"UTANMAK" değil utandırılmaktır o.
lanet olası az gelişmiş toplumun fakirliğe çarpık bakış açısının sonucudur.
insana duyulan saygı sadece zenginlik ekseninde olunca bu yara kanar gider.
ilkokul öğretmenlerimizin sınıftaki ilk günümuzde ; "baban ne iş yapiyor" sorusuyla zihinlere kazınıp,çocukların acımasızlığı ile alay konusu edilen,
ilk tanışılan insanlardan duyulan en öncelikli soru "ne iş yapıyorsunuz"(babaniz-eşiniz) sorusu değil midir bu utancı çocuk yaşta besleyen...
ayrıca bu konu yıllardır türk sinematografisinin de baş malzemesi olup, yeşilçamı da beslemiştir.
bunca negatif beslemeden utanç çıkması kaçınılmaz.
kum saatlerine göre zaman akmaktadır
kol saatlerine göre ise dönmektedir
işte bu yüzden neşeli eski çağlar kum saatini icat ettiler, zamanı bir müddet seyretmek için
kasvetli yeni çağlar ise kol saatini icat ettiler, her an kolumuzda taşımak için.
sevgi;yalnızca bir insana bağlılık değil bir tutumdur
kişinin yalnız bir sevgi nesnesine değil,bütünüyle dünyaya bağlılığını gösteren bir kişilik yapısıdır,
kişi yalnız bir tek kimseyi seviyor başka her şeye karşı ilgisiz kalıyorsa sevgisi sevgi değil,genişletilmiş bencilliktir.
k.marx-1844 El yazmaları.
kalbim gerçekten kırık ve eylül'ün ortası
yürüdüm yazmadığım şiirlere basarak
yalancı ömrün bilmem bu kaçıncı vartası
her solukta yeniden eksilerek artarak.
-ara sıra bana kremalı börek almam için para veriyorsunuz, değil mi ?
"sana her gün para verebilirim, ama sen..."
-sizden her gün para alamam.
"neden ?"
-çünkü kahvaltı edecek parası olmayan başka çocuklar da var.
"adımız roskoviç" dedi yaşlı adam
"kırk sekiz yıldır evliyiz neredeyse yarım asır, O zaman birbirinin gözünde kim olduğunu ve değerini biliyor insan, anlıyor musunuz beyim ?.