küçükken bebeklik arkadaşımla çok pis işlere bulaşmıştık. 5 yaşın da marketi soyuyorduk. o ordan bakkal amca ( umarım hakkını helalettin beybaba, pişmanım ama bizi de anla. para vermiyolardı işte bizde çocuğuz en nihayetin de öhüühüü)'yı oyalarken bende çikolata, cips, şekerleme ne bulduysam indiriyordum cebe. e malum bedava sirke baldan tatlıdır. biz bunu alışkanlık haline getirmiştik ta ki sınıf arkadaşım mert (allah'ın cezası) bizim tayfaya katılana kadar. bi kere birlikte iş yapalım demiştik. dakka bir gol bir. çocuğun annesi yakaladı bizi. kendi çocuğunu alıp çıktı işin içinden. biz öyle kaldık anadan üryan. bu amca bizi evir çevir döv tabii sonra annelerimiz gelmişti tüm apartmana rezil edilmiştik. kıpkırmızı olmuştuk. dışlanmıştık arkadaşlarımız tarafından, dalga geçiyorlardı, bişey diyemiyorduk tabii. ne diyebilirsin ki? ama iyi olmuş. o gün bugündür kimseden izinsiz bişey almamayı öğrenmiş oldum. *
bizim evin önün de her gün karşılaştığım durum. ama artık çözmüş bulunuyorum olaylarını. abi şimdi bunlar ya sevgili tribine girerler, ya param yok lanet olsun bu hayat isyanı ederler, ya da babamdan nefret ediyorum, ailemi sevmiyorum vesair psikolojisi bozuk insan rolü oynarlar. kendilerini herkese acındırmaya bayılırlar bir de. ondardır ki gidip parka otururlar. bi elin de telefon, diğerin de sigara orda pinekleyip dururlar. sonra bana karışmayın, herşeyden nefret ediyorum, ölmek istiyorum gibi ergenlik kokan söylentilerden kurtuldukların da kendini bi fabrika köşesin de amelelik ederken bulurlar. lanet olsun size içimi kararttınız pis zibidiler!
genellikle platonik aşklar da karşıda ki kişinin önemsemeden ve pekte farketmeden canım demesi sonucunda karşındakinin heyacan yapması, sevinmesi durumudur. sonrasın da kişi gece boyunca düşünülür, tüm hayaller kurulur hatta tartışmalar, kıyafetler, yer, zaman vb. öğeler de detaylıca hayal edilir. sonuç olarak yakınlığınız konusun da hiç bir şey değişmez sadece gözünüzden perde kalktığın da daha çok üzülürsünüz 'lan ne aptalmışım' diye. *