internet uzerinde bir avukat platformu daha, ama bu insanlar laftan anlamıyorlar anlasılan.
beni iyi dinle katılımcı avukat,
turkiyedeki hukuk sistemi savunma makamını ezmiyor, savunma makamının savundugu bireyi eziyor. sen her kosulda davayı kazansanda kaybetsende avukatlık ucretini alıyorsun zaten.bu ulkede birey diye bir kavram yok, modern hukuk birey uzerine kuruludur. bu ulkede hukuk engizisyon mantıgı ile isliyor, ruhunda birey diye bir kavram olmayan toplumun hukukunda birey kavramı olur mu? mahkemede adalet mekanizması icinde ezilen zarar goren sen degilsin, senin temsil ettigin kisi ya da kurum. sen niye magdur olasın, magdur olan benim. sen sadece beni temsil ediyorsun. sen supermen misin canım? sizin derdiniz hak-hukuk, adalet, ozgurluk degil. sizin derdiniz adalet sistemi icindeki statunuz. siz hak-hukuk bilmiyorsunuz. tavsan gibi yerinizde bosuna zıplamayın, siz hukukcu falan degilsiniz.
barolarınız meslek orgutu gibi degil hemseri dayanısma dernegi gibi isliyor. baro
oncelikle bir duzenleme ve denetleme mekanizmasıdır.barolar en basta asli gorevlerini aksatıyorlar. baro olarak adamlara tebligat cıkarıyorsun, yuzlercesi hatta binlercesi geri donuyor. adamın ne adresi adres ne telefonu telefon. nerdesin kardesim sen? ben sana nasıl ulasacagım kurum olarak. yaptıgın isin ciddiyetinin farkında degil misin? boyle bir durumda mazeretin olmadan nasıl baroya kayıtlı kalabiliyorsun? yine mazereti olmadan yıllarca aidat odemeyen bir suru avukat var. bu ne lackalıktır?
istanbul barosunda gecmis donem baskanlarından once turgut kazan sonra da yucel sayman baro baskanlıgından cok muteahhitlik yaptılar. disiplin kurulunda bekleyen bes bin tane dosya var. adam mutehhitlik pesinde kosuyor. bu dosyalar neden bu kadar birikti,neden temizlenmedi?gelen yonetim baronun kasasına dadanıp cıkar saglamaya calısıyor. son yirmi kusur senedir gelen butun yonetimler kurumun kasasından nemalandılar.
bunları gormezden geldiginiz icin sizden hukukcu falan olmaz, olsa olsa "katılımcı avukat" olur.
inanca gore sekillenebilen kavram. bir batılının ruhuyla bir ortadogulunun ruhu,
-en basta din faktoru sebebiyle-hayata bakısı farklıdır. islamın ruhu ve hristiyanlıgın
ruhu birbiriyle alakasızdır. ruh farklılıgı kultur farklılıgının da temel sebebidir.
bu ruh farklılıgını en basta sanatta ozellikle de muzikte gorebiliriz.
kendilerine calıp kendilerine oynayan sozluk kullanıcıları.
bir tek eksi oy kullanırken samimiler. gercek duygularını, ne olduklarını
saklayamıyorlar. onun dısında fırıldak gibiler.
cevap vermeye tenezzul edilmeyecek entirilerini "ayar" olarak nitelendirip
birbirlerine yalakalık yapıyorlar.
olaya sosyolojik-tarihsel geri plandan bakacak olursak yerlesik yasamın oldugu
her bolgede bir otoriteye de ihtiyac duyulmustur.
cunku o otorite barısı-toplumsal huzuru saglıyor. o otorite yani kral duzenli bir orduya-askeri guce sahip. icerdeki barısı ya da kolelik duzenini korumak, gerektiginde dısarıdan gelen saldırılara karsı savunmak, gerektiginde saldırmak icin.
islam dini ortaya cıkana kadar arap yarımadasında bilinen-kalıntıları olan
herhangi bir devletten-imparatorluktan bahsedemeyiz. islamdan once arap
yarımadası uzerinde boyle bir otorite merkezi hic olmamıs. mısır da var,
mezopotamya da var,anadolu da var, iran da var.
cevresindeki her bolgede var ama arap yarımadasında yok.
insanlar kabileler halinde yasıyorlar ve cogu zaman da savas-cekisme halindeler.
tek bir otorite olusturmaya yetecek yerlesik hayat kosulları yok ortada.
ırmak yok, gol yok dolayısıyla duzenli tarım yok. hic bir kabile digerlerine
ustunluk saglayıp genel bir otorite yaratacak kadar guclu degil.
kuraklık-kıtlık oldugunda, kotu gunlerde kabedeki putlardan medet umuyorlar.
sans ve kader kulturu sozkonusu. namaz kılarken secdeye varmıyor musun?
iste bu insanlar aynı hareketi islamdan once putların karsısında sergiliyorlardı. onlara saygı ve kurban sunarak medet umuyorlardı.
bu kosullar altında bu bolgeden peygamberden bol ne cıkabilir? cıkar catısmaları
oldugunda uzlasmayı saglayacak guvenilir-emin insanlara ihtiyac var.
tarih boyunca dunyanın hangi cografyasında arap cografyasında oldugu gibi
bir suru insan peygamberlik iddiasında bulunmus? bu yaratıcı amerikayı,
afrikayı,asyayı,avustralyayı neden unutmus, ihmal etmis.
yoksa oralarda tarih boyunca hic insan yasamamıs mı?
agzına alkol koymayan bir cok islamcı haram oldugundan degil sırf korkusundan dolayı
ickiye karsıdır. kendini kaybetmekten korkuyor ama aslında gercek kendisi acıga cıkacak.
bir icki sofrasına karsılıklı olarak otur agzına hic icki koymamıs bir islamcıyla.
oturun icin,artık bu rakı olur sarap olur bira olur votka olur.herkesin keyfine-saglıgına-bunyesine gore degisir. belli bir miktar ictikten sonra kim daha dengeli
daha "musluman" goreyim bakalım. korkuyorlar, cunku gercek yuzleri acıga cıkacak.
yuzyıllardır ortadoguya hakim olan allah, nedense ortadogunun dısında pek etkili degil.
1400 senedir ortadogunun dısına gucu yetmemis, dahası bugun kendi hakim oldugu cografya kısmen isgal altında. bir de arapların allahını ve peygamberini araplardan fazla sevenler var ki evlere senlik bir durum. islamın ortaya cıktıgı arabistan yarımadasında bile muhammed ve onun allahı cok fazla umursanmıyor. araplar kendi peygamberlerine turkler kadar saygı gostermiyorlar. hele suudi arabistanın kraliyet ailesi hic umursamıyor. kraldan cok kralcı olmayı seven turklerin gormek istemedigi bir gercek.
gun dogarken sabah horozlar ne icin
acı acı bagrısırlar bilir misin?
tan yerini gosterip de onlar derle ki sana
gecen gecti gidiyor da ya sen nerelerdesin?
bu gecenin son gecen olması da var,
emret de su gul rengi sarabı getirsinler.
gafil, bir gittin mi daha gelmek yok,
altın degilsin ki seni gomup cıkarsınlar.
eger surada sevgi ile dolmamışsa yuregin,
tekkelerde manastırda hic bir yere eremez.
gonul verip ictenlikle sevdin mi su dunyada,
tum cennetin-cehennemin cok cok uzerindesin.
varlık-yokluk derdini su kafandan sil,
bırak densiz isleri de kendini bil.
gerin soyle bir guzel, derin nefes al,
kac nefes alacagın hic belli degil.
hayyamyam hayyamyam
hayyamyamyam hay yam yam..
not. organize bir sekilde entirilerimi kotulemeyi adet edinen islamcılar icin..
zoolog anthony smith tarafından kaleme alınan ortadereceli okullara tavsiye edilesi eser.
turkiye de 1972 yılında remzi yayınları tarafından yayınlanmıstır.
bu metin yevgenizamyatin adlı eksi sozluk yazarına ait bir makalenin ilk kısmıdır. yazılalı yaklasık uc sene oldu ve daha sonra kendisi tarafından imha edildi. elbetteki durduk yerde yazılmadı.yazılmasına sebep olan durumu da zamanında acıklamıstım. uc sene gecti ama basta psikiyatrlar olmak uzere kimsenin sesi cıkmadı bu sure zarfında. bu metni onların gozune sokmak lazım anlasılan ilgilerini cekmesi icin. buyrun okuyun,
"uzun zamandır devam eden toplumsal ayrımcılık ve sistemli olarak yok sayılmak nedeni ile delirdiler cevabını gönül rahatlığı ile verebileceğimiz soru cümlesi.
5 yıl boyunca çalıştığım hukuki danışma merkezinde görüştüğüm 678 kadın ve unifem ile ortak gerçekleştirdiğimiz 2 proje ile ulaştığımız 1000 kadınla yaptığımız çalışmaların sonuçlarına göre kısaca delirme nedenlerini sukunetle açıklamaya çalışacağım. erkekleşmek mi, kadının insan hakları için mücadele etmek mi siz karar verin. hayat sadece şehirden ibaret değil, şehirde sadece taksimden ibaret değil. bir arka sokağa geçtiğinizde bu ülke insanlarının gerçek yaşamlarını görüyorsunuz. aman efendim o latif kadınlar neredeler şimdi ağlamaları hiç inandırıcı gelmiyor açıkçası. kim latif, nerede, ne kadar latif?. maslakta kulelerde çalışan kadınların, tüm kadınlarla oranlandığında orana bile girmeyenlerin mi göğüsleri küçülmeye başlamış aniden.
"kadınlar neden bizlere özgü hırsların peşinde?" sorusunun cevabı da kendi içinde gizli. siz kimsiniz?. erkekler. kadınlar hangi yeni hırslar nedeni ile çamura bulanmışlar peki?. sizinle aynı yerde, aynı işleri yaparken ve aynı hayatı yaşarken. e bunda ne gariplik var. yaşam çamur içinde ise kirlenmemek için yaşamayalım mı?. para kazanmak için terleyip, diğerleri ile mücadele etmeyelim mi?. kimsenin bizim letafetimizi korumak için yanımızda branda ile dolaşmasına gerek yok. yaşam koşulları hepimiz için aynı ve hepimiz çamurluyuz. bizler artık evlerimizde tertemiz çamaşır suyu kokarak oturmak istemiyoruz. zaten yüzyıllardır oturuyoruz üç koltuklu oturma odalarında. annelerimiz, babaannelerimiz hala pırıl pırıl otururlar, altın günlerinde 3 yumurtalı keklerini pişirirken.
2002 yılının ocak ayına kadar medeni kanunumuzda halen evin reisi erkektir, çocuğun velayeti konusunda taraflar uyuşamazsa erkeğin oyuna başvurulur, ortak evi erkek seçer, evi geçindirmekle erkek yükümlüdür, kadının bir işte çalışması erkeğin onayına bağlıdır(bu 2000 de kaldırılmıştı galiba) ibareleri yer almakta idi. neden peki?. kadınlar salak mıydı da birden 2002 yılında kendileri ile ilgili kararların alınışında söz hakkına sahip oldular...sadece artık istemediklerini söylediler. hepsi bu. hiç söylemedikleri şeyleri söylüyorlar artık. kanunların değişmesi sadece yol açar yoksa hayatı değiştirmez. değiştirmedi de zaten. bir kaç şanslının dışında anadolu denilen büyük coğrafyada ve tabi ki büyük şehirlerin gece kapanan kapıları ardında bambaşka yaşamlar yaşanıyor.
bize başvuru yapan gözleri mor kadınlara soracağım artık, ne istiyorsunuz neden erkekleştiniz?. neden çamurlara bulanıp çocuklarınızla işsiz, parasız, ailesiz tek başınıza yaşamaya çalışıyorsunuz. hep sizin adınıza birleri mi konuştu?. bakın burada da yine bir kadın uzmanı *, sizlerin çok değiştiğinden şikayetçi. evet kadınlar değişiyor. gecekondularda bile. okuma yazma öğreniyor, kazandıkları paraları kendileri için kullanmaya başlıyor, dayak yediklerinde ne yapacaklarını biliyor ya da öğrenmek için çaba sarfediyorlar. belki de o başkaları tarafından yapıştıran letafet etiketi, sıkıntıdan başka bir şey getirmiyordur kadınlara. belkide görmek istediğinizi gördüğünüzü zannediyorsunuzdur.
13 yaşında 6 kişinin tecavüzüne uğradıktan sonra, bir çocuk dünyaya getiren ve bu olayları yıllar boyunca, babasından korktuğu için anlatamayan kıza soracağım. sanıklar delil yetersizliği nedeni ile beraat ettiğinde ne hissettin?. ya da 13 yaşındaki kızın rızası kavramı mahkemede tartışıldığında bu soruyu sormalıydım. duymaz beni artık ama bu olaylardan sonra neden evden kaçtığını ve antalya'daki barlarda dolaştığını, neden 45 yaşında bir adamla beraber yaşadığını da sormak istiyorum.
yada amcasının oğlunun tecavüzüne uğradığı için ailesi tarafından ölüm kararı alınan kadına mı sorsam sorumu. o küçük köyü terkedip, neden istanbul'da temizlik işi bulmaya çalıştı.
bir dakika bir dakika, vücudunda 30 sigara yanığı ile evden ölmek üzere iken kaçana mı sorsam acaba?. sonra yeniden başka bir adamla evlenip, dayak yemeye neden devam ettin diye?.
başka bir fikrim var. ilk görüşmesini yaptığım ve evlerini, kocalarını, ailelerini terk etmek istemelerine rağmen, işleri ve paraları olmadığı için yaşamlarını letafet içinde sürdürmeye devam edenlere soralım. yeni bir şans verilse aynı hayatı yaşamak isterler miymiş?. ben susayım siz sorun.
baba, oğul, eş, kardeş malı değil kendimiz olmak için çabalıyoruz derler belki. belki bu tertemiz, izole, kırık dökük, kenarda hayatlar sıkmıştır hepimizi. fantazilerinizi süsleyen o temiz cariyeler de köylerden kaçırılıyordu bilirsiniz.
en iyisi kendime sorayım. ben neden değişiyorum ?. neden paramı kazanmak, tabi olmamak, canım ne isterse onu yapmak, latif ve nazenin olmamak istiyorum. çamura bulaşmayı neden seviyorum?.
belki de sıkıldık artık, bizleri görmek istediğiniz gibi olmaktan. artık canımız ne isterse onu yapacağız.
yoksa bu konular sizin bahsettiklerinizle ilgili değil mi?. gülerim. aslında konumuz bu."
evet, okudugunuz metinde kadınların ezildiginden sikayet ediliyor. ama aslında ezilen kadın degil birey. turkiye de birey kulturu ve merkezli bir hukuk sistemi yoktur.
kadın sorunu birey sorununun bir alt basamagıdır ve birey ana baslıgı altında masaya
yatırılması gerekir. yoksa "kadıncılık" yaparak bir noktaya varılamaz. porno sektorunu
surukleyen cins kadın cinsidir ve batıda kimse kimsenin kafasına silah dayayarak
porno film cevirmeye zorlamıyor. kadının kendi hemcinsine ihanet ettigi durumda
pozitif ayrımcılıktan bahsedilemez. yani sorunu "kadıncılık" yaparak feminist cıkıslarla
cozemezsiniz, mesele birey ve birey merkezli bir hukuk sistemi sorunudur.
inancını bireysel varolusunun onunde tutan islamcı soylemi. halbuki inancı ona
dogumuyla beraber cevresi-dıs dunya tarafından asılanmıstır ve fiziksel varolusunun sona ermesiyle inancıyla birlikte topraga karısacaktır. doguda bir birey kulturunun olmaması doguluyu kaderci ve itaatkar yapar. allah kulturu de iste bu ruh halinden beslenir. bu yuzden allah guce ve otoriteye tapan dogulu icin fetislerin en buyugudur. kaderci dogulu adalet arayısını oburdunyaya bırakır. o yuzden her mahalleye bir adalet sarayı yapmayı dusunmez, her mahalleye bir cami yapar. hak arayısını oburdunyaya bırakır. birey merkezli bir hukukun-adaletin olmadıgı toplumlarda hayali bir oburdunya kulturu ortaya cıkar. allah iste bu kulturun fetisi ve tapınma nesnesidir.
sadece islam degil yeryuzundeki her turlu din mensubunun ve dinsizlerin
gelecekte bulusacagı ortak nokta.
"suphesiz ki biz ciki ciki teorisini okuyup dogru anlayasınız diye indirdik"
en ozgurlukcu dindir, o yuzden bir suru peygamberi vardır.
peygamberler erkek ya da kadın olabilirler, bosuna ozgurlukcu demiyoruz.
bas dusmanı islam dinidir.
left a good job in the city
workin' for the man ev'ry night and day
and i never lost one minute of sleepin'
worryin' 'bout the way things might have been
big wheel keep on turnin'
proud mary keep on burnin'
rollin', rollin', rollin' on the river
cleaned a lot of plates in memphis
pumped a lot of pain down in new orleans
but i never saw the good side of the city
'til i hitched a ride on a river boat queen
big wheel keep on turnin'
proud mary keep on burnin'
rollin', rollin', rollin' on the river
rollin', rollin', rollin' on the river
if you come down to the river
bet you gonna find some people who live
you don't have to worry 'cause you have no money
people on the river are happy to give
big wheel keep on turnin'
proud mary keep on burnin'
rollin', rollin', rollin' on the river
rollin', rollin', rollin' on the river
batılıların oryantal dansa verdikleri isim.bizdeki oryantal kelimesi de orient
kokunden geliyor bilindigi uzere.ortadoguya ait olan manasında.
arap kulturunun bir parcası olan col kokenli gobek dansı batının buyuk sehirlerinde yasayan hanımlardan da oldukca ilgi goruyor gunumuzde,ogrenmeye calısıyorlar.
erkeklesmis kadınlar cinsel olarak soguk oldukları icin herhangi bir
cinsel istekleri yoktur.ama yine de bu kosullar altında dahi tensel-cinsel
yakınlasma kurmak isteyebilirler.haliyle kendileri gibi cinsel olarak
soguk olmayan birisini bulmak zorundalar.onlerinde iki secenek var.
bu cinsel olarak soguk olmayan bir erkek olabilecegi gibi cinsel olarak
soguk olmayan bir kadın da olabilir.bazıları toplumsal onay gormesinden dolayı
erkekleri tercih ederler.cunku goruntude bir kadın erkek iliskisi olacagı icin
kimsenin dikkatini cekmez.ama bu bazıları icin rahatsızlık vericidir.
cunku cinsel iliski sırasında sadece karsı taraf haz alacagı rahatlayacagı
icin kendilerini kullanılmıs olarak gorebilirler.dahası hamile kalma riski var.
peki bu durumda ne yapıyorlar?
cinsel olarak soguk olmayan saglıklı bir kadın arayısı icinde oluyorlar.
haliyle toplum bunu aykırı-lezbiyen bir iliski olarak goruyor ama
aslında lezbiyen bir iliski degil bu.cunku lezbiyen iliski iki saglıklı
kadın gerektirir.ama toplumsal onay gormemesine ragmen bu iliskide
hamile kalma riski yok.cunku bir taraf saglıklı bir kadınken diger taraf
kadın gorunumunde yumurtlayabilen bir erkek.dolayısıyla hamilelik riski yok.
biliyorsunuz basta turkuculer olmak uzere bircok erkeklesmis kadın hakkında
lezbiyen iliski kurdukları hakkında soylentiler cıkıyor.bunların da
anlattıgım dogrultuda gerceklik payı var.
toplumumuzun kanayan yarası.kanser olma ve toplumsal yasama katılmaları
oranında kanser etme olasılıkları yuksektir.cunku cinsel olarak
soguk oldukları icin cinsel olarak rahatlayamıyorlar ve bu durum
davranıs bozuklugu seklinde toplumdaki diger insanlara yansıyabiliyor.
peki bir kadın nasıl erkeklesir?eger dogustan gelen bir sakatlık
sozkonusu degilse bunun iki temel sebebi vardır.
birincisi agır fiziksel aktiviteler iceren bir sporla mesgul olmak.
haliyle vucutta testosteron hormonu salgılanımı artacak ve bu durum
beyin korteksinde bir deformasyona yolacacaktır.bu da beraberinde
cinsel sogumayı getirecektir.ikincisi seksuel rahatlama olmadan
muhakeme-yargılama yapmak.bu da beyin korteksi deformasyonu ile
birlikte bir cinsel sogumaya yolacacaktır.
seksenli yılların sonunda red turkuleri isimli calısmasıyla dikkat cekmis
protest muzik yapan muzisyen.bu serinin ozellikle birinci albumu oldukca
basarılıdır.
muhtesem ikili.3000 sene once arabistan colleri.karsı yakada kızıldenizin
ote yanında antik mısır uygarlıgı.nil nehri,tarım toplumu,yerlesik yasam.
ama arabistan colu kuru,ne ırmak ne de bir gol var.yagmur yagıyor duzensiz de
olsa ama bu tarım yapmak icin yeterli degil.o yuzden bedevi kabileleri daha
cok gocebe yasamak,hayvancılık yapmak zorundalar.uzun kuraklık donemleri.
coldeki insan bir hafta sonra ne yiyecegini bilmez.basta su olmak uzere
kaynaklar tukenince yer degistirmek zorunda.elindekileri de idareli kullanmak
gerekiyor bu durumda.oruc kulturu,uzun zaman aclıga ve susuzluga dayanmak
zorunda,nefsine-iradesine hakim olmak zorunda.bir hafta idare etmesi gereken suyu
iki gunde bitirirse kalan bes gun ne icecek,susuzluktan kurur-kavrulur ve olur.
colde kadın ve erkek yanyana yasıyor dolasıyor ama birbirlerine mesafeliler.
oncelikle kadın adamdan sakınmak uzak durmak zorunda,bir hafta sonra ne yiyecegini
icecegini bilmeyen disi hamile kalmak istemez,hamile kalırsa daha bebegi dogurmadan
karnındaki bebekle beraber olebilir.adam da colde guclu kalabilmek icin kadına
duskunluk gosteremez,o da guclu kalmak icin mesafeli olmak zorunda.
her ciftlesme su ve enerji kaybı demektir,acıkmak-susamak demektir.
zaten duzenli bir cinsel hayat yok colde,kendini kadına bir kere kaptırdın mı
bir kereyle yetinmezsin.nefsine yenik dusup bir daha yapalım bir daha yapalım
derken iligini kemigini kurutur kadın senin,gucsuz dusersin.colde gucsuz kalmak
demek olmek demektir,colde aynı kandan-aileden gelmeyen kabileler birbirine
dusmandır,dusmanlarına karsı da guclu olmak zorundasın.guclu olmak zorundasın
yoksa seni dograrlar,malını mulkunu yagmalar-talan ederler.
colde bilegi kuvvetli olan,cevik olan,guclu olan,kılıcı keskin olan hayatta kalır.
kadın ancak beslenme ve barınma kosullarının duzenli oldugu vaha ve benzeri
yerlerde ciftlesmeye yanasır.ciftlesme daveti olarak da dans eder.
oryantal dans,ciki ciki yapar.kadın cift taraflı bir canlıdır,cocuk dogurur.
erkek gibi tek yonlu degildir.colde kadın yani hazzın oznesi hazzın nesnesine doner.
colde insanlar kadın erkek birada dansetmez,colde sadece kadın danseder.
colun erkegi dansetmez,halay cekmez.harmandalı bile oynamaz.
colun adamı katıdır,katı olmak zorundadır cunku.col bunu emreder.
coldeki kadın hamile kaldıgında ortalık karısır.colde tekeslilik karı-koca iliskisi yoktur.
colun insanı kosullardan dolayı hazza actır.kadın hamile kaldıgını anlayınca
colun-kabilenin butun duzenini bozar,erkekleri birbirine dusurur.
kabilede hosuna giden butun erkekleri sıraya dizer.su ve yiyecek kısıtlı zaten.
bu kadar oynasmaya su ve yiyecek mi dayanır,ellerindeki yiyecek-icecek hızla tukenir.
kadın hamileligi suresince aylarca onune gelenle,canının istedigiyle oynasır-sevisir.
ama bu arada yiyecek-icecek azalır,kabilenin duzeni-huzuru bozulur,kavgalar cıkar.
dogum zamanı gelince kabile kadının dogurdugu cocugun cinsiyetine bakar.
eger erkekse sorun yok,kadını cezalandırmaktan vazgecerler.
ama eger dogan cocuk kız ise iste o zaman kadından intikam alma saati gelir.
aylar boyunca kabilenin duzenini bozdu cunku.bebegi kadının kucagından alırlar
ve sırf kadını cezalandırmak adına kuma gomerler,kurban ederler.
colde yasayan bedevi kabileler neden yeni dogmus kız cocuklarını
kuma gomerek olduruyor,kurban ediyorlardı?
doguda ya da batıda hangi filozofu okuduysan,hangi bilimadamına hayransan
onun akıl yurutmesiyle onun yaklasımıyla burada yazdıklarıma,bu iddiaya bir cevap ver.
dunya uzerindeki hangi kutsal kitaba hangi peygambere inanıyorsan
onların agzıyla bir acıklama getir.