Anlaşılamayandır. Mesela, dinler ilk çıktığında islam ve hristiyanlıktan bahsediyorum, dönemine göre bazı şeyler yasaklanıyor bazı şeylere ise izin veriliyor (içki-zina vs). 20-30 yıllık bu kadar küçük zaman diliminde dönemine göre şekil değiştiren, kendini güncelleyen dinler, peygamberi gittikten sonra hangi mantıkla herhangi bir güncelleme gelmeden aynı şekilde işlevini sürdürebilir ki? Şu anki post-modern dünyamızla dinin ortaya çıktığı zamandan binlerce kat farklılığı olan hayat şeklimize bu dinler nasıl oluyor binlerce yıl önceki yaşam şeklinin sürdürebileceğini öne sürer?
En temel bireysel haklardandır, bedelli askerlik gündemde tutulacağına, vicdani ret öne çıkmalı aslına bakılırsa. Askerlik kesinlikle herkese göre bir şey değildir, her insan farklı psikolojik yapıya, farklı vücut yapısına sahiptir; bunun yerine sosyal yardımlarda çalışmak gibi alternatifler ortaya konulmalıdır.
Tarihte defalarca olmuş olandır, bir kaç kez de sel basmıştır. Ama böyle bir tartışmaya ne gerek var? Varlığı inanmayana bir etkisi yok, bir şey olur da yıkılirsa gerçekten inananlardan bir şey eksiltmez, çünkü iman Allah rızasını kazanmak için sahip olunan bir şeydir. Önemli olan niyettir, yoksa zaten bir derecelik sapma ile bile zaten kabeyi tutturamazsin kıbleye.
Anıtkabir ile karşılaştırılacak bir durum yok, olmamalı..
Bayram sadece oruç tutanlara özel bir durum değil, ki zaten bayram dini bile sadece müslümanlara has bir kutlama da değil artık. Lütfen kardeşçe, mutluluklar ile ep birlikte kutlayabileceginiz bu günleri kötü bir aniya cevirmeyin, arkadaşlarınız, akrabalariniz çevrenizde ile barışın bugün. Bir kaç günlüğüne her çeşit her renk her dinden insanın yüzü gülsün, insanlığın ne olduğunu hatirlayin, eskileri, samimiyeti duyulan o özlemi anın bu günlerde. Çünkü eğer bir gün bayramı sevdiklerinizden uzakta geçirdiginizde ve çevrenizde hiç kimsenin haberi olmadığında, hiç ettiğiniz her bayram için ayrı pişmanlık duyacaksiniz.
Hayırlı bayramlar, mutlu zamanlar.
Selahattin Demirtaş'ın aslında Rteden daha masum, 'daha az PKK'lı olması' halidir. Ankara'ya sözde Kürdistan bayrağı diken, gercek teröristler ile miting yapan kişinin yasal bir parti başkanını terörist diye itham etmesinin akılcıl bir durum olmaması halidir. Ve bu duruma çözüm süreci diye kılıf uydurarak kurtulmaya çalışmak ve ve kendini 'ak'lamaya çalışmak yüzsüzlugun dik alasıdır..
5 dil konuşabilen, yurtdışında yaşayan, bir kaç milletin kanını taşıyan melez, 1.80 boyunda, fit vücutlu bir kardeşiniz olarak mesaj kutuma beklediğim tavsiyelerdir. Asıl ilgi alanım sanat ama, sosyoloji, bilim ve tasarım ile de yakından ilgileniyorum.. Hayati,akademik, ilişki, din vs. her türlü tavsiyeye açığım. Teşekkürler.
(bkz: malum soru)
Bir de anlamadığım niye fotoğraf atanları eksiliyorsunuz picler? Foto atsalar bir dert atmasalar başka dert, türk kızları çekilmez diyorlar da turk erkekleri daha çekilmez bence. Bir de gelip onu bunu cekistiriyorlar.. Bu kadar egoyu vücut nasıl kaldiriyorsa artık..
Bu arada foto atan kızlara gelen çaresiz "mrb?" Mesajlarını merak ediyorum, ne diye kendi şanslarını deniyorlar acaba..
(bkz: düşüyor mu böyle)
Böyle düşmez.
E: hanımlar beyler bazen olmaması olmasından iyidir, boş yere kalbinizi kırmak insanın kendisine yapacağı en kötü zulümdür. Yokluk 0 değerindedir ama varlık bazen eksi değerli sonuçlar verir, sahip olduğunuz degerlerde elden gider.
Doğru olan değildir, lisede üniversitede çocuklar muşta ile birbirini parçalıyor, silah olsa kan gövdeyi götürür. Savunma amaçlı kullanım diye bahane uydurmak yerine git bir uzak doğu dövüş sanatları kursuna, hem kendini savunmasını öğrenirsin hem de şiddet ile huzur arasında ki farklı ilişkiyi öğrenirsin.
Zamanın kendisi bigbang ile başladığı için, zamanın olmadığı bir zamanda ne vardır diye bir soru olamaz. O yüzden bilim zaten bu konuyla ilgilenmez kaldı ki elde incelenecek bir veri yoktur. Bunun yanında big bang'den once yine başka bir bigbang olmuş olabilir sonrasında evren big crunch (büyük çöküş) ile içine çökerek zamanın olmadığı bir tekillik haline gelmiş olabilir. Burada soru şu oluyor, bu tekillik nereden geliyor, big bang ilk başta nasıl var oluyor. Bu durumda şunu bilmek lazımdır ki belki de hep vardı, çünkü etrafta bulunan nesnelerin hiç biri puff diye aniden ortaya çıkmamıştır, her şey bu koca sistem içinde dönüşüm icindedir. Eğer hiçbir şey bir anda yaratılmamış ise bigbang için de kesinlikle yaratılmış diyemeyiz. Bilimde kesinlikle kesin yoktur, elde ne varsa tartılır incelenir ortaya çıkan bilgi insanlığa sunulur.
Tabi ki doğrusunu Tanrı bilir.
Azerice,
Özbekçe,
Kırgızca,
Kazakça,
Türkmence,
Bunlar Turk dil ailesine mensup dillerdir, Almanca, ve ingilizce ise Germen dilleri ailesine mensuptur. ingiltere zamanında Fransa'dan gelen saldırılar yüzünden yaklaşık 300 sene Fransızcanin etkisi altında kalmıştır bu yüzden Almanca ile benzerliği zamanla azalmıştır. Mesela Danirmarka, Hollanda ve izlanda gibi ülkelerde konuşulan diller Almanca ile daha benzer özellikler gösterir. Aynı durum Türkçe için, sonradan katılan Arapça, Farsça ve Fransızca kelimeler için geçerlidir.. bu bakımdan Özbekçe, Kırgızca ve kazakça'nın kendi içindeki benzerlikleri Türkçe'nin bu dillere olan benzerliklerinden fazladır.
Türkçe - Kazakça:
Ben - Men
Sen - sen
O - Ol
Siz- Sız
Ana ( anne) - Ana
Elma - Alma
Ben çok dil biliyorum editi:
ingilizcenin son hali ise de imparatorluk zamanlarında, sanayileşme ile ortaya çıkmış birşey. Normalde Germen dillerinde am-is-are (bin-bist-ist-sind-seid vs) şimdiki zaman için kullanılmaz, Germen dillerinde şimdiki zaman ve elecek zaman kipi tektir aynı Rusça da olduğu gibi. Ich gehe, du geht's, sie geht ( I go, you go, she goes) vs vs ingilizce de bir zamanlar böyleymiş. Mesela bu durumu genelde incilde görebilirsiniz, en meshurlardan biri Where goest thou? Sözcüğüdür. Burada am is are filan yok, aynı almancada olduğu gibi fiil çekimi vardır, gelecek ve şimdiki zaman kipi tektir. Aynı zamanda 'siz' olan you değil 'sen' olan thou vardır (Almancada ki du).. Aynı zamanda "I am come" cümlesi vardır incilde. Normalde artık I came veya I have come kullanılır ama Almanca bu durum Ich bin gekommen olarak kullanılır. Aslında pre-victorian dönemi Shakespeare'in olduğu zamanlarda kullanılan dil Almancaya çok daha yakındır..
Bir kaç saat önce yaptığım eylem. Yedi yıl önce koşarak geldiğim ülkeden şimdi sikktir olup gidiyorum. Ben yokken iyice sikin birbirinizi de özleyecek bir şey kalmasın, nefretinizi öyle bir kusun ki sevilecek bir yanı kalmasın bir zamanların cennet ülkesinin. Her şeye karşı içim çok buruk keşke böyle olmasaydı, keşke daha farklı olsaydı. Ama bunlar sizin hepinizin eseri gurur duyun ki gidenler pişman olmasın.
tüketim Toplumların şuan içinde bulundukları garabet. Rüzgarın estiği yönde esen bir gençliğin sebebi, her şeyi değersizleştiren, aslında hiç bir şeyin çok ta değerli olmadığını söyleyen, herhangi bir şeyin yerine başka bir şeyin çok kolaylıkla bulunabileceğini söyleyen akım. Günümüzde müzikten, eğitime, kadın-erkek ilişkilerine kadar her yerimizi sarmıştır. Siz de farketmiştirsiniz, artık birini mi buldunuz bir kaç hafta geçiyor sıkılıyorsunuz, telefon alıyorsunuz bir kaç ay sonra bıkıyorsunuz, neden? piyasa size durmadan "daha iyi, daya hızlı"sını sunuyor. Artık bir görüşün geçerliği arkasında onu takip edenlerin çokluğu ile ölçülüyor, bir şarkı popülerse çok kişi tarafından dinleniyorsa güzeldir. Bir erkek çoğunuluğun istediği şeyi karşılıyorsa yakışıklıdır. bir kız çok kişi tarafından arzulanıyorsa güzeldir... her hangibir görüş belirtmediğim halde şu aralar popüler olan bir akım var o da Lgbti. daha 10 yıl önce böyle bir şey bu kadar gündem olamazdı ama popülarizm öyle bir işliyor ki artık kanıksıyoruz. çok uzak olmayan bir gelecekte ise ensest ilişkiler aynı şeye maruz kaldığında onu da kanıksatacaklar. ne kadar imkansız gelse de popülarizm bize enjekte ettiği şeyler akıl almaz boyutta.
Kemalizmi din sanan cahil dincileri ortaya çıkaran başlıktır. Hiç bir kemalist, Atatürk'ün heyekelinden veya mezarından medet ummaz dilek tutmaz. Aslında bir takım seyhlerden medet uman onlara dua eden, kabir ziyaretlerinde dilek tutan putculuk yaptığını bilmeyen Müslimlerce eleştirilen tutum. Hayat ne garip.