Gecenin karanlığında ömrümün yarısında sahip olamadığım tek şey; zaman. Asla satın alamayacağım ve geri getiremeyeceğim yegane tek şey. Geçen zamanımın ise kıymetini bilmiyor oluşum beni derin üzüntüler içerisine sokmakta.
Sanıldığı gibi sapkınlıkla bir alakası yoktur.
Eğer öyle olsaydı şuanki içerisinde yaşadığımız dünyanın hepsinin helak olup taşlaşmış olması gerekirdi.
Ayrıca tarihte ilk defa cam üretiminin olduğu yer Pompei dir.
Gün ışıyınca kendi kendine şöyle de: bugün meraklılarla, vefasızlarla, kaba, kıskanç, bencil kişilerle karşılaşacağım. Bütün bu kötülükler bu insanların başına, iyiyi ve kötüyü bilmedikleri için geliyor. Ama, iyinin doğasını kavramış ve onun doğru; kötünün doğasını kavramış ve onun yanlış olduğunu bilen, yanlış yapan kimsenin doğasını kavramış ve onun, benimle aynı kandan, aynı tohumdan geldiği için değil, benimle aynı zihni, tanrısal bir parçayı paylaştığı için akrabam olduğunu bilen bana o insanların hiçbirinden zarar gelemez, hiçbiri beni dürüst olmayan eylemlere bulaştırmayı başaramaz; ne de ben akrabam olan kimseye öfkelenebilirim, ne de ondan nefret edebilirim. Çünkü birbirimize karşılıklı yardım etmek için doğduk biz, tıpkı ayaklar, eller, gözkapakları, iki sıra diş gibi. işte bu nedenle, birbirine karşı davranmak doğaya aykırıdır; birine kızmak, ondan nefret etmekse, kuşkusuz ona karşı davranmaktır.
Sahibi, moderatörleri, yazarlarının bir çoğu dahil faşist kafaya sahip olan platform.
Mensubu olan Ergen çocuklara değinmiyorum bile.
Açılan başlıkların girilen entrylerin yarısından fazlası kendi düşüncesine ters düşen kişilere hakaretler içermekte.
Tiyatro seyiricisi olan kişilerin rahatlıkla uyduğu kural. Hiç bir opera veyahut müzikal, tiyatro gösterisinde elinde yiyecek içecek olan bir seyirci bulamazsınız. Sinema seyiricisi ise çok farklıdır. Tüketim toplumunun yansımasının en güzel örneğidir. Sinemaya geldiğinde toplumsal bir alanın içerisinde kendi özgürlüğünün başkasını rahatsız ediyor oluşunun farkında olmadan görgü kurallarını deler ve özgürlüğün kendine has bir durum olduğu düşüncesine kapılır, ancak bu esasında öyle değildir.
Miguel de UnamunoNun yazmış olduğu, cumhuriyet aydınımız ve 17. milli eğitim bakanımız Hasan Ali Yücel Tarafından dilimize çevrilen Harika bir edebi eser.
Mahkeme taciz suçlamasını iddia eden şahısın suçlamasını çürüterek kişisel harcamaları adına şirket kartını kullandığını tespit ederek kendisini suçlu bulmuştur. Ayrıca kanzuk gibi birinin sekreteri olması beni daha derinden üzmüştür.
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. istikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. istiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! işte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!