şimdi ben rabbim yaratmış der yaratılan tüm mahlukatı sevmeye çalışırım. bu sivrisinek canlısı da bir iki tane ısırıp gitse rızkının peşinde der sesimi çıkarmam ama hayır sen arkadaşlarını da toplayıp parti yapıyorsan olmaz. vampir olsa o kadar kanla o bile doyardı hayır ne yapıyorsun sen ? geçen bir tanesini öldürdüm, vücudumdaki kan oranını azaltmış şerefsiz zaten ağırlıktan uçamadı büyük ihtimal.
insan düşününce sebebini bulamasa bile bu huzursuzluk yaratan hissin: yüzlerde, buruk gülüşlerde belki yarım saniye uzayan boşluklarda, beyninin gerisinde bir yerlerde, bilincinden de ötede bilir, hisseder bir şeylerin yanlış gittiğini. o his karnında büyür kocaman olur, en sonunda her şey apaçık hale gelir zaten ama çoğu zaman iş işten geçmiştir. bence içimizden gelen sese inanıp o huzursuzluğu hissettiğin an o yerden, o ilişkiden ya da o kişiden kaçmak gerekir.
güney koreli şarkıcı ve oyuncu. kendisi dünyalar şirini olmakla birlikte, sesi de çok güzeldir. albümlerinin kalitesi de artmış daha iyi bir çizgiye oturmuştur. gördükçe bu kız çok güzel büyüdü demekten kendimi alamıyorum.
şimdi baktım paradan başka her şey var. aşı kartım, dişçi kartım, kentkartım, vesikalık fotoğrafım, arkadaşımla yaptığım borç sözleşmem, kütüphane kartım... sıkıntı büyük.
ayrı kalma durumu, aptal bir sebepten dolayı ayrı kalma durumu. sonunda kavuşmak olsa bile can acıtan, beklemeyi, özlemeyi hemen arkasından getiren, gecelerini uzatan, günlerini hepten çekilmez kılan lanet bir durum.
bir de üstüne bu şarkıyı dinleyip iyice canımızı yakalım tam olsun.
Kuantum mekaniği üzerine çalışmalarıyla da tanınan ABD\'li fizikçi ve yazar. 2008- 2010 yılları arasında Stephen Hawking ile birlikte büyük tasarım adlı kitap üzerine çalışmış.
Ben kendisini Subliminal kitabını okuduktan sonra tanıdım ve daha önce bilimsel bir kitabın bu kadar eğlenceli bir dille yazıldığını görmedim. hem kitabı okurken baya baya güldüm, hem de çok ilginç şeyler öğrendim gerçekten.
bbc uyarlaması 14 bölümlük güzel bir dizi. son ana kadar hep bir gizem var. aşk ve gurur un darcy sini baş rolde izlemek diziyi ayrıca güzelleştiriyor. ama dizinin karanlık karakterini canlandıran andy serkis o kadar iyiydi ki oturduğum yerde beni bile korkuttu.
John Chivery yi yazmadan geçemicem. bence bütün kalbi kırık insanlara ders olarak izletilmeli.
"burada john chivery nin ölümlü kalıntıları yatıyor.
Marshalsea borçlular hapishanesinin yardımcı gardiyanı ve sonra şef gardiyanı. aşkta şansı yaver gitmedi ve çok acı çekti ama ayağa kalktı ve büyük incelik gösterdi, rakibine karşı bile. ve her zaman kazınmış, taşa değil, kalbinin derinliklerine, amy dorrit in ismi. " *
--spoiler--
mükemmel şarkılara sahip amerikalı indie rock grubu. bütün şarkıları güzel ama it's time arka arkaya yüz kez dinlenebilecek şarkılardan biri. güzellikleri de ayrı bir mesele, umarım böyle devam ederler.
ajandalarını yeni keşfettiğim yayın evi. bu kadar şirin olabilirmiş ancak. bir tema belirlemişler* o tema etrafında küçük küçük bilgiler, notlar sıkıştırmışlar. sayfaların köşesine ayın hangi evrede olduğunu koymuşlar. arkaya telefon rehberi de koyunca cep telefonumu fırlatıp atasım geldi. diğer yılları kaçırdığıma çok üzüldüm.
defterin delikanlısı telli olmaz kardeşim. bir kere bunun ucuz olanı insana büyük eziyet. telleri yamulup yaprakların açılışını engelleyeni ayrı, yapraklarını birer birer salıvereni ayrı. bir de tellerin açılıp uçlarının seni tehdit etme durumu var. hadi paraya kıydın iyisini aldın yinede defter dediğin yaprağına sahip çıkacak, öyle hemen koparıp alamayacaksın. kısaca defter aleminin yüz karasıdır.
gayet güzel ve izlenilebilir bir filmdi ama filmin türkçe ismine aldanıp aşk dolu bir film sanılmamalı.
--spoiler--
duyuları kaybetmeden önce yaşanan şeyler çok güzel seçilmiş bence.
anlamsız bir keder, ardından koku alma
kendini kontrol edemediğin ve ardından ne varsa yediğin bir andan sonra, tat alma
öfke, kin, nefret ve sonra duyma
ve aniden görme
--spoiler--
şu an pişirmeye üşendiğim için çiğ kestane yiyorum. iç kabukları hemen çıkmazsa uğraşmayayım diye kabuğuyla yiyorum. ve şu an kestane yememin sebebi de yemek yapmaya üşenmem. sanırım bir gün beni evde pişirmeye üşendiğim baklagiller çevremde açlıktan ölmüş halde bulacaklar.
şu ana kadar izlediğim en hüzünlü şey. kaç ay geçti üzerinden hala müziğini duyunca bile gözlerim doluyor şöyle bir ah çekmekten kendimi alamıyorum. baş roldeki adamın bakışları tek başına bitirir zaten, üzerine bir şey söylemeye gerek kalmaz.
iran'da rejim karşıtı öğrenci protestolarının sembolü olmuş şarkı. hem hüzünlü hem de heyecanlı bir şarkı, tam olarak durumu anlatmış. sözlerin anlamı bilinmese bile anlaşılabilen şarkılardan.
insanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar.
bence bu konuda gandalf iyi konuşmuştur.
"Varlıkların çoğu ölümü hakeder. Ve bazıları da yaşamı. Yaşamı onlara verebilir misin Frodo? Ölüm hakkında bu kadar aceleci davranma. Bilgeler bile sonu göremez."
bu kitabın diğer kitaplardan farkı içinde çok fazla müzik ve ses barındırıyor olması, görüntüler değilde sesler ise kolayca kafanızda canlanan ne kadar değerli olduğunu anlayabilirsiniz. her şeyiyle çok kalıcı ve etkileyici bir kitap, dahasını heyecanla bekliyoruz.