ölen genç, gitmeden önce,'Esad'ın adamlarından bir kaçının kellesini alıp, şehit olmam lazım. Allah yolunda cihat edemezsem bunun cevabını ahirette veremem' demiş. Bu nasıl bir beyin yıkama yöntemidir. Cihat ve şehitlik kavramlarını kullanarak, gencecik insanları kendi emellerine alet eden bu iğrenç yaratıklar, umarım tez vakitte aynı akıbete uğrarlar.
edit:eksileyen arkadaşlar,cihat ve şehitlik gibi yüce kavramların, siyasi ve kişisel cıkarlar uğruna ayaklar altına alınabileceğini düşünmüş olacaklar ki, gencecik bi insanın ölümünden sorumlu olan bu insanları yüceltmişler.
kesinlikle uzak durulması gereken sigorta şirketidir. 2 hafta önce yaptığım yüksek hasarlı trafik kazası sonrası, karşı tarafın trafik sigortasının euro sigorta olması sebebiyle yasadığım soku hala üzerimden atamadım. Suçlu karsı taraf ve sigortası euroysa, kaskonuz da yoksa kısaca ''şapa oturdunuz'' demektir. euro sigortanın anlaşmalı oldugu servislere bile aracınızı götürseniz kabul edilmeyecektir. Ustalar kısaca size der ki, arabanın masraflarını suçsuz olsan da sen öde, cunku biz euro sigortadan alamıyoruz. usta ve eksperlerin dediklerine göre bu sigorta şirketi para ödemediği gibi, hasar dosyasında bulunan resmi evrakları bile çalıp, yok edebiliyorlarmış.
çok sık şehirlerarası seyahat eden biri olarak, şiddetle tavsiye ettiğim otobüs firmasıdır. pamukkale otobüslerini kullanmadan önce, sırf Bursa firması diye nilüfer i tercih ederdim. Nilüfer de fena olmamakla birlikte, açık ara pamukkale abartısız türkiye nin en iyi otobüs firması. Özellikle vizyon filimleri sayılabilecek bi arşive sahip. okunduğunda gayet keyif veren aylık dergi de çıkarıyolar. tabi ikramları arasında sandeviç falan da var. kesinlikle en memnun kalınacak otobüs firması. sanki reklamını yapıyormuş gibi oldu ama, o derece memmunum yani..
bir balkan göçmeni olarak, böyle bir kategori olduğundan haberim yoktu doğrusu. ''pastanesi olmayan bir balkan göçmeni'' olarak meğer bir hiçmişim. öğrenmiş olduk ...
erdoğan'ı, Atatürk' le ilişkilendirmek, onun reklamını yapmaktan başka bir şey değildir. Bop' un eşbaşkanı erdoğan' a, bu yakıştırmayı Türk Halkı'nın değil de, yardakçısı Amerika'nın yapması son derece normal karşılanmalıdır..
anlamı arzulamak olan ''desire'' kelimesi. ''dizayr'' olarak teleffuz edilir. ''wings of desire'' diye bi filim vardı. filmin adını söylemek hep hoşuma gitmiştir nedense...
yaşadığımız son olaylarla, ''odtü' nün, neden odtü olduğunu'' bize bir kez daha kanıtlamış üniversitedir. rte'ın ezelden beri kıl kaptığı, baksı ve yaptırımlarla yıldıramadığı, üniversite gibi üniversitedir. rte eline koz geçmişçesine '' bakın biz uydu fırlatıyoruz, ama onlara beğendiremiyoruz'' serzenişleriyle, ödtü'lü gençleri kavgacı ve saldırgan gösterme çabaları nafile çıkmıştır. Aksine, polisin orantısız güç kullanmasıyla, kendisi zor durumda kalmıştır.
kuralları erkeklerin koyduğu bir dünyada, özellikle iş hayatında, kadın kendine yer edinebilmek için bazen dişiliğini kullanmak zorunda bırakılıyor. biraz da arz- talep meselesi aslında. kadını sex objesi haline getirip, metalaştıran gene erkek zihniyetidir. kadınlar sadece, erkeklerin koyduğu kurallara uyup, var olabilme mücadelesi veriyorlar. belki bir gün kadınlar, bir çok konuda daha çok söz sahibi olabilecek bir statü elde ederlerse, durum tersine dönebilir.
hayranlık yerine, acımayla baktığım insanlardır. avrupa ülkelerinde 2. sınıf vatandaş olarak yaşamak, her an pis türk ve cahil müslüman yakıştırmalarına maruz kalmak, etnik olarak farklı olduğun için kendini sürekli ezik hissetmektense kendi ülkemde fakir, ama onurlu yaşamayı tercih ederim.
aylin, murat, soner üçlüsünde işlenmişti bu konu. şimdi mete, osman ve ayça da tekrar ediyor. senaristler sanırsam konu bulmada zorlanıyorlar. ilk versiyonunda aylin en azından güzelliği ve çekiciliğiyle iki kardeşin kavga sebebi olurken, şimdiki kız sivilceli ve ergen haliyle mete' ye hiç yakışmıyo. bi de filmin başından beri sürekli tekrar eden bir diğer konu da, soner'in bitmek bilmeyen iç buhranları. baydılar artık.
türkiye' de sıradışı görünümü ve olağanüstü sesiyle çığır aşan sanatçılarımizdandır.ama ne zaman adını duysam, aklıma lise yıllarımda, bursa ulucami' deki cenaze merasimi gelir. ulucami'den, emir sultan mezarlığına kadar uzanan o yolda, tüm direklere bir hoparlör asılmıştı. binlerce insan tarafından, naaşı, o hoparlörden yankılanan ''dönülmez akşamın ufkundayız'' şarkısı eşliğinde taşınmıştı.
pek bilinmese de en güzel şarkılarından biri ''sana sevgilim demeyi öğretemedim'' dir.
asıl enkaz yığınları, hayatın anlamını bacak arasında arayanlardır. hatta onlar için, komşusunun bacak arası bile kendi namusudur. ha bide sanki, kadınlar bu işi 3. bi cins insanla yapıyorlar. senin enkaz diye nitelendirdiğin seyi yapan gene sensin.
uzun yıllar erkek egemen zaman gazetesinde yazdıktan sonra, habartürk'e geçen türbanlı kadın yazar. ilk dönemlerinde sinema ve televizyon eleştirmeni vasfıyla yazdıklarıyla dikkat çekse de, bu süreç ilerledikçe entellektüel bilgi birikiminin zayıflığını daha fazla gizleyememiştir. beyaz türklerlere alternatif olarak geliştirdiği ''beyaz müslümanlar'' kavramını daha fazla omuzlarında taşıyamayarak, sonunda bize, hem islami kimliğe sahip olup, hem de bilimsel düşüncencenin özgürlük savunuculuğunun yapılamayacağını ıspatlamıştır. özellikle michael jackson'ın ölümünden kısa bir süre sonra kaleme aldığı ,ana fikri ''mj ' ı cehennemde zebanilerin beklediği'' yazısı buna örnek gösterilebilir. dini, tekeline alan bu kadın, mj 'ın biletini kesmiştir. buna örnek gösterilebilecek bir diğer yazısı da ''duygu asena bir erkek projesidir '' olmuştur. kendisi tavsiyem şudur, sinema üzerine analizlerini derinleştiriip, sadece bu konular hakkında yazsın. çünkü janjanlı kelime oyunları ve anlaşılmazlık ilkesi, okurları arasında prim yapmıştır. kaleminin gücü hakkında farklı görüşler olsa da, herkesin hem fikir olduğu konu ''hitabetinin çok zayıf olduğu''dur. bu sebeble de, televizyonda pek boy göstermemesi onun için daha hayırlıdır.
korupark evlerinde oturanlar için konforlu bir yaşam sunan sitedir. özellikle yazın korupark'ta oturanlar için tatile çıkmaya falan gerek yoktur. açık ve kapalı havuzu, basketbol ve halı sahası, tenis kortu mevcuttur. yeşil alanların büyük kısmı çimlerle kaplanmıştır. score denen fitness club ı vardır. otopark veya çocuk parkının olduğu yerlerdenden korupark kartınızla avm ye direkt girebilirsiniz. tabi bu evlerin gayrimenkul değerleri dudak uçuklatır.
cnn türk'te emekli bi tuğgeneral in açıklamaları daha mantıklı gelmiştir insanlara. tümgeneralin söyledikleri, gece görüşünün sıfır olduğu bi saatte mühimmat tasnifinin gerçekleştirilmesinin ancak savaş zamanlarında yapılabilecek bir olay olabileceğini, ayrıca bu tasnifin normalde bir kaç askerle gercekleştirildiğine(25 askerin orda bulunmasının saçma olduguna), bu bombaların düşmekle asla patlayamayacagına, fünyelerinin ayrı olarak başka yerde tutulduguna dıkkat cekmiştir. böyle bir patlamanın olması için bir kişinin, bomba ve fünyeleri birleştirmesi gerektiğini söylemiştir. ve demiştir ki, bu olay kaza ise bile, akıl almaz bi kazadır.
şimdi gelelim bizim orman ve su işleri bakanın açıklamalarına, daha yangın tam olarak söndürülememişken,ölenlerin kimlikleri bile tespit edilememişken, herhangi bi rapor hazırlanmamışken, bi komisyon kurulup sonuca ulaşılmamışken, çıkıp kesinlikle terör ya da sabotaj olayı söz konusu değildir demiştir.(gkk ya da milli savunma bakanından daha açıklama yok) eger gercekten olay kaza ise bile, bu acıklamayı elinde yeterı kadar bilgi yokken verdığı için, şahsi düşüncem kaza olmasa bile bu olayın örtbas edileceği yönünde oldu nedense.
türk televizyon yapımcıları, özgünlükten çok, taklitçiliği tercih etmişlerdir her zaman. Robin Williams 'ın ''dadı'' adlı filminin birebir kopyasıdır. çok bilindik Amerikan filminin, ucuz taklidinden başka bir şey değildir.
yüzlerce mehmetçik olsa da fark etmez. asıl olan şehidin cenazesinin ''teşvikiye camii'nden'' kalkıp kalkmadığıdır. eğer teşvikiye'den kalkarsa, meclisin toplanması için yeterlidir.
başlığı açan şahıs, sözlüğü kız tavlama ya da porno sitesi falan sanmış olmalı ki, kızlardan resim istemiş, kişisel diyologlarını utanmadan yazmış. yazdıklarıyla da, sözlükteki amacını deşifre etmiş haberi yok. uzak durulması gerekir...
bu görüntülerin gerçek olup olmadığıyla ilgili bi takım söylentiler vardı. yakından tanıdığım ıraklı bi arkadaşıma ülkelerinde gerçekten eşcinsellerin yakılıp yakılmadığını sordum. verdiği cevap, durumun vahametini daha da ortaya koyuyordu. ''eğer yakılmışlarsa gene iyi, normalde yapılan öldürme şekli, yere yatırıp ağzını olabildiğince açıp,kaldırım taşına sıkıştırıp, kafasını devasa taşlarla ezmektir'' dedi. arkadan kafası dümdüz olunca , escinselin yüzünü çevirdiklerinde, agzının acık bi sekilde dümdüz olduğu manzarayı tahayyül edebiliyor musunuz? bu açıklamadan sonra,ağzım bir karış açık kalınca, yutkunarak kapattığımı hatırlıyorum. Bu cani katiller, bu zavallı, savunmasız insanları öldürdüklerinde acaba daha çok sevap aldıklarını, daha çok müslüman olduklarını mı zannediyorlar...
namaz kılmayı gösteriş haline getirmeyip, samimi şekilde namaz kılanlara yapılan en büyük hakaretlerden biridir. inanlar, namaz kılarken estetik görünme kaygısından çok ibadetlerini yerine getirme kaygısı içindedirler.
erdoğan' ın ''kelleri'', hüseyin çelik'le 'bir kaç mehmet'' olmuş. ne gerek var şimdi bu kelle mehmetler için yaz tatilini bozup, meclisi toplamaya... Bütün bu söylemler, akp' nin şehitlerimize bakış açısının özetidir.
Ateizmin kökeni, ilk dinlerin ve onların ortaya koyduğu tanrı düşüncesinin oluşumuna kadar uzanır. Dolayısıyla islamiyetten önce de var olan felsefi bir akımdır. bu sebeble, ateist olan kişinin ''kendini çağdaş sanıyor olması'' gibi bi durum söz konusu değildir.