insanlar bir travmanın ardından değişebileceği gibi kendi kendine veya yavaş gelişen olaylar ardında değişim yaşarlar. dolayısıyla değişim mümkündür ancak süresi belirsizdir.
insanın anlam arayışı cevap bulma zorunluluğundandır. Bu konuda ilk adım cevap bulması sonraki adım cevabından tatmin olmasıdır. Gereken tatmini yaşayamayan insan kağıttan yapılmış bir çatıyı ev edinen birine benzer, bunun temel sebebi ilk şüphesinde büyük bir yanılgı krizine girecek olmasıdır. Şüphe duymak kadar normal bir olay yoktur. inanç konusunda kişi eğer vantilatörü tanrı olarak görüyorsa ve bundan tatmin oluyor, aradığı cevabın bu olduğunu kabulleniyor ise sorun yoktur. çünkü kafası rahattır ve uyuyabiliyordur bu sebepten inanç konusunda teist, ateist, agnostik olmanız önemli değil inancınızla rahat edip edemediğiniz önemlidir.
Kaliteli olan insan ilgi açlığıyla kendisini zorla takdir ettirmeye çalışmaz, zaten hak ediyor ise gereken takdiri görecektir. Günümüz çağında insanlar sürekli kendinden bahsediyor ne dinlemeyi biliyor ne zamanında konuşmayı biliyor.
Bunun çözüm yolunun kendimi daha fazla tanımak, ben ile baş başa kalmak olduğunu bilsem de bir türlü çözüme ayak uyduramıyorum. Dengesizlik içinde kayboluyor bazen ne hissetmem gerektiğini bilemiyorum.
Filmin sonunu çarpıcı hale getirebilmek, mesajın verileceği kısmı uzatabilmek amacıyla sağlam kamera teknikleri ve detaylar ile karakter kişilikleri gizlenmiş veya değiştirilmiş. Yaşattığı gerilim ve psikolojik detaylarıyla insanlara önerdiğim filmlerden oldu daha detaylarıyla anlamak amaçlı film sonrası eleştiri videosu seyredilebilir.
bir başyapıt örneği arıyorsanız hiç düşünmeden önereceğim birkaç eserden birisidir.
kitap çevirmenlerinden mazlum beyhan suç ve ceza'dan "insan dehasının yarattığı en yüce yapıtlardan" diye bahseder.
kendi gözlemlerim üzerine konuşursam asıl karakterimiz raskolnikov, çelişkiler içinde ve kendini ikna edemiyor.
aslında sorunun en can alıcı noktası tefeci kadını öldürmesi değil kendine karşı yaptığı çıkarımın zihninde onu ikna edememesi. raskolnikov makalesinde sıradanlar ve üstünler olarak ikiye ayırdığı insanlardan 'üstün olanların' hedefleri yolunda yaptıkları şey suç işlemek dahi olsa bunun meşru olduğunu düşünür. ne yazık ki düşündüklerini ifade konusunda sıkıntı yaşamasa da duygularını ikna etmek konusunda başarılı olamaz. büyük bir bunalım içerisine girer, yavaş yavaş yitip gitmeye başlar.
yorgunluk aynı yalnızlık gibidir, fiziksel ve zihinsel olarak ayrılır. Fiziksel yorgunluk dinlenmek gibi gerekli şeyleri yaptığınızda geçer, zihinsel yorgunluğa geldiğimiz zaman küçümsenmez aksine daha da önemsenmelidir. Ne önünüzdeki ekrana ne elinizdeki kitaba odaklanamazsınız, açtığınız filmi kapatır uzun uzun duvarı seyredersiniz. Bir şeylerden umutlanırsınız sanki yorgunluğunuzu geçirecek gibi. Kış aylarında alınan besin takviyesi gibi davranırız olmayacak kişilere, olmayacak işlere. Belki çaresi sadece beklemektir yolunuzu kaybetmiş gibi...