her gün ama her gün içimi acımasızca kemiren duygu. Çok çalışmak ya da şanslı olmak veyahutta şanslı doğmak.. Bir şeyler başarmak için hangisi gerekli emin değilim. Acaba ülkedeki kaç doktor Harvard'da bir çalışmaya katılamadan ölecek. Kaç mühendis silikon vadisini göremeden ölecek. Örnekler rahatlıkla çoğaltılabilir her meslek grubu için ama acaba kaçımız bir ev-bir araba; belki birkaç ev birkaç araba, iyi bir eş ve çocuklarla yetinerek ölüp gidecek? Çevreme bakarken her şeyin ama her şeyin benim olmasını istiyorum. Bu kelimelerle tarif edimesi zor bir duygu. Bir restoranda yemek yerken neden en iyi restoranın sahibi ben olamıyorum diyorum. Ya da uçakta uçarken neden kendi uçağım yok diye hırs yapıyorum. Her allahın günü bu hırs beni içten içe tüketiyor. Her şeye hakim ve sahip olmak.. Bazen tanrı kompleksine düşüyorum en zevk aldığımda tıpkı bir tanrı gibi insanların hayatının elimde olması. Bir çalışanı işten atmak, bir insanın hayatının dudaklarımın ya da ellerimin arasında olması.. Anlatılamazzz
Durum hakkında yardımcı olabilecek arkadaşların yorumları çok mutlu edecek.
Kendimde tıp Fakültesinde 3. Sınıf öğrencisiyim ve doktorlarla birlikte şaşkınlığa uğratan tansiyon değerlerindeyim. Aile hekimi tarafından Tesadüfen ölçülen tansiyonumun 18-14 gelmesiyle kardiyoloji servisinde soluğu aldım. Doktor önce yalan mı söylüyorsun amk diyen gözlerle bakıp kendisi ölçtü tansiyonu ve sonuç yine aynı. Bu yaşta imkansız diyip holter talep etti ve 24 saatlik ölçümde sonuç yine aynı. Dahiliye’ye konsültasyon verildi ve test sürecim başladı. Katekolaminler-böbrek üstü hormonları, TSH LDL vs. tüm hormonlar normal geldi. Dahiliye doktoru da dumura uğrayıp renal doppler istedi normal gelirse tekrar bana gelme endokrine randevu alacaksın dedi. Bu süreçte artık iyice yorulan ben uzun bekleme süresini salıp doppleri çekilmedim. kardiyoloğumun verdiği ilacı kullanmaya başladım. işin kötü tarafı ben de şiddetli baş ağrısı hariç bir belirti yoktu. Böyle olunca ben işi iyice salıp ilacı da bıraktım.
Bugün aile hekimliğine gidip raporlu ilacı yazdırayım derken git tansiyonunu bir ölçtür dediler ve yukarı çıkıp tansiyonumu ölçtürdüm. Manşonu şişiren hemşireye 240’a bas dedim ve hemşire şaşırdı. Tansiyon ölçüldükten sonra hemşire dehşete düştü 22 tansiyonunuz dedi. Emin misiniz bu halde kalp krizi geçirmem lazım dedim. Hemen steteskopu alıp manşonu şişirttim ve ben de onayladım tansiyonum gerçekten 22 civarıydı. Bu durumda hemşire alarma geçip hemen doktoru aradı. Hocam ambulansı çağırıyorum dedi telefonda. Ya durun ben iyiyim derken hemen bir dil altı NO verildi. Doktor da bir anda her yeri ayağa kaldırdı ve sanki ölüyorum gibi muamele edilmeye başlandı. Ambulans derhal gelip ATT’ler koşarak içeri girdi. Tüm diğer hastalar çıkartılıp başıma toplandı tüm görevliler. Lan dedim gerek yok felan zorla ambulansa alındım. Ben iyiyim derken ambulans görevlileri de tansiyonumu ölçtü ve onlar da istersen gidelim dedi. Ben iyiyim ya diyerek reddettim ve belge imzalayıp çıktım. Doktor yanına çağırdı ve bir güzel fırça çekti bana niye hastaneye gitmiyorsun diye. inanılmaz şekilde insanların kalp krizi geçireceği değerlerde okula gidiyorum, konsere gidiyorum hayatıma devam ediyorum. Böyle bir durumu bilen karşılaşan varsa bir anlatsın bana Allah aşkına herkes ölüyormuşum gibi davranıyor alarma geçiyor bir anda ben de korkuyorum öyle olunca ama bende bir şey yok.
Ürün yorumlarıyla kahkahalar attıran fantastik stickerdır kendisi. Ürün ne işe yarıyor diyen mi ararsın ürünü görmeden almam diyenler mi. Trendyol genelde fantezi ürünleri listeleme halinde iken +18 ibaresiyle gösterir ve ürüne tıklayınca gözükür. Herkes de böyle bir şey zannedip onlarca soru sormuş satıcıda tüm ciddiyetiyle tüm sorulanlara cevap verince fantastik bir ürün linki çıkmış ortaya.
Geçen bir arkadaşımı ziyaret etmek için Sıhhiyeden Kahramankazan otobüsüne bindim. Arkadaşım en arkaya geçmemi yoksa boomerların laf yaptığını bir buçuk saat ayakta gelmem gerekeceğini söyledi. Tam arkaya kurulup takılırken 45-50 yaşlarında bir boomer gelip karısıyla arkaya oturmak istediğini benim öne geçmemi rica etti. Okey dedim öne geçtim. Yola çıktıktan bir 30 dakika sonra 2 çocuklu bir kadın bindi. Ulan yer versem mi vermesem mi düşünürken öndeki dallamalardan da hareket alamayınca biraz gideyim de yer veririm diye düşündüm. Sonra arkamdan boomer pezevengin koskoca adam yer vermedi muhabbetleri felan kulağıma çalındı. Ulan hem sana yer verdik hem de tepemize çıktın diye düşünüp bayağı bir sinirlendim. Sonra hain planımı devreye soktum. 15 dakika daha gitmiştik ki kalkıp bu kadına yer verdim buyur otur abla dedim. Sonra 2 çocuğu olan bir kadın daha bindi ve ayakta beklemeye başladı. Planımı kurmuş arkadaki boomer’a hayatının dersini vermek için ant içmiştim. 15 dakika daha gittik ve o arada beklediğim fırsat doğdu. Otobüs ani bir fren yaptı ve iki çocuk ile kadın savruldu. Arkama dönüp bir anda öfkeyle çıkıştım az önceki boomer’a. Ulan şerefsiz kadına yer versene görmüyor musun çocuklar düşecek dedim. Adam önce kıpkırmızı oldu. Az önce yer verdiğim kadın kendini suçlu hissedip ayaktaki kadına yer verince benim pastaya çilek dikilmiş oldu. Ablayı zorla yerine geri oturtup yine arkadaki boomer’a çıkıştım. Beyefendi Sıhhiyeden beri götünün keyfine bakıyor siz oturun dedim. Adam iyice kızarıp bozardı ama bir kez gazımı almıştım arka arkaya lafları saydırıp boomer’ı yerin dibine soktuktan herkesin ayıplayan bakışları arasında kıs kıs gülerek önüme döndüm.
Şimdi arkadaşlar kadınlar hakkında çok ufak gözlemlerimi sunacağım ve özellikle kadınlardan cevap bekliyor olacağım. Bizim 6-7 kişilik bir arkadaş grubumuz var. Bu grupta çoğumuz eski sevgililerinden kazık yemiş kadınlar konusunda işleri iyi gitmeyen vasat tiplerdik. Erkek konseyi sonucunda artık kızlara değer vermeyeceğimize, onları çöp poşeti gibi kullanıp atacağımıza söz verdik. işin ilginç yanı bizim bu kararı almamızdan sonra etrafımızda bize ilgi gösteren kız sayısı artmaya başladı. Öncesinde aşığım ben diyerek kafasını duvarlara vuran ve olmuyor cevabıyla sevgilisinden ayrılan arkadaşımız artık kızlara tam bir çöp poşeti gibi davranmaya başladı. Bakın gerçekten kafam basmıyor, algılayamıyorum. Bu arkadaşım iki gün sevgilisi için ağladı ve hızlı trenle istanbul’a gidip kızın yurdunun önünde 6 saat bekledi. Kız olmuyor diyip kestirip attı. Şimdi ise barda yan masadaki kızlara 5 dakikalık diyalogdan sonra “Bu akşam grup seks yapalım” teklifinde bulunuyor. Kızlar olmaz molmaz derken telefon numaraları paylaşılıyor ve arkadaşım bir haftalık çaba ile bu iki kızı birbirinden habersiz şekilde farklı günlerde yatağa atıyor. Bir tarafta ağladığı, saatlerce beklediği kızın kestirip atması; diğer tarafta tek tabirle yavşakça yaklaştığı kızların bir haftalık çabayla yatağa atılması. Aynı şekilde aylarca değer verdiğim kız bana torbacı kılıklı bir çocuğa aşık olduğunu, benimle arkadaş kalmak istediğini söyledi. Sonra bu torbacı kılıklı eleman benim bu aptalı defalarca aldattı. Kız doğum günü pastası hazırlarken karşı sandalyede escortlarla nude’laşan bir eleman bu. Sonra ne oldu birkaç aylık ayrılıktan sonra yine Torbacıya döndü matmazel. Ben gerçekten anlam veremiyorum illa hepinizi harcamamız, şiddet göstermemiz, aldatmamız mı gerekiyor. Nasıl sadomazoşist dünyalarınız var sizin. Size değer veren Erkekleri neden bu hale getiriyorsunuz?
Son zamanlarda iyice farkına vardığım durum. Özellikle kadın-erkek ilişkilerinde kadınların çok sığ düşünceli olması oldukça garip. Bir erkek hakkındaki kararlarını birkaç dakika içinde veriyor uygulamaya geçiyorlar. Erkekler ise zaman içinde daha değişken kararlar alabiliyor. Ne diyorsun sen diyenler için ufak bir deneme yapmıştık. Oldukça yakışıklı bir arkadaşım partide tanıştığı bir kızın instagramını almıştı. ilk başlarda sevgi sözcükleriyle yaklaşırken bir anda saçma sapan şeyler yazmaya, absürt şeyler anlatmaya başladı. Mantıken kızın soğuması ya da ne oluyor demesi gerekirken hiç bir şey olmamış gibi konuşmaya devam ediyordu. Bunu pek çok kızın üzerinde denedik ve ilginç şekilde aynı sonucu verdi. Mesela önce kıyafetine iltifat ettiğimiz kıza “Ulan Rusya Ukrayna’ya ne sapladı bea” gibi saçma salak şeyler yazıp konudan bağımsız şeyler söylesek de kızlar hiçbir şey olmamış gibi devam ediyor ve sonunda sevgili oluyorduk. Aynı şekilde başka kızlara da ne kadar ‘playboy’ vari davransak da niyeti yoksa iş asla sevgililiğe gitmiyordu. Erkeklerde ise durum oldukça farklı. Önce arkadaşça yaklaşılan kızlara karşı ilgi duymaya önce güzel dediğimiz kızlara ise bomboşmuş demeye başladığımız dönemler oldu. Yani erkekler uzun vadede kararlarını mantık çerçevesinde inşa ederken kızlar ilk birkaç dakikada kararını veriyor ve ne olursa olsun bu durum değişmiyor.
Ayrıca böyle bir değişikliği yapabilmek için anayasa değişikliği lazım. Muhalefet evet demeyeceğine göre referanduma giden düzenleme için de yüzde 50 oy gerekecek. Yani sorunsal şu eğer hükümet bu sistemi kabul ettirecek olan yüzde 50 evet gücüne zaten sahipse bu düzenlemeyi neden yapsın? Eğer bu güce sahip değilse zaten referanduma hayır çıkarak daha seçim olmadan kaybettiğini ilan etmiş olacak.
Gerçekten unutulup gitmiştir. Çok ilginç bir şey. Her gün önünden otobüse bindiğim duraklarda onlarca kişinin can vermiş olması beni hep bir üzüntüye sevk ediyor. Ankaralı arkadaşlarıma sorduğumda ise onların bile olayları unuttuğunu görmek ne biliyim bir garip..
2023 vizyonuyla yüzde 20 büyümesiyle uçan Türkiye Cumhuriyetinin son icraatı. Okulum KYK sonuçları açıklanmadan başladı. Burada zar zor bir arkadaşımın evine kafamı soktum ve binbir dil dökerek yurt çıkana kadar idarelik kalayım dedim. Bugün itibariyle yurt çıkmadı ve kapıda kaldım. Özel yurda verecek param yok. Ankara’da öğrenciye benim imkanlarımda kiraya ev veren yok. Derece ile kazandığım Tıp fakültemi bugün itibariyle bırakmak zorundayım. Yakın zamanda Avrupa ülkelerinden birine iltica etmeyi düşünüyorum. Türkiye’de kalan yarışmacı arkadaşlara başarılar.
Gerçekten bu kansız şerefsizlerin aklında neler dönüyor merak ediyorum. Geçen sene bir haber çıkmıştı: Bir vatandaşımız eline “iş, aş” yazarak intihar etmişti. Haber linkini görünce gerçekten kanım donmuştu. Vatandaşımızın cesedi her gün dolmuşa binmek için gittiğim yolun kenarında bulunmuştu. Her sabah o köşeye bakıp o vatandaşımızı düşünüyorum. Akşam eve gidince televizyonda kanalları değiştirirken bazen yandaş kanallarda ekonomi anlatan yalakalara denk geliyorum. Gerçekten bu insanların aklında zihninde ne dönüyor merak ediyorum. Geceleri ne düşünüyorlar, ne yiyip içiyorlar? Ben dinlemek istiyorum gerçekten bu zihniyeti çünkü bu kansızları gördükçe benim kanım donuyor.
Gerçekten şu maçtan sonra inanılmaz bunaldığımı fark ettim. Kenarda dönen heineken reklamını görünce 3 bira artı cipsin 50 lira olduğu aklıma geliyor. Booking reklamı dönüyor ülkemizde yasak olduğu aklıma geliyor. Kamera tribüne dönüyor tiksinç görüntüler. Dakika 90 artık gol lazım hakeme küfreden kavga eden şerefsizler sahada. Yabancı takımlar turnuvadan keyif alıyor tribünler rengarenk kadınlı erkekli çocuklu rakip taraftarlarla izliyorlar. Futbol zevk verici bira 1 Euro. Avrupa bizi kıskanıyor… işin en kötüsü de yarın seçim olacak olsa vur ampüle geç…
Edit: Link kaynak.
Akşam akşam Caner’in muhteşem(!) futboluyla Letonya ile berabere kaldığımız maçı düşünürken aklıma gelen bir başka haysiyetsiz puştun hareketidir. Bu sporu bir türlü sevemememin nedeni böyle futbol ahlaksızı insanların unutulup gidilmesidir belki de. Euro 2016 elemelerinde kırk dereden su getirdiğimiz elemede bize bir gol lazımdır. 62. Dakikada Töre oyuna girer ve 77’de saçma sapan bir kırmızı görür. Elemeler Türkiye için bitmek üzeredir. Selçuk serbest vuruşu gole çevirir ve bu haysiyetsizin yaptığı hareket unutulur.
Merakla beklemekteyim. Sözlükte bilenler bilir elimden geldiğince hükümeti yerden yere vurdum siyasal islamla mücadele ettim. Eğer çıkar bu fezlekelere hayır denirse; HDP mecliste savunurlarsa düşünmeden MHP’ye vuracağım mührü. Ben isterim ki Kürt kardeşlerimin fikirlerini temsil eden güçlü bir parti mecliste siyaset yapsın. Hatta Ermeni,Süryani Alevi kardeşlerimin de uğradığı haksızlıklara karşı çıksın. Ancak bu parti HDP değildir.
Şu konuda dönen esprilere bir anlam veremiyorum. Ay’a gitmek soğuk savaş döneminde bir misyon ve vizyondu. inanılmaz bir teknik altyapı ve insan gücü isteyen bu işi ABD başarınca diğer ülkeler artık bunun getireceği prestijden yararlanamayacaktı. ABD Apollo seferleriyle ayı derinlemesine analiz etti ve aylarca süren Rover seferleri sonucunda pek de dişe dokunur bir bilgiye rastlamadı. Şu ansa açıklanan Aya gitme projesine diğer devletler götüyle güler ancak ben ampül tayfanın bu kadar salak olmadığını biliyorum. işin içinde ya bir rant var ya da bir muhalif tasviyesi. Yani anlayacağınız birileri yine birilerini cukkalıyor ve biz yine yanlış tarafa bakıyoruz
Evet bu Fenerbahçe Başakşehir maçından sonra iyice emin oldum. Türkiye’de futbol seviyesi ve kültürü yerin dibine geçmiş vaziyette. Bir tarafta Eder Valencia denen soytarının son dakikada pozisyon üretemeyince topu yana atıp rakibin bacağına hücum etmesi diğer tarafta 3 gole ihtiyacı olan Barcelona’nın uzatmalarda Paris’e saldıran Alman ordusu gibi kaleyi abluka altına alması ve o 3 golü söküp alması. Eskiden Var teknolojisi yokken televizyon programlarında yalak yalak muhabbetlerle yok hakkımız yendi zart zurt çekilirdi. Şimdi vara bile itiraz eden bir angut sürüsü türedi. Geçen hafta Fenerbahçe Galatasaray maçını izledik ingiltere 3. Liginde bile daha teknik maçlar oynanıyor bu kulüpler Avrupa’ya gidip gruplarda sıfır çekerek geliyor eşleşmelerde averaj takımı olarak görülüyor. Bence sorun kökten çözülerek futbol yasaklanmalı insanlar futbola aç kalmalı bu iş merdiven altına inip hırsla tutkuyla oynanmalı oyun 10 sene sonra insanlar salınıp futbol kültürü sıfırdan inşa edilmeli.
Sağlık bakanlığının aylardır uyguladığı ve yanlış görmediysem de pek çok insanın başarıyla kandırıldığıdı politikadır efenim. Özellikle yandaş medya tarafından pompalanan yalan haber furyasının yeni halkası. Darbenin şifrelerini çözen malum kanaldan pek bir şey beklemesek de artık yeter. Kovid enfeksiyonunu geçirmeyenler zannediyorki maskeli özel kıyafetli filyasyon(!) ekibi temaslıların peşine düşüyor. Ailecek kovid enfeksiyonuna yakalandık. Hastaneyi arayarak test yaptırmak istediğimizi söyledik bize verilen cevap belirtileriniz yoksa gelmeyin. Lan kovidli babamla karşılıklı yatağa düşmüşüz adam belirti diyor. Eyvallah yaptıralım diyoruz biz evde test yapmıyoruz diyorlar. Tamam gelelim diyoruz ambulans gönderin diyoruz böyle bir hizmetimiz yok diyor haspam. Lan nasıl gelcez diyoruz özel arabanla gel diyor. Ulan diyorum ehliyetim yok babam hasta yatıyor napacam? Geçmiş olsun Helva var yien mi diyor. ilaç diyoruz kadının biri kapıdan alelacele bir poşet ilacı kafamıza fırlatıp kaçıyor. Neyse efenim biz böyle atlattık işte derken 2 ay sonra bir arkadaşım kovid oldu.(Görüştüğüm teması olan biri) Arkadaş hastaneye gitti ve şu şu kişilerle temas ettim dedi. Ne derlerse beğenirsin s*ktir et biz onlarla ilgilenmiyoruz helva var yien mi. Ve bu kişiler aranarak bilgilendirilmiyor işte temasınız var gelin test verin diye ben yine sağolsun arkadaşımdan öğreniyorum. Yani siz siz olun bu hastalığa yakalanmayın yakalanırsanız bir destek beklemeyin yalan haberlere de inanmayın.
Evet oldukça düşündürücü bir konu. AVM lobisinin nasıl çalışıp aylardır virüs yaydığını biliyoruz. Yılbaşı da gerek satılan mamüllerin vergisi gerek mekanların satışlarıyla ekonomide önemli bir kalem. Eğlence mekanları zaten krizde. Bunların mafyatik patronları bence hükümete baskı yapar ve göstermelik bir rakam düşüşü, Maske mesafe baladı, yandaş medyada çıkan mekanlara yılbaşı denetimi haberleri sonra da sabaha kadar seks diyorum.
Şahsi düşüncemdir. Kanun koyucu açıkça meşru müdafâ hakkını tanımlamış. Halen beraat tartışmaları var. Şu an beklemedeyim beraat çıkarsa döner bıçağı ile ava çıkacağım.
Arkadaşlar artık bu firma canımıza tak etti. Babam 12 Eylül’den bugüne dek covid pozitif tanısıyla yatıyor. Temaslı ve belirtim olduğu için aynı süreyi ben de ayrı bir odada izolasyonda geçiriyorum. Aşağıda ifşa edeceğim numaralar sürekli olarak babamın üzerine olan hatları arayarak taciz ediyor açınca telesekreter çıkıyor yetişemez ve dönersek de hatta bekletiliyoruz. Bakınız buradaki sorun aynı numaralar tarafından aranmak değil. Babam önemli bir kamu işinde çalışıyor ve hasta olsa da yataktan telefon ile yönlendirmeler yapıyor ben de Ankara’da okuyorum. Dolayısıyla sürekli olarak istanbul ve Ankara alan kodlu aramalar gelince cevap vermek zorunda kalıyoruz ve hasta halimizle ısrarla arıyorlar. Artık batmaları dileğiyle numaraları aşağıya yazıyorum
ilginç bir bilgi. Tablo doğru mudur yazarlar açıklayabilirse sevinirim. Sürekli Atatürk’ün tarımsal devrimleri anlatırken okuduğum bir makalede gayet bilimsel metotlarla tarafsız şekilde tarımsal üretim irdelenmiş ve bu tablo paylaşılmış. Yani öyle püsküllü gibi bir herifin ortaya attığı bir şey değil. Açıklama getirilebilirse sevinirim. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2076678/+
Linkten görülebilir. 2019 yılında yola çıkacaktır. Çok yoğun talep olduğu söyleniyor muhtemelen 2020 gibi yollarda sürüyle görürüz. Tübitak muhteşem bir işe imza atmış. Akıllarda tek soru prototipleri satıp kebap mı yediler? Dünyada da bunun örnekleri var mesela bu sene Marsa uçacaktık(yersen).
Çok garip bir his sınava iki sene hazırlandım ve dün ne yapacagimi bilemez halde kaldım. iki senedir kendimden her bir parçayı günbegün kaybetmişim. Rus edebiyatı okuyan, tarkovski mi kubrick mi tartismasina giren interrail yapmak için para biriktiren birinden şişko bir embesile dönüştüm. Evet sinav sonucu olarak köpek gibi yaptığımı biliyorum ama iki gündür sarhoş gezmek ve ucuz bim fıstığı yemekten kalan son beyin kırıntılarımı da kaybettim. Henüz sonuç açıklanmadı ve tercih dönemi de olduğu için ne yapsa bilemiyor insan. Sınavdan önce her gün kitaplığımdaki romanlara bakip okuyacam lan sizi diyen ben rusça ogrenmek isteyen ben artik kanepeden kalkip yatagina yatmaya erinen bir vasifsiza dönüştüm. iki senedir 15 metrekare odada hayatım çürüdü ve işin kötü yanı bunu kanıksadım. Ne yapacağını bilmeyen bir gerizekaliya dönüştüm.
Talep olursa savaşın tüm kronolojisini anlatabilirim ancak libyadaki türk gücünü biraz anlatmak istiyorum.
Öncelikle savaşan taraflar kimler?
GNA(Governement of national accord) yani ulusal mutabakat hükümeti. 2011'de Kaddafiyi deviren ve BM tarafindan taninmis ozellikle Türkiye ve Katardan kısıtlı olarak da italya ve Ukrayna'dan destek alan Tripoli merkezli hükümet.
LNA(Libyan National Army) veya HOR(house of representatives) Yine GNA tarafından tobruk'a atanmış olan Darbeci Hafter ve milislerinden oluşan Derne-Tobruk-Bingazi merkezli özellikle Mısır, Birleşik Arap emirlikleri ve Rusyadan kısıtlı olarak da Yunanistan ve Fransadan destek alan çoğunluğunu paralı askerlerin oluşturduğu darbeciler.
Biraz Libya coğrafyasını tanıyalım:
Güneyi sahra çölü, doğusu sirenayka(Derne tobruk bingazi) ve batısı da tripolitana(Trablusgarb) dır. Güneyinde zengin petrol yatakları bulunur ve genel anlamda ulaşım hava ve deniz yoluyla olmak üzere sahil bölgelerinden sağlanır.
Hafter neyi amaçlamaktadır:
Özellikle 2019 döneminde amacına ulaşmaya çok yaklaşan hafter aslında mısır ve Bae nin maşasıdır. Arap ligindeki Baas-müslüman kardeşler ABD-Rusya çekişmesinin günümüzdeki yansımasıdır.
Savaş ne durumdaydı?
2019 ilkbaharı ve yazında savaş neredeyse hafter tarafından kazanılacaktı. Mayıs ayında BM temsilcisiyle görüşecek kadar zaferden emindi hafter. Hafter Savaşın başlarında Bingazi-derne-tobruk üçgenini ele geçirdi. En batıda Tripoli ve bu üçgenin ortasında kalan Mısrata-Sirte hattına da işid yerleşmişti. ilerleyen süreçte Hafter mısır hava kuvvetlerinin GNA ise kısıtlı abd yardımıyla ışid güçlerini bu mevzilerden sökmeyi başardı. 2019 başlarında ülkenin %80 inini ele geçiren LNA Tripoliyi kuşatma altına aldı. Özellikle birinci iç savaşta savaşan Zintan tugayları Tripoliyi batıdan Tunus sınırından çevirdi. Hafter ve milisleri de güneyden özellikle Selahaddin bölgesi ve Qasr bin Gashirden taarruza geçti. Doğuda ayn zara bölgesinin ele geçirilmesi ve Mitiga havaalanının düşmesiyle Misrata-Tripoli hattı hafter tarafından kesilmiş oldu. Böylece 2019 mayısında tripoli 3 taraftan kuşatılmıştı. Savaşın başında Vatiyye hava üssünde pek çok Mirage F1-Mig23 ve Sukhoi Su21 ini kaybeden GNA hava gücünden yoksundu. Hafter ve milisleri özellikle mısır tarafından tamir edilip modernize edilmiş uçaklarla savaşıyordu. Her iki tarafta ekipman olarak çok zor durumdaydı çünkü birinci libya savaşında pek çok uçak-tank ve zırhlı araç Nato güçleri tarafından yok edilmişti. Bu süreçte Hafter Bae den aldığı zırhlı araçlar modernize edilmiş uçaklar Grad füzeleri ve MANPAD(taşınabilir hava savunma sistemi)ler ile bir adım öndeydi. Tripolinin güneyinde An Nasr ormanı ve yeşil parkın orada savaş tüm şiddetiyle devam ediyordu. Bu bölgeler birinci libya savaşında Kaddafi güçlerinin kaybettiği en kritik bölgelerdi. Hafter güçleri tripolinin merkezine yaklaşık 20 km uzaktaydı. Tripoli düştü düşecek derken bir mucize gerçekleşti o mucize TSK idi. Samsundan yola çıkan gemilerle birçok BMC kirpi BMC Vuran ve FNSS ACV-15 tripoli limanına ulaştı. Türk dronelarının yıldırı gücü ve yoğun bombardımanları Haftere kan kusturdu. Bir anda hava gücü GNA'nın eline geçti ve Hafter zor durumda kaldı. Durum oldukça karmaşık bir hal almıştı. Selahaddin bölgesinden atılan grad füzeleri Tripoliyi vururken aynı zamanda limanda hummalı bir nakliyat sürüyordu. Bayraktar ve Anka dronelarının ustunlugunden yılan hafter BAE den Pantsir-S1 hava savunma sistemlerini talep etse de bu sistemlerin de akıbeti tıpkı Suriyede olduğu gibi SiHA'larımız tarafından yok edilmek oldu. 2019 sonlarında suriye den kaydırılan Sultan Murat tugayları ve Türkiyeden alınan yoğun destek ile Hafter güçleri arka arkaya kaybetmeye başladı. Tripoliden sürülen hafter güçleri savaş basından beri en ağır kayıplarını Nisan-Mayis döneminde aldı. Pek çok askeri ekipmanını bırakarak kaçan çapulcular Libyanın doğusuna sürüldü. Savaş başından beri birçok kez el değiştiren Sirte GNA tarafından ele geçirilmek üzere. Stratejik olarak Bingazinin kapısı sayılabilecek bir bölge burası düştükten sonra 150 km çapındaki arazide başka yerleşim yeri yok. En şiddetli muharebelerin birkaç ay içinde bingazi bölgesinde olmasını bekliyorum.
Peki Libya bize ne kazandıracak?
Libya aslında bize Atatürkün mirası. Bu içi boşaltılmış cümleyi biraz doldurmak istiyorum. Birinci dünya savaşından yenik çıkıp bu bölgeleri terk ettiğimizde hala daha libyalılar onları kurtaracagimiz günü bekliyordu. Senusiler döneminden Kral idrise dek Kaddafiden bugüne dek libya her zaman bir türk eyaletiydi. Her zaman bizim geleceğimiz günü beklemişlerdi. Derne ve Tobruk atanın savaştığı topraklar darbeci hafterden alındığında bu misyon tamamlanmış olacak. Akdenizde yeni bir müttefik kazanılmış Darbeci Sisiye de darbecilerin akıbeti ne olur gösterilmiş olacak. Uzun lafın kısası Trablusgarp Halep gibi Musul gibi Kerkük gibi Türkün 100 yıllık kızıl elmasıdır.
Evet sabah sabah beni düşüncelere gark eden sorunsaldır. Mesela yolda giderken müthiş bir kadın gördük ve aklımızdan "göte bak kim kardashian mübarek!" diye geçirdik. Eğer bunu zikredersek tacizci oluruz ancak zikretmez isek problem yok. Yani sorum burada ahlaki eylemin ölçütü nedir?
Çok acıdır. Yıllarca yabancı kültür ile tarumar edilmiş bir revizyonizm hareketidir türklerinki. Ve hiçbir zamanda o kültürlerin ulaştığı başarılara ulaşamamıştır. Anadolu toprakları hiçbir zaman Machiavelli'ler, Jean-Jacques Rousseau'lar Voltaire'ler Montesquieu'ler yetiştiremedi. Her zaman radikalizm tutkunu kafatasçı şerefsizler olmaktan öteye geçemedik. Cümlelerim yanlış anlaşılmasın, ben reformizmin içini boşaltıp özbenliğine düşman kesilen batı hayranı budalalardan değilim. Ancak yıllarca bu topraklar şovenistlere kurban gitti. Türk reformizmi anadoluya bulaşan Genç Osmanın kanıyla kirlenmiş olarak doğdu. Hastalıklı zihniyetler bu coğrafyayı kana buladı. islam artık radikallerin dillerine pelesenk olmuş tatlı bir zehirdi. Yine sözlerim yanlış anlaşılmasın 1826'da 2.Mahmut ve ulema yeniçeriler denen gericileri kahr-ı perişan eylerken halk islamın şanlı bayrağı sancak-ı şerifin altında "Allahuekber!" nidalarıyla bağırıyordu. Yıllar sonra anadolunun bağrından çıkan bu reformizm yerini batıcılara Fransız-alman sevicilere bıraktı. Onların yarattığı ucube kitle Jön Türk şaklabanları ve sözde "Terakkici" kitle ülkeyi dönüşü olmayan bir yola soktu. Meclisi mebusan ingiliz postalları altında çiğnendi. işte türk demokrasinin hazin sonu buydu.
Arkadaşlar bugün gözümle şahit olana dek inanmamıştım. Market müdürü gözümün önünde kolonya, dezenfektan vs. Ne varsa alışveriş arabasına doldurdu ve depoya kaldırdı bunlara zam yapılacak diye çalışanlara söylüyordu. insanların kolonya-dezenfektandan medet ummasına mı yanayım yoksa bu fırsatçı şerefsizlere mi? Bilen bir arkadaş bana mesaj atarsa ya da başlığa yazarsa sevinirim bu kişileri nereye şikayet edeceğiz hangi bakanlığa mail atmalıyız?
Evet arkadaşlar yine sözlükte "rezalet" kelimesiz bir rezalet başlığı. Elimden geldiğince kısa tutmaya çalışacağım. Bundan 10 gün önce taahhütümün bitmesi hasebiyle TT(bundan sonra firmaya yazıyı kısa tutmak amacıyla TT diyeceğim) tarafından ısrarla aranarak rahatsız edildim. Telefon açan Melis isimli hanımefendi taahhütümün sonlanacağını şu an telefon kapanmadan onay vermem gerektiğini(yersen[!]) söyledi. "Tarifemi okuyarak onay veriyor musunuz? diye soruldu . Kabul ettim ve kapattım. Birkaç dakika sonra online işlemler üzerinden kontrol ettiğimde tarifemin benden izinsiz olarak bir üst tarifeye geçirildiğini ve bu tarifenin yarı parasının(Yaklaşık 30 TL) da alınmak istendiğini öğrendim. Müşteri hizmetlerini aradığım zaman bu tarifeyi bana sunduklarını ve onay verdiğimi söylediler( yersen) Bugün zaten başka bir operatöre giderek Türk Telekom ızdırabından kurtuldum ancak benden talep edilen 30 TL +8 TL taahhüt bozma ücretini geri almak istiyorum. Biliyorum büyük bir meblağ değil ancak birçok insanın ağzı yanmış durumda bu konudan. Eğer bilgili arkadaşlar mesaj atabilirse çok sevinirim şimdi benim bu dolandırıcı kuruma karşı izleyeceğim yol şu
1) Tüketici hakem heyetine yarın konu hakkında başvuracağım burada yardımcı olurlar mı?
2) TCK 158 1-F maddesindeki nitelikli dolandırıcılık hükümlerinden suç duyurunda bulunursam savcı bey soruşturma açar mı?
3) Dava sürecinden sonra paramın yasal faizini alabilir miyim?
4) Tüketici mahkemesi ya da diğer davamdan dolayı avukat tutmam gerekir mi?
5) Donanım haber olücüsü değilim yalnızca bu kuruma haddini bildirmek istiyorum.
Biliyorum formata da uygun bir başlık değil ancak burdaki değerli yazarlar bana çokça konuda yardımcı oldu yine güvenim tam.
Arkadaşlar neden böyle bir başlık açılmamış bilmiyorun. Ama iflahımı kesen ağrıdır kendisi. Yarın kulak burun boğaza git kamerayla baksınlar dedi doktor bu ağrıyla sıra beklemek istemiyorum acil hasta statüsünden randevu alabilir miyim?
Arkadaşlar merhaba bugün başıma gelen olayı anlatmak istiyorum. 13 yaşımdan beri ilk telefonumu aldığımdan itibaren operatör olarak Türk Telekom eski adıyla avea kullanıyorum. Ailemizdeki 4 kişi de türk telekoma yıllardır binlerce lira para kazandırdık. Bölgedeki tek internet hattı onların diye tekelcilik de oynadılar eyvallah çektik. Bugün sabah sularında 507 li bir numaradan arandım normalde kayıtsız numarayı açmam ama ısrarla arayınca açtım işte taahüdünüzdü carttı curttu bilimum gereksiz cümleleri saydıktan sonra taahhütsüz faturanız ne kadar biliyor musunuz siz diye bana çıkıştı kadın 51 lira felan heralde dedim bana tam 61 lira ödeyeceksiniz dedi sonra işte yarım saat kafa ütüledi. Kadına dedim ki ya ben bir düşüneyim aslında operatörleri biliyorum daha önce çok yerde okudum yok işte şimdi yapmalıymış da hede hödö (halbuki telefonu kapatsam direk mesaj atarak taahhüt verebilirim biliyorum ama) neyse eyvallah dedim stockholm sendromu misali kadın başladı tarifemi okumaya onaylıyor musunuz taahhüdü dedi dedim tamam tamam iyi günler kabul ediyorum kapattım. Sonra online işleme baktım beni 15 gb lık bir üst tarifeye çıkarmış taahhüt vermiş prime üyesi yapmış. Aralarındaki fark 9 lira ayrıca bana mesaj gelmiş tarifeniz güncellendi yeni kullanım günü kadar para alacağız diye benim tarifemin bitmesine daha 15 gün var bir de ordan girdi mi 30 lira etti sana 39 lira bir kalemde hava parası. Aradım müşteri hizmetlerini Ali bey diye biri çıktı durumu anlattım anlayışla karşıladı hatta annemin taahhüdü de doluyordu onu da yaptık bakın dikkat edin dedim bende sıkıntı olmaz dedi kapattım. Babam ya oğlum boşver dedi zaten internetin sana yetmiyordu iyi olur işte dedi neyse dedim beklemeye başladım. Bir daha mesaj geldi kayıt incelendi sorun yok çözüldü diye, ah çözüldü! aradım müşteri hizmetlerini ağzıma geleni saydım bir daha kayıt oluşturdular bir daha dinlenecekmiş. Arkadaşlar benim sorum şu ben bu kurumu TCK-158 den dava etmek istiyorum eğer çözmeslerse. bir de zararımın tazmini için ayrı tazminat davası mı açmam gerekir tüketici hakem heyetine de başvuracağım yoksa orada tüketici mahkemesinde mi paramı almalıyım yardımcı olur musunuz? Ya inanın para zerre umurumda değil bu tekelcilik oynayan arap hisseli insanları keriz yerine koyan kurumu rezil etmek istiyorum.
