israilin mevcut başbakanıdır. hükümeti devrilmesin diye avigdor liebermanın saçma sapan politikalarına destek veren bir politika izlemektedir. koalisyon hükümetleri döneminde bir ülkenin ne kadar kötü yönetildiğini görmek için iyi bir örnektir. *
çok çocuklu ailelerin, bütün çocuklarıyla tek tek ilgilenememesi sonucunda, hepsini birden sokağa bırakması ardından, anne ve baba tarafından bu çocukların büyüyüp adam olup sözlük kuracakları hayaliyle sarfedilen cümle..
uludag sozluk hakkında dolaşan asılsız e posta'nın oluşmasına önayak olduğu iddia edilen a z yi savunmak için düzenlenen mitingde atılması muhtemel slogandır. a z kızın iffetini korumasında yardımcı olmuş ve kızı mekandan çıkarmıştır.
mevcut iktidarın iki dönemdir kaş yapayım derken göz çıkarma olayıdır.
akp; fakiri mutlu edeyim derken fakiri daha da fakirleştirmenin ve devlet erkine muhtaç etme yolunu seçmiştir. halkı iktidara muhtaç ederek iktidarda kalmak klasik bir yoldur ancak bu metod ülkemizde hiç bu denli radikal uygulanmamıştır.
dün televizyonda gördüm.. akpli x belediyesinin başkanı yaptıkları "üç öğün yemek, yakacak ve giyim" yardımlarından bahsediyor ballandıra ballandıra. zaten bu memlekette yaşayan milyonlarca insan saydıklarını kazanmak için çalışıyorlar. bu gibi ihtiyaçları sağlanan insan çalışmak yerine tembelleşmeyi tercih etmez mi?
bugün kaymakamlıkların ve akp'li belediyelerin önleri yardım listelerinde adım çıkmış mı diye birbirini ezen insanlarla doludur. vatandaş ekmeğimi kazanayım diye çabalamak yerine mevcut iktidarın mevcudiyetine esir edilmiştir. dilenmek alışkanlık haline gelebilen bir huy olup vermek ise kaynaklara bağlı bir icraattır. yarın bu kaynakları temin edemediğiniz zaman çalışmak yerine el açmayı tercih etmiş insanlara ne diyeceksiniz?
başbakan 22 temmuz seçimlerinden önce iddiada bulunur gibi demişti ki: "tek başıma iktidara gelmezsem istifa ederim". bu sözün anlamı rakiplerine meydan okumak gibi algılansa da asıl amacı yardıma muhtaç edilmiş insanımızı tehdit etmekmiş. beyefendi istifa eder; siz de odundan kömürden olursunuz. sakın sandıkta falso vermeyin demek istemiş meğerse...
son dönemde kitlelerde alıp başını giden sevdadır. halk kuyruğa girmiştir ve herkes kemal kılıçdaroğlu'nu duelloya davet etmektedir. durumu bu hale getiren ise kemal kılıçdaroğlu'nun eline geçen iki adet belgeyi(şaban dişli, deniz feneri) cesurca ve mantığa uygun şekilde dile getirmesiydi. ardından sıraya dengir mir mehmet fırat abimiz girerek kendisine yöneltilen iddiaları ispatlamayanı "alçak müfteri" ilan edeceğini açıklayarak kemal kılıçdaroğlu'nu düelloya çağırmış ve yeni bir çığır açmıştır. bu duello hemen her kanaldan canlı yayınlanmış ve kılıçdaroğlu dengir mehmet'e sağ gösterip sol vurarak nakavt edemese de sayı üstünlüğü ile maçı kazanmıştır. kemal kılıçdaroğlu 1-0 öndedir ve intikam alınmalıdır. ardından sıraya zahit akman girerek kendisini tartışmaya çağırmış ve kılıçdaroğlu'nun "bakanınla beraber gel tartışalım, sen benim muhatabım değilsin" cevabıyla karşılaşmıştır. ardında sıraya melih gökçek girmiş ve "çık karşıma ispatla, ispatlayamazsan şerefsizsin" demiştir. kılıçdaroğlu ise sukunetle melih gökçek'i nakavt edecek materyallerin kendisine ulaşmasını beklemektedir. hadi hepsini anladım da dengir mir mehmet fırat'ın eski ortağı olan menas şirketinin sahibinin de kılıçdaroğlu'nu duelloya çağırmasına sadece güldüm.
kemal kılıçdaroğlu 8 kolu 9 bacağı olan bir kişi değildir. sadece akp ve yolsuzluklarından bıkmış birkaç hatrı sayılır bürokratın kendisine ulaştırdığı belgeleri memleket gündemine taşımaktadır. ve sayesinde artık atılan adımlar çok dikkatlidir.
bir tanesinde şahit olunmuştur. belki başka da vardır ama olayı genele yayıp kimseyi zan altında bırakmamak adına şahit olunana değinelim.
bu kişi üsküdar belediye başkanı akpli mehmet çakır'dır. göreve geldiği ilk yıl bu hatayı yapmış ve muhtemelen uyarılarak sonraki yıllarda aynı hatayı yapmamıştır. beyefendi her yere adını kazımayı marifet bilmekte ve hızını alamayarak ramazan vupurunun giriş kısmına "hoşgeldiniz" yazarak sağ alt köşeye de adını kazımıştır. arkadaş sanki yemeği cebinden veriyor. yemeği veren belediye, parası belediye kasasından, amaç toplumsal kucaklaşma ama ortada sanki tüm bu imkanların sahibi olarak kendini ilan etmiş bir kişi. görmemişin oğlu olacağına kızı olsun da en azından kesmeye kalkacak materyal bulunmasın elinde...
vicdanları rahatsız eden başkanlardır. halk oy vererek başına geçirir. sonra yıllarca reklam panolarında arkadaşların boy boy resimleri, bayram tebriklerini, özel gün kutlamalarını görür. peki bu kadar reklam harcaması nereden gelir? tabii ki oylarını vererek başlarına kral seçen zavallı halkın istihkakından. kutlama kardeşim gün mün. kimse ne senin kutlamanı ne de resmini görmek istiyor. icraat istiyor. kendisine devlet tarafından ayrılmış ödeneğin yine kendisine harcanmasını istiyor. illa reklam yapacaksan at elini cebine öyle yap.
isteyerek olmasa da istemeyerek yapılan hatadır. bu konuda medya birkaç konuda sınıfta kalmıştır. mesela eskilerde hırsızlık olaylarını haber yaparken hırsızların kurduğu planları sayıp dökerek genç nesil hırsızların iş yapabilme kaabiliyetini artırmışlardır ve bu durum istatistiklere hemen yansımıştır. yine geçmişte; trende yaşanan bir gasp hikayesini medya gündeme taşımış aynı ay içerisinde aynı suçtan 3 adet daha işlenmiştir. örnekler çoğaltılmakla birlikte son olarak polis kılığına girerek işlenen bir tecavüz suçu başka tecavüzcülere yol göstermiş ve daha birkaç gün geçmeden aynı suç tekerrür etmiştir.
geçenlerde bir bankanın ankaradaki şubesi tünel kazılarak soyuldu. medya bu konuyu da bir destan gibi sundu. şundan kesinlikle eminim ki hala kazısı devam eden ve kemale erecek tünel inşaatları devam etmektedir.
yaprak dökümü'ndeki baba ali riza'nın hemen her bölüm savurduğu slogan. yapma etme ali rıza amca be. 30 yıl boyunca kaymakamlık yapıp emekli olduysan zaten alanında iyi bir adam değilsindir. vali olamamışsın, vali yardımcısı olamamışsın, bakanlık bünyesinde istihdam edilememişsin, emniyet müdürü olmamaışsın sonra çıkıp "ben otuz yıl devlet hizmeti yaptım" diye ağlıyorsun. hem kinmse devlet hizmeti yapmaz, herkes ayın 15'inde hesabına yatacak paraya hizmet eder.
türkiye snırları içinde yaşıyan alevi yurttaşlarımızın sayısıdır. adam saymayı, yaftalamayı, kamplara bölmeyi ilke edinmiş kesimin sürekli merakını uyandıran sayıdır ayrıca. hal böyle olunca alevi yuttaşlarımız da bu tartışmalara alet olarak muhtelif kişi ve muhtelif zamanlarda sayıları hakkında açıklama yapmışlardır. bundan 5 sene önce (yamulmuyorsam) izzettin doğan sayılarının 30 milyon olduğunu söylemişti.
gün itibari ile "devlet bakanı" düzeyinde tartışmaya katılınmış ve diyanetten sorumlu devlet bakanı said yazıcıoğlu alevi yurttaşlarımızın sayısı 7 milyon demiştir. bir bakan bu açıklamayyı yapmalı mıydı, yapmamalı mıydı tartışılır. ama yarın bir bakan da çıkıp "türkiye'deki kürt sayısı şu kadardır derse" yeni bir moda başlamış demektir. modanın adını ise daha önce tuncay özkan parselledi:
diyanet'in "neden olmasın" dediği ama çeviri yapabilmek için bu dili/lehçeyi bilen bilim adamı bulunamaması gibi bir sıkıntıya sahip olan çeviridir. akıllara bir de şu soru geliyor. kuran'ı arapça'dan kürtçeye çevirecek kabiliyette adam var mıdır? yok türkçe'den kürtçeye çevirilecekse onun adı kuran değil "etin syunun suyu" bile olamaz.
Köy Korucuları Hakları Koruma Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Ali Haydar Yener, fırsat verilmesi halinde PKK'yı 6 ayda bitirebileceklerini söylemiş. ancak bu devlet sivil oluşumlara gerekli fırsatı geçmişte birkaç kez vermiş ve fırsat verdikleriyle uzun yıllar mücadele etmek zorunda kalmıştır. bu realiteyi unutmamak lazım.
aydın ilimizin bir ilçesinde meydana gelen olayın kahramını olan bebektir. hayat adına ilk ve son kahramanlığıdır. ailesi aylarca acı ve sancı içinde dünyaya gelişini beklemişlerdir ancak iki parça halinde ceseti tutuşturulmuştur ellerine.
an itibari ile ntv'de rıdvan dilmen'in sarfettiği cümle. pozisyonda sahada iki top vardır ve güntekin onay, rıdvan dilmen'e "volkan diğer topa gitse ne yapardın hocam" diye sorunca aldığı cevaptır. an itibari ile kırmış geçirmiştir...
konuyla alakalı bakanın da kabul ettiği üzere bölücübaşının yanına birkaç mahkum daha gönderilecektir. ancak bu isimlerin kim oldukları ya da ne gibi suçlardan hüküm giydikleri henüz netleşmemiştir. netleşmişse de kamuoyuna yansımamıştır. belli ki apo'ya arkadaşlık etmesi istenen ve herkesin gönlünden giçirdiği birileri mevcuttur. *
işim var, arabam var, evim var sisilesinin çıkmaya çalıştığı kapı. bir adamla konuşurken işim var derse: ya, arabam da var derse: yaa, evim de var derse: yaaa der karşıdaki. ama sadece kuru bir param var derse tüm bunları izah etmiş olamaz.
zaza yurttaşlarımızın memleketlerini söyledikten sonra(doğu vr güneydoğu vilayetleri olur bunlar) açıklama yapma zorunluluğu hissetmeleri sonucu yaptıkları eklenti, bir nevi edit. bu tavırla ya zazalıklarını ön plana çıkarmaya çalışırlar, ya da kürt zannedilmekten rahatsızlık duyarlar(bilinmez).
uluslararası 6. türkçe olimpiyatlarında şarkı dalında ilk 10'a kalmayı başarmış türkmen kızımız. selda bağcan'ın dön gel bir tanem şarkısını seslendirmektedir. bugün açıklanacak ödüllerde birinci olması muhtemeldir. kızımız oldukça güzel türkçe konuşup, şarkıyı da bir o kadar güzel söylemektedir.
trabzonspor'un yanlış yazılımı. an itibari ile ahmet çakar la şansa bak yarışmasında sorulan sorunun cevap çıklarında bu şekilde yazılmıştır. bu hatayı kara cahiller bile yapmaz(yapmadılar) der ahmet çakar'a selam ederiz.