Uzaklardan gelen ama yanındaymışçasına işittiği ayak sesleriyle kadıncağız afalladı. Aklında hırsız olabilir cümlesi fink atmaya başladı. Ansızın peyda olan bu fikir ellerini ağzına götürüp tırnaklarını yemeye başlamasına sebebiyet verdi yaşlı kadının. Tek oturduğu evinde kedisi rainbow dash dışında ses olmazdı. Bu gece bir tuhaflık sezmişti. Kadın kalktı yatağından merdivenlerin başına gelince korkudan altına kaçırdığını anlayıp tuvaletinin yolunu tuttu.
Bir gün , bir gündüz , bir akşam , bir gece..
Ansızın gelebilirim yanına ay. Ansızın uyanabilirim yanında .acaba peynirden olduğun sanılırdı eski dönemlerde ama öyle değil aycık. Sen gecelerin efendisi gündüzlerin kölesisin. An itibariyle yıldızlar kıskanır beni seni uyanırsam yıldızları yok saymayalım onlara da yer açalım olur mu ?
Soldu mu çiçekler bugün de ?
Kurutmuş kuruntular içleri de çiçekleri de .
Soluksuz bekleyişler..
Umut kapıda.
Gelmekte.
Farkında mı ?
Zaman ne çabuk geçmekte.
Tıkadı mı seni de bu boğuk hava
Yasta mı kuşlar ?
Sessiz bir bekleyişte.
Tuhaf etrafta olanlar.
Tepkisiz kalıyoruz cana da canana da.
Kabul buyurur akıl bu durgunluğa.
Teslim eder kendini kaybolmuşluğa.
Milletin çocuklarıyla ilgilenmekten kendi çocuklarıyla ilgilenmemeyi getirir beraberinde bu meslek. Ben bizimkilerden biliyorum. Onları benden daha iyi tanıyorlar. (bkz: annem ve babam öğretmen)
bu mesleğe karşıyım olmayın bence harcanan alın terinin karşılığı alınamıyor bu meslekte.
Evet..
Bıktım artık yeter ya yeter.
Bu kurallardan , kurallara uymak zorunda olmaktan , bu düzenden , bu hayattan, bu b*k kafalı insan sürülerinden, allahın belası eğitim sisteminden, istediğim gibi davranamamaktan, lanet olmasın ya ne kadar boşbeleşlerle uğraşıyoruz ya! Kendini bi b*k sananlardan, ezenlerden , boş konuşanlardan bıktımmm.
Boş tenekeler yaa.
Haysiyetsizlerrrr. Off bıktım artık her şeyden yeterr.
Evet demek bana göre bu soruda sadece hızlı cevaplandığında verilecek bir yanıt olacaktır.
Neden diye soracak olursanızda işi ayrıntılı bir şekilde düşünürsek bu evet yanıtını çürütür. çünkü ülke , ırk vb. durumlardan dolayı çeşitlik gösterir ahlak.
herkes kendi çıkarları doğrultusunda hareket ediyor. kendi için değil de milletimiz için hareket etsek birlik olsak bu ülke layık olduğu seviyeye ulaşırdı.ama ilk önce bu çıkarçılık ortadan kalkmalı.
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende surdum,
Senden tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem ki...
inan bana sevgilim inan,
Evimde senliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgarlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi fark edemezsen,
Rüzgarların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum...
Hiç hoş olmuyor.Kararsız kalıyorsun hatta yazmaktan cayacak derecede.Ama sonra bir ümit tekrar deniyorsun ve bir an kaybolmuşsun sözcük denizinde hele ki yüzme bilmiyorsan al başına belayı.
Şimdi kılıksızım
Fakat borçlarımı ödedikten sonra,
ihtimal bir kat daha yeni esvaplarım olacak ve ihtimal;
Sen yine beni sevmeyeceksin...
Ve pazar akşamları,
Sizin mahalleden geçerken süslenmiş olarak,
Zannediyormusun ki;
Bende sana şimdiki kadar kıymet vereceğim...