adamlar çok sağlam teşkilat kurmuşlar. iBB nin medya şirketinde 184 kişinin çalışması ne demek. kaldı ki bunlar gazeteci falan değil bunlar yiyici.
BBC de 184 kişi çalışmıyordur aq.
Ben eskiden bu tip devlet malına çöken tipleri hep eleştirirdim işte tüyü bitmemiş yetimin hakkı olması vs. ama görüyorum ki devir devlet devri değil bariz yeme devri. yiyorlar abi. devletin malını babalarının malı gibi yiyorlar.
bir kanalını bulursanız siz de yeyin aq afiyet olsun şu saatten sonra.
burada öğrencisi, beyaz yakalısı, mavi önlüklüsü hep beraberiz.
şimdi bir noktaya değinmek istiyorum. 0 full paket (hava yastığı) reno clio olmuş 140.000 TL.
ortalama 3.000 TL maaş alan bir beyaz yakalı yaklaşık 50 ay hiç yemese içmese ortaya koyacağı para yaklaşık 150.000 TL onunla da yoğurt kovası alabiliyorsun. bu mu yani? sizin dünyadaki amacınız ne yazarlar? ne için çaba veriyorsunuz? bir ev ve bir araba için mi gerçekten? sokaklarda, metrolarda, otobüslerde tüm bu kargaşa ne için? gerçekten toplam 300-400 bin lira için mi? intiharın eşiğinden yazıyorum.
Herkese merhaba arkadaşlar. Yakın bir arkadaşımın ricası üzerine bu skandalı burada paylaşıyorum.
Arkadaşımın 2015 Ford Courier marka aracı yakıt pompası arızası sebebiyle yenibosna ford otokoç servisine çekilmiş. Araç bugüne kadar tüm bakımlarını garanti kapsamında ford yetkili servislerinde yaptırmış. Aracın garantisi devam ettiği halde servis, yakıt pompası arızasının garanti kapsamında olmadığını belirterek onarım için 6.000 tl para istemiş. (Dünyanın her yerinde bu arıza garanti kapsamındadır çünkü darbeye ya da kullanıcı hatasına bağlı bir arıza değil. Bu adamlarda mekanik kısım garanti kapsamında değil de radyo mu garanti kapsamında? Sonuçta aracı duvara vurup garantiye gidilecek hali yok. tabiki mekanik için gidilecek)
Müşterinin diretmesi sonucu dalga geçer gibi aracın alındığı günden beri 2 yıllık tüm yakıt fişlerini istemişler. Yani aracın arızasının yakıt kaynaklı olduğunu iddia ediyorlar. ( Bugüne kadar alınan tüm yakıtlar Shell, BP gibi iyi istasyonlardan alınmış yani evde yakıt üretilip huniyle depoya doldurulmamış.) işin en saçma kısmı 2 sene önce alınan yakıtın bugün aracın yakıt pompasına hasar verdiğini iddia ediyorlar. oysa dandik yakıt çok kısa sürede vereceği zararı verir.
Bütün bu saçmalıklara rağmen arkadaşım son 6 aylık tüm yakıt alımlarının fişlerini servise ibraz etmiş. Buna rağmen yine reddedip, bu yeterli değil 2 yılın tamamı lazım demişler.
Sizin anlayacağınız servis, tüketici hakkı olan bu garanti hizmetini vermemek için kırk takla atıyor, yokuşa sürüyor.
Aracı satarken taahhüt ettikleri garanti hizmeti, arıza olduğunda nedense işlemiyor. Bu konuda tüm hukuki yollar açık.
Koskoca ford, müşterisine vaat ettiği hakkı olan hizmeti vermiyor.
(Arkadaşlar ekşi de hesabı olan bunu oraya da yazarsa çok sevinirim. El ele verip şu mağduriyeti giderelim ses getirelim.)
Bir efsane RTE açıklaması daha sizlerle arkadaşlar.
Şunu başka birisi deseydi çoktan aforoz etmişlerdi ama RTE deyince kimse ses etmiyor süper kitle. Helal olsun adam sonunda Allah oldu. Bakalım ne zaman la ilahe RTE diyecek. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1744158/+
Bu Ortadoğu çukurunda sevgi var zaten. Türk milleti sevecen bir millet. Ama bu Ortadoğu çukurunda zerre saygı yok. Kendisi gibi olmayana, kendisi gibi düşünmeyene zerre saygı yok.
Eğer bu Ortadoğu çukurundakiler gibiysen seni severler ve sana saygı duyarlar.
Muasır medeniyetlerde kimse kimseyi sevmek zorunda değildir ama kişisel haklara ve kişiliklere saygı duyulmak zorundadır.
Süt olduğundan emin olamadığım sıvı içecek. içecek olduğundan da emin olmadığım sıvı.
A 101 isimli markette satılıyor bu şey. Az önce bir denedim ve bence süt değil.
Buna vereceğiniz paraya Pınar ın 200 ml küçük kartonda üzerine pipet saplanan sütünden alın. Zaten bunun 1 litresindeki besin değeri Pınar ın 200 ml sütünde vardır.
Çalışılabilecek üç farklı seçeneğin versusudur. Kendi aralarında artıları eksileri vardır.
Karşılaştırmalar büyük pozisyonlar, mevkiler, kazançlar ( yılda 120.000 lira ve üzeri) dışarıda tutularak yapılmıştır.
Plaza kölesi olmayı seçtiyseniz,
ilk başlarda cazip gelir çünkü zamanla şu pozisyona gelirim böyle olurum diye hayal kurarsınız ve bu sizi motive eder. Ancak yıllar geçtikçe hayalleriniz gerçekleşmez ve ortalama maaşlar karşılığı ömrünüzü bir şirkete hibe etmişsinizdir. Üst pozisyondaki yöneticileriniz sürekli baskı uygular ve bariz mobinge maruz kalırsınız. Pozisyonunuza göre muhtemelen bir devlet memurundan daha dolgun maaş alırsınız ama yarın da çalışabileceğinizin garantisi yoktur. Yılda sadece 2 hafta yıllık izniniz vardır. Bazı şirketler bu 2 haftayı tek seferde kullanmanıza dahi izin vermez. Beyaz yakalı kölelerimiz için şu aralar salda gölü çok revaçta olan düşük bütçeli Maldivlerdir.
Devlet memuru olmayı seçtiyseniz,
Demektir ki bir ton KPSS muhabbetlerini, mülakatları ve atanmaya dair problemleri aştınız demektir. Plaza kölesinden az maaş alırsınız muhtemelen. Ancak devlet batmadığı sürece maaşınız her ay tıkır tıkır yatar. Çok sıkıntılı bir deli değilseniz işten de olmazsınız. Üstünüzü çok tınlamazsınız ve çalışıyor gibi görünürsünüz. Bir işiniz dolayısıyla gittiğiniz hangi devlet dairesinden memnun kaldınız? Yıllık izninize ek resmi tatilleri de tepe tepe kullanırsınız. Ev sahibi olmak için kredi çekip, muhtemelen 50 yaşınıza kadar boynunuzda borç ilmiği ile yaşarsınız.
Ticaret erbabı olmayı seçtiyseniz,
Burada iki parametre var. Piçseniz güzel para kazanırsınız. Piç oğlu piçseniz parayla dans edersiniz. Ancak mülayim adamsanız ya nasip deyip Allah'a atarsınız topu. Bir ay cepte güzel para varken diğer ay aynı para olmayabilir. Ekonomik sallantıları ilk ve en çok siz hissedersiniz. Buna dair çok şey yazmayacağım çevre ve şans faktörleri çok aktif bir muhabbet bu.
Hele malum partiye oy veriyorsa a.mına kodumun malından başka biri değildir.
Yıllarca acıdık ayda 200 dolara çalışan Çinlilere. Şimdi 300 dolara çalışın durun.
Yok kardeşim ben bu ülke insanını sittin sene anlayamayacağım. Bedava ekmek sırasına giren adamlar malum partiye oy veriyor. Hiç demiyor ben niye bedava ekmeğe muhtacım?
Beyler ben eskiden üzülür acırdım. Artık aha s.kimde değil. O malum parti destekçisi garibanlar acınızdan geberin.
Bi çoluğunuza çocuğunuza acıyorum. Dolar 5.28 olmuş. Ekonomi g.ötümüzde patladı.
Geçen internette bir arkadaş maliyet hesabı yapmış. Gelinin akrabalarına hediyeler almış. Dünyanın başka yerinde böyle rezillikler göremezsiniz. Bir mal veya hizmet mi alıyorsunuz ki karşılığında bedel ödüyorsunuz?
Her şeyin erkek tarafının makat bölgesinden içeri girmesine değinmiyorum bile.
Yok "enişte makas kesmüyüüüü ;)) " yok sandığın üstüne otururlar, yok kapı açılmıyor. Hay sizin yapacağınız işe s.okayım. Bu ne gevşeklik bu ne laçkalık bilader? Gelinin yeğeni arabanın kapısında durur "açılmüyüü eniştee;))" yapar aq tek yumrukla allahına gönderirim o yeğeni. Ne lan bu samimiyet?
Ki benim bilmediğim daha nice ne adetler var bu topraklarda adamı çileden çıkartan.
"Yarın birçok kurum başı açıklar başvurmasın dediğinde"
Atatürk Türkiyesinde bunun olacağına inanıyor musun? Burası iran değil. Zaten iran gibi olmamamızın tek sebebi bu ülkedeki cumhuriyetçi, atatürkçü, laik kesimdir.
Hislibiri isimli yazarın memlekete pek de bir faydası olmayan küçük bir şehri neden bu kadar çok sevdiği sorusudur.
Bir hatırlayalım,
Hislibiri, en zeki ve her şeyin en iyilerinin Kütahyalı olduğunu iddia eder. En güzel şehrin Kütahya olduğunu iddia eder. Anlamsızca Tam bir Kütahya aşığıdır. Beni deli eden ise anlı şanlı Çorum leblebisine, aslında kütahyanındır diyerek konmaya çalışmasıdır. Oysa Anadolu, sarı tarlalar, nohut, emek, toprağa düşen ter, ekmek gibi kavramlar deyince akla ilk gelen şehirlerdendir Çorum.
Şimdi dönelim sorumuza, neden bu Kütahya aşkı?
A) Hislibiri Kütahyalı olmaktan utanç duyduğu, diğer memleketleri çılgınca kıskandığı için Kütahya'yı düze çıkarma projesi yapmaktadır.
B) hislibiri, simavlı bir misyonerdir.
C) amacı yalnızca boş yapıp memleketini seven yurttaşları güldürmektir.
Sürekli milli olduğunu vurgulayan ak parti hükumetinin bu millete yaptığı en büyük kötülüklerden birisidir bu uyutma ve uyuşturma.
Şu an Türkiye iran dostluk maçını izliyorum da birden aklıma eski maçlar geldi. En yakın tarihiyle euro2008 turnuvası. Eskiden milli takım normal de olsa bir maç kazandığında, millet arabalara atlar kornaları çalar, Bayraklar balkonlara asılır, meydanlarda dalgalanırdı ve bir karnaval havası oluşurdu. Bu ruhu bizi uyutarak aldılar.
Milli Bayramlarda stadyumlar hınca hınç dolar öğrenciler gösteriler yapar, oyunlar oynar, yarışmalar düzenlenirdi ve gerçekten bir bayram havasıyla geçerdi sabahından akşamına kadar. Şimdi kimsenin umurunda değil milli Bayramlar = tatil olmuş durumda. Bu ruhu da bizden aldılar.
Andımız gibi klişe bir örneği vermek istemiyorum ama maalesef bunu da kaldırdılar. Kesinlikle ırk milliyetçisi bir adam değilim hatta daha sosyalistim diyebilirim. Benim için milliyetçilik Türkiye cumhuriyeti devletini muasır medeniyet seviyesine ulaştırmak gayesidir. Ancak küçük yaşta bir milli kimlik bilincine ulaşmak önemli bir faktördü. Bunu da bizden aldılar.
Mümkün olduğunca siyasete girmemeye çalıştım. Siyasete girmek isteseydim Ankara'da dalgalanan Kürdistan bayrağından, kırmızı halıyla karşılanan Salih Müslim'e kadar bir ton şeyden bahsederdim.
Özetle milli olmak diye yırtınırken milli ne varsa yırtıp attılar.