Güzel birşeydir tabi ki usta güzel bir insan oldukça.. Nice şiirlere, nice şarkılara sebep olmuştur çırak olmak. Aslında hayat denilen kavramda var olmaktır ustalık. Hepimi çıraklıktan geçiyoruz, kimlerin ustası güzel kimilerin kötü...
Bazen çok güzel artı yönleri vardır çırak olmanın. Nice nasihat, nice öğüt alır tecrübelerin somut bulmuş hallerinden. Birde işin çekici yanı vardır mesala yemek masasının üstüne serilen gazete. Maksat ortamı temiz tutmaktır. Ama nedendir bilinmez yemek yeme esnasında delice okursun o gazeteyi, her kelime, her cümle. Yemek sonrasıda ayrı güzel olur, üstün zaten iş elbisesi. Kirlenecekmi derdi yok bunun verdiği rahatlık ile istediğin yere uzanıp serilirsin. Hayat bir ustalık savaşı bizler ise hepimiz bir çırak.
Malumunuz tübitak'ın değerlendirmiş olduğu ve red ettiği projeleri biliyoruz. Durup duruken bir projede ben üreteyim dedim. Adı da '' ateist savar '' olacak. Sisteme kayıt edilen cümleler (Tabi ki bu ikna kabiliyeti yüksek cümlelerden oluşacak ) bir tuş ile savaşın başlangıcı verilecek. Kişi bu icadı kullandıgında hiç bir şekilde yorulmadan, sinirlenmeden rahatça savunacak kendi fikrini. Ateistler ise sinir ve öfkeden 7 kat şeytana bürünecek. Töbe töbe neyse, Bonus olarak ise dualar eklenebilir.
böylesine aptal olan kuruma ancak bu kadar aptalca fikirler yarışır. Bir aptalca proje sende üret kampanyasına katılın..
evet orada kalıplar biraz daha fazla ama burada da hiç yok. Malzeme adlı moderatör tutmuş dün ayak mantarından pizza yapan kız diye başlık açıyor. Sen moderatör olmuş birisin, bu kadar seviye düşürmenin anlamı nedir ? Troll olmaya çalışırken ne diye kendini rezil edersin ki. Hiç değilse orada böyle saçma sapan başlıklar yok.
Yeni Türkiyenin yeni projesi. Artık haziran ayından sonra herkezden 100'er lira maaş kesintisi olacak. Sebebi zorunlu bireysel emeklilik primi olması. Artık siz adına ne derdiniz bilmiyorum. Hayır o değilde adam yiyor ama yapıyor diyordunuz. Lan resmen gerçek oldu bu söz. Eskiden mecazi falandı ahaha. işte şimdi para uğruna yaladığınız sistem sizide dürtecek.
Buna bir kampanya diyebiliriz ya da önerme. Söylemek istediğim gereksiz yazarların gereksiz konularından kurtulmaktır. Bir açıdan sözlüğü daha ileriye götürmek olabilir. Örnek olarak ulupuanı diplerde gezen ya da karması berbat olan kişilerin başlık açma hakkı kısıtlansın. Hiç değilse bir seviye daha ileride olabilir sözlük. Bilmiyorum en azından benim düşüncem bu yönde sizlerin düşünceside önemli tabi.
Öncelikle sizlerden bir ricam lütfen ama lütfen okuyun. Bir göz gezdirip liseli gazı ile '' alamazlar yea'' demeyin. Geldiğimiz noktadan biraz olsun pay çıkartın. Olaya gelirsek eğer ;
New York Times gazetesi yakın zamanlarda bir haber yayınladı ve Osmanlı topraklarını paylaştıran Sykes-Picot Anlaşması'nın 100. yıl dönümünde arşivden yeni bir haritayı sayfalarına taşıdı. Öncelikle ilgili harita şöyle ;
Dönemin ABD Başkanı Woodrow Wilson tarafından hazırlanan haritanın şekli bu yönde. 100 yıl önce yapılan planlar günümüzde geçerliliğini hala koruyor. ister osmancılık oynayın ister atatürkçülük, ben ikisinide karşıyım tek istediğim Türkiyenin geleceğidir. Çoğunuz bu olaydan haberi yok. Vatansever olduğunuz halde bu olaylardan bi haber takılıp gidiyorsunuz. Çünkü vatanseverlik sizlere göre geçmişe dayalı. Her ne olursa olsun insan geleceğe yönelik planlar yapmalı. Tam olarak verebildiğim kaynak aşağıdaki sitededir.
Evet ben bir boksörüm ve şu zamana kadar yaptığım en iyi şeylerden biride boks yapmak. Bazen neden yaptığımı düşünüyorum. Kimi zaman kendime hayat için mücadele, kimi zaman beni ona çeken anlamsız bir ruh, kimi zaman yenilgiden kaçış. Onca maç yaptım, aldığım hiçbir yumruk hayat kadar sert olmadı. Biz boksörlerin hep bir hikayesi vardır iyi ya da kötü. Hangimize sorarsanız sorun bu sporu neden yapıyorsun diye asla ve asla cevap veremeyiz. Aşk gibi bir şey bu ya da suya yazı yazmak gibi. insanlar beni iki şekilde tanır, bir kısmı adım ile ve yaptığım sıradan bir iş ile tanır. Diğeri ise boks dünyasından lakaplarım ile mesala demir kıran, ya da katil bebek, kimileri ise ipek yumruk der. Bunun sebebi fiziki yapı tabi ki. 1.88 boyunda ve ona göre yapılı oluşum. Bazı yemekler bize yasaktır. En son ne zaman baklava yediğimi hatırlamıyorum. Ya da kocaman yağlı bir börek. Başarıya giden yol biraz acılarla dolu. Her bir yenilgi bizim için zafer habercisidir.
Geceleri ansızın koşma isteği olur ve koşarım. 3,5 km mesafeyi 10 dakika da koşabiliyorum ve koşmak, beni özgürleştiriyor. Bazen köpekler takılıyor peşime belli bir mesafeden sonra bırakıyorlar beni. Sanırım deli olduğumu düşünüyorlar.Diğer yanım sizler gibi...
Sizin gibi metroya biner, sizin gibi sokak da dolaşır ve sizin gibi nefes alırım. Sadece hayata bakış tarzlarımız farklı. Siyasi partiler umrumda değil. Onlar gibi karaktersiz bir yaşam tarzı yoktur. Benim için umrumda olan tek şey hayata tutunuşum ve bu yolda yıkılmadan ilerlemek. Patronum bana zam yapsın diye yalakalık etmiyorum. Müdürüm bana fazla iş yüklemesin diye yalakalık da etmiyorum. Bu boktan günün mesai süresi ne zaman bitecek diye düşünmüyorum. En önemlisi yapmak istediğimi ve olmak istediğim yerdeyim. Bir düşünsenize hayat denilen kavramda yapmak istediğinizi yapıyorsunuz. Çoğu kimse olmak istediği yerde değil. Yada olduğu yeri kendisi seçmedi. Şuan istediğim şehirde istediğim evde tek başıma yaşıyorum. Benim için mutluluğun ana kaynağı bu. Olmak istediğim yerde, yapmak istediğim işteyim.
Evde kendim yemek yapıyorum bu bazen meditasyon gibi geliyor. Birde yağmur yağarken penceleri açarım o da aynı etkiyi yaratır.eskimiş kullanıma yenik düşmüş şeyleri tamir eder tekrar hayata döndürürüm. Galiba en büyük hastalığım bu.
Kısaca ben buyum ve böyle olduğum için çok mutluyum. Umarım bir gün sizlerde benim gibi olursunuz....
Dün salak arkadaşım tarafından başımıza gelen olay. istanbul 500 evlerde severek gittiğimiz bir mekan var. Çiğ köfteside güzel. Saat 00 :15 surları 3 arkadaş masada oturup kimi günün özetini anlatırken, kimi başından geçeni anlatırken usul usul takılıyorduk. Tam toparlanıyorduk ki birden şlaaaap diye ses geldi. ilk aklımdan geçen yapamaz galiba, olamaz dedim. Sonra yavaşça tavana bi baktım yukarıda çiğ köfte yapışmış orada öylece duruyor. Mekan sahibi bildiğin kırkpınar yağlı güreşçisi gibi. Seni beni hepimizi bir vuruşda yıkar keza oğluda öyle. ilk başta mekan sahibine ve oğluna baktım adamlar sinirden kekeleyerek konuşuyor. Diğer arkadaşa diyorum çaktırmadan çıkalım o salak da ne söylediğimi anlamıyor. Napacam ne edecem diye deli gibi düşünmeye başladım. Bir ara adamın elinde fırçayı gördüm. Galiba kafamızda patlatacak diye aklımdan geçirmedim değil. Birden sesimi yükselterek bizim arkadaşa kızıyorum, sen salakmısın nasıl yaparsın böyle bir şey vs diye. En sonunda ortamı yumuşaltmayı başardım ve bi hışımla mekandan kaçtık. Tabi mekandan çıkınca gülmekten gözlerimden yaşlar geldi. Tavana çiğ köfte fırlattan arkadaş hangi cesaret ile yaptı bilinmez ama olayı gerçekleştirkdikten sonra bildiğimiz beyaz renge büründü. Şahsen test edildi diğer mekanlarda test etmeye kalkmayın...
Bu başlığı ya da içeriği siyaset yerine miting, konuşma, konferans gibi kelimelerle değiştirmek mümkündür. Uzunca süredir gözlemlediğime göre parti ne olursa olsun farketmez, konuşmacısı kendini haklı çıkarmak ya da toplumu üstüne çekmek için kullandığı bir yöntem vardır. O da cümlesinin sonundaki kelimeyi uzatmaktır. Örnek olarak ;
Bunlar dış mihraaaaaak
Bunlar paralelciiiiii
siyaseti bilmiyor gelmiş burada konuşuyooooorrrr.
Gibi cümlelerin sondaki kelimeler uzayınca millete ne oluyorsa bir fürya kopup, çıldırıyorlar. Galiba yaptığınız konuşmada alkış almanın altın kuralı bu.
çeşitli örnekler ile bu maddeler artırabilir. Bunlar yazılırkende asla ve asla din inancına karşı bir görüş yazılmamıştır sadece durumun özetleri bunlardan ibarettir.
Televizyonlarda çıkan bazı reklamlar insanları izlerken sayko etkisine sokar. Bunların bazıları iğrenç, bazılarına ise anlam vermek mümkün değildir. Örnek olarak ariston kombi reklamı. O aile neden sağ sola kafa sallıyor ? Oradaki amaç nedir pek anlaşılmaz. Bir başka reklam ise didi firmasının sunmuş olduğu abuk sabuk reklamdır. Şu zamanlara kadar gördüğüm en iyisi Ofçay'ın yayınlamış olduğu reklamdır. Ne kadar güzel tüm çalışanlardan oluşan bir proje reklamıydı.
Türkçe olarak ; Sevgili Preet Bharara, size kendi müzik albümümü yolluyorum. Eğer Reza ya hergün benim şarkılarımı dinletirseniz size bildiği herşeyi anlatır.
Efsane simülasyon oyunu olan football menager, uykusuz gecelere bir çok gece şahitlik etmiştir. Hayalinizdeki takımı şampiyonlar liginde görmek, bağlı olduğu ligde şampiyon oluşunu izlemek en büyük mutluluktur. içinizdeki teknik direktör aşkını ortaya çıkartan, bilgisiyar başına takım elbiseli otutturan tek oyundur.
Football Manager (kısaca FM), Sports Interactive tarafından geliştirilen, SEGA tarafından yayınlanan bir futbol menajerliği simülasyon oyunudur.
2004 yılında Sports Interactivein dağıtıcı Eidos Interactiveden ayrılmasıyla Championship Manager isim hakkını kaybeden SI seriye Football Manager ismiyle devam etme kararı almıştır.
ABD ve Kanadada oyun Worldwide Soccer Manager adı altında satılmaktadır. Bu isim oyunun şimdiki dağıtıcısı SEGAnın artık Sega Saturn için gelişimini durdurduğu Worldwide Soccer oyununa da gönderme yapmaktadır.
--spoiler--
26 yaşında olan, yaşamının her senesini istanbulda yaşamış olan bir yazarın sorusudur. Öncelikle şunu söyleyebilirim ki ben, muhafazakar bir aileden geliyorum. Dedem hem hafız, hem hacı. Melek yüzlü annem 5 vakit namazını kılar, duasını eder. Yaşamım boyunca benimle çok ilgilendi. Örnek olarak 23 nisan bayramında gelir bana harçlık ve şeker, çikolata verirdi. Lise çağına geldim ailemden uzak bir kesimde öğrenim gördüm. Günlerden 19 mayıs arayan annem... Alo dedikten sonra '' oğlum gençlik bayramın kutlu olsun'' dedi. Biraz daha büyüdüm askerliğim çağım geldi ve bitirdim. Fazla zaman geçmeden memleketime gittim dedemi görmeye. Dedemle ufak ufak muhabbet ediyoruz. Konu Atatürk oldu 78 yaşında ki adam hüngür hüngür ağlamaya başladı sebebini sordum. Verdiği cevap '' bunca yıl yaşadım ömrümde bir kez olsun Atatürk'ün mezarına gidip dua edemedim oğlum'' oldu. Hatta Atatürk öldüğünde dedemin annesi çok ağlamış dedem çocuk oldugundan anne ağlamana gerek yok hepimiz öleceğiz diyerek motive etmye çalışmış. Annesinin verdiği cevap '' oğlum atatürk olmasaydı düşmanlar bizi öldürürdü'' olmuş. Batı karadenizliyim herşeyden önce illa atatürk denilince aklınıza izmir gelmesin. Dediğim gibi yaşım 26 ve muhafazakar bir aileden geliyorum ama ben öyle değilim. Demek istediğim şu ; bundan 5 -6 sene önce atatürk düşmanlığı yokken birilerinin çıkarı uğruna bu giden sürü ne için ? Kimseye tapalım, putlaştıralım ya da dinimizi bırakalım demiyorum. Ama bu düşmanlığın sebebi ne ? Kişi ve kişiler hakkında hiçbir şey bilmeden görülen düşmanlık ne için. Benden size bir tavsiye hiç kimsenin siyasi malzemesi olmayın, aklınızı kullanın. Bugün Atatürk'e laf atanlar, piyasaya ilk çıktıklarında süphesiz ki Atatürk'ün ilke ve inkilaplarından ilerleyeceğiz oldu. Burada amacım Atatürk'ü savunmak değil. Biri gelip ortaya bir laf atıyor arkasından 40 deli gidiyor, yazık...
açıkcası benimdir gurur falan duymuyorum ama şu bir gerçek buradan kaliteli oluşudur. Burada amlı, götlü ,pipili başlıklar almış başını gidiyor. Bir nikola tesla başlığındaki entry sayısı, salak bir kezbanın nick altı başlığındakiden daha az. Ben 8. nesil bir yazarım yani buraya dün gelip, bugün ahkam kesmiyorum. Uzun süre bekledim belki adam olur diye ama ne yazık ki bir bok yaptıkları yok. Açıkçası ben şuna inanıyorum; uludağ sözlük moderasyon ekibi, sözlüğün nasıl ilerlediği hakkında hiç bir düşünceleri yok. Çünkü sikinde değil/değilsiniz. Asıl onlar için önemli olan, sitenin rank değeri yani ziyaretçi sayısı. Bunun önem arz etmesinin tek sebebi reklam veren şirketler sitenin ziyaretçi sayısına bakması ve bu ekibin ona göre fiyat çekmesi. Ne kadar çok günlük ziyaretçi o kadar yüksek para demek. Şimdi burada akıl yoksunu olan bir çok insan var ama bir o kadar da kaliteli insan da var. Bu dangalak, embesil insanları sürekli sözlükten uzaklaştırsalar sitenin rank değeri oldukça düşecek ve bunların işine gelmez. Kısaca burada takılmak, bir bok çuvalının içerisinde bir demek lale aramaya benzer.
sevgilerle...
Sonradan ekleme ;
isaac newton başlığında ki girilen entry sayısı
Sözlük kurallarından bi haber, sözlüğü forum gibi kullanan bir ablamızın nick altı başlığında ki entry sayısı
Hayat onlara hep kotu kaderi verdigini dusunurler. Genel olarak kukulu, zigli, memeli, pipli, regl kani vb gibi basliklarda turer ve urerler. bir bayanin her hareketinden kasar oldugu anlamini cikarma gibi ustun yetenege sahip olmalari cabasidir. Fazla ustune varilmamasi gereken canlidir zira anneye duyulan ofke cesaereti ve burun, alin bolgesindeki sivilceler onlari en tehlikeli kilan unsurlardir.
Edit: goruldugu gibi onlari elestiren entry ve basliklar rahatsiz edebilir.
Can sıkıntısı üzerine girilen, belirli bir zamandan sonra sizi iyice can sıkıntısına sokacak olan sözlüktür. Bunun belirli başlı bir sebepleri vardır. Örnek olarak sıradan bir günde sol frame de görülen başlıklar.
Urangunun bıyığı, kılı, tüyü
Vurduran kız, emdiren karı, ohh yes diyen bayan
Dövlet bize bahmih diyen kürt, Faşist Türk.
Gs, fb, Bjk, başlıkları
Yüzünde sivilce çıkan ergen
Babamdan nefret ediyorum. ( O babandan bende nefret ediyorum ne diye doğmana sebep olmuş)
Kendilerine göre sağlık felsefesi olan, sağlıklı ve zihinde olmak isteyenlerin tercihidir. Sözlükteki anlamı uygun ve yerinde oluş, zindelik, form, sağlık, uygunluk anlamında olandır. Fitness yapmanın belirli başta olan faydaları şunlardır ;
Kapasitesi artmış akciğerler ve verimli çalışan bir kalp
atardamar sisteminde kan basıncının azalarak kalp hastalığı risklerinde azalma
Verimli bir şekilde kilo verme, zayıflama
Kemiklerin kuvvetlenmesi
Sağlıklı bir cilde sahip olma
Uzun ve sağlıklı bir yaşam
Gelişen zihinsel performans ve düşünme yeteneğinin artması
Pozitif bakış açısı
Cinsel güçte performans
Daha fazla kendine saygı
Düzenli ve rahat bir uyku
Türkiye harici hangi ülkede olursa olsun yapan kişiye saygı duyulduğu, Türkiye de ise salakça, aptalca yorumlar görmek mümkündür. Bunun sebebi halk arasında göt yememesi, kıskançlık vb gibi durumlardan kaynaklanır. Bu tür sivri zekalılara aldanmamak gerek. 4 yıldır spor ile uğraşan biri olarak yardım almak isterseniz bir mesajınız yeterli olabilir.
Ancak Türkiye de gerçeklesen üzücü olaydır. Adam çalar, çırpar ve ''daha öncekileri çalmadımı buda çalsın en azından icraat yapıyor Allah onu başımızdan eksik etmesin'' sözlerini duymakta mümkün. Vatandaşı olmasak eğlenceli bir ülkeyiz velakin öyle değil.
Sozlugun isim yapmasi, Tiklanma sayisindaki artis, sitelerde ki hit sayisi hep son nesilin aktifligine borcludur. Ne zaman site dususe gecer iste o zaman 12.nesil gelir. Ornek olarak benim gibi 8. Nesilden kim kaldi ? Ya da eski nesillerden aktif olan kac kisi var. moderasyon en kisa zamanda eski planlamaya gecmeli yoksa hep ergen basliklari gormek mumkun olacaktir.
