öncelikle "abi öyle telefon mu olur allasen, tuğla gibi" diyenler için söyliyim: zaten bunu büyük diye tercih ediyoruz hafız... üstelik benim ellerim de büyük. tek elle oldukça rahat kullanabiliyorum. diğer telefonumla * bir şey yazarken bir harfi tek seferde yazabilmiş değildim. en az iki harfe aynı anda basıyordum. şimdi sıkıntı yok. özellikler kısmına girmiyorum. evdeki laptop'la kora kor çarpışır, hatta döver...
kendisiyle olan 6 yıllık seviyeli birlikteliğimizi sonlandırıp note 2'ye geçtikten sonra; değil z10 çıkarıp şekil yapmak, ağzıyla kuş tutsa yanaşmayacağım telefon. ömrümü çürürttün bilekböri, hala geziniyon ortalıkta ben de telefonum diye...
yuksek gerilim enerji nakil hatlari proje ve enerji nakil hatlari adli iki kitabiyla alaninda otorite kabul edilen elektrik muhendisi. bahsedilen iki kitap ise konuyla ilgili calisanlar icin referans kitaptir, basucu kaynagidir.
hala var mi bilmiyorum. insallah bu zihniyet emekli olup gitmistir de yurdum gencligi de rahat etmistir. ozellikle universitelerde, cogunlukla da sayisal bolumlerde gorulen bir uygulamadir. hoca soru kagitlarini dagitir, standart yazilan kurallar ve cogunlukla son maddede "no partial credit" notu ogrencinin daha sinav basinda gerilmesine sebep olur.
bu notun dusuldugu sinavlarda az bilenler kaybeder. hani iki formul yazayim, bir iki birseyler karalayayim belki hoca puan verir dusuncesi burada iflas eder. iyi bilenler icin ise islem hatasi yapma riski vardir. cunku hoca gidis yoluna degil sonuca puan vereceginden, onemli olan sonucu bulmaktir. tabii sonuc dogruysa hoca bu sefer gidis yoluna bakar. yani oyle sonuc budur diye yazmak ogrenciyi kurtarmaz.
teknolojinin gerisine dusmeyen yurdum insani davranisidir. bunun alt versiyonlarinda kagit paraya, sigara paketine vb. not almak ve daha sonra harcayip veya paketi atip aldigi notu kaybetmek vardir. sozlukte boyle bir tehlike yoktur. alinan not entry formatina uygun oldugu surece moderasyon dokunmaz.
burada alacagi notla ilgili baslik acmak sorun olabilir ama bu da tamamen yazarin yaraticiligi ile ilgilidir...
atli arabayi takip ettigi surece sorun yok. sayet yol stabilize ise yine bir sansi vardir yakalamak icin ama asfalt yolda pek ise yaramaz. en fazla 3 dakika takip eder. ondan sonra gozden kaybolur araba.
temas sonucu sirayetle viral etkiyi kapmanin hemen akabinde gunyuzune cikan sigillerdir. bulasici olduklarindan koparilmasi, yolunmasi, vs. durumu daha da kotulestirmekten ve emperyal etkilerini gormekten baska bir ise yaramayacagindan en yakin sigil toplum kurulusuna muracaat edilmesi gerekir.
yanlis zamanda, dogru yerde olan yazarlardir. esasen yazar olduktan sonra gerisi itibaridir. bu neslin okuma yazam orani turkiye ortalamasinin biraz daha altindadir ama bu bile azimlerini kamcilayan bir etkene donusmustur.
nevi sahsina munhasir bir durustur ve taklit edilemez. birbirine eslik eden iki sinusoidal dalga sekline donusmus dudaklari ve kirli sakaliyla adeta bir fenomene donusmustur artik. the good'dir, the bad'dir and the ugly'dir...
cuma namazi cikisinda camii icin yardim toplayan emmi'nin de dahil oldugu gruptur. basta the imam bulunur. cami yaptirma ve yasatma dernegine uyelik adi altinda yikici faaliyetlerde bulunur, cemaati haraca keserler. namaz kildiklari bile gorulmustur.
bunlar genelde emeklilikten sonra isbirlikci olurlar. muhabbet cogu zaman, hac kayitlari, kuralar, emekli maas kuyrugu ve zamanenin cok bozuldugu; edeb, hayanin kalmadigi uzerinedir.
mahallenin kahvesine sadece bahcede oturmak kaydiyla girerler. kislari ise imam odasi karargaha cevrilir. semaverle felan derken geyigin dibine vurulur. ta ki iclerinden biri, "vakit geldi ben bir ezan okuyayim" diyene kadar...
en asil duygularin insani olan emmidir. gonullu olarak camii yaptirma ve yasatma dernegine uye olur. para toplanacak olan hafta namazi her zaman kildigi ve alisik oldugu en on saf yerine, buyuk fedakarlik yaparak en arka safta kilar. farz kilinip, selam verilir verilmez serginin basina gecer ve vazifesini yapar. herkes gittikten sonra da sunnetleri eda eder. cok fedakardir cook!
paralari ic etmek aklinin ucuna bile gelmez zaten. ama herkesi kendi vicdan aynasindan gorenler icin boyle bir suphe sozkonusu olabilir...
hingel, erzurum'un yoresel yemek kategorisinde bir numaradir. akabinde kadayif dolmasi ve herkesin yayla corbasi dedigi ayran asi -ki den corbasi da denir- gelir. bu ciris dedigimiz yemek pek bir seye benzemez. yani gidip yoresel diye ciris denemeyin. illa da ciris'in tadina bakacaksaniz, buna benzer bir urun olan casir tursusu daha orjinal bir deneyim sunabilir, kizgin kumlardan serin sulara atlamak gibi birseydir.
geri kalan yemekler, eksili dolma dedikleri yaprak sarmasidir zaten, genelde bilinen yemeklerdir. ama anne eli degince herseyin tadi degisir, o ayri.
bu iple kil cekme olayini icad eden muhtemelen yedikule zindanlarinda cuneyt abimizin iflahini gevreten sadist iskencecilerden biridir. emekliliginde beykoz sirtlarinda berberlige baslayan bu adam, icinde bir turlu sonmek bilmeyen o sadist hislerini tatmin etmek icin boyle bir yontem buldugu ve civan turk yigitlerinden boylece intikam aldigi rivayet olunur. yoksa bunu bir musluman'in icad etmesi soz konusu degildir.
yoksa hangi musluman evladi iki tane sari tuyu yolacam diye karsisindakini anasindan dogduguna hatta erkek olarak dogduguna pisman edip, gozyaslarini sel eder?
ey yuce turk milletinin karayagiz civan delikanlilari! bu bizans oyunlarina alet olmaktan artik vazgeciniz. o sari tuylerin hicbir zarari yoktur, bosuna karizmanizi yerle bir ettirmeyin. bakin benim sakallar artik kirpiklerimle birlesti ama boylede gayet mutlu ve huzurluyum ve hatta daha seksi gorundugumu soyluyorlar.
hele bu agda, lazer vb. yeni icad, delikanliyi bozar. zinhar uzak durun ve bilin ki bu yontemler de ayni bizans oyunlarinin devamindan baska bir sey degildir. denedim, memnunum diyen yazarlar! seyrek goruselim, hatta gorusmeyelim... *
muslum baba'nin mukemmel yorumladigi bir eserde gecen can alici cumle *. devaminda icten gele gele "olmadi yar" denilip, son nokta koyulur ki tadindan yenmez.
kisa adi "elektrobank" olan ve elektrik muhendisi zafer urguplu'nun hazirladigi kitap. kitap klasik bir ders kitabindan cok, uygulamaya yonelik pratik bilgilerden olusuyor. icerik olarak dusunuldugunde bir nevi hatirlatma amacli hazirlanan kucuk bir bilgi bankasi.
yargi erki'nin tarafini ortaya koydugu bildiridir. dolayisiyla artik yarginin tarafsizligindan bahsetmenin anlami kalmiyor. normalde beklenen bildiri icerik itibariyle bagimsizlik ve tarafsizlik ilkelerine vurgu yapmasidir ama bu bildiride sadece bagimsizlik nazara verilmis ama tarafsizlik es gecilmistir.
bu bildiride asil ilgi ceken nokta olmayan bir anayasa tartismasi uzerinde yargi'nin fikir beyan etmesidir. taslak olarak hazirlanmis bir anayasa metni mevcut bile olsa, bu taslak uzerinde tarafini belli etmekte yine yargi'nin tarafsizligini cignemekten baska bir sey degil.
diger onemli konu nise, ak parti'ye acilan kapatma davasi iddianamesinin bir butun olarak savunulmasi. belki niyet savciya yoneltilen elestiriler karsisinda, savciyi himayedir. bilmiyoruz. ama gorunen su; yargi amme namina, kamu adina actigi bir davada bile tarafsizligini koruyamamistir. hatta daha kotusu anayasa mahkemesinde baslayan dava surecine de bir mudaheledir. yani kendi elestirdikleri noktaya gelmistir koca yargitay.
demek ki yargi tarafsizligi icin gerek-sart kabul edilen yargi bagimsizligi bile, tarafsizligi saglayamiyor. burada chp'ye bir oneri: alin bu bildiriyi grup toplantisinda okuyun. aradaki 7 farki biz harareti alacagina inandigimiz caylarimizi yudumlarken bulmaya calisalim...
fitne, fesat, fucur... ne ararsan var. boyle aile mi olur? bir tane akli basinda kadin yok. yine en akillilari cevriye hanim. hayir kadinlar deli ama erkeklerde bu delilerin pesinde.
bir de carsamba aksamlari yayinlanip, sampiyonlar ligi maclarini murdar etmis dizidir. soyle agfiz tadi ile bir mac izleyemedik koca sezon. her carsamba aksami evde savas cikti. bitmiyor kurtulalim...
yargiyi bu hale dusurenlerin yapmasi gereken onerilerdir. normal olan budur. cunku bizim yargi su ana kadar boyle bir muhtira verme mecburiyetinde daha once kalmadi. bu is oncelikle askerin isiydi.
askeriye gunumuze kadar 27 mayis, 12 mart, 12 eylul, 28 subat, 27 nisan tarihlerinde acik ve net sekilde; sair zamanlarda da degisik vesilelerle satir aralarinda, yine degisik usullerle bu isi gayet iyi goturdu. yargi ve sair kurumlari bu kutsal goreve bulasmalarina engel oldu.
22 temmuz secimleri sonrasinda gelisen surecte askeriye bu isi fazlasiyla ihmal etti. basortusu mevzusunda, ergenekon operasyonunda, ab uyum sureci bahanesiyle yapilan anayasaya degisiklikleri cercevesinde -ki buna 301. madde dahil-, sesini cikarmadi. hatta chp ile polemige bile girdi. dolayisiyla bu muhtira verme ve balans ayari cekme isi beyaz turklerin son kalesi yargi teskilatina dustu. ama onlar da acemi olduklarindan yuzlerine gozlerine bulastirdilar.
oysa artik herkes biliyor ki, muhtira cuma gunu ogleden sonra borsa kapanis saatinin hemen sonrasinda verilir. oyle hafta ortasinda zirt diye bu isler olmaz.
ikinci husus askeriyenin uslubunu copy-paste yapmak yanlis. cunku askeriye cumhuriyetin temel niteliklerini koruma ve kollamada birinci elden vazifelidir. ama yargi'nin maalesef boyle bir yonu yoktur. her ne kadar kamu adina, millet namina diye basliyorlar ama oyle demekle olmaz.
diger bir husus konum meselesini goz ardi etmek koca hukukculara yakismiyor. dava dosyasini koltugunun altina alip, yargilama yapmadan ve hukuki yargilama sureci henuz baslamisken ihsas-i rey sayilabilecek bir tavir, cok bahsedilen yarginin tarafsizligi ve bagimsizligi ile yanyana gelmiyor maalesef. burada beyaz turklerin ise el atip yargiya usul ogretmeleri gerekirdi ama gecti artik.
eminim bir daha ki sefere eger gerek olursa daha iyi bir muhtira ornegi gorebiliriz...
edit: entry, baslikta gecen "genc siviller" ibaresini gormeden girildiginden; isbu entrynin, "yargitay'a muhtira onerileri" basliginda incelenmesi ve ac karnina okunmasi tavsiye edilir.
cevremizdeki insanlari, daha dogrusu icinde bulundugumuz toplumu kodlamadan; yani kendine ait bir tarifi olmayip, kendini yine kendi kodlamasiyla olusturdugu "oteki" uzerinden tanimlayan bunyeden suzulup gelen bir hezeyanin ve isterik ruh halinin urunu baslik.
basligi boyle tarifledikten sonra altina yazilacak seyler ya kodlayanin seviyesine inmeyi ya da muhatap olmamayi gerektiriyor. eski dogan cocugun adini fethullah koymadiktan sonra sorun yok. bir de satilmis diye bir isim var ama konumuzla ilgisi yok...
futbol kalitesi, mucadele, oyuncu kalitesi, teknik-taktik, strateji gibi unsurlari ile ust duzey bir mac. gerci itiraz edebilecegimiz su olabilir: bu mac ile premier ligdeki ayni takimlar arasinda oynanan maclarin arasindaki 7 farki goremedik. dogrudur, goremezsiniz. cunku takimlar ayni, futbolcular ayni, seyirci ayni, elhasili kelam degisen tek sey sonucta kazanilacak vazo'nun adi. tabii o'da yetmiyor.
oncelikle show tv ve kanal d televizyonlarini kiniyorum. haberleri bile agiz tadi ile izleyemiyoruz. zirt diye biri "var misin yok usun" diyor digeri "yaprak dokumu". bu iki program yuzunden turk aile yapisi ciddi hasar goruyor. insan olan, tutup sampiyonlar ligi finalinin oldugu aksama bu dizi ve yarisma programini koyup, erkek mlletini hanimi ile karsi karsiya getirmez.
macin atmosferine acun'un programi sayesinde cok erken girdik. once milli takimin yaristigi programin onemli pozisyon ve gollerini genis bir ozet olarak sundular. iyi geldi. devaminda gunun yarismacisi ilk turda art arda kirmizilari acinca; dedim tamam, maci manchester alacak. bunu bir isaret olarak algiladik. devaminda donusumlu olarak yaprak dokumu'nun psikolojik atmosferi ile kendimizden gectik. biz ferhunde, ali riza bey, leyla, necla vs. derken mac baslamis. tabii ben actigimda oyuncularinda aynen benim ruh halimde olduklari acik secik goruluyordu.
bu ronaldo cok saglam topcu. bizde boylesi pek yok. belki ali tandogan olabilir. ama onemli olan sureklilik. birde erzurumspor'un sampiyon kadrosunda altaycan vardi bu kalitede bir adam. simdi nerede bilmiyorum. lampard ve ballack yine oyle, hakiki topcu. bir de ferdinand var, defansta oynayan. besiktasimiza siddetle tavsiye ediyorum. bu adami, yanindaki vidic ile beraber alin, sirtimiz yere gelmez. bunlara alternatif olarak carvalho olabilir.
bu arada rus askerlerin sapkalarini ingiliz taraftarlara verip, onlardan forma almalarini yadirgadim. koca kizilordu'nun haysiyetini bes paralik ettiler. bizde olsa ilk yas kararlarinda ordudan atilirlardi. bakalim rus genelkurmay'i ne karar verecek? atmasa bile o iki yuzbasi'nin yildiz savaslari bu macla beraber bitmistir.
bu nasil bir ailedir anlamiyorum. gelin, her halti yiyor, icten pazarlikli. kizlar psikolojik problemli. adamlar bu delilerin pesinde. boyle bir dizi olmaz olsun. bir ailede bir tane normal insan olmaz mi? bu ali riza bey ya olsun ya da ceksin hepsini temizlesin birer birer son kursunuda kendi kafasina siksin. adamin huzura erecegi yok bu gidisle.
abramovic denen rus oligarki icinde durum farkli degil. adam 600 kusur milyon avro harcamis takima ama adamlar rakibin agzini burnunu kan icinde kalana kadar dovmelerine ragmen yenemediler. ustelik son dakikalarda o drogba kalitesizi dogru durust atamadigi bir tokattan kirmizi kart gordu. hayir madem vuracaksin adam gibi vur. sen kirmizi kart gor, rakipte hastanelik olsun. anelka olsaydi boyle olmazdi eminim.
penalti isi bana gore degil. adalet terazisinin sakulu kayiyor burada. sabaha kadar oynasinlar formulu daha adil bir formul. zaten macin sonunda bu acikca ortaya cikti.