osmanlı devleti zamanında, istanbul'dan hicaz bölgesine gönderilen ve peygamber efendimizin kabri de dahil olmak üzere o bölgedeki binalar ve insanların hizmetinde kullanılmak üzere çok sayıda çeşitli eşya ile büyük miktarda parayı hediye olarak taşıyan ve bir askeri birliğin eşlik ettiği alayın adıdır.
atlı tramvaylar zamanında, tramvaylar 2 atla çekilirken dik Şişhane yokuşunu çıkabilmek için azapkapı dan takviye at alarak yokuşu çıkabilirlermiş. Tramvay bu haliyle Taksim e kadar gelir, burada çıkartılan atlar, bu gün taksim alanının batı kısmındaki sular idaresi maksemi ile fransız konsolosluğu arasında bir ahırda bir süre dinlendirildikten sonra tramvaya bağlanmadan boş olarak azapkapı'ya götürülürlermiş.
taksim deki bu ahırı "dingo" adlı bir rum vatandaş işletirmiş. gün boyu bir sürü atın girip çıkmasından dolayı dilimize girmiş bir deyim.
Güvenlik kameraları artık bi işe yaramayacak.
Her şey bedava olduğu için herşey kolayca alınacak.
Herkes istediği yere kolayca girebilecek.
Bu sayede Gerzek Şaban, Hamza'yı bi güzel benzetecek.
Hz. Nuh'un tufanından sonra kurulan ilk yerleşim yeri ve Cu Dağı yakınlarında Dicle Nehri sahilinde kurulan şehir. Tarihte Bazibda, Bakarda, Bakarda Karday, Cezire, Ceziret-ul ibn'i Ömer ve en son Cizre, ayrıca yöre halkı tarafından Cizir olarak anılan şehir.
Şaban yani Rıfkı hazretleri kızı babasından isteme sahnesi.
Konuşma kayınpeder ile şaban arasında geçmektedir.
Ahmet amca - Ver parayı al nuriyeyi
Rıfkı - Bu kadar param yok ahmet amca. Sen 200 bin lirayı al ben nuriyeyi alayım geri kalan parayı da taksitle ödiyeyim.
- Benim veresiyeyle işim yok rıfkı, takside de aklım ermez.
- Bono yapalım.
- Ya ödemezsen?
- Malını geri alırsın.
- Haa. Patlamış malı kim alır oğlum. Ben sana sağlam mal vereceğim, sen bana patlamış malı iade edeceksin
- Sen de yama yaparsın Ahmet amca.