aradan yıllar geçmiş*
uzun zaman önce yazmayı bıraktığım uludağ sözlük'e yeniden bakayım dedim. nereden aklıma geldi onu da bilmiyorum. bir zamanlar ne yazdığımı bile unutmuşum. sanki çocukluk günlüğüme bakıyorum gibi hissettim kendimi. dışarıda tıkır tıkır yağmur damlaları... odamda loş bir ışık... romantize etmeye çalışmak değil de hakikaten romantik bir ortam içerisinde geçmişime bakıyorum. anı yaşamayı bir kenara bırakmak yada başkalarının gözüne sokma görgüsüzlüğü değil benimkisi. olur da seneler sonra yeniden bakarsam yeniden çocukluk günlüğümü okuyor hissini yaşamak için...
aradan geçen uzun zaman hem beni değiştirmiş, olgunlaştırmış; hem de hayatımda tonla değişiklik olmuş. çok farklı mekanlarda çok farklı insanlar etrafında dönen bir hayat...
ha mutlu muyum? hem de çoook! gerisi mühim değil.
son not: herşey olacağına varıyor. her bozukluk düzeliyor zaman denen ilaçla birlikte.
şu anda insanların büyük bir azimle yazdıklarının yaklaşık 60 yıl sonra sonraki nesiller tarafından ibretle ve merakla okunacağı gerçeğidir.
sosyal medyadaki tüm fotoğraflar, yazılar, tartışmalar vs. hepsi gün gelecek ölmüş insanların hatıraları haline dönüşecek. isterseniz twitter ve facebook gibi sosyal ağlara bir de bu yönden bakın.
bir gün torununuz diyecek ki "vay be! dedem de amma ayran gönüllüymüş."
profesyonel olarak yalancılık kariyerine devam eden çok yakın bir tanıdığımın beyanatı.
olay şöyle oluyor kısaca: bu şahsın babası ve dedesi aynı anda kalp rahatsızlığından ötürü hastanede. annesi şehirdışında dedenin yanında hastanede. e baba da hastaneye kaldırılınca üzülmesin diye haber verilmeyen ve ilkokula giden ufak kardeş şüpheleniyor tabii durumdan.
komşusu çocuğu okuldan alırken çocuğa diyor ki baban dedeni ziyaret etmek için şehirdışına gitti. anneni de alıp beraber dönecekler.
bunu duyan tanıdığım: "ben bu kadar profesyonelim. 40 yıllık yalancıyım ama böyle yalan görmedim." diyerek takdirini beyan etti.
duyunca ben bile takdir ettim. o nasıl bir yalandır bir taşla üç kuş birden vurabilmiş komşu. korkulur valla o komşudan.
bu arkadaşlar uyuya uyuya fosilleştiklerinden ötürü venüs'ün zaman düzenine uyum sağlamışlardır. bu kişileri yataktan kaldırabilmek için özel yapım insan spatulası gerekmektedir.
hükümetin reddedemeyeceği bir teklif yapmak demektir.
hükümet bizi dinlemiyor diyen türk milliyetçileri, kürtler, cemaatçiler, kemalistler... size sesleniyorum. yapın bu teklifi önerileriniz mutlaka karşılık bulacaktır*.
bülent arınç'ın bakanlar kurulu toplantısı sonrası açıkladığı ertelemedir.
arada biri yerel, biri genel, bir diğeri ise cumhurbaşkanlığı olmak üzere 3 sıcak seçim olduğunu hatırlatmaktadır. kısaca ya seçimlerde ak parti kaybedecek ya da seçimlerden güçlenerek çıkan parti cemaati bitirecek şeklinde yorumluyorum.
açıkça şimdilik kavgamızı erteleyelim gibi bir mesaj okuyorum burada. ancak bağlar koptu bence ve bu olay burada bitmez.
odtü'de bir çete tarafından para karşılığı sahte sınıf atlama ve diploma hazırlanması skandalıdır. üniversite yönetimi detaylı araştırma başlatmış. yüzlerce kişiye sahte belgeler verilmiş. çete ayrıca sahte toefl ve ielts belgeleri de temin ediyormuş.
yuvarlak masa denilen harikulade buluş osmanlı devleti'nin dünya diplomasi tarihine bir hediyesidir. karlofça anlaşması yapılırken dikdörtgen masadaki yerlerini beğenmeyen osmanlı heyeti savaşta yenilmiş olmalarına rağmen herkesin eşit konumda olacağı ve oturacağı "yuvarlak masa" fikrini ortaya atarlar. böylece diplomaside önemli bir buluş yapılmış olur.
aynı görüşmelerde tarafsız bölge olması itibariyle tam sınırdaki karlofça mekan olarak seçilmiş. daha önce yapılmış bir bina değil de osmanlı ustalarının yaptığı bir yapıda görüşmeler yapılmıştır.
kapıdan önce kim girecek sorununu çözmek için bu çadırvari yapıya dört ayrı giriş konularak herkesin eşit olarak girmesi sağlanmıştır.
önemli olan ise osmanlı'nın bu görüşmelere giderken savaşın mağlubu olarak gidiyor olması. beğenirsiniz veya beğenmezsiniz ama diplomatik zekaya hayran olmamak elde değil.
film veya dizi sahneleriyle arka fon müziği uyumunun en yüksek biçimde yakalandığı durumdur.
benim favorim ise türkan şoray ve kadir inanır'ın başrollerinde oynadığı "dönüş" filminin final sahnesidir. filmde almanya'ya işçi olarak giden kadir inanır köydeki karısı türkan şoray'ı zamanla unutur. orada evlendiği alman kadın ve çocuğuyla birlikte köye dönüş yolundayken kaza geçirip ölürler. ve final sahnesinde türkan şoray'ın o kadar zorluğa rağmen beklediği kadir inanır'ı alman karısıyla birlikte öldüğü arabada görüşü vardır. tabii ki arka fonda müthiş bir ses "hasretinle yandı gönlüm"ü okumaktadır.
hayatımızdaki en büyük çelişkilerden birisi. hem erkek olacaksın diyorlar hem de yara iyileşene kadar bir hafta etek giydirip gezdiriyorlar. tüm sünnet olan erkeklerin bir gün de olsa etek giymesinin en büyük isbatı.
türkiye'de yaşanabilecek en dumur olaylardan biridir.
sıradan bir gündür. tramwayla yolculuk yapılmaktadır. o sırada bir turist (ırkçılık olmaması için uyruk belirtmeyeceğim) tramwaya biner. derken turist adam telefonla konuşmaya başlar. ne var ki içine hoparlör kaçmış gibi çok rahatsız edici bir şekilde bağıra çağıra konuşmayı sürdürür. tabii yolcular arasında homurdanmalar başlar. telefon görüşmesi sürünce homurdanmalar uğultuya dönüşür ve "birisi şunu uyarsın" kardeşim lafları yükselmeye başlar. ardından adam uyarılır. fakat tramway durağa girerken adam tekrar bağırmaya başlar. bunun üzerine açılan kapıyla birlikte el birliğiyle turist dışarı atılır.
tabii insanlar laf saydırmaya devam etmektedirler bu sırada. "ne terbiyesizler yahu!" diyenler mi ararsınız; yoksa "bu kadar da olmaz ki canım!" diyenler mi... o sırada zafer kazanan yurdum insanlarından birisi haykırır: "burası türkiye! yok öyle!" hemen yanındaki yolcu döner ve günün en anlamlı sözünü söyler: "sus lan salak!"
enişte olmak dünyada bir erkeğin yaşayabileceği enteresan duygulardan biridir. eşinizin ailesi biricik kızlarını size emanet etmiştir. aileye dışarıdan bir yabancının çok rahatlıkla kabul edilmiş olması da oldukça gariptir. bazı olumsuz vakalar haricinde kayınvalideniz ve kayınpederiniz size kendi çocukları gibi davranırlar. eşinizin akranları ise size saygıyla karışık bir tavır takınırlar. bir yandan samimi arkadaş gibi de kabul edilebilirsiniz.
kısacası oldukça garip ve biraz da gurur okşayıcı bir duygudur erkekler için enişte olmak.
çarşı grubunun eylemlere destek vermesiyle ortaya çıkan sosyolojik durumdur. fenerbahçe ve galatasaray taraftarları bile çarşı grubuna saygı duymaya başlamış durumda. beşiktaşa olan sevgi ve saygının artması da cabası. sosyologlar tarafından incelenmesi gerekir.