an itibariyle bir yumurta kolisi üzerinde görüp, yurdum insanının kopyacılık üzerinden yaratıcılığını konuşturma sanatına şapka çıkartmama neden olmuş logodur. (bkz: http://www.seyvet.com/foto/26123)
tek düze olan dünyamı değiştirip renklendirecek birinin gelmesi ve bu sayede dünyamın bir anda değişip cennete dönüşmesi arzumu dile getirmek isterken, çok iyimser, yardımsever bir arkadaşın -dünyayı değiştirenler genellikle 100 yılda bir gelir- sözüyle
karamsarlığın dibine vurmuş bünyemin buna rağmen açmak istediği başlıktır. ne de olsa umut fakirin ekmeğidir.
yaşanan sel felaketinden sonra akılları başlarına ancak gelen yetkililerin, aynı kayıp ve mağduriyetlerin tekrarlanmaması adına, bu gece beklenen yoğun yağış sırasında tutacakları nöbetin adıdır. her defasında keşke demeyi alışkanlık haline getiren bir milletin başındaki yöneticilerin bu sayede takdir almayı beklememeleri gerekmektedir. zira giden geri gelmeyecektir.
mevsim yaz ise eğer, yanına yapış yapış, leş gibi ter kokan bir insan evladının(!) oturmasına tahammül edemeyenlerin * tercih ettiği koltuktur. evet, kendini sevenin sevdasıdır.
bir askeri hastanenin şikayet kutusuna bırakılmış, içeriği -hastanenize girdiğimde kendimi neşe erberk ajansa girmiş gibi hissediyorum- şeklinde olan bir nottan hareketle tüm personele belirli periyodlarla tebliğ edilen, giriş kısmında özellikle bayan sivil memurların dikkat çekme amaçlı giyindiklerini ve hatta giyinmediklerini ima eden tebliğgatır. *
evdeki bilimum elektronik aleti tamir edebilirim iddasıyla açıp kurcalayan babanın başına gelen durumdur. her defasında birkaç vida fazla çıkar, takılacak yer bulunamaz. demek ki bu vidalar, alet zengin dursun amaçlı yerleştirilmiş kanaatine varılır sonuç olarak.*
ince telli ve seyrekse, uzamaması hatta uzatılmaması daha hayırlıdır. katlı modellerle süper hacim kazanmasını ve ahenkle dans etmesini sağlamak mümkündür.
platonik aşk yaşayanların sıklıkla başvurduğu, tutulan şarkıda söylenen sözler doğrultusunda, aşık olunan kişinin kendileri hakkında ne düşündüğünü, ne hissettiğini anladıklarını zannettikleri bir çeşit terapidir.
tuğçe: şimdi çıkacak şarkı, berkecan bana karşı ne hissediyorsa onu anlatsın*
çalan parça*: al aşkını sooook sok gözüne gözüneeee.**
tuğçe: ühüüüü ühüü, allah belanı vermesin berkecan... *
önünde öpüştükleri acil servis, görev yaptıkları hastanenin acil servisi değilse sorun edilmeyecek hadisedir. fakat eylemin gerçekleştiği sırada görev başındaysa bahsi geçen şahıslar, yıllarca hastanenin diğer personellerinin dilinden düşmeyecek, her geçen gün ünlerine ün katacaklardır*. doktor şahıs sonraki zamanlarda başka başka hemşireleri de öpecek fakat hemşire kızımız aynı hastanenin hiçbir doktoru tarafından tercih edilmeyecektir*. bu kızımızın, soranlara -ee şeyy doktor bey benim bademciklerimi muayene ediyodu- demesi durumu değiştirmeyecektir.
herkes öğrencilik yıllarında hocasına aşık olmuştur herhalde? e aşık olunan hocanın gözüne de girmek lazımdır. dolayısı ile çalışılır ki o derse katılabilesin, mümkünse tahtaya falan kalkıp ona daha yakın olabilesin, bolca soru hazırlayıp, her fırsatta göz teması kurmak suretiyle bunları kendisine yöneltip derse ilgili görünebilesin. öne çıkmalısın ki farkedilebilesin onun tarafından. faydalıdır hocaya aşık olmak, alim olmanı bile sağlayabilir.
kime riyakarlık edildiğini sorgulatan davranış biçimidir. allahtan utanmaz, kuldan utanır, kuytuda yer içer, iftarda top patlasın diye bekleyip herkesle beraber sanal orucunu açar. çevresindekilerin allah kabul etsin temennilerini kabul eder. allah ıslah etsindir kendisini.
bu yöntemle adam dövenlerin vardır bir bildiği diye düşündüren dayak tekniğidir. neden ıslatma eylemi gerçekleştiriliyor diye düşündüğümde; aklıma gelen ilk cevap, eğer ıslatılan kurbanın teniyse, tıbbi açıdan bakıldığında *, ıslatılan ciltte hassasiyet artacağından *** hissedilen acı 2 kat fazla olacaktır. ikincisi ise, eğer kurbanla eylemi gerçekleştiren arasında odun, sopa vs. gibi meteryal bulunuyor ve ıslatılan bu meteryalse; ıslatıldığında ağırlığı 2 katına çıkan malzeme daha fazla can yakacak anlamını taşıyor olabilir. her iki şekilde de yazıktır, günahtır.*