kastetmiyoruz gibi söylemlerin sahteliğinin de kanıtlarını içeren bir başlıktır, sürecin adı.
ötekileştirmenin doğal bir sonucu olarak "acı"nın varlığını algılamamakta ısrar eden, nereden, nasıl geldiği, neyle belirlendiği, neye yaradığı belli olmayan ırkından önce düşünemeyen zihniyetlerin tahrikleriyle kirlenen bir süreç.
madem ki ülkeyi beraber kurtardık, niye ilk fırsatta defolun deniyor dedirten bir süreç (kazıklanmışlık hissinin nerden çıktığının örneklemesidir) vs. vs.
allah ötekileştirmesin vesselam
aldatma, aldatılan bir tarafı gerektirdiğinden; aldatmayı normal bulduğu kadar, aldatılmayı da normal bulmuş olması muhtemel olan ve "aldatılmanın anormalliği" kışkırtmasından çok da etkilenmeyeceği tahmin edilen kişidir.
aldatmayı normal bulma durumunda olan insandır. aldatmayı normal bulma, aldatır, aldatmaktadır, aldatacaktır anlamı taşımamaktadır. aldatmanın nerede, nasıl, niçin gerçekleştiğine bağlı olarak olabilirlik içerdiğini kabul eden kişidir kendileri. en çok akla gelen ilişkide aldatmayı normal bulma, sadakatsizlikle karıştırılmamalıdır. sadakat, sevgi ilişkisi varsa devrededir. sevgi ilişkisinin olmadığı, zorunluluklara dayalı yürüyen ilişkilerde aldatma, sadakatsizlikle özdeşleştirilemez. zorunluluklara dayanması, sadakati ortadan kaldırmış, aldatma eyleminin de zaten bir başka anlamıyla gerçekleşmesini sağlamıştır.
çok çabuk provake edilecekleri, söylemlerinden belli olan, en küçük gerginlik anında vatandaşımız dediklerini terörist ilan ediveren ve hepsini cinsel birleşmeden geçirip, sınır dışı yapma planları kuran, "demokrasi var, daha ne istiyorsunuz" deyip de ilginç demokrasi(!) örnekleri sergileyen zihniyetlerin cenaze evinde kavga talepleridir.
şehitlere gerçekten üzülenlerin, onlar için yapması gereken şeyin ötekileştirdiklerine çemkirmekten öte, zaten bu noktaya gelişi haklı kılan söylemlere son vermeleri gerektiğini hatırlatma ihtiyacı doğuran, yanlış yorumlama.
Altında, akıllıca iki tanımlamadan daha fazlasının yapılabilme potansiyeline sahip olmasına karşın bu potansiyelini gerçekleştirememiş başlıktır. kıt zekalarla yorumlanamayacak kadar ciddi sosyal ve politik bir söylemdir.
müslüman olmayanları çok ilgilendirmese de, "Gerçekten Biz onu, belki aklınızı kullanırsınız diye Arapça bir Kur'an kıldık. (ZUHRUF SURESi)" ayeti, acaba araplara inen kuranı, "anlayasınız diye, sizin dilinizde indirdik" anlamıyla tanıtıyor olamaz mı sorusunu akla getiren başlık.
kemalizm böyle bir şey işte dedirtecek; asla akıllıca tartışma zemini yaratamayacağınız binlerce dokunulmazlıkla karşılaşacağınız garanti olan, kendilerini atatürkle varettikleri halde, atatürk ve atatürkçülükle bağlantılı herhangi bir gelişim emaresi yaratamayan kişiliklerin sıktan öte her zaman karşılaşılan reflekslerinin genel tanımıdır.
dış güçler tarafından planlandığı apaçık belli olan, belli stratejilere dayanan, içerdeki kimsenin kendi isteğiyle tercih edemeyeceği, kendisinin yönelemeyeceği, askeri, kültürel, ideolojik, ekonomik, komik vs. türden eylemlerdir. derhal önlem alınmasını, uyanık durulmasını, birlik olunmasını, içerdeki işbirlikçilerinin tespit ve linçini, kısacası oyuna gelmemeyi gerektiren durumlar yaratır.
kişiyi, çevresindekilerin güzel giyim öneri yada eleştirilerinden sonra salaş (değişim geçirmiş, mecazlaşmış halinin artık yerleştiği düşünülerek) olmaya itebilecek tamlama.
o an için tek çalışan bölgenin klavye kullanımına etkilerinden ileri gelen durumdur. psikolojinin gelişmemesine, ne kadar direnilse de hala bilinçaltının eylemlere etkisi gibi eskimiş açıklamaları kullanmamıza neden olan gösterge.
edit: anlatım bozukluğu giderimi
çalışmaya zorunlu bırakılmış toplumlarda, çalışmayanlara karşı hissedilen şeylerin, komünal yaşamda da hissedileceği varsayımından doğan yanlış vargıdır.
fethullah gülenin cümleleri dışında, kendine ait cümle kullanmadığı için, tartışmalarda sarfettiği cümlelere getirilen eleştirileri, fethullah gülen saldırısı zanneden, kendisinin, fethullah gülenin konuşma cihazı (uydu bağlantısı olabilir) görünümünde olduğunu farketmeden, asıl kendisine yüklenebilecek "beyni yıkanmışlık" sıfatını karşısındakine yakıştırmayı tercih eden hoparlör kişiliklerin, birey olmaya çalışanlar için kullandığı acınası tanımlamadır.
esas yararlanıcısı guruptan çok,kraldan çok kralcı anlayışıyla, söyletilerek uyutulanın, miniminnacık bir devlet eleştirisine bile kılıç kalkanla gidenlerin, çocuklarını ve kendilerini kendi çıkarları uğruna ölüme gönderenleri elşetirenlerin karşısına ilk çıkanların sahiplendiği hipnotik söz(edit:(yüklem değişimi)..ü söylemek).
eğitimin, genel kabul gören, yani "bireyin davranışında, kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak istenilen yönde( eğitimin amaçlarına uygun ) değişme meydana getirme sürecidir" tanımına göre, sonucu yüksek çıkacak olgudur. Zaten eğitimin en çok tartışılan yönü, "yönü"dür. değerinin yüksek çıkması ölçüsünde, insanlığın değer yitireceği durumdur.