Hernan cattaneo'nun setlerinde bolca adını görmeye başladığım ispanyol genç yetenekti önceleri. Fakat daha sonra öyle trackler yayınladı ki plak şirketleri peşinde koşmaya başladı, "bizim şu seriyi de sen mixlesene be hacı?" isteğiyle. Balance series kapsamında 19. seriyi de bu yaptı. Gerçekten dehşetengiz bir compilation oldu, haftalardır bıkmadım dinlemekten. Kendi şirketi var şimdi natura sonoris diye. Ha bir de hal incandenza aliası ile inanılmaz işler yapıyor. Bi bakın derim.
Şu dünya üzerinde kulağıma en hoş gelen müziği yapan adam. inanılmaz mixlemeler, parça seçimleri ve introlar.. Parallel albümünü sonsuza kadar dinleyebilirim.
Kökenini açıkladığı iddaa edilen yazar. Daha doğrusu birileri öyle tahmin etmiş. Bu kimseyi ilgilendirmez gerçi fakat adam yanlış bi tahminde bulunmuş üstelik kendinden de gayet emin gözüküyor. Ben bile şüpheye düştüm lan o derece.
Çok ama çok şahane bir şarkı. müziği zaten çok iyi ama sözler resmen efsane oldu benim için. Fifa 09 oyununun en güzel parçalarındandır ki bilenler bilir fifa serilerinin soundtrackinin ne kadar sağlam olduğunu.
"darmadağın bir evden sabah ezanıyla çıktım
denizler üstüme gelmeyin
kuşlar ne olur didişmeyin
şarkımı esmer bir hasrete sundum
bu yalnızlık, bu yalnızlık, bu yalnızlık benim ilişmeyin."
Kısmı ile resmen kalbi yoran ahmet kaya şarkısı. bana sevdayı en iyi anlatan adamın sesinden.
Ahmet Kaya'nın insana cesaret veren parçası. aşırı derecede güzel sözlere sahiptir. Siz "ben bu yükü kaldıramam, nasıl dayanıcam ayrılığa?" derken üstad "varsın canımı alsın yine yalnızlık" diyor, "yıkar mı sandın beni bu yalancı ayrılık" diyor. Bir kere dinlendikten sonra tekrar tekrar dinleme isteği yaratan bir parça..
auto show 2008'de simsiyah bir tanesi sergilenmekte. Etrafını kaç kere tavaf ettim bilmiyorum. Resmen bir tasarım harikası mübarek. Fuardan bir araba seç senin olcak deseler kendisini seçerdim. Onu gördükten sonra gözüm ne lamborghini gördü ne de ferrari. aşık oldum desem yeri yani.
Müzikleri zülfü livaneli tarafından yapılmış film. Değişik bir hikaye , çaresiz ve sınırlı hayatlar güzel anlatılmış fakat Murat han'ın vücudunu gözümüze gözümüze niye soktular anlamadım.
Biterken çok daha fazla yaralayan, üzen aşk çeşidi. Hayatımda ki en büyük aşkı böyle yaşadım ben. Gün geçtikçe yavaş yavaş, sindire sindire aşık oldum. Öncekilerden çok farklıydı. Sonra ayrılırken o sancılı süreç başladı. Birdenbire aşık olsaydım belki başladığı gibi kısa sürede biterdi duygularım. Ama bu sefer öyle olmadı. nasıl yavaş yavaş yerleştiyse o duygular, çıkması da o derece zor oluyor. Bir de genellikle böyle aşık olduysanız birisine kaçırmamaya çalışın. Büyük ihtimalle doğru insandır sizin için.
Çevrenizde olup bitenlere anlam veremeyip, gerçekten bir yabancı gibi uzaktan izlediğinizde dinlerseniz eğer bu parçayı, 1 dakika 3 saniyede insanın psikolojisinin nasıl darmadağın olduğunu görürsünüz.