bilgi üniversitesi'ni kuran işadamı. cambridge'de master, london school of economics'de doktora yapmış eli öpülesi bir insandır. bir sürü başka iş kurmuştur, türkiye'nin en enteresan kişiliklerinden biri olmasına rağmen ismi üniversitenin öğrencileri arasında çok fazla bilinmez. atatürk'ün yaşayan sayılı akrabalarından olan eşinden bir erkek çocuğu vardır.
abazanların parmaklarını ağartmıştır epey. birilerine laf atmak yerine aynaya dönüp bakmayı tercih etsek, bunların hiç biri başımıza gelmez.
esra erol'un evlilik programını izleyen bir kesimin fikirlerini okuyor gibiyim.
insan kendini frenleyemez "sevgi" sözcüğü eklendiği zaman o kadının yanına. aslında gözlerini kapamaktır dünyaya ve harbi ölüsündür.
gözün ondan başkasını görmez deli olursun ve bilinçaltı devreye girer zamanla. "acaba napıyo", "acaba nerde" soruları beynini yer bitirir. yanında değilse.
kısacası aslında, dünyaya kapattığın gözlerinle ve bilinçaltında oluşturduğun hezeyanlarla o insanın senden gitmesinin yollarını oluşturursun zamanla.
ve mutlu son "GiDER".
doğu'da imkanların daha az olmasından kaynaklanmaktadır. batı'da her an istediğin zaman bir kitap, bir kalem, bir silgi bulabilirsin ya da imkanların doğrultusunda
alabileceğin her şeyi alabilirsin. ve imkansızlık her yerde var, belki de çoğu doğu'da okuyamayan çocukların ailesi batı'ya göç ediyor. bu da zaten olmayan imkansızlığın
içerisinde imkansızlık yaratıyor. hatta adına yardım kampanyası denilen tüm okulların şimdi ki durumuna bir bakın. bir kerelik yardım kampanyası, devamlılık yok. hata
en başında bu işin. "sen", "ben" diye nitelendiremeyiz bu durumu "biz" olamadıktan sonra.
21inci yüz yılda hala bakirelik, orospuluk kavramlarını konuşuyor olmamızın, ne kadar gerici bir zihniyete sahip olduğumuzun kanıtıdır.
insanlar ölüyor bir hiç uğruna, dışarıda aç gezenler falan. merhaba dünyalı orada mısın?
gecenin bir yarısı, çoluğu çocuğu uyuyan insanları rahatsız etmektir. halbuki asker giderken değil de geldiğinde yapsanız şu işi? "lakin" bu memlekette askere giden gelemiyor *