kaliteli şarkılara sahip dinlenilesi sanatçıdır. sesi, tavrı ve duruşuyla beni oldukça derinden etkileyen ve söylediği her şarkıda buram buram yaşanmışlık kokan güzel sesli insan.
profesyonel anlamdaki ilk albümü 'silent rooms' çok başarılıdır.
ayrıca life albümde bulunan air parçası favorim olup, parçanın söz ve müzikleri kendisine aittir.
En gereksiz günleri bile bize hatırlatan Google, Türkiye "30 Ağustos Zafer Bayramı" logosunu atlamış.
Her sene yaptıkları şey. Kendi saçma sapan bayramlarını bizlere gösterirler çok umrumuzdaymış gibi, ama iş 30 Ağustos ZAFER BAYRAMI'na gelince elleri bağlanır.
Sahi Ramazan Bayramı'nda davulcu falan koydular mı bunlar? Ya da şeker meker. Bayramda hiç dikkat etmedim.
Sevilmenin de ötesinde duruyor 'birinin zaafı' olmak..Çünkü sevdikçe, bağlandıkça, zaafın oldukça daha çok hassaslaşıyor insan. Hassaslaştıkça daha çok hata yapıyor veya daha çok yıpratıyor kendini..
Zaaflar korkutucudur, zordur, isteseniz de kurtulamadığınız duygulardır. Ama yine de insanların bazen "zayıflık" olarak tanımladıkları zaaflar aslında insanın kalbindeki en güzel duygulardan biridir. Çünkü bilirsiniz ki; öfkelerin, kırgınlıkların, içinde tuttuğun hiçbir olumsuzluk seni "O"ndan vazgeçirmez. Zaafın senin vazgeçilmezindir. Açıklaması yoktur, sebebi yoktur. Kontrol altında tutamazsın, hem tutmak da istemezsin.
Söylediğin en küçük şey bile onu kırabilir, incitebilir. Bir başkası söylese hiç umursamayacak bir cümleyi sen söylediğinde dünyası yıkılabilir. Tüm bu düşünceler aklının köşesinden hiç çıkmaz ve her defasında gözlerinde gördüğün en küçük karaltı, senin de canını acıtır, fenadır...
Freelance Developer olmak ne demektir?
Türkiye'de bilişim piyasasında genelde diplomalı işsiz adamlar işsizim demek için ve diplomasız liseliler veya da üniversite eğitimi almamış programcı kişiler diplomam yok dememek için kendilerini sağda solda "Abi ben Freelance Developer'ım" Diye tanıttığı için Türkiye'de Freelance Developer kelimelerini duyanlar. Şöyle sanıyorlar ya onlar ya diplomalı işsizdir, ya da diplomasız küçük küçük işler çevirmeye çalışan programcılardır." Diye biliniyor ne yazık ki!
işin aslına baktığımızda dünya piyasasında uzman mühendis ve yazılımcıların neredeyse %90'ı Freelance Developer olarak çalışır.
Freelance Developer ne demektir? Tekrardan bir gözden geçirelim.
Şartların sizi götürdüğü yere değil. Kendi şartlarınızı kendiniz oluşturarak ulaşmak istediğiniz yere gitmelisiniz! Herkes özgür olmak ister ancak özgürlük çok bilgi ister. Özgürlüğün sigortası yoktur. Özgürlük dilediği hayatı kimseye tutsak olmadan yaşamaktır. Freelance kod geliştiricinin hiç bir patrona Ey Vallahı da yoktur! işler, projeler genelde freelance kod geliştiricinin ayağına kadar kendisi gelir. Çok teklif alır. Genelde doludurlar. Boş bırakmazlar çünkü * O ise sadece beğendiği projelere ve gruplara dâhil olur.
Özetle Freelance Developer demek. Çok bilgili olan mühendislerin, yazılımcıların kendinin işçisi ve patronu olması demektir. *
Rolling In the deep coverı ile beni benden alan, harika bir ses tınısına sahip esmer güzeli.
daha önceden o ses türkiye yarışmasına katılmış olup elenmiştir.
Medeniyetine hayran olduğum Osmanlı zamanından kalan evlerin kapılarındaki tokmaklar neden simetrik değil diye araştırırken şunu öğrendim.
Ufak tokmağa vurulunca ev sahibi anlardı ki kapıyı çalan bir bayandır ve kapıyı evin hanımı açar.
Büyük tokmağa vurulunca anlaşılırdı ki kapıyı çalan bir erkektir. Bu durumda kapıyı evin erkeği açar.
Bu incelik, ahlak ve terbiye bizim esas kültürümüzdür. Atalarımızı tanıdıkça onları daha çok seviyorum ve aşkım şevkim katlanarak artıyor.
Sizleri biraz eskilere götüreyim. 3 nisan 1981 yılında Osborne firması tarafından piyasaya sürülen bu alet, dünyanın ilk taşınabilir dizüstü bilgisayarı ünvanını taşıyor. Ağırlığı yaklaşık 11 kilo olan bilgisayarın fiyatı 1795 dolardı.
inşaAllah. Çok yakın bir gelecekte ecdadına, atasına, geçmişine sövmeyen, onları saygıyla anan, en az onların yaptıkları seviyede hatta daha da ötesinde daha güzel ve daha büyük işleri başarabilen, inançlı ve çalışkan altın bir neslin yetişeceğine tüm kalbimle inanıyorum.
Ne demiş atalarımız; "EVLAT, SEN iSTERSEN YARADAN DA DiLERSE TEKRARı HAYAL DEĞiL!"
Yıl olmuş 2012 uzaya değil maymun göndermeyi daha bir kasa muzu bile göndermedik. Muz gönderme vazifesi bile bizim omuzlarımızda duruyor. Herkes sorumluluğunun bilincinde olmalı ve prensipli olarak çalışmalı. Hem de çok çalışmalı . Bu işin şakası yok. Dünya arenasında söz sahibi olan ülkelere dikkat ediniz. Hepsinin uzayda uyduları vardır. O yüzden süper olmak demek. Uzayda uydular sahibi olmak demektir.
Her yıl bayramda 7 kişi birlik olup ta dana kesebiliyorsak. O birliktelik potansiyeli bizde hala var demektir. Tamam o hal vakit 7 kişi olup uzaya bir kasa muzu uydu ile atma işine de girebiliriz. * Şaka maka bir yana hiçbir şey için geç değil. Bence tam zamanı.
1001 iCAT - Bilim ve Teknolojinin 1000 Yıllık Serüveni Filmi
Sinema dünyasının Oskar ödüllü efsanevi aktorü Sir Ben Kingsley, Müslüman uygarlığının bilimsel mirası üzerine çekilmiş kısa metrajlı bir filmin başrol oyuncusu. "1001 Buluş ve Sırlar Kütüphanesi" isimli mini-film, daha önce Londra'daki Bilim Muzesi'nde halkın ziyaretine açılmış olan dünya çapında gezen bir sergiye eşlik ediyor. 1001 Buluş sergisi, Haziran 2010'da Londra Bilim Muzesi'nde ağırladığı 400 bin ve tarihi istanbul Sultanahmet Meydanı'nda ağırladığı 390 bin ziyaretçisiyle kapalı gişe rekorları kıran konaklama süresini tamamlamış oldu. Sergi şimdi de Nisan, 2011 yılına kadar New York Hall of Science bilim müzesinde ziyaretçilere açık tutuldu.
Sir Ben Kingsley filmde, bir grup okul oğrencisini Müslüman uygarlığının önde gelen bilim adamlarını ve mühendislerini tanıtmak için aydınlatıcı bir yolculuğa çıkaran gizemli bir kütüphaneci rolünde. Kütüphanecinin, daha sonra 12.yüzyılın mühendislik dehası El-Cezir olduğunu izleyip, diğer alimlerle de tanışacaksınız.
Not: Amcası dayısı, referansı, adamı, kurumlarda tanıdığı olanlar alınmasınlar. Hayatın gerçeklerine değineceğim. Ben bizzat yaşadım, test ettim onayladım! Masal değil tecrübelerimi aynen paylaşıyorum.
Türkiye'de iş yaşamında özellikle de bilişim sektöründe amcanız, dayınız kısaca adamınız varsa yaptığınız yamuk yumuk projeler bile takdir toplar. Kusurunuz ayıbınız örtülür. Ayda en az 2000-3000TL arasında işe başlarsınız.
Ama arkanızda tanıdık kimsecikler yoksa o zaman ne kadar kabiliyetli ve düzgün karakterli olursanız olun sizi o kurumda asla barındırmazlar. Size en fazla asgari ücret verirler. Onuda verirlerse ne ala. "Gözünüzün üstünde kaşınız var." Derler size havadan sudan bahane bulurlar ve işinize son verirler.
Eğer iş ahlakı, adalet buysa ben çay demlemeye gidiyorum.* Türkiye'deki iş ahlakındaki adalete bak çay demle.
Neyse sözün özü, benden size 2 tane altın tüyo;
1- "Yurtdışı düşünüyorsanız. Kendinizi ciddi ciddi hem mesleki hem de gideceğiniz ülkenin yabancı dili olarak geliştirip (özellikle ingilizce) yurtdışında iş bulmaya bakın." Maddiyatı sorun etmeyin eloğlu uyanık sizin masraflarınızı karşılıyorlar. Çünkü ülkelerine "Beyin" göçü transfer ediyorlar.
2- "Yurtiçi düşünüyorsanız. Sadece üniversiteyi bitirin. Programlamanın p sini bile bilmenize gerek yok. Sadece size amca, dayı, referans olacak birilerini bulmaya bakın. Adamınız varsa bu sayede 2000-3000TL arasında hatta 4000 TL'ye bile hiçbir şey bilmeden iş başı yapabilirsiniz! "
NE YAZIK Ki, TÜRKiYE BU KAÇAN BEYiNLERi DEĞERLENDiREMEDiĞi iÇiN ŞU ADALETSiZ TORPiL SEBEPLERiNDEN DOLAYI, SÜPER DEVLETLERiN VE ÇAĞININ GERiSiNDEN GELEREK NAL TOPLAMAK ZORUNDA KALMIŞTIR!
balkonda denize karşı kurulmuş bir masada sevdiklerinle güneşin doğmasına kadar süren muhabbetlerin sabah serinliğinde egeye balığa çıkan teknelerin çıkardığı seslerle son bulduğu, yatağa omza farkedilmeden alınmış ince bir hırkayla hafif yalpalayarak gidildiği akşamlar.
hele de deniz kokusu da geliyorsa burna, hafif de esiyorsa hava, insan o an keyiften orgazmın doruklarına ulaşabilir.
Fransız dergisi Millions de consommateurs'ın yaptığı araştırmaya göre coca-cola ve pepsi markalarının kolalarında alkol saptanıldı.
Araştırmaya konu olan kola ürünlerinden Coca Cola Klasik, Coca Cola Light, Coca Cola Zero, Pepsi Klasik, Pepsi Max, Dia Kola ürünlerinde çok az miktarda da olsa alkol çıktı.
- Pepsi ve Coca Cola'da yer alan bazı bitki özlerinde alerjik hidorkarbonlar bulunduğu tespit edildi.
- Kolaların renklendirilmesi için kullanılan ve ABD'de potansiyel kanserojen olduğu gerekçesiyle kullanımına kısıtlama getirilen E 150c ve E 150d (karamel) kimyasal maddelerinin Avrupa'daki ürünlerde sınırlama olmaksızın kullanılmaya devam edildiği ortaya çıktı.
- Tüm içeceklerde en yoğun olarak tespit edilen madde beklendiği gibi şeker. Hemen hemen tüm ürünlerin litresinde 100 grama yakın şeker bulundu.
- Coca Cola'nın litresinde 108 gram şeker tespit edilirken Pepsi'de ise 103 gram şeker bulundu.
(Bir küp şekerin 4 gram olduğu düşünülürse, bu 1 litre kolada 25 küp şekerden fazla şeker bulunduğu anlamına geliyor.)
- Coca Cola'daki kafein oranı Pepsi'ye oranla daha düşük çıktı. Coca Cola'nın litresinde 91 miligram kafein bulunurken, Pepsi'de ise bu rakam 101 miligram olarak tespit edildi.
twitter'da oluşturulan hashtag üzerinden tatilcilere nasihatler veriliyor... tatilcilere mesaj; "lan beni unuttunuz gerizekalilar gelin alın gebertirim." tatilcilere mesaj; "Facebook'taki fotoğraf albümünüzü düşünerekten tatile çıkmayın. Efendi olun adamı kıskandırmayın!" tatilcilere mesaj; "Alevli deniz şortları giymeyiniz, zira arkanızdan apaçi diye sövüyoruz."
Oda içerisinde uyulması gereken kuralların listesidir.
Ortaokkuldayken her 3 ayda bir odamın kapısına "oda kuralları" başlıklı bir yazı asardım.
Bir gün bile siklenmedim.
Ve eminim bir çoğunuzda benim gibi siklenmediniz .
Tüm siklenmeyenler olarak bi araya gelip Taksim'de "oda kuralları" mitingi düzenleyelim.
*Bu odanın hudutları içinde şahsımla ilgili sorulara "sanan ne!" sizinle ilgili sorulara da "Bana ne!" yanıtlarını verme
hak ve yetkisi yalnız ve yalnız bana aittir.
*Odam dağınık görünse de aslında çok düzenlidir. Örnegin; Savrulup atılmış sanılan bir kazak aslında bir iç
çamaşırımiı kapatmak için uygun biçimde yerleştirilmiştir.
*Odamdan yükselen ses ve gürültü değil, müziktir. Müzik eleştirmeni de olsanız zevkime engel ve çengel teşkil etmeniz tavsiye edilmez.
*Eve geç kalmam yasaklanmıştır. Ancak, bu odaya istediğim saatte girer çıkarım. Eğer eve üçüncü kattaki odamın penceresinden girmemi istemiyorsanız saat kısıtlaması koymayın, kalbimi ve bacağımı kırmayın.
*Bu kurallara aykırı hareket eden kişiler odadan süresiz uzaklaştırılabilecetir.
Diyorlar ki "madem uzaylılar var, neden gelmiyorlar" Anlatayım.. Biz 'Güneş Sistemi' içinde yaşıyoruz. Bu 'Güneş Sistemi' içinde keşfedebildiğimiz 8 tane gezegen var. Dünyamız da bunlardan biri. Bizim içinde bulunduğumuz 'Güneş Sistemi', 'Samanyolu Galaksisi' içinde sadece bir yıldızdan ibaret. Bu 'Samanyolu Galaksisi' dediğimiz şeyin içinde ise bu 'Güneş Sistemi' gibi yaklaşık 500 milyardan fazla 'güneş sistemi' var. Yani sadece 1 galakside 5 trilyondan fazla 'gezegen' var. Evrende ise 'Samanyolu Galaksisi' gibi yaklaşık 400 milyardan fazla galaksi var. Yani içinde bulunduğumuz evrende kaç tane gezegen olduğunu hesaplayabilmen için epey uğraşman gerekecek. Kaldı ki her gün genişliyor, büyüyor. Ayrıca tek bir 'evren' olmadığı yönünde ciddi araştırmalar yayınlanıyor her gün. Şimdi sana soruyorum; Sen 'uzaylı' olsan, bu kadar gezegen varken, bu kadar orospu çocuğunun olduğu dünyaya mı gelirsin, başka yerlere mi gidersin?