Adını söylerken gözlerimizi dolduran, nefesimizi titreten canım Ata’m. Hayalimiz tam da onun hayali ettiği gibi ilke ve inkılaplarından şaşmadan cumhuriyet kadını olabilmektir. Milletçe en büyük şansımız bugün sahip olduklarımızın mimarıdır. Açtığın yolda çocuklar yetiştireceğiz Ata’m sen rahat uyu.
beşiktaşlı değilse zaten başlamamalı.
+aşkım akşam maça gidiyoruz di mi?
-olimpiyat çok uzak gitmesek mi?
+ayrılmak istiyorsan problem değil ben giderim.
sevgiliyle konuşamadığın kalabalık ortamlarda fark etmeden telepatik olunabiliyor. bir bakıyorsun evde de bir şey istemek için sadece yüzüne bakmışsın. sonra dünyanın en güzel ilişkisini yaşıyorsun.bir insanla sadece bakışarak anlaşabiliyorsan bırakmamalısın yani. onu görmediğin günlerde sıkıldığın her türlü ortamda onu arar durursun. öyle de güzel bir eylemdir.
küçükken hayallerini kurduğumuz şeydir. ama hayal kırıklığına uğratmadı, sultanlıktır. herkesin hayatının bir döneminde yaşaması gereken deneyimdir. insan kendini daha iyi tanıyor daha derinlerine iniyor. kim kötü diyebilir ki sabah uyanınca tek başına içilen o kahveye. gecenin bir köründe izlenen filmlere ne demeli ya okunan kitaplar? bütün gün arka fonda ezginin günlüğü... hadi şikayetçi biri çıksın da banyodan saçlarını topla desin. yalnız yaşamak güzeldir. ilk kez gerçek seni görürsün zamanla daha iyi tanırsın, yaralarını sararsın, kusurlarını sevmeye başlarsın.
ilk ders yaz okuldasınız der. ikinci dönem başında hadi yaz okulunda görüşücez nasılsa havasını korur. "e sey hocam ben geçtim dif1i" deyince aslında çok da mutlu olur. derslerde göz göze geldiğinizde içinizde bir yerlerde bitmesin bu ders dersiniz. ahmet tekcan görüp görülebilecek en iyi hocalardandır. proflukta yakınmış diye duyduk hayırlısı olsun.
*tanıştığım insanların ilk önce burnuna bakarım. nedendir bilmem çirkin burunlu insanlarla hayatım boyunca iyi arkadaş olamadım zaman zaman olmuş gibi yaptım ama kesinlikle hep içimde bir soğukluk vardı.
birinden hoşlanmışsam kimse nasıl diye sormaz mesela bilirler ki burnunu anlatırım sadece.
*ellerim ve ayaklarım çok terler öyle ki yazın bile çorap giyerim.(bir hastalık değilmiş yıllarca hastane hastane gezdik)
*nedensiz şekilde insanlardan soğurum birden iğrenmeye başlarım (bu beni çok üzüyor).
*beş dakika içinde öyle yalan söylerim ki kendini sorgularsın sizofren olduğunu sanmaya başlarsın.
*aynı anda birçok şey düşündüğüm için zaman zaman muhabbet ortasında düşündüğüm şeyler hakkında konuşurum.
*herhangi birşey hakkında sadece bir hafta konuşursam takıntı haline getiririm aylarca belki yıllarca vazgeçemem.
*kimseye aşık olamam sadece saplantılı düşüncelerim yüzünden birkaç hafta aşık olduğumu sanırım.
*erkekleri kızlardan zeki buluyorum.
*ne kadar çok kıyafetim olursa olsun içinden bir takım oluşturur parçalanana kadar hep onu giyerim.
nedenini hala çözemediğim oldukça komplike olduğunu düşündüğüm piskolojik durumdur. "ha ikinci öğretim mi tutmuş yok yok uyanmayız bütün gün" diye başlayan ve devam eden durumdur.
edit: aylardır güneşe hasretim yazın da böyle olursa yandık.