salak salak bakınız vermenin birer birer yasaklandığı interaktif sözlüklerde uludağ sözlükten sonra ekşi sözlük de bu yasağı getirtti. geriye kalanlardan birisi de bu sözlük. bakalım bunlar ne zaman yapacaklar.
öyle böyle değil sayıları hiç de öyle az değil. bank asya ligi maçlarına gidenler varsa bilir, ev sahibi takım, deplasman takımının taraftarlarını sinir etmek için ''bir avuç ibne otur yerine '' diye tezahürat yapardık - bunu bilmeyen liselidir- bine yakın bile gelseler yine de o sözü söylerdik bir avuç diye. ama bunlar bir avuç falan değil. mitoz bölünmeyle çoğalır gibi sayıları artıyor bunların da.
türkiye'de yaşamamızın utanç verici durumlarından birisidir kendisi. hiç böyle utanmamıştım türkiye'de yaşamaktan. askeriyeni yaptığı tüm pislikler ortadayken bu yavşak kemalist hala postalları yalayıp, cilalıyor. gerçi yalasın farketmez, o postalın altındaki kalın tabanı birgün içerisinde hissedebilir.
bazılarının inandığı gibi türkiye'ye demokrasi 1923 yılında falan gelmemiştir. o sözde anayasaya giren sözde demokrasi kelimesi ne yazıktır ki 27 yıl hiç kullanılmamıştır. işin en komik kısmı da o kelimeyi anayasaya sokan insan zaman hiç kullanılmamıştır. türkiye'nin demokrasiyle tanışma zamanı inönü'nün tek parti olarak seçime girmesinden sıkılmasından sonra demokrat parti'nin seçime girme yolunu açmasıyla olmuştur.
ateist ya da değil gerçi zerre cinsel organımda değil. olsa ne olur, olmasa ne olur. bu sözlükte yazdıkları bir nevi ateistvari sözler. bir başlıkta hz.muhammed derken, diğer başlıkta allah ile tanrı kelimelerini kullanıp allah ın beni sorgulamaya hakkı yok diyerek sözlüğe kusabilen birisi.
hz.muhahahammed diye ilk olarak ekşi sözlük'te başlık açıldığı zaman aklıma sözlüğün ateistleri geliyor da bir de buna bakıyorum. arada emin olun dağlar kadar fark var.
hbbia, her ne kadar uludağ sözlükte genel olarak takılsa da, kendisi aslında 4 büyük sözlükte de yazmıştır. ekşi, itü, uludağ, ihl.
birçok sözlük yazarı da hbbia'yı eksileme için kampanyalar düzenliyor, saçmalıyor, sıçıyor vs vs. dışarıda yakalamayadığı orgazm zevkini herhaldeki sözlükte yaşamaya çalışıyor. aslında merak da ediyoruz, masturbasyondan daha mı fazla zevk veriyor da bu işi yapıyor diye.
sözlükler bir nevi, türkiye'nin aynasıdır gençler. sözlüklere bakarak türkiye hakkında bilgi edinebilirsiniz. şu sözlüğe ne zaman gelsem birkaç gerizekalı ateist, kendi bile inanmadıkları şeyler yazıyorlar. bakıyorum, bakıyorum bunu liseli ergen bir aptal bile yapmaz diyorum. ama bunlar yapıyorlar işte. algılamakta zorlanıyorum, bunlar mı kuran'ı kerim'i okumuş da, sindirmişte, anlamış da ateizmi seçmişler artık?. yok abi, bunlar boş yere okumuş cahiller.
DENiZ Feneri Davasındaki gelişmelerden hiç memnun değilim.
Mesela: Ergenekon'a misilleme olsun diye verildiği her halinden anlaşılan tutuklama kararlarından memnun değilim.
Mesela: Bu davanın savcılarının görevden alınmasından memnun değilim.
Mesela: Bu davanın üzerine düşen iktidar gölgesinden memnun değilim.
Mesela: Bu davanın sanıklarının aklanıp temize çıkma imkânlarının ellerinden alınma durumundan memnun değilim.
Mesela: Tıpkı Ergenekon Davasında olduğu gibi bu davada da henüz yargılama tamamlanmadan hüküm verilmesinden memnun değilim.
Mesela: Görevden alınan savcıların davayla ilgili sanıklar aleyhinde sağa sola bilgi sızdırmalarından memnun değilim.
¡ ¡ ¡
Memnun olmadığım bir husus da 'Deniz Feneri kimlere uzanacak?' meselesini gıdıklayarak yapılan aleni haksızlıklar.
Mesela 'taç giydiği için artık akıllanabilmiş olacağı' hususunda iyi niyet sahibi olduğum bizim Şamil Tayyar, milletvekili sıfatıyla televizyona çıkıp, 'Eğer Hürriyet'te yazmıyor olsaydı Ahmet Hakan da Deniz Feneri'nden tutuklanabilirdi diyebiliyor.
Deniz Feneri'yle benim en küçük bir irtibatım olduğuna dair elinde minicik bir kanıt var mı?
Yok.
Ama ne fark eder?
Nasıl olsa...
Bir davayı 'çuval' haline getirip gıcık olunan herkesi o davanın içine tıkmak gibi bir geleneğimiz var artık.
Ve bizim aslan parçası Şamil de o geleneğin yılmaz bir öncüsü...
¡ ¡ ¡
işte bakın!
Kendisine haksızlıklar yapılan eski savcı, yeni CHP Milletvekili ilhan Cihaner de aynı mantık üzerinden gidiyor.
Diyor ki:
'Deniz Feneri AK Parti ye uzandı.
Deniz Fenerine teslim edilen yardımların AK Parti ye gittiğine dair şu ana kadar ortaya en küçük bir kanıt, en küçük bir belge konulabildi mi?
Hayır!
Ama ilhan Cihaner de 'bir davayı çuval haline getirip kıl olduğu kişi ve kurumları o çuvalın içine yerleştirme geleneği'ne yaslanıyor.
Ve sallıyor:
'Deniz Feneri Davası, AK Parti ye uzandı.
Şimdi Başbakan Tayyip Erdoğan çıkıp o meşhur 'ispatla... ispatlayamazsan...'' nutkunu atsa, ilhan Cihaner ne diyecek?
¡ ¡ ¡
Benim açımdan Deniz Feneri Davasına hakkaniyetli yaklaşım şöyle bir şeydir:
Cyapılmasını istemediğini, Deniz Feneri Davasında da isteme.
Ya da...
Deniz Feneri nerelere uzanır?
DENiZ Feneri Davasındaki gelişmelerden hiç memnun değilim.
Mesela: Ergenekon'a misilleme olsun diye verildiği her halinden anlaşılan tutuklama kararlarından memnun değilim.
Mesela: Bu davanın savcılarının görevden alınmasından memnun değilim.
Mesela: Bu davanın üzerine düşen iktidar gölgesinden memnun değilim.
Mesela: Bu davanın sanıklarının aklanıp temize çıkma imkânlarının ellerinden alınma durumundan memnun değilim.
Mesela: Tıpkı Ergenekon Davasında olduğu gibi bu davada da henüz yargılama tamamlanmadan hüküm verilmesinden memnun değilim.
Mesela: Görevden alınan savcıların davayla ilgili sanıklar aleyhinde sağa sola bilgi sızdırmalarından memnun değilim.
¡ ¡ ¡
Memnun olmadığım bir husus da 'Deniz Feneri kimlere uzanacak?' meselesini gıdıklayarak yapılan aleni haksızlıklar.
Mesela 'taç giydiği için artık akıllanabilmiş olacağı' hususunda iyi niyet sahibi olduğum bizim Şamil Tayyar, milletvekili sıfatıyla televizyona çıkıp, 'Eğer Hürriyet'te yazmıyor olsaydı Ahmet Hakan da Deniz Feneri'nden tutuklanabilirdi diyebiliyor.
Deniz Feneri'yle benim en küçük bir irtibatım olduğuna dair elinde minicik bir kanıt var mı?
Yok.
Ama ne fark eder?
Nasıl olsa...
Bir davayı 'çuval' haline getirip gıcık olunan herkesi o davanın içine tıkmak gibi bir geleneğimiz var artık.
Ve bizim aslan parçası Şamil de o geleneğin yılmaz bir öncüsü...
¡ ¡ ¡
işte bakın!
Kendisine haksızlıklar yapılan eski savcı, yeni CHP Milletvekili ilhan Cihaner de aynı mantık üzerinden gidiyor.
Diyor ki:
'Deniz Feneri AK Parti ye uzandı.
Deniz Fenerine teslim edilen yardımların AK Parti ye gittiğine dair şu ana kadar ortaya en küçük bir kanıt, en küçük bir belge konulabildi mi?
Hayır!
Ama ilhan Cihaner de 'bir davayı çuval haline getirip kıl olduğu kişi ve kurumları o çuvalın içine yerleştirme geleneği'ne yaslanıyor.
Ve sallıyor:
'Deniz Feneri Davası, AK Parti ye uzandı.
Şimdi Başbakan Tayyip Erdoğan çıkıp o meşhur 'ispatla... ispatlayamazsan...'' nutkunu atsa, ilhan Cihaner ne diyecek?
¡ ¡ ¡
Benim açımdan Deniz Feneri Davasına hakkaniyetli yaklaşım şöyle bir şeydir:
Ergenekon Davasında yapılmasını istemediğini, Deniz Feneri Davasında da isteme.
Ya da...
Ergenekon Davasında yapılmasını istediğini, Deniz Feneri Davasında da iste. yapılmasını istediğini, Deniz Feneri Davasında da iste.
salak değildir, bilmediği konu hakkında konuşmaz. hele ki ayet ile hz. ali'nin kendi sözlerinin ne olduğunu biliyordur. ayetlerin, hz. ali tarafından söylendiğini düşünecek kadar gerizekalı değildir.