bugün oynanan ve osmanlıspor'un 2-1 kazandığı villareal-osmanlıspor maçında osmanlıspor ikinci golü attıktan sonra taraftarların açtığı bir pankartta yazan söz. ilginç olan pankartta aynı zamanda maçın skorunun da yazıyor olmasıydı.
Milli masa tenisi sporcumuz Melek Hu, çeyrek finalde "Alman" Han Ying'i, yarı finalde "Hollandalı" Li Jie'yi, finalde ise "Portekizli" Yu Fu'yu yenerek Avrupa şampiyonu olmuş. Çinliler dünyaya dağılmış, kendi aralarında eğleniyor.
hint filmlerindeki danslı sahneleri ben de saçma bulurum hep ama adamların tarzı bu yapacak bir şey yok. aksiyonu falan bilmem ama dram konusunda oldukça başarılılar.
bu başlığı açan arkadaşın izlediği tüm filmlerden mantık fışkırıyor sanki. eminim geleceğe dönüş serisini izlemiş ve de çok sevmiştir. oysaki en olmayacak şeydir bir zaman makinesinin icadı. ama bunu anlamak için de akıl gerekir.
ulan ne insanlar var ya. tamam ne yaşadığınız bizi ilgilendirmez de, yaradan hemcinslerin birbirine aşık olmasını, ilişki yaşamasını falan onaylasaydı zaten cinsiyet diye bir şey yaratmazdı. tek bir cins yaratırdı ve bu cinsler birbirine aşık olup çocuk yapabilirdi. ama durum öyle değil. demek ki biraz daha saksıyı çalıştırmanız lazım. sınavda boş kağıt vermek istemezsiniz.
kıbrısta, las vegasta falan kumarhanelerden çıkmayanlara kumarbaz diyenler, düzenli olarak iddia, milli piyango vb. oynadıkları halde bu sıfatı kendilerine layık görmezler.
o zamanlarda herkesin telefon markası ya da en azından modeli farklı olduğu için arkadaşlarının her an cebinden ilk defa görebileceğin bir telefon çıkarabilmesi olasıydı. aa ver bakiyim şuna deyip incelerdik. şimdi öyle mi? bir milyarder ile bir fukara aynı telefonu kullanıyor artık.
kim geçerse geçsin çok bir şey farketmeyecektir. sadece milli takıma daha sempatiyle bakılır o kadar. soğukkanlı ve taktiğe dayalı bir futbol hayatta oynayamayacağımız gerçeğini artık kabul etmek lazım. hele hele bazı takımları küçümsemek bizim ne haddimize lan. izlanda dediğin takım bile bizden kat kat güçlü bir takım. çünkü takım oyunu oynuyor. biz ne yapıyoruz? hadi olum emre hadi olum volkan geç şöyle birkaç kişiyi yap asistini ya da at golünü. böyle takım mı olur be! biz futbolu çok seviyoruz ama futboldan anlayan kişiler hep futbolun dışında. anlamayanlar ise tam ortasında. sinirden kendi kendimi yiyeceğime açayım da playstation'ımı da şu izlanda'ya nasıl futbol oynanması gerektiğini bir göstereyim.
"assa da, kesse de, bölsede, satsa da laiklere inat ak parti!" demiş arkadaş. adamlar ülkenin haline bakıp ona göre oy vereceğine birilerine inat uğruna oy veriyor. beyin de koşarak uzaklaşıyor tabii. allah bu ülkeyi böyle insanlardan korusun. amin.
ne sınavdan yüksek puan alması ne de tıp fakültesinde okuması bir zeka göstergesi değildir. bunlar çalışkanlık göstergesidir. ayrıca zeka tek bir açıdan da ele alınamaz.
kimisinin görsel zekası iyidir ressam, grafiker vb. olur. Kiminin sayısal zekası iyidir, matematikçi, fizikçi vb. olur, kiminin ritmik zekası iyidir, müzisyen olur. Kiminin bedensel zekası iyidir sporcu olur. bu böyle uzar gider.
yani birine sadece sayısal zekası yüksek değil diye zeki değil demek yanlış olur. kapanışı da güzel bir sözle yapayım bari.
"Aslında herkes bir dahidir… Ama siz kalkıp bir balığı ağaca tırmanma yeteneğine göre yargılarsanız, balık tüm ömrünü bir aptal olduğuna inanarak geçirecektir.” A. Einstein
Yılda ortalama 5 bin doğumun gerçekleştiği istanbul Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde son bir yıl içinde yaklaşık 2 bin 500 Suriyeli bebek dünyaya gelmiş. Durum diğer hastanelerde de aşağı yukarı böyledir. Yakında ülkeyi ele geçirir bunlar.