4 temmuz 1776 yılında ingiltere'den bağımsız olarak kabul edilen bildirge.bu bildirgeyle yeni bir ülke,amerika,kuruluyor ve bu ülke krallık ve mutlak güçten uzak bir şekilde yönetileceğini açıklıyor.liberalizmin en büyük adımlarından biri olan bu bildirge amerikalıların bağımsızlık savaşıyla ortaya çıkıyor.amerikanın bu devrimiyse daha sonra bir çok devrimi tetikleyen bir devrim olma niteliği taşımaktadır. (bkz: fransız ihtilali)
"Biz şu gerçeklerin açık olduğu görüşündeyiz: bütün insanlar eşit yaratılmışlardır, onları yaratan Tanrı kendilerine vazgeçilemez bazı haklar vermiştir, bu haklar arasında yaşama, özgürlük ve refahını arama hakları yer alır, bu hakları korumak için insanlar arasında meşru, iktidar hak ve yetkilerini yönetilenin rızasından alan hükümetler kurulmuştur. Herhangi bir hükümet şekli, bu amaçları tahrip eder bir nitelik kazanırsa, onu değiştirmek veya kaldırmak ve temelleri kendi güvenlik ve refahlarını sağlamaya en uygun görünecek ilkeler üzerine dayanan, güç ve yetkiyi aynı amaçla örgütleyen yeni bir hükümet kurmak o halkın hakkıdır"
bu zamana kadar nasıl entry girilmemiş dediğim,beggars banquet albümünden harika bir rolling stones şarkısı.
ama aynı zamanda guns n roses,ozzy osbourne,tiamat gibi gruplarda coverlamıştır ki şahsıma sorulcak olursa en başarılısıda tiamat dır.
please allow me to introduce myself
i'm a man of wealth and taste
i've been around for a long, long year
stole many a man's soul and faith
and i was 'round when jesus christ
had his moment of doubt and pain
made damn sure that pilate
washed his hands and sealed his fate
pleased to meet you
hope you guess my name
but what's puzzling you
is the nature of my game
i stuck around st. petersberg
when i saw it was a time for a change
killed the czar and his ministers
anastasia screamed in vain
i rode a tank
held a general's rank
when the blitzkrieg raged
and the bodies stank
pleased to meet you
hope you guess my name, oh yeah
what's puzzling you
is the nature of my game, oh yeah
i watched with glee
while your kings and queens
fought for ten decades
for the gods they made
i shouted out
"who killed the kennedys?"
when after all
it was you and me
let me please introduce myself
i'm a man of wealth and taste
and i laid traps for troubadors
who get killed before they reached bombay
pleased to meet you
hope you guessed my name, oh yeah
but what's puzzling you
is the nature of my game, oh yeah, get down, baby
pleased to meet you
hope you guessed my name, oh yeah
but what's confusing you
is just the nature of my game
just as every cop is a criminal
and all the sinners saints
as heads is tails
just call me lucifer
'cause i'm in need of some restraint
so if you meet me
have some courtesy
have some sympathy, and some taste
use all your well-learned politesse
or i'll lay your soul to waste, um yeah
pleased to meet you
hope you guessed my name, um yeah
but what's puzzling you
is the nature of my game, um baby, get down
woo, who
oh yeah, get on down
oh yeah
oh yeah!
tell me baby, what's my name
tell me honey, baby guess my name
tell me baby, what's my name
i tell you one time, you're to blame
sait faik abasıyanık'ın en güzel öykülerinden biridir.
domates ve karanfil kokusunu buram buram alıp,bulunduğunuz taş binadan,yediğiniz sahtle lezzetlerden uzaklaşmak istersiniz ki zaten sait faik bu yolculuğu size en kolay yoldan sunmuştur.
"küçük hanmlar!bugünlerde bir gün nişanlınız size koyu al renkli karanfiller gönderecektir.dikkat edin,belki mustafa'nınkilerdir.küçük beyler!domatesler görceksiniz çarşıda.elmalar,ferik elmaları gibi kokulu,şekerli tatlıdır.keserseniz,içinde çekirdekleri altın gibi parlar.belki de lokantada bir gün şişelere doldurulmuş domates suyu içersiniz ve tadını fevkalade bulursunuz.yunan tanrılarının ölmemek için içtiği nektar lezzetini damağınızda hissedersiniz,emin olun ki,mustafa'nın domateslerinden bir tanesi içtiğiniz suya katılmıştır."
gerçekler postası adlı derginin son sayısı olan kasım 1967'de yayınlanmış,macit doğudan'dan alınmış ve nazım hikmet'in olduğu ileri sürülmüş ama kanıtlanamamış,hiçbir kitabında yer almayan şiiri.
1951/haziran/19
haydarpaşa-kadıköy
dostlar
gidiyorum
gidiyorum
dostlar
ne
"moskova"ya,
ne başka yere hasret çektiğim için
hayır
hayır
dostlar
dostlar.
kendi "vatan"ımda
"destan" koynunda,
bir kuduz köpek gibi
"dolar" karşılığında,
öldürülmek istemiyorum
dostlar..
gidiyorum
gidiyorum
dostlar.
bu "vatan" ve siz
benim içimdesiniz,
dostlar
dostlar
gidiyorum
gidiyorum..
dostlaaaaaaarrr
dostlaaaaaaarrr
mamas and papas'ın gülü,doğaüstü sese sahip olan insan.papa denny'ye aşıktır annemiz ama karşılık bulamamıştır.
ayrıca şişkoluğuyla bambaşka bir sempatikliği vardır kendisinin.creeque alley'de de söyledikleri gibi;
"And no one's getting fat except Mama Cass".
sevilmeyen pazartesilerin tersine harika bir pazartesi enerjisi veren,huzur aşılayan mamas and papas şarkısı.sözleride şöyledir ki;
Monday Monday, so good to me,
Monday Monday, it was all I hoped it would be
Oh Monday morning, Monday morning couldn't guarantee
That Monday evening you would still be here with me.
Monday Monday, can't trust that day,
Monday Monday, sometimes it just turns out that way
Oh Monday morning, you gave me no warning of what was to be
Oh Monday Monday, how yould cou leave and not take me.
Every other day, every other day,
Every other day of the week is fine, yeah
But whenever Monday comes, but whenever Monday comes
You can find me cryin' all of the time
Monday Monday, so good to me,
Monday Monday, it was all I hoped it would be
Oh Monday morning, Monday morning couldn't guarantee
That Monday evening you would still be here with me.
Every other day, every other day,
Every other day of the week is fine, yeah
But whenever Monday comes, but whenever Monday comes
You can find me cryin' all of the time
ince işlenmiş ahmet nail şiiri.erotizmi bayağılaştırmadan hatta yücelterek ama aynı zamanda sıradan bir şekilde bu kadar güzel anltabilirdi kendisi.
aklımla değil
ellerimle saçlarını istiyorum
yeşil gözlerini içmek dudaklarımla.
hep edebimdendi o duru şiirler.
edepten erdemden bunaldım artık
açık ve çıplak istiyorum seni
yanlız saçlarında olsa yeter
bir de...
ince uzun
endamlı ve akça
-örneğin boynun-
olmalı derim açıkça.
beatles'ın 64' çıkışlı en romantik albümlerindendir,türk filmi tadındadır bazı parçalar.saftır,hoştur.
1.no reply
2.i'm a loser
3.baby's in black
4.rock and roll music
5.i'll follow the sun
6.mr. moonlight
7.a)kansas city b)hey,hey,he
8.eight days a week
9.words of love
10.honey don't
11.every little thing
12.i don't to spoil the part
13.what you're doing
14.everybody's trying to be my ba
the beatles'ın 1964 çıkışlı beatles for sale albümünden buram buram çaresizlik kokan şarkı.bir de çok dinlendiği takdirde ne zaman "what can i do " tümcesini duyar duymaz baby's in black ögesiyle tamamlatır,ayıramazsınız ikisini birbirinden.
the beatles'ın son albümü olan love'da bulunmaktadır.sun king'in tersten çalınmış halidir.saf vokal olması mı,yoksa tersten daha güzel bir melodi çıkmasından mıdır bilinmez ama gerçekten çok çok hoş olmuştur.
paul mccartney'in run devil run albümünün kıpır kıpır açılış parçası.50lerin rock'n rolluna götürür,chuck berry'e selam çakıp elvis presley'le twist yapma isteği uyandırır.
the beatles'ın revolver albümünden bir george harrison bestesi.back vokalleri çok şekerdir parçanın.dinlerken mccartney'in şarkıda çığırdığı zaman yaptığı tipik kafa sallayışını görürsünüz.
george harrison'ın sitarla harmanlanmış insanı hiç bir katkı maddesi kullanmadan harikalar diyarına uçuran the beatles'ın revolver albümünde bulunan şarkısı.
Each day just goes so fast
I turn around - it's past
You don't get time to hang a sign on me
Love me while you can
before I'm dead old man
A lifetime is so short
A new one can't be bought
And what you've got means such a lot to me
Make love all day long
Make love singing songs
There's people standing round
Who'll screw you in the ground
They'll fill your head with all the things you'll see
I'll make love to you
If you want me too
james joyce şiiri.syd barret'de inanılmaz güzel,depresif yorumlamıştır bu şiiri.bambaşka boyutlara taşımış,baştan yaratmıştır adeta.
lean out your window, golden hair
i heard you singing in the midnight air
my book is closed, i read no more
watching the fire dance, on the floor
i've left my book, i've left my room
for i heard you singing through the gloom
singing and singing, a merry air
lean out the window, golden hair.
ich will mit dem gehen, den ich liebe.
ich will nicht ausrechnen, was es kostet.
ich will nicht nachdenken, ob es gut ist.
ich will nicht wissen, ob er mich liebt.
ich will mit ihm gehen, den ich liebe.
yann tiersen'in les retrouvailles albümünde iç burkan,gözlerinin önünde buğu tabakası oluşturan mükemmel şaheseri.vokalinde katkısı büyüktür tabi bu mükemmelliğe.şarkıyı söyleyen bayanımızın sesi piyonayla dans etmektedir adeta,izlediğiniz filmlerin en hüzünlü sahnelerini çağrıştırmaktadır.güzeldir kısacası,gerçekten güzeldir.
Do you recognize me
Here on this sleeper train
And do you feel the pain
Growing into the night, Mary
And I can feel the taste
Of your third birthday cake
Remember how it was
To hold you into my arms, Mary
It was there
The summer lights around
I was there
His hand upon my knees
And we're gone
Across this sunny streets
And we're gone
The day you died, Mary
And we go faster now
Together throught the fields
Here on this sleeper train
And I can touch your face, Mary
The precious things we've done
Hidden under my skin
I let you sleep a while
I let you sleep a while, Mary
It was there
The summer lights around
I was there
His hand upon my knees
And we're gone
Across this sunny streets
And we're gone
The day you died, Mary