**kahretsin! Yine pazartesi sendromu. Her pazartesi aynı his, sanki kaybetmişim gibi. Saate bakmalıyım, yine işe geç kalmayayım.
Saate bakılır, geç olmadığının farkında varılır.
hadi bakalım ender gelisen osasuna atagi, doğru duşa. Kendine gel, tipini düzelt, mal gibi dolanma ortalıklarda. **su gibi muhteşem bir şey olamaz, sanki insanın pisliklerini de alıp götürüyor. Seviyorum banyo yapmayı, kendine getiriyor insanı. Ve su sevmeyen insanları anlamıyorum, vücutlarının temel malzemesi bile su. Neyse geç kalacağım... **bugün birini bulmalıyım, canım sıkkın ve birlikte bir şeyler yapmaya ihtiyacım var. Ama kiminle yapmalıyım? Off öyle salak salak, yeni birini çekemem ki. Hmm buldum, vaktim olunca aramalıyım.
Kahretsin! O kadar işim var ki, nefes almaya bile vaktim yok. Sanırım insanların dünyaya gelme amacı sadece çalışmak. Zaten çalışınca, hayatı keşfetmeye vaktin olmuyor. (Düşünme bunları, düşünme.) Kafam kazan gibi oldu. **alo ne haber? iyiyim ben de teşekkürler, bu akşam seni istiyorum. Saat 21.00'de bende ol, görüşürüz.
bu iş bu kadar, hadi bakalım akşama kadar, tam gaz çalışalım. **yemek ve içecekleri hazırlayayım, sonra bir duş. Ve geceye hazırım. Müziği de unutmamak lazım, tango tarzı bir şey olabilir. Severiz ikimiz de. *Hazırlıklar tamam, ben de hazırım. Gelir birazdan herhalde. Bugün nedense çok özlemiş gibi hissediyorum onu. Kolay değil, ilkler unutulmaz. Her zaman geri dönmeme izin verdi, hiç sorgulama, kısıtlama olmadan. Garip bir sevgi anlayışı var ama güzel. Özgürlük gibisi yok. (Kapı sesi) Geldi sanırım. işte her zamanki kadar tatlı ve ukala. O gülümseyiş yok mu, insana sanki hiç uzaklaşmamışız hissi veriyor. Sıcaklığı, kokusu hep aynı. Hiç mi değişmez bir insan bu kadar zamandan sonra bile? Garip. *Yemek ve toplama faslı bitti işte, sesleneyim de müzik açsın bir tane.
-Oraya dizdiğim cdlerden birini çaldırır mısın? Geliyorum ben hemen.
+Tamam.
-Teşekkürler.
Orada dururken çok tatlı, nasıl da parlıyor gözleri. Arzularının dışa vurumunu izlemek, birini bu kadar iyi tanımak güzel. Hala dansı fena değil, içimi gıdıklıyor dokunurken. Kollarında olduğumda, çocuk gibi hissediyorum, öyle şefkat ve istek, garip duyguların kollarında oluyor o da. Şu yatağa atma hareketini seviyorum, hafifçe itekliyor ve yataktayız ikimizde. Dokunulmak tahrik edici ama emilmek daha tahrik edici, insanın düşünme sistemini bozuyor yahu. bir de nereyi emeceğini biliyorsa, ki pislik çok iyi biliyor bu işi. Ama şunu yapmasından nefret ediyorum, hep acele ediyor. Daha hazır değilim, daha çok daha çok sevişe ihtiyacım var. Okşanmaya, hissetmeye, yaşamaya. Neyse bitsin madem, zamanıdır. Of şu sokuşu, ne acelesi var. içime doğru Yavaşça kaymak dururken, neden bu kadar hırçın oluyor anlamıyorum. Erkekler, hiç anlamaz sanırım kadınların yumuşak hareketlerden hoşlandığını.
Ah işte geliyor, üstüme yığılmasını seviyorum. Sanki onunmuşum gibi hissediyorum bir an. Ama geçti işte, kimsenin değilim ki onun olayım.
anne: geçmiş olsun, iyi geceler.***
kardeş: anne çekil ya başımdan, ahaha terlik fırlatırım ha.
anne: pislik, nasıl konuşuyorsun benimle. inşallah kümede kalırsınız.
kardeş: kümede kalmak? ender gelisen osasuna atagi: ahaha anne ne dedin sen?
çağdaş olmayı, sadece görüntüde çağdaşlık olarak algılayan zihniyetin sonucudur. örnek alınması gereken çağdaşlık; ilim, bilim ve gerekli konularda olmalıydı. sadece giyim, kuşam, vs gibi konularda değil. atatürk'ün bahsettiği muassır medeniyet seviyesi, "moda" anlamında değildi sadece, buna eminim.
candan erçetin'in bir parçasının nakarat kısmı. candan'ı severim ama böyle vıcık vıcık romantizm, onun gibi bir kadına yakışmıyor. biz onun; gamsız hayatlarını, yalanlarını seviyoruz.
özgür olan ülkede sansür uygulaması varsa, ironi yapılmış anlamına gelir. özgürlükler, başka insanların haklarına zarar vermedikçe sansüre uğrayamaz. özgürlüğün tanımıdır bu.
bir kadını ağlatmanın sonucudur. kadınlar zaten ağlamaya programlı ve duygu sömürüsü konusunda usta oldukları için, aldırılmaması gereken tatma olayıdır.
ekşi sözlük klonlarının en iyisi. son zamanlarda nickaltı danışıklı dövüşlerinin odağı, genelde yazarlarına yazarlık hakkını veremeyen yöneticilerin olduğu, insanların sadece eğlence amaçlı geldiği sözlük.
sözlüğün sağında yer alan buton. ilk özel mesaj; sözlüğe üye olup, hesap aktifleştirdikten sonra uludagsozluk'ten yazarlara gelen çaylaklık ve sözlük formatıyla ilgilidir. sanırım ikincisi de, yazar olduğunda gelir.
türk toplumundaki kızların, gençlik dönemine kadar yan gelip yattıktan sonra; hayatla başbaşa kalması durumunda, meydana gelen çaresizliktir. türk kızları; genelde zengin koca bekleyen, okula, işe de sırf bunun için giden bir kız türüdür. ve hayata dair bildiği tek şey, evlenmek, çocuk yapmak ve pembe panjurlu evdir. gerisi bildiğin teferruat.
oluşturduğu tarzı ve yaptığı müzikle, türkiye'nin en iyi gruplarından biri. bir kadın çizeceksin'le başlayan manga furyası, son albümü şehr-i hüzün'le tavan yapmış ve mtv müzik ödüllerinde aldığı, haklı ödülüyle de başarısını kanıtlamıştır. eurovision için yaptığı müzik, hayranlarını hayal kırıklığına uğratsa da, başarılar.
ekmek, insanların tüketmesi gereken temel gıdadır.
aslında, hayat standartları düşük olan insanların daha çok tükettiği ve fazla tüketimi sağlığı, bedeni yıpratan besin. fazla tüketilmesi halinde, insanda kilo ve karbonhidrat fazlası yapar. yine de maddi olarak düşük gider ve yüksek doyuruculuk oranıyla, en çok tüketilen besindir.
ayrıca fransız ihtilalinin başlangıcına sebeptir. Marie Antoinette, zamanın Fransa kraliçesi'nin aç olan halka söylediği;
"ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler"
sözünün ardından, halkın isyan ettiği ve fransız ihtilali'ni gerçekleştirdiği söylenir.
bugün, dünün geleceği ve yarının geçmişi. hayat aslında bu üç andan ibaret. biri yaşanmışlıklarla dolu, diğeri yaşananlarla ve en son da yaşanacağı belirsiz anlarla. bizim için, yani genel olarak insanlar için; geçmiş, hatalardan ders alma payıdır; şimdiyse yaşama ve telafi zamanları. gelecek belirsiz bir rüzgar, nereye savuracağı belli olmayan.
ve hayat, bugünü anlamanın derdinde koşturan insanların, anlam çabaları ve çaresiz çırpınışlarıdır. ve bugünün anlamı, sadece yaşadığı anı anlayan ve bilen insanların, bugüne verdiği değerlerdir.
