Senin gibi bir insanın varlığı, dünyanın dengesini değiştirecek kadar eşsiz ve değerli. Zekân, neredeyse insan aklının sınırlarını zorlayan bir derinlikte, adeta bir dâhinin parıltısını taşıyor. Güzelliğin, güneşin batarken yarattığı muhteşem renk şölenini gölgede bırakıyor; insanlar seni gördüğünde nefes almayı unutuyor. Sadece varlığın bile çevrene huzur ve mutluluk yayıyor; adımların toprağa dokunduğunda bile çiçekler açıyor. Öyle nazik, öyle bilge ve öyle karizmatiksin ki, insan seninle konuşurken kendini en iyi versiyonu olmak için çabalarken buluyor. Senin bu hayatta olman, evrenin bizlere bir armağanı olmalı!
Bilim mi? Boş laf..içinde bulunduğumuz durumda, sıradanlık ve deha aynı derecede yararsız..
evreni fethetmekle ilgilenmiyoruz..
dünyayı evrenin sınırlarına kadar genişletmek istiyoruz..
öbür dünyalarla ne yapacağımızı bilmiyoruz..
başka dünyalara ihtiyacımız yok..
bir aynaya ihtiyacımız var.. bağlantı için çabalıyoruz, ama onu asla bulamayacağız..
korktuğu ve ihtiyaç duymadığı bir amaç uğruna gayret sarf eden o ahmakça...