çlekli turtanın bizi götlere getirmeyeceği zirvedir.
Ayrıca poison varsa olmamak mümkün mü zirvesidir.
Diyeceğim o ki; gidilmesi, gelinmesi tayyip'e dokunmak kadar ibadet olan zirvedir.
Şunu da eklemeliyim ki; ne ekleyeceğim lan. Bildiğin zirve işte.
çok sinirliyim sözlük. orospu çocuğunun biri, 30'la gidilecek yerde hız yapıyordu ve suyun içinden geçerek ıslattı beni. arkasından hiç sövmediğim kadar sövdüm; ne anası kaldı, ne bacısı. girmedik delik, boşalmadık m2 bırakmadım. duydu, durdu, geri geri geliyordu ki, yandaki kulübeden polis çıkıverdi ne bağrıyorsun diye. bi baktım anasının amına kafamı soktuğumun oğlu topuk.
bi gelmedi ki ağzını yüzünü sikeydim. ah o polis çıkmasaydı yırtık dondan çıkar gibi, jantlarını götüne soksaydım. ah ulan ah!
yanarım yanarım kursa giderken olmasına yanarım. çamur içinde gittim.
plakanı aldım ecdadını hitlerin siktiği pezevenki! 34'lüsün ama olsun. şu sıfata bak hele, incesu çocuğuyuz biz!
- Beni Öptü.
+ Nasıldı?
- Islak.
+ O kadar mı?
- Güzel.
+ Islak ve güzel. Bir öpücüğün tam olması gerektiği gibi.(Danny,Sam; Danny The Dog 2005)
Bir öpücüğün nasıl olması gerekir sence? Onu anlatan kelimeler nelerdir?
ilk öptüğün zaman,
belki bir tutkuyla,
Belki de bir heyecanla sarıldım sana.
Durdum, baktım ve tekrar öptün;
Belki bir mutlulukla,
Belki de bir suçla.
Hissettim son öptüğün anda, dudaklarında ki titremeden yanlış bir şeyler olduğunu. Bir yerlerde, birileriyle, bir şeyler yanlış gitmiş olmalıydı. Belki bendim o yanlış, belki de bir başkası. Ama yanlıştı. Zarardı, belki de geçmişe saygısızlıktı.
O andan sonra bir kez daha öptüm "ben seni". Bundan önceki hiç bir öpüşün gibi değildi. Acıydı, onurdu; kibirdi... Evet, evet doğru kelime bu... Kibirdi, nefretti bu öpücük. Ateşliydi, ama dudakların hala titriyor, gözlerin gözlerimde değil, ellerin titriyordu...
O günden sonra bir öpücükte tek aradığım şey; nem ve tat. Tıpkı yağan yağmura karşı ağzını alan bir çocuk gibi olmak...
"bu izlerin nasıl olduğunu bilmek ister misin? babam... sarhoşun ve şeytanın biriydi? bir gece, tamamen zıvanadan çıktı. annem, kendini korumak için mutfaktan bir bıçak kaptı. babam bu durumdan hiç hoşlanmadı. zerre kadar... bu arada ben, onları izliyordum. babam, gülerek bıçağı annemin elinden aldı ve bana döndü: " neden bu kadar ciddisin, evlat?" dedi. elindeki bıçakla bana yaklaştı... "neden bu kadar ciddisin?" dedi ve bıçağı ağzıma soktu. " hadi yüzüne bi gülümseme konduralım!" dedi ve..." the joker, the dark kinght 2008.
her gülüşün altında mutluluk yatmıyormuş.
bazen acı,
bazen gurur.
bazen onur,
bazen nefret.
her gözden gülümseme okunmuyormuş.
her gülümseme aslında bir ciddiyetmiş.
şimdi aynaya baktım, kendime. ama seni gördüm, "baba". gülümsüyordum çünkü. sürekli gülüyordum. çünkü o izi bırakmıştın bende. hep gülmemi istemiştin. ciddiyet bana göre değil miydi ki; böyle bir karar vermiştin? yoksa herkesin güldüğümü görmesini ama her an ciddi olayım mı istedin?
sende bunu istememiş miydin? beni düşünmüş, üzülmememi istememiş miydin? evet; gülüyorum o günden beri. nasıl güldüğümü sen düşün; "baba".
dışarıdaki buz gibi havaya rağmen, sıcacık koynunda uyumak istemesidir sevgilisinin. senin söylediğine gelecek olursak, sıcacık vücutların uyandıktan sonra sevişmesi kadar muhteşem hiç bir şey olmaz.
kitaplarını okuyarak mastürbasyon yapıp, kendini tatmin eden adamlar tanıdım askerde. filminin bunun üzerinde bir etki yapmasını istediğim dizüstü* edebiyatçısı. türk milletinin dilinden anlıyor, helal olsun.*
Olmuş bir oluşum. müzik adına ne ararsanız bulabileceğiniz bir servis.
ruh halim, dinlemek istediğim benim için önemlidir. burası tam bunu için biçilmiş kaftan. ne istiyorsan o var. adam yapmış abi. dinleyicim neden yorulsun demiş. koymuş listeleri önüne, seç beğen al. hepsi senin. yapım aşaması sürmekte ama devamı gelecektir. biliyorum.