dinleyiciyi gerdikten sonra tam reaksiyon almak için yapılan anlamsız hareket.
(hatırladığım kadarıyla)
- kadının teki hamileymiş, doğum yapamadan ölmüş. her gece kocasının rüyasına girmeye başlamış. mezarımı aç, mezarımı aç, mezarımı aç diye yalvarıyormuş. adam en sonunda dayanamayıp gitmiş mezara. kazmış tabuta ulaşmış, tam tabutun kapağını aralarken böööööööööö
* anaıskiimmmmmmmmm!
akşamları eve gelip dünya ve ülke gündemine göz atmak isteyen adamın asabını bozan hadise. bak "ana haber bülteni"ne konu oluyor bunlar. gün içinde verilebilecek kadar bir değeri vardır kabul. ama ana habere de konu etmeyin lan.
- x hayvanat bahçesinde herkesi mutlu eden bir konuk var bu günlerde. sevimli ayıcık clara doğum yaptı. 50 kilo doğan yavru bakıcıların yüzünü güldürdü.
not: söylemek olacaktı fakat karakter sınırlaması müsade etmedi.
garip bir ebeveyn davranışı. "maşallah kaç yaşında ufaklık?" diyorsun "üçe geçti abisi" diyor. ben 3. sınıfta iken kaç yaşımda olduğumu hatırlayan biri değilim, oturup bunun üzerine hesap yapmak zorunda da değilim mına koyim. yaşı sorduysak yaşını söyleyin, kaçıncı sınıfa gittiğini merak etsem zaten onu sorarım.
bir de samimiyetsiz tipler vardır, sanırım bu ebeveynlerin abuk davranışları bunlar yüzünden gelişiyor.
- allah bağışlasın, kaç yaşında?
* 2'ye geçti ablası.
- 2. sınıfa giden bir çocuk için fazla zeki.
yol boyunca oluşabilecek her türlü olumsuzluğa karşı alınan bir önlem. ne zırlayarak kafa siken veletler, ne bıdı bıdı bıdı konusan teyzeler, ne otobüsü hayvan gibi kullanan şoför umurunuzda olmadan yolculuğunuzu tamamlarsınız.
aslında hüzünlencek bir şey yok da bu uğurlamaya gele insanlar ve uğurlanan yolcular can sıkıyor arkadaş. herkes binse efendi efendi otursa koltuğuna sonra da muavinin yamuk yumuk türkçesiyle yaptığı anonsları anlamaya çalışsak ya.
yolculuk saatine yakın varıyorum otogara, bir sigara içip azcık etrafta dolandıktan sonra otobüsüme biniyorum. pencere kenarında değilsem çok sorun olmuyor da pencere kenarında isem ve yanımdaki lavuğun (şöyle çıtır bi' şey de düşmedi hiç mına koyim!) hısımları, manitası filan aşağıda el sallıyorsa işte o zaman en pis küfürleri ediyorum. çok dibime girmişse el sallıcam diye enayi o zaman mecburen biraz daha uzakta duran birini gözüme kestirip el sallıyorum sevgili sözlük. kaptan hareket etmekte gecikirse rezil olmamak için elimin tersiyle git git işareti yaptığım bile oldu mına koyim.
gelmeyin abi otogara, kim nereye gidecekse bırakın gitsin. orda durup el sallayınca n'oluyor anlamış değilim. hadi görüşürüz, iyi yolculuklar hepinize...
çocukluğumuzun mahalle maçlarının değişmez klişesi.
zırt pırt gol, hayır direküstü tartışmalarına sebep olur bu taş direkli kaleler. takımlar arasında bariz bir güç farkı yoksa ve maç ciddi anlamda çekişmeli geçiryrsa sonunda yumrukların konuştuğu bile olmuştur bak.
- bal gibi gol lan
* siktir ordan olm direküstü işte
- lan direk olsaydı çarpıp içeri girerdi
* valla buradan geçti gol sayılmaz, taş üstü gol değil demiştiniz.
- ama bu taşın içinden geçti
* bak ananı skerim senin ( boğazına sarılır)
- sen kimin anasını sikiyon lan (sağ kroşeyi koyar)
2007 san francisco goldan gate festivali'nde "en iyi tv belgeseli" ödülü ve 2007 nürnberg festivali'nde "en iyi belgesel film" ödülü alan, marcus atilla vetter'in, babası cahit çubuk'a 40 yıllık bir aradan sonra kavuşma macerasını anlatan belgesel film.
istanbul il milli eğitim müdürü ata özer'in, okullarda uyu$turucu kullanımını azaltmak ve uyu$turucu kullanan öğrencileri tespit etmek! için üzerinde çalı$tığı, hiçbir bilimsel dayanağı omayan proje!
neymi$ efendim, arı insan üzerine konmayan bir mahlukatmı$, bunu uyu$turucuya alı$tırdıktan sonra direkt olarak üzerinde uyu$turucu bulunduran ve/veya kullanan öğrencilerin! üzerine konacakmı$! vay anam vay neler dönecek serhat ya!
sabah istiklal mar$ı okuyan öğrencilerin üstüne mi salacaklar acaba arıları ya da arılar siktirip gitmesin diye kapalı bir yerde mi uygulayacaklar bunu. hele aklıma takılan bir nokta var ki; bu arılardan biri proje sahibi istanbul il milli eğitim müdürü ata özer'e konarsa ne gibi bir açıklama gelecek.
efendim, bu arı hayvanı salak çıktı, istediğimiz gibi eğitemedik. ikinci projemiz ke$ milli eğitim müdürü projesi ile bomba gibi bir dönü$ yapacağız...
ya da oldu ki, bir öğrencinin üzerine kondu bu arı hayvanı. ne yani bir arı baz alınarak çocuğun hakkında yasal i$lem mi yapılacak, ya da uyu$turucu kullanıyor mu diye testlere mi tabi tutulacak. onca arkada$ı arasında rencide olacak, kullansa da kullanmasa da bir daha okula gelebilecek mi o çocuk? nasıl bir mantıktır ki 21. yüzyılda böyle bir uygulama yapılmaya çalı$ılıyor.
hadi hepsini geçtik, diyelim ki benim alerjim var arıya ve arı tarafından sokuldum ders! görmeye gittiğim eğitim kurumunda. ne hesap verecekler çok merak ediyorum doğrusu.
ey tanrım, sen bizi ke$ arıların iğnelerinden koru! dur dur ya da vazgeçtim. sen öğrencileri bu gibi eğitim insanlarından koru. biz arılardan kaçmasını biliriz.
cumhurba$kanı ve ba$bakanın yök yeni ba$kanına tembih cümlesi.
üniversitelerde türban yasağının uygulanmayacağı yönünde açıklamalar yapan tök yeni ba$kanı yusuf ziya özcan, meclis ba$kanı köksal toptan'ı ziyareti sırasında kameraların açık oldugunu fark etmeyerek ba$bakan ve cumhurba$kanımızın kendisini bu cümle ile uyardıgını ağzından kaçırıverdi.
ne demi$ler;
köksal toptan: arada sırada bu konularla ilgili katılım için cevap da vermek lazım.
daha ne desin be adam, her $eyi açık açık söyledi i$te. sanırım bu konu$madan sonra uzun bir süre konu$masına izin de çıkmaz sayın özcan'ın. eeee, sırf sana yakın diye adamın tekini getirip oturtursan yök ba$kanlığına o da ilk günden tecrübesizliğinin kurbanı olur i$te böyle. kızmayın sayın ba$bakanım o da öğrenir elbet bir gün, sizin gibi ağzını kapalı tutmayı.
neyse lan daha da fazla konu$maya gerek yok, bakarsın etrafta bir mikrofon filan acıktır, götümüze girebilir.
kendini çikolata reklamındaki neneyle dedeye benzetmekten de beter bir durum.
bayram tatili gelip çatmı$tır. tüm arkada$lar ya tatile gitmiştir ya da bayramı gecirmek için ailelerinin yanına dönmü$tür. sen evinde kös kös oturmu$ "ulan acaba bu bayramda kapımı calan olur mu? diye beklemektesindir. aileden uzak, akrabalarından, memleketinden uzak bir yerde yapayalnız oturmaktasındır.
derken reklamlar ba$lar. dede ve nene evde otururlarkene bir bakarsın kapı calar. ve coluk cocuk kapının önüne toplaşmıştır. dedeyle nenenin suratındaki mutluluk gözlerini ya$artır. "degil nene adayına, coluk cocuga ve hatta davulcuya bile razıyım" *.
- vay anasını, degil kapının calması, nene adayı bil yok yanımda der" kanalı degi$tirirsin.
