ikizler burcu kadınının kafa eşidir. aşık olabilse ruh eşi de olurdu belki, olmayınca olmuyor işte. iki insan ne bulabilir yıllarca bu kadar konuşacak saatlerce ve nasıl her dakikasından keyif alır, nasıl bu kadar anlar ve anlaşılır? sorularının cevabı niteliğindedirler ama... ama işte.
jason momoa'dır. en bilinen haliyle game of thrones'un khal drogo'su. bulunabilecek tek kusuru hafif şehlalığıdır ki, bu da seksiliğin kriterlerden biri haline gelir o barındırdığından.
türkçe pop klibiyse bahsi geçen, tema yüzde doksan olasılıkla başında müthiş mutlu çiftin ilerleyen dakikalarda kavgası, bir tarafın terk edişi, çekilen acılar vs derken muhtemelen bir tarafın ölümü kazası bilumum dramatik sonuçlar üzerine diğer tarafın kahroluşunu falan işler.
bırakamayacaksın. ara vereceksin en fazla. ama o da güzel. aradan sonra ilk içtiğin sigara efsane olacak mesela, ciğerlere de dinlenme payı tanımış olursun.
bu dünyada en sevdiğim kadının burcudur. bir defa kapısını açtığında size, o eşiği bir defa geçtiniz mi, dünyanın en derin, en samimi ve en gerçek ilişkisini yaşarsınız onunla. ya hep ya hiçtir herşey onun için, griyi bilmez, istese bile bilemez. kötü ve sürüncemede bir durum görse hemen sonlandırmaya çalışır. hasar almaktan, incinmekten çok korkar çünkü. herşeyi en sahici haliyle ve dibine kadar yaşamayı sevdiği ve öyle de yaşadığı için, bu yüzeysel ilişkiler dünyasında karşılık bulması çok zordur. kendine duvarlar örer incindikçe, içine çekilir daha da gitgide, sadece savunma mekanizmasıdır bu. kendini çok katı görünen bir hal içine sokar, ama yumuşaması için içten bir gülümsemeniz ve onu ne kadar sevdiğinizi göstermeniz bile yeter. ama bu bile tehdittir onun için, çok duygusaldır çünkü, bir adım gelene koşarak gitmek ister, inandığı zaman gider de aslında. ve sonra sonrası genelde hüsrandır onun için. hüsranlık bir durum olmasa dahi karşısındakinin gözünde, o hep en fazlasını istediği ve sevgiyle dolu olup başkasına içinde biriken her bir zerresini vermek istediğinden bu sevginin, herşey yetersiz gelir ona. mutsuzdur bu kadın, kronik depresyonda olduğunu düşünür. doyabilmesi için ruhunun, sürekliliğe ihtiyacı vardır, varlığınızı ve sevginizi her daim göstermeniz gerekir ona, onun karşısında. kimine zahmetli görünse de bu, o buna değecek tek insandır belki de.
bokboğaz diye tabir edilen güruhtansanız, yemeye aşık, kalori hesabı ve diyet durumlarında depresyona meyilli bir haliniz varsa şayet, tek çözüm yolu hayvan gibi spor yapmanızdır. başka yolu yok.
(bkz: aa bu benim lan)
çok üşeniyorum lan tanışmaya. olur da bi harekette bulunursam ve karşımdaki malın önde gideni çıkarsa sarfettiğim efora yanarım. skimde de değil kimsenin hayatı. he dezavantajı şu ki canın sıkılıyor bazı bazı. siz olmayın gene öyle.
bir villaine ilk defa sempati beslememi sağlayan kadındır. her türlü ahlaksızlığın ve kendini bitiren hırsın vücut bulmuş halidir. karizmatiktir. çoğuna itici gelen kibirli gülüşü ve duruşu bunda büyük etkendir. yalnızca evlatlarına karşı olan yumuşak kalpliliği ile tamamen iğrenç olmadığını anlarsınız. sevgi adına içinde varolan her ne varsa dışlanmışlıktan dolayı korkunç bir sahip olma ve bu uğurda yok etme hırsına dönüşmüştür. stannis baratheonun westerosa saldırması esnasında, oğlunu demir tahtta kucağına oturtup, ona hikaye anlatmıştır (geyikler, kurtlar ve aslanlar). ardından oğluna acısız bir ölümü verecek zehri tutmaktadır elinde. o çaresizliği ve şefkatini gözlerinden okumamak mümkün değildir. hele babası içeri girdiğinde zehri elinden atışı vardır ki bu zalime tav olduğum sahnedir. kaybettiği bariz bir diyalogda dahi duruşundan ödün vermez. kendimi alamayıp sonuna dair spoilerı okudum ve görünen o ki babasının you are not smart as much as you think you are. sözünü haklı çıkarmıştır. evet, güç güçtür (bkz: power is power) fakat, kontrolsüz güç de güç değildir sörseycim. olmasaydı sonumuz böyle
varys'le atışmalarına bayıldığım pezevengtir. özellikle bir tiradı vardır, unutamam:
chaos isnt a pit. chaos is a ladder. many who try to climb it fail, and never get to try again. the fall breaks them. and some are given a chance to climb, but refuse. they cling to the realm, or love, or the gods illusions. only the ladder is real. the climb is all there is. but theyll never know this. not until its too late.
pragmatistliği, karaktersizliği, ve hırsını kontrollüce yönetebilme yetisiyle, hiçlikten vardığı noktayı izlemek garip bir haz verir. o hin gülüşüne rağmen. bize ırak, westeros'a yakın olsun.
bastırılmış korkularıyla yaşayıp sürekli bir re-align sürecine giren ben gibilerin milli marşı olma niteliğinde. dönüp dolaşıp dinleyip, içimi yırtmak isterim. nafile...